๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mektubat-ı Rabbani => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 09 Şubat 2010, 22:56:22



Konu Başlığı: Yüzyetmişbeşinci Mektup
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 09 Şubat 2010, 22:56:22
Yüzyetmişbeşinci Mektup  

Bu mektûb, Hâfız Mahmûd´a yazılmışdır. Kalbin telvînlerini ve temkînini bildirmekdedir:

Kıymetli kardeşimin şerefli mektûbu geldi. Hâllerinin telvînlerinden, yanî değişikliklerinden birşeyler yazmışsınız. Bu yolun başında da, sonunda da, sâlikler, hâllerin telvîninden kurtulamaz. Telvînler kalbde ise, sâlik (Erbâb-i kulûb)dan olur. Bunlara (İbn-ül-vakt) de denir. Kalb, telvînden kurtulmuş, hâllere kul olmakdan âzâd olmuş ve temkîn makâmına yetişmiş ise, hâller artık nefse gelir. Çünki nefs, kalbin yerine oturmuş, onun işlerini görmekdedir. Nefsin bu telvîni, kalbin temkîninden, yanî değişik hâllerin gelmesinden kurtuldukdan sonra olur. Bu telvînin sâhibine, (Ebül-vakt) denilse, yeri vardır. Allahü teâlânın yardımı ve yalnız Onun ihsânı ile nefs de, bu telvînden kurtularak, temkîne ve itmînâna kavuşursa, telvînler çeşidli maddelerden yapılmış olan bedene gelir. Bu telvîn, artık hiç gitmez. Çünki beden, temkîne kavuşamaz. Beden, latîfelerin en üstünü olan ahfâya benzese de, temkîne kavuşamaz. Ahfâya gelen temkînden bedene de bulaşırsa da, kendi telvînleri yine yok olmaz. Herşeyde asla bakılır. Dallara, kollara bakılmaz. Bu makâma eren kimse, üstünlerin üstünü olur. Tâm ebül-vakt işte budur. (Allahü teâlâ ile, öyle vaktim vardır ki, aramıza melek de giremez) hadîs-i şerîfinde bildirilen vakt için, bir ân diyenler olduğu gibi, uzun sürmekdedir diyenler de oldu. İkisi de doğrudur. Yukarıda bildirildiği gibi, insanın bazı latîfeleri için, az olur ve kısadır. Başka latîfeleri için ise, uzun sürer.

Sözün kısası, zâhiri, yanî görünen organları, parlak islâmiyyete uygun olarak kullanmalı, bâtın için, yanî kalb ve öteki latîfeler için, alınan dersi çok yapmalıdır. Fârisî beyt tercemesi:

Bu sonsuz okyânûsda kurbağa gibi,
el ayak oynat, zîrâ derindir dibi!  

Kıymetli kardeşimiz Muhammed Sıddîk, Egre şehrindedir. Sizinle buluşması, onun için büyük nimet olacakdır.