> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Mektubat-ı Şeyh Ahmet > Elliüçüncü Mektup
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Elliüçüncü Mektup  (Okunma Sayısı 718 defa)
15 Ocak 2010, 10:19:32
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 15 Ocak 2010, 10:19:32 »



ELLİÜÇÜNCÜ MEKTUP

İnat ve inkardan dönüp sonradan tevbe eden ve şeyhin hakkında ihlâs sahibi olan, Amudalı Molla Ali’yedir (Rahmetullahi aleyh). Bir şeyhin müridi başka bir şeyhin tarikatma girmesinin câiz olduğu ve Molla Ali’nin tasavvuf ehlinin kahvl ve fiillerine yaptığı itirazlarına karşı en beliğ bir tarzdaki reddiyle başka mes’eleler hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM

Hamd ve salavat edip duaları tebliğinden sonra, şu arz edilir yerme, itiraz, kötu zanna inad vasıflarına samil olan mektubun bu miskine ulaştı Bunu senden çok garib bir şey gördük. Çünkü seni dirayet sahibi bir kimse zannederdik. Meğer durum bunun hilafına belirdi.

Mektübda bir şeyhin müridi, kendi şeyhinden başka bir şeyhin tarikatına girmesi caiz midir? diye soruyorsunuz. Bu sualinize karşı, Allalı doğruyu söyler, doğruya yönelten de odur.» ayet-i celilesinin mealiyle başlar der ki,
İmam-ı Şa’rani (Rahmetullahi aleyh) El-Envarülkudsiyye kitabın demiş ki: Kamil mürşidin durumu şudur iki, müridleri, kendisiyle yaptıkları ahdi bozup da, başka bir beldedâ zâhir olan bir mürşide meyledip, kendisine tabi olduklarına sevinir. Çünkü, zâhir olan diğer mürşid, onun vazifesini yaptığı için, kendisi müridlerle uğraşmayıp ,bütün vaktini rabbine ibadet yapmakla geçirir. Şayet bu duruma üzülse, halk nezdinde kendisi, riyaseti ve şöhreti olmasını seven bir kimsedir.

Mevlana. Halid’in (Kaddesallahü sirreh) mektubatına bakarsan, onda müellifin (Rahmetullahi aleyh) terbiye ve manevi sülüki için, üç mürşidi, diğerleri de teberrük için olmak üzere toplam olarak yedi mürşidi olduğunu anlayacaksın. Şayet, tarikatta müteaddit mürşidler edinmek haram olsaydı, bu faziletli zat, birçok mürşidlerden ahd almazdı. Gavs-i a zam (Kuddise sirruh) hakkında da bu hususta işittiğin şey, sana yeterli bir delildir. Büyük zatlardan Şeyh Nüreddin (Kuddise sirruhi ile başkaları da bunu yapmış, kimse, bunların yaptıklarına itiraz etmemiştir. Müridin şeyhi tasavvufta, kamil (olgun) olup, hali böyle iken, mürid, noksan olan bu yalancı şeyh ile, asrın hâzı müteşeyyıhlardan ayrılması nasıl caiz olmasın?

İbni Hacer’in Fetavâ adlı kitabında gördüğün ibâre, ya manası zahirine göre değil, ya da bize zahir olmayan bir te’vili vardır. Allah, daha iyi bilir. Çünkü bir mes’elede, İbni Hacer birçok alimlere, muhalefette bulunsa, Tuhfetü’l-Muhtaç’ta yazdıkları hariç, kavli ile amel edilmeyip diğer alimlerin kavli ile amel edilir. Hele imam-ı Rabbani, Şa’rani, Reşâhat, Nefahat kitabları sahiblerinin. (Kuddise sirruhüm) tasavvuftaki kavilleri, ibni Hacer’in Fıkıhtaki kavli gibi, muteberdir.

Mektübunda bize yaptığın yerme bahsinde, «birçok kınayıcı kimse, yerlenir.» diye yazdığın sözlere binaen, bize karşı bu işimizden maksad, âleme karşı başkalarından Üstün görünmek ve hasmımıza karşı cevab vermekten susturma olduğunu zannetmeniz size yakışır mı? Yalan da olsa, bu fakiruı şöhreti, o kadar yayılmıştır ki, artık kendini başkalarının üzerine üstün tutmaya veya hasmım susturmayı, maddi menfaati için bu işi alet etmeye ihtiyacı kalmadığı durumu, hakkındaki zannın batıl olduğuna delalet ediyor. Mektubda bana «ey üstad, sen Allah’a ulaştırıcı yol üzeresin» demeniz, yazdığın diğer şeylere zan ve aşırı tecavüzünle bağdaşamaz. Bu ana kadar sana karşı iyi zannınuz böyle değildi. Allah. seni ıslah eylesin! Yetmiş def’a, insanların görünüşte iyi olmayan amellerinin iyi olarak te’vil edilmesi için yetmiş defa bize emrettiğinden de utanmıyor musun? Halbuki sen din kardeşlerinin yaptıklarını yetmiş def’a değil, iki üç defa da te’vil etmiyorsun.

Kur’an-ı kerimde, «Yapmayacağınız şeyleri söylemeyiniz. Allah katında, kızgınlıkça büyük bir şeydir.» buyurmuştur. Beyit:

«İyilik yapmakla sana emr eyledim. Ama onunla amel etmedin kendimi doğrultamadım. Öyle ise, sana doğru yolda bulun demem nedir?.» diyen zâtın sözü ne güzeldir.

Ömer (Radıyallahü anh) kavli ve Peygamberin (Sallâllahü aleyhi ve sellem) hadisiyle delil getirip de ,kendine «Ali, gayretlidir» dediğinden utanmaz mısın? Mektübda sofu ve müridlerin hareket tarzlarma dair yazdığın mes’eleye gelince, bu hususta yemin etmek yakışmazsa da Kurân-ı kerimin;

«0, bütün dinlere üstün kılmak için peygamberini doğru yol, doğru din ile gönderen Allah’tır. İsterse, şerik koşanların gücüne gitsin.» âyet-i celilesiyle yemin ediyorum ki, mektü’b gelmeden önce, yazdığın şeyleri işitmedim. Lâkin Hüseyin, Yasin ve başkasından da cezbe haleti olduğunu biliyorum. Yaptıkları hareketlerini niçin iyi niyetle tevül etmedin? Şöyle ki, Seyyid Ali’nin yaptığı hareketinden maksadı, tevbe etmeden önce, kendisinden vâ’ki olan günahlarmı düşündüğünden kusurlu olduğunu ikrar edip mürşidini yüceltmektir. Abdullah da «şeyhim kutuptur» demesinden maksadı ,sofular ıstılahında (terimlerine göre) ki, kutbiyyet makamı değil, mürşidin velidir demektir. Zira avam tabakasının örfüne göre, kutup, çokça veli manâsına kullanılır. Nitekim falan kimi, kutuptur, falan köy imam kutuptur derler.

Cezbelerin’e, Allah’ın aşkından coşmalarına dair itirazın yersizdir. Cezbelerimi ihtiyâri olup olmadığım anlamak için, içlerini açıp da bakmadın. Öyle ise, onlara karşı güzel fikir beslemeniz lâzımdır. Çünkü tarikatta cezbenin aslı vardır. «Tasavvufa Allah aşkı bir buçuk ay çalışmakla hâsıl olmaz» dediğin sözüne tacüb ederim. Zannıma göre, kul ile Rabbi arasında bir kere göz yumulması olan zaman kadarda da, sulhun olması mümkündür. Nitekim bâzı yüce zâtlar bir, diğer bâzıları iki gün, bâzıları da otuz senede Allah’a kavuştuklan Reşahat kitabında yazılmıştır. Hüküm azınlık değil çoğunluk itibariyle olduğunu okuyup işitmedin mi? Öyle ise, Hazretin (Kuddise sirruh) himmetiyle bu tarikata girdikleri için hidâyetlenip katil, hırsızlıktan, haram mal yemekten sakındıklarını, cemâatle namaz kıldıklarını, fâtiha ile teşeh’hüdlerini iyice okuduklarını, dinde akâidden lazım olan mes’eleleri ezberledikleri için Allah sübhanehü ve teâlânın emir ve nehiylerini imtisal ettikleri bu müridlerin durumlarına bak! Görüşünüze göre, bu hususlarda az muhalif olanlara önem verilmez. İnat ve teâkebbür gözü ile değil, onlara basiret gözü ile bakılsm. Bir mürşidin yüceliği ve noksanlığı tâbilerinin hepsinin hareketlerinden değil, etbainin çoğunun hareketinden belli olur. Kur’ân-ı kerimin âyeleri nâzil oluncaya kadar, Peygamberin (Sallâllalıü aleyhi ve sellem) sahâbileri arasında açıkça münâfklar, yalancı mü’minler olduğunu bilmez misin?

Kardeş! Akıllı kimse için bir işaret bile kafi iken, yapılan bu kadar çok izah ve beyanın durumu nicedir? Bu fetvânızı çevrenizdeki bazı itiraz edenlere de oku! Ve Kzı olup olmadığına dair cevab gönder! Sana, halkta gördüğün ayıbları değil, bende gördüğün kusur ve ayıbları bana haber vermekle emrettim. Öyle ise, halkın kusurlarından bahsin nedir?

Allahım! Yanlış düşünmekden sana sığınırım. Belki bundan maksadın müridlerin inkâr ve noksanlıklarım belirtmenin zımnında, noksan taraflarımı bildirmenin ihtimali mümkündür.

Nitekim «Bir şeyin teferruatını inkâr eden aslını inkâr eder.» denilmiştir. Kur’ân-ı kerimin;

"Eğer size bir sapık adam bir haber getirirse, ayırdediniz, olabilir ki bilgisizlikle bir kavme dokunursunuz da ettiğinize pişman olursunuz" âyetini delil getirerek «size gelip de beni şikayet eden kimsenin durumunu araştırınız!» diye yazdığın dâvanın cevabı: Bize adâletlinin birisi gelip, bütün ahlâk kavil ve hareketinizden bize haber vermiştir. İşte buna ve başka musibete karsı da, «şübhesiz biz Allah’ın kuluyuz ve şübhesiz ona geri gideceğiz. derim. Kâinattaki eşyanın fâili Allah’tan başka yoktur. Avam tabaksı şeriat ile temessük ettikten sonra, iyi rüya ve kerâmetler ile hidâyetlenmezlerse, acâba ne gibi bir şey le hidâyetlenirler? Halbuki rüyaların bâzısı Vahyin bir parçasıdır.

Mektübda, «onların (müridlerin) hallerini bileceksin» demeniz, işimizin noksanlığına delâlet etmez. Çünkü ben bir ay veya bir gün hidâyetlerine, onların kıldıkları tek bir namazlarına sebeb olsam, büyük bir ecir kazanırım:
Daha başka ayrı ayrı söylediğin sözlerden taaccüh ederim. Doğru yol üzerinde olmasan da, sana hakkı ve doğruyu söylüyorum. Ki, şübhesiz doğru yol üzerine değilsin.

Mektübundan anlaşıldığına göre sen kendi nefsini görmek, ona olgunluk iddia etmek, halkı tahkir edip nefsinden razı olmakla, kendi ayıblarını görmemezliğe gelmenden şübhesiz sen hak ve doğru yolda değilsin."Kendi nefsinnı ayıbıyla meşgul olup da başkasınm ayıblarından konuşmayana ne mutlu."

Bize gönderdiğiniz mektübunuzdan dolayı sizden kızdığımızı zan etmeyin! Çünkü her ayıba müstahak olan bir kimseyim. Belki sorduğunuz sorunun cevabı olarak bu mektübu yazıp, zahir olan bir hikmete binaen sonuna bu kelimeleri de ilave ettik. Eğer dikkat etseydin, söz ve davranışınla aşırı olduğun halde o mektübu yazmazdın ve cevabında itiraz, inkâr, öfke ve nefret değil, özür dilemen lazımdı.

Molla Fethullah, Şeyh Muhammed Sahra, rahmetli Molla Ubeydullah’ın bütün talebelerine, talebelere selâm edip, dualarını rica eder, size ve onlara dua ederim. Allah, bizi ve sizi güzel ahlaklara hidayet eylesin!.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Elliüçüncü Mektup
« Posted on: 25 Nisan 2024, 07:21:49 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Elliüçüncü Mektup rüya tabiri,Elliüçüncü Mektup mekke canlı, Elliüçüncü Mektup kabe canlı yayın, Elliüçüncü Mektup Üç boyutlu kuran oku Elliüçüncü Mektup kuran ı kerim, Elliüçüncü Mektup peygamber kıssaları,Elliüçüncü Mektup ilitam ders soruları, Elliüçüncü Mektup önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes