> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Mektubat-ı Şeyh Ahmet > Altmışikinci Mektup
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Altmışikinci Mektup  (Okunma Sayısı 689 defa)
15 Ocak 2010, 16:03:38
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 15 Ocak 2010, 16:03:38 »



ALTMIŞİKİNCİ MEKTUP

Saliki (kendisinde tasavvufa çalışan) Sıhı köyünden Molla İbrahim’e, kendisine tabi olmadan önce, Şeyhde (Kuddise sirruh) darılmasının ve ona layık olmayan şeyleri zatına isnat etmesinin hiç bir sebebi olmadığının, insan nefsini görmeyip onu her şeyden daha noksan olduğunu bilmesi lazım olduğunun, bütün masiyet ve gaflet nefisten razı olmaktan geldiğinin, bütün taatların esası, nefisten razı olmamasının, Nakşibendiye tarikatından maksad, tevazu ve salik kendi vücüdunu görmemesi olduğunun bir hikmete binaen Şeyh (Kuddise sirruh) bazı iyi ve övülen ahvâlini bildirmesinin ve bu konu ile igili mes’elenin beyanı hakkındadır.

ALLAHIN ADIYLA BAŞLARIM

Allah’a hamd oLsun, o herşeye kafidir. Selam, Allah’ın seçtiği kullârının üzerine olsun!
Sonra, bu mektüb, nefsinin helakine acele ile çalışan köleden, yarınki gününün (kıyamet gününün) azabı ile, geçen zamanda yaptığı günahlarından gafil olup günlük dünya işiyle meşgul olan Nakşibendi tarikatına mensub Ahmed’den, Allah yolundaki kardeşi ve dostu Hac El Haremeyn, faziletli alim vezeki Sıhılı Molla İbrahim’edir. Muhammed’in (onun, alinin ve sahabesinin üzerine salat ü selam olsun) hürme’tine bağışlayıcıdan, (Allah) kendisine verilen ni’met devamla çoğalıp işlerinde başarı ve iyilikle sonuçlanmasıyla te’yid e’dilsin.

Kendisi, size ve sizde bulunan talebe ve dostlara selam edip, sizden ve onlardan dua diler. Sonra şu arz edilir ki, bu fakire karşı olan eski öfkenizi tekrarlamakta olduğunuzu def’alarca bazı kimselerin ağzından işittik. 0 fakir ki, mecliste bulunsa hatırı sorumlak için keııdısine iltifat edilmez. Hazır değilse, az akla geldiği için hatıra gelmez.

Kardeşim! Evliyâ. sınıfından olan bâzı muhakkik arifler, «Fasık bir mü’ minin de iman nüru belirtilseydi, yer ile göğün arasım dolduracaktı.» demişlerdir. Bu miskin göle de Resfıl-i Emin Peygamberin (Sallallahü aleyhi ve sellem) adaşı (ismi Ahmed) der ki, çok fasık olan mü’minlerden herhangi birisini görsem, illa. benden ahlakça daha güzel olduğurıu itikad ederim. Cünkü onun imanı sabittir. Fasıklığı belli değildir. Fakat nefsimin ayıbları bence aşikardın. Sonucum meçhuldür. Bir çok fısk ve fücür sahibi kişiler, sonunda en kamil arif olan evliyadan olmuş ve bir çok salih ve vera sahibi olan kimse de, sonunda esfel-i safiline (aşağılardan daha aşağı tabakaya) düşürülmüştür.

Hülasa: Müslümanlardan herhangi birisinden kızmak mü’minierin herhangi birisini gıybet etmek, ondan kıskanmak, Allah’ın kullarından herhangi birisinin üzerine kendimi üstün görmek, benim için mümkün değildir. İlimleriyle amel edenlerden kamil, alim ve faziletli olan zattan değil, nefsimi fasıklardan herhangi bitisinden bile üstün olduğunu itikad etmiyorum. Kendime ve size ve diğer bütün müslümanlara manevi afetlerden âfiyet dilerim. Keşif elli ve temiz ruhlu olan arif ve alimler, bütün masiyet, gaflet ve şehvetin esası, insanın kendi nefsinden razı olmasındandır. Taat, gafletten ayılma ve iffetin aslı da insan kendi nefsinden razı olmamasıdır, di¬ye kat’i olarak ittifak ettikleri halde, kendi nefsi emmaremi herhangi bir kimsenin üzerine nasıl üstün tutabilirim? Gerçekten Peygamber de (Sallallahü aleyhi ve sellem) «Kendi ayıbı, onu başkasının aybını görmekten meşgul eden kimseye ne mutlu.» Yine kendisi, «Kişi ilmiyle amil olmadıkça alim olamaz.» buyurmuştıır. Allah’a yemin ederim ki, şahsım ayıblarla dolu olup, maksadım mü’min kardeşlerinin ayıblarıyla uğraşmak değildir. Keza anam beni doğurduğu zamandan beri hayırları yaptığıma inanmıyorum. Nefsimin, bütün hayırlardan müflis olduğunu biliyorum. Çünkü yapılan ameller ancak niyetlere bağlıdır. Niyet, ibadetlerin ruhudur. İhlassız niyet de yoktur. Bütün a’mellerinde ihlas mevcut değildir. Bu tarikat reisi El-Hace Bahaeddin Naikşibendi (Kuddise sirruh) ve (Radıyallahü anh). «Ben nefsimi bütün şeylerle karşılaştırdıın, nefsimi her şeyden hatta köpeğin artığından bile daha aşağı, hakir ve zilletli gördüm» buyurmuştur.

Ariflerin efendisi, Allah’a aşık olanların sultan, zamanın rnürşidi Hazret-i sani, efendimiz (Allah bizi ve sizi onun sırlarıyla kutlasın!) buyurdular ki, «Tarikatımız ashab-ı kiramın tarikatının aynısıdır. Ki o, Şeriat-ı Muhammediyye ile Eş’âriyye âkidesidir. Tarikatân maksad, tevazü nefsi görmemektir. Hatta bir kimse kendi nefsini köpeğinin üzerine tercih edip manevi ilerlemesiııe bir zarar gelmezse de o durumu istidrâctır, (azar azar azâba yaklaşmaktır.) Burada zamanında tek mürşid, cesedin ruhu mesâbesinde olan mürşidimizin buyruğu sona erdi.

Gerçekten, kendi zannınıza göre bu miskin, hakkında «emsaline karşı kendini büyüterek böbürleniyor» diye söylediğinizi çok işittim. Halbuki, mutekasdimün (evvelki âlimler) kemalâtı ve müteahirin (sonraki alimlerin) âdâb ve feyzleri zatında bulunan, zamanındaki mürşidlerin müridlerinde mutlaka tasarruf eden, etrafta yapılan araştırmadan sonra, benzerini bulamadığınız, yıldızlar gibi senâları yağmur gibi etrafa yayılan, taş gibi katı kalblere mârifetleri doldurmakla tasarrufu cereyan eden, akıllıların akılları evsafını düşünmekten aciz kalan, zamanında bizim ve en iyi insanların mevlâsı Hazret El-Şeyh Muhammed Diyaüddin’in (Kuddise sirruh) mülâkatını tahsil etmek gayesiyle, on beş sene müddetle uzun, uzak, bir çok vadi, çöl ve beldelerde nefsimi ve ruhumu telef ettim. Onun nisbeti ve tarikatı için o tarikat ki, «Onu tadmayan bilmez ve onu tadan kimse ruhu ile satın alır» diye vasıflandırılmış tarıkatının yolunda ömrümü harcadım. Allah bu söyliyeceğimize şahiddir ki, çeşitli zanlala bana isnad ettiğiniz şeylerden beriyim. Bugün fakih Hasan gelip benden razı olduğunuzu haber verince, gayet sevindim ve bu ni’mete karşı aralıksız olarak Allahü tealaya hamd ettim. Şekaveti, ittifaka ayrılmayı mülakata tebdil eden Allah’a şükür olsun! Mahlükatın en şereflisinin şeriatı istikametinde bulunman için bazı vakitlerde bizi sâlih dualarmızla hatırlamanızı rica ederim. Allah, o şeriat sahibinin (Sallallahü aleyhi ve sellem) âl ve ashâbının üzerine salatların üstünü en kamil selamları nazil eylesin!
 
 

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Altmışikinci Mektup
« Posted on: 27 Nisan 2024, 11:18:29 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Altmışikinci Mektup rüya tabiri,Altmışikinci Mektup mekke canlı, Altmışikinci Mektup kabe canlı yayın, Altmışikinci Mektup Üç boyutlu kuran oku Altmışikinci Mektup kuran ı kerim, Altmışikinci Mektup peygamber kıssaları,Altmışikinci Mektup ilitam ders soruları, Altmışikinci Mektupönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes