> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Mektubat-ı Rabbani > Yüzyirmibeşinci Mektup
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Yüzyirmibeşinci Mektup  (Okunma Sayısı 435 defa)
08 Şubat 2010, 17:24:39
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 08 Şubat 2010, 17:24:39 »



Yüzyirmibeşinci Mektup

Bu mektûb, Nişâpûrlu mîr Sâlih adına yazılmışdır. Âlem-i sagîr ve âlem-i kebîrin, Allahü teâlânın ismlerinin ve sıfatlarının görünüşü olduğunu ve Allahü teâlânın kendisi ile hiçbir münâsebeti bulunmadığını ve yalnız Onun mahlûku olduklarını bildirmekdedir:

Yâ Rabbî! Maddenin, basît ve bileşik cismlerin, küçük âlem denilen insanın ve büyük âlem denilen diğer varlıkların yapısını, hakîkatlerini, doğru olarak bize bildir! Küçük âlem ve büyük âlem, Allahü teâlânın ismlerinin ve sıfatlarının aynalarıdır. Onun zâtında bulunan şüûn ve kemâllerin görünüşleridir. Bu âlemler, kapalı bir hazîne ve örtülmüş bir sır idi. Bunları meydâna çıkarmak istedi. İcmâlden tafsîle getirdi. Yanî, bir ağacın her parçası, çekirdekde sıkışık olarak bulunurken, hepsinin ağaç üzerinde ayrı ayrı meydâna gelmesi gibi, her şeyi, ayrı ayrı yaratdı. Kendisine ve sıfatlarına alâmet olacak şeklde yaratdı. Yanî âlemin, hiçbir parçasının, Allahü teâlâ ile, hiçbir nisbeti, benzerliği yokdur. Yalnız, Onun mahlûkudurlar. İsmlerini, şüûnlarını göstermekdedirler. Âlemin Allahü teâlâ ile birleşmiş olduğunu, Onun aynı, benzeri olduğunu, âlemi çevirmiş, âleme sirâyet etmiş, her zerreye girmiş, herşeyle berâber olduğunu zan etmek, Ona olan sevginin, tesavvuf serhoşluğunun taşkınlığını gösterir. Hâlleri, görüşleri doğru olan tesavvuf büyükleri, ayılmış olduklarından, Allahü teâlânın, hiçbir bakımdan, bu âleme benzemediğini, yalnız Onun mahlûku olduklarını söyler. Yalnız ilminin, ihâta ve sirâyet etdiğini ve herşeyle berâber olduğunu bilirler. Ehl-i sünnet âlimleri de, böyle söylemekdedir. Allahü teâlâ, o büyüklerin çalışmalarını bol bol mükâfatlandırsın! Sôfiyye-i aliyyeden bazısı, Allahü teâlânın Zâtı, kendisi, bu âlemi kaplamışdır. Bu âlemle berâberdir gibi şeyler söyliyerek, Zât-ı ilâhîyi mahlûklara benzetiyor. Hâlbuki, Zât-ı ilâhînin hiçbirşeye benzemediğine, hattâ zâtında, sıfat bile bulunmadığına inanmakdadırlar. Bunlara çok şaşılır. Sözleri birbirini tutmuyor. Sözlerinin arasını bulmak için, Zât-i ilâhîde mertebeler ayırmak, fâide vermez. Eski felsefecilerin, bozuk fikrlerini, yanlış yollardan isbâta kalkışmalarına benzer. Keşfi doğru olan büyükler (kaddesallahü teâlâ esrârehümülazîz), Zât-ı ilâhîyi, hiçbir bakımdan, başkalık göstermeyen (Basît-i hakîkî) olarak bilir. Bundan fazla olanları, ism ve sıfat sayarlar. Fârisî beyt tercemesi:

Sevgilinin ayrılığı, az da olsa, çok acıdır,
Ufak bir kıl bile kaçsa, nâzik gözü pek acıtır.


Yukarıda bildirilenlerin iyi anlaşılması için, şu misâli yazmağı uygun görüyorum: Büyük bir fen adamı, senelerle yapdığı tecribelerden elde etdiği, kıymetli bilgileri anlatmak için, harf ve sesleri kullanır. Bu harflerin ve seslerin, anlatılan bilgi ve manâlarla hiçbir benzerliği ve berâberliği yokdur. Yalnız onların aynası gibidirler. O kıymetli bilgiler, bunlarla meydâna çıkmakdadır. Bu harfler ve sesler, bu manâların kendileridir demek yanlışdır. Burada ihâta, maıyyet yokdur. Manâlar, saflıkları üzere kalmış, hiç değişikliğe uğramamışdır. Fekat, bu manâlar ile, harf ve sesler arasında, göstermek ve gösterilmek, anlatmak ve anlatılmak bakımından bir bağlılık vardır. Bu bağlılık, bazı kimselerin hayâlinde büyüyerek, başka benzerlikler hâtıra gelir. Hakîkatde ise, hiçbir benzerlik yokdur. İşte, bu meselede, bu fakîrin anladığı da böyledir. Mahlûkların ayna gibi olduğunu göstermek için, Allahü teâlâ, bu âlem ile birleşmişdir, berâberdir, aynıdır ve âlemi kaplamışdır gibi şeyler söylemek, tesavvuf serhoşluğundandır. Zât-ı ilâhînin bu âlemle hiçbir bağlılığı, benzerliği yokdur. Onun sıfatlarını gösterdiği için (Vahdet-i vücûd) desinler veyâ demesinler, varlık ikidir: Birisi, hakîkatde var olan Hak teâlâdır. İkincisi, zıl, gölge gibi olan mahlûklardır. Eski Yunan felsefecilerinden Sofistâiyye [sophiste]lerin sandığı gibi, var olan birdir. Ondan başkası, hep vehm ve hayâldir demek yanlışdır. Fârisî iki beyt tercemesi:

Onu önceden anlayınca sen,
kendini o yana tâm bağlarsın.

Kimin zılli olduğunu bilsen,
gam yimezsin, kalsan veyâ ölsen!

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Yüzyirmibeşinci Mektup
« Posted on: 29 Mart 2024, 15:36:02 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Yüzyirmibeşinci Mektup rüya tabiri,Yüzyirmibeşinci Mektup mekke canlı, Yüzyirmibeşinci Mektup kabe canlı yayın, Yüzyirmibeşinci Mektup Üç boyutlu kuran oku Yüzyirmibeşinci Mektup kuran ı kerim, Yüzyirmibeşinci Mektup peygamber kıssaları,Yüzyirmibeşinci Mektup ilitam ders soruları, Yüzyirmibeşinci Mektup önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes