๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mektubat-ı Şeyh Ahmet => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 16 Ocak 2010, 14:31:42



Konu Başlığı: Doksanbirinci Mektup
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 16 Ocak 2010, 14:31:42
DOKSANBİRİNCİ MEKTUP

Tabilerin bazılarına, karısına, talakı niyet etmeden, maldan bahs etmeyip ondan bir cevab beklemeden üç def’a sen benden mahlusun diyen kimsenin, söylediği bu sözü, Hul’ olduğu ve Hul talakın kinayesi olduğundan, talakı düşmediği hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM

Kâinatta hiç bir şey yok ki, onu hamd ile tesbih etmesin. Salat ü selâm, Allah’ ın yaratıklarının hayırlısı olan efendimiz Muhammed’ in, (Sallâllahü aleyhi ve sellem) al ve ashâbının üzerine olsun!

Bundan sonra bu belgedeki yazıları gören kimselerin ma’lumu ola ki, Derezorlu Muhammed Said, karısına üç def’a sen mahlu’sun demiştir.

Halbuki söylediği bu sözünden, ne talâk kasdetmiş ne de mal alacağından bahsedip aklında zevcesinin kendisine verecek cevabı da arzu etmemiştir. Binaenaleyh şer’an zevcesi kendisinden boşanmamıştır. Çünkü Hul’ kelimesi, talakm kinâyesidir. Gerçi Minhac kitabı, açıkça talakın sarihi olduğuna delalet eder. Zira Şihab Ahmed bin Hacer (El-Heytemi) Minhac kitabının üzerinde yazdığı Tuhfe adlı eserinde, «maldan bahs edilmeden, Hul’un salih talak olabilmesi için, zevce Hul’ teklifini kabul etmesi, kocası da Hul’ teklifi hakkında zevceden gelecek cevabı beklemesi lazım olduğu anlaşıldı» demiştir.

Muhammed Said’in mes’elesinde ise, bu her iki şey de yoktur. Bu husus kendisine yemin ettirdiğimize göre, ne maldan bahs etmiş ne de zevcesinin vereceği cevabı düşünmüştür.

Cemal El-Ramli de, Nihayet adlı kitabında demiş ki, «zevc Hul’ suretiyle kadınına söylediği sözleri anında, kadının vereceği cevabı düşünmeden talakı kastederse, talakı rici olarak vâki olur. Kastetmezse, hiç bir talakı vâki olmaz.» Mezkur kitabın haşiyesi olan İbni Kasım ile Ali El-Şebramellisi de onun verdiği bu hükme itiraz etmeden kabul etmişlerdir. (Ravdet)  kitabında ise, Hul’da maldan bahs edilmezse, talakın kinayesidir, demiştir.

Allah, efendimiz Muhammed’in (Sallalahü aleyhi ve sellem) al ve ashabının üzerine salat ü selam eylesin!