Konu Başlığı: Yirmibirinci Mektup Gönderen: zehraveyn üzerinde 18 Aralık 2009, 19:16:39 MEVZUU : a) Velâyet-i Muhammediye başta olmak üzere, velayet dereceleri. O velayet sahibine salât-ü selâm ve saygılar. b) Nakşibendî tarikatının medhi, sair tarikatlara nazaran üstünlük nisbeti. Allah-ü Taâlâ, bu yol ehlinin sırlarının kudsiyetini artırsın. İMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu Hacı Musa´1 - kari´nin oğlu Muhammed Mekkî´ye yazmıştır. Latif mektup, zaif nahif kula ulaştı. Allah-ü Taâlâ, ecrinizi artırsın; işlerinizi kolay kılsın, özrünüzü kabul buyursun. Zeyğ-ı basardan mütahhar (gözün maddeye kaymasından) yana temiz olan Beşerin Efendisi hürmetine.. Ona ve onun âline salâtların en faziletlisi, selâmların en kemallisi olsun. *** Ey kardeşlerim, Bilmiş olunuz; ehlüllah katında: Fena. Olarak anlatılan, ölümden evvelki ölüm gerçekleşmedikçe, mukaddes zata ulaşmak kolay olmaz. Hattâ, havaî enfüsî ilâhlara, (görünmeyen putlara) afakî sayılan batıl mabudlara ibadetten necat dahi mümkün olmaz. Keza, İslâm´ın hakikatına enlemeyeceği gibi; imanın kemale ermesi dahi kolay olmaz. Nerede kaldı ki: Tanı abid kullar zümresine girilsin; evtad zatlar derecesine erilsin. Durum anlatıldığı gibi olmasına rağmen; bu fena hali, velayet mertebelerine atılan ilk adımdır ve işin başında hâsıl olan bir kemal derecesidir. Anlatılan mana açısından bakılıp velayetin evveline göre âhiri; ilk derecesine göre de son derecesi kıyas edile.. Bu manada şu şiir ne kadar güzeldir: Gör gül bahçemi, anla baharımı.. Şu da bir başka şiir: Bolluğu senenin, bellidir baharından.. *** Velayet makamlarının birbirinden üstün dereceleri vardır. Şundan belli olmuştur ki: Her peygamber basamağında, kendisine has bir velayet makamı vardır. Velayet derecelerinin en yüksek basamağındaysa.. Resulüllah S.A. efendimizin kademi vardır. Ona ve kardeşlerine salâvatın en tamamı saygıların en uğurlusu.. Bir tecelli-i zatî var ki orada: İsimler, sıfatlar, şüun ve itibarlar için; ne icab yönü ile ne de selb yönü ile itibar vardır. İşte orası: Resulüllah S.A. efendimizin velayetine mahsustur. İtibara ve vücuda bağlı itibar perdelerinin cümlesi, ilim ve ayn olarak açılması ancak, bu makamda tahakkuk eder. İşte, anlatılan zamandadır ki, vuslat açıktan hâsıl olur; gerçek olarak vecd hali tahakkuk eder; ama bir zan olarak değil.. Resulüllah S.A. efendimize tabi olan kâmil zatlara; bu pek değerli makamdan nasib vardır. Ona salât ve selâm. Üstte anlatılan mana icabı olarak, Resulüllah S.A. efendimize tabi olmanız gerekir; şayet: Bu büyük velayet makamını elde etmek, bu yüksek dereceyi tekmil için yönelmiş iseniz, size de oradan nasib gelir. *** Pek çok mefayih katında, üstte anlatılan zatî tecelli, BERKİ sayılır; Allah onlara rahmeti ile muamele eylesin. ? BERKİ. Demenin manası şudur: Şam büyük Yüce Hazret´e karsı perdeler, şimşek misali az bir zarnan içinde açılır.. Bundan sonra, isimlerin ve sıfatların perdeleri gelir; Yüce Zat´ın nurlarını gizler. İşbu mana icabıdır ki: Zati olan huzur, şimşek gibi çakıp geçer; ama gaybet-i zatiye (zata bağlı gizlilik veya özde kaybolmak) cidden çok kalır. Nakşibendiye meşayihi katında bu zatî huzur, daima vardır. Onlara göre: Geçip giden, gaybete tebdil olan huzura itibar yoktur. Allah-ü Taâlâ, onların sırlarının kudsiyetini artırsın. Anlatılan büyük zatların kemal derecesi; bütün kemal derecelerinin üstündedir; nisbetimiz dahi, bütün nisbetlerin üstündedir. Nitekim, onların ibarelerinde şöyle gelmiştir: ? Bizim nisbetimiz, bütün nisbetlerin üstündedir. Bu cümlede gecen: ? Nisbet. Tabirinden murad, daimî zatî huzurdur, *** Yukarıda anlatılandan daha hayret verici bir durum şudur: Bu büyük zatların tarikatında; nihayet, bidayet içindedir. Bu manada, Resulüllâhın ashab yolunu izlerler.. Allah-ü Taâlâ ona salât ve selâm eylesin. Şöyleki: Resulüllah´ın S.A. ashabı, onunla yaptıkları ilk sohbette, işin sonunda erileceğe hemen ermişlerdir. İşbu mana, sonun ilke ağdırılmış olmasının manasıdır. Resulüllah S.A. efendimizin velayet makamı; cümle nebilerin ve resullerin makamlarından üstün olduğu gibi, anlatılan büyüklerin velayet makamları, cümle velîlerin makamından üstündür. Allah-ü Taâlâ, onların sırlarının kudsiyetini artırsın. Nasıl anlatıldığı gibi olmasın ki; bunların velayetleri: Sıddık-ı Ekber´e r.a. dayanmaktadır. Evet., bu büyük meşayihin bazı fertlerine, bu bağlılıktan bir nisbet ulaşır; ne var ki o: Sıddık-ı Ekber´den gelen bir nasibdir. Allah ondan razı olsun. Nitekim, anlatılan mananın devamı olarak, şu haberi Ebu Said verdi: ? Hazret-i Sıddık-ı Ekber´in r.a. cübbesi bana ulaştı. Bu cübbenin, adı geçen Ebu Said´e ulaşma haberi, Nefehat sahibi tarafından nakledilmiştir. ** Bu Tarikat-ı Aliyye-i Nakşibendiye´ye has bazı kemalâtları açıklamaktan maksad: Talipleri bu yola teşviktir. Ne var ki, onun kemalâtını tam manası ile anlatmak bana göre değil.. Mevlevi ?Mevlâna Celâleddin-i Rumî? Mesnevî´de şöyle dedi: Boşa gider onun şerhi cahillere; Aşk gizlilik ister, düşmesin dillere.. Onları anlattım ki rağbet edile; Yitirilip, dalınmaya hüzünlere.. Selâm size ve tüm hidayete tabi olanlara.. *** Mektubat-ı Rabbani |