> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Mektubat-ı Şeyh Ahmet > Kırkıncı Mektup
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kırkıncı Mektup  (Okunma Sayısı 597 defa)
14 Ocak 2010, 15:13:47
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 14 Ocak 2010, 15:13:47 »



KIRKINCI MEKTUP

Bazı inatçı, itirazcı kimselerin, bir şeyhin müridi, başka bir mürşidin tarikatına dahil olmasının caiz olmadığı iddialarına cevabı ve mürid evvelki mürşidini inkar etmemek şartıyle başka bir mürsidin tarikatına dahil olmasının câiz olduğuna dair, akli nakli ve kıyasi deliller hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM

Hiç bir varlık yok ki, onu hamd ile tesbih etmesin. Salat ü selam Allah’ın yaratıklarının en iyisi olan Muhammed’in (Sallallahü aleyhi ve sellem) Al ve sahabesinin üzerine olsun! Bil ki, bir şeyhin müridi diğer bir şeyhin tarikatına dahil olması akıl, nâkil ve kıyas yolu ile câizdir. Nakli delil: Reşahat, Mektübat, Nefahat El-Beheet, El-Seniyye ve daha başka Nakşibendiye tarikatına mensub kitablarda, bu konu açıkça belirtilmiştir. Reşahat’ta şöyle yazılmış. Ki, Hace Ubeydullah El-Ahrar (Kuddise sirruh) buyurdular ki, «Mürid kendi mürşidinden daha kamil bir mürşidi bulunca, kamil olan ilk şeyhinin hayatında, kendisinden ayrılıp daha kamil olan başka bir şeyhe hizmetle bağlanması caizdir.»

İmamı-ı Rabbani (Kaddesallahü sirreh), «Talib olan kimse (mürid), kendi irşadını (manevi ilerlemesini) mürşidinin katında bulmayıp da, diğer bir mürşidin nezdinde olacağını anladığı takdirde, evvelki şeyhini inkar etmeden ikinci şeyhe, hizmet edip tarikatına girmesi caizdir.» demiştir. Kendisi bu fetvayı, Nakşi’bendi tarikatının piri Hace Behaüddin El-Nakşibendi’den (Kuddise sirruh) rivâyet etmekle te’yid etmiş ve tarikat piri dahi bu fetvâyı, Buharâ âlimlerinden almıştır. Burada Reşahât kitabının ibaresi sona erdi.

Bunu inkar edenler, tarikat şeyhleri ,mürid için, ilk şeyhin hayatında bile kendisine müteaddit mürsidler edinmesinin câiz kıldıklarını bilmemişlerdir. Hatta tâlib (mürid), mânevi ilerlemesini, hidayetini ilk mürşidinden başka bir rnürşidin nezdinde olduğunu bilse, ona gidip, kendisinden ahd alarak, kendine ikinci rnürsid edinmesi câizdir. Burada, Behcet El-Seniyye adlı kitabın tarikat âdâbı bahsindeki ibâresi sona erdi.

Habibüllah Mirza Cancanan (Kud’disâ sirruh), dedi ki, «Sünnet-i Mustafaviyeyi terk eden kimse, ,dinde kendisine tabi olunmaya yaramaz.» Kendisinden (Radıyallahü anh), maneviyat tarikâtta noksan olan bazı şeyhlerin ülkeler mürşidlere taksim olunmuş olup, onlardan herhangi birisi kendisine düşen ülke hakkından başka halkı, irşad etmesi caiz değildir.

Diye iddiaları ve bu nedenle davar ve sığırlardan daha ziyade yolunu kaybetmiş olan avam tabakasının şaşırttıkları olaylar sorulunca, cevabında: Bu dedikleri sırf yalan olup, kat’i olarak asılsızdır, dedi ve batıl olduğuna dair şeyhül-islam Ahmed El-Narnıki El-Câmi’nin (Kuddise sirruh) zamanında Çeşitiyye tarikatına mensub müteşeyyihlerle, geçen hikâyesiyle delil getirmiştir. Burada nefehkın ibâresi sona erdi.
Tahur (Kuddise sirruh), demiş ki zamanın hâkimleriyle (Başkanlarıyla) ilgim olmasaydı, dünyada hiç bir şeyh için tek bir mürid bile bırakmıyacaktım. Hepsini irşad ederek kendime mürid edinecektim. Bu rivâyet, Münah El-Halidiyye fi El-Tarikat El-Nakşiben’diyye kitabından nakl edilmiştir.

Kardeşim! ilk ve son âlimlerin güvenilir kitablarına bakın ki, bir mürid, şeyhinden başka bir şeyhin nezdine gidip, tarikatına dahil olmasının câiz olduğunu kesinlikle kabul etmişlerdir. Düşünceniz, inat ve tahmini olmayıp insaf ve ibret gözüyle bakmakla olsun.

Bir mürid, mürşidinden ayrılıp da diğer bir şeyhin tarikatına girmesinin câiz olduğu hakkındaki kıyasi delil ise: Dinimizin mecları olan dört mezhebe kıyas edilir. Ki, bir Şafi mezhehinin saliki büsbütün mezhebini terk ederek Hanefi mezhebini taklit edip, girmesi câizdir, buna itiraz edilmez.

Akli delil ise, hiç şübhe yok ki Allahü teala mahlüklatından bir insana illa, özel bir kuluna tabi olmasını teklif etmedi ki, kul ona tabi olmadığı takdirde, o insan kâfir veya fâsık olacağına dair hükm eylediği vaki değildir. Belki bu hüküm ancak Peygamberlere ve resüllere (Aleyhimüsselam) tâbi olmayanlar hâkkındadır.

İmam-ı Şa’râni El-Envâru’l-Kudsiyye eserinde demiş ki; olgun bir mürşidin hali şudur ki: «Civarında bir mürşid belirip de müridleri kendisine tabi olup onunla yaptıkları ahdi bozduklarına sevinmektir. Çünk zâhir olan öbür mürşid, onu irşâdının eziyetinden kurtarıp, yalnız baş başa rabbine ibadet etmek için kendisine boş vakit sağlamıştır. Eğer buna üzülürse, kendisi riyaseti, halkın nezdinde şöhreti sever demektir. Bu mes’ele için, Mevlana Halid’in (Kuddise sirruh) mektubatına bak. Ki müellif (Rahmetulllahi aleyh) kendine yedi mürşid edinmiştir: Üçü terbiye ve sülük için, diğerleri teberrük için olduğunu anlayacâksın. Mürşidin teaddüdü, çokluğu haram veya caiz olmaması hakikati olsaydı, bu faziletli zat bir çok zatlardan izin almazdı.

Bu hususta, Gavs-i azam (Kuddise sirruh) hakkında işittiğin yak sana kafi bir izahtır. Şeyh Nureddin (Kuddise sirruh) gibi. Büyük alimlerin çoğu kendilerine müteaddid mürşidler edinmiş, kimse onların bu olayını inkar etmemiştir. Kamil bir mürşidin durumu böyle iken, bu kezab ile asrındaki noksan bazı müteşeyyihlerin durumları nice olur?

El-Fetava kitabında gördüğün ibare ise, ya zahirine göre değil veya bilmeyip anlamadığımız bir manası vardır. Bunu en iyi bilen Allah tır. Cünki bir mesele hakkında, (Ahmed) bin El-Hacer ile diğer bir çok âlimlerin arasında ihtilaf olunca, kavli ile amel edilmeyin diğer alimlerin kavli ile amel edilir. Fakat ihtilaftan, İbn El-Hacer’in Tuhfet El-Muhtaç kitabındaki yazdığı bir mesele hakkında ise, onun kavli ile amel edilip, başkalarının dedikleri kavilleriyle amel edilmez. Bilhassa, İmam Rabbani, Şa’rani ile Reşahat, Nefehât kitablarının sahibleri gibi büyük zatların tasavvuf hakkında yazdıkları fetvalar, İbni Hacer’in fıkıhtaki kavli gibi muteberdir.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kırkıncı Mektup
« Posted on: 26 Nisan 2024, 07:54:14 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kırkıncı Mektup rüya tabiri,Kırkıncı Mektup mekke canlı, Kırkıncı Mektup kabe canlı yayın, Kırkıncı Mektup Üç boyutlu kuran oku Kırkıncı Mektup kuran ı kerim, Kırkıncı Mektup peygamber kıssaları,Kırkıncı Mektup ilitam ders soruları, Kırkıncı Mektupönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes