> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hayatını Anlatan Eserler > Martin Lings > Veda Haccı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Veda Haccı  (Okunma Sayısı 1142 defa)
10 Nisan 2009, 14:39:06
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 10 Nisan 2009, 14:39:06 »



Peygamber (s.a.v.) Medine'de iken Ramazan ayında, ayın ortalarında Mescid'de on günlük bir inzivaya çekil­meyi ütikaf) adet haline getirmişti, arkadaşlarından bazı­ları da ona katılırlardı. Fakat o yıl kararlaştırılan on gün­den başka bir on gün daha mescidde kaldılar. Yani Rama-zan'm son yirmi gününü itikafta geçirdiler. Her Rama-zan'da Cebrail gelir ve hafızasında vahiyden bir bölümün silinip silinmediğini anlamak için onu kontrol ederdi. Bu yıl Peygamber (s.a.v.) Katıma (r.)'ya gizlice henüz başka­larına söylenmemesi gereken bir sır verdi: «Her yıl bir kez Cebrail bana Kur'an'ı okur ben de ona okurum: fakat bu yıl bana iki kez okudu. Zamanımın geldiğini düşünüyo­rum»[1].

Şevval ayı geçti; yılın onbirinci ayında Medine'de, Hac'da Peygamber (s.a.v.)'in önderlik edeceği haberi ya­yıldı. Bu haberler çöl kabilelerine de ulaştırıldı ve her adı­mında Peygamber (s.a.v.)'le olmak için vahaya her taraf­tan akın akın insanlar gelmeye başladı. Bu Hac, yüzyıllar­dan beri yapılan haclara hiç benzemeyecekti: hacıların tü­mü bir tek Allah'a inanan kimseler olacak ve hiçbir putpe­rest putperestçe ibadetleriyle Kutsal Ev'i kirletmeyecekti. Ayın sona ermesine beş gün kala Peygamber (s.a.v.) otuz-bin kadın ve erkeğin başında Medine'den yola çıktı. Pey­gamber (s.a.v.)'in hanımlarının hepsi, Abdurrahman İbn Avf (r.) ve Osman îbn Affan (r.) tarafından yedilen deve­lerin üstündeydi. Ebu Bekir CrJ'in yanında hanımı Esma (r.) da vardı. îlk konaklardan birinde Esma, Muhammed adını verdikleri bir erkek çocuğu doğurdu. Ebu Bekir (r.) onu Medine'ye geri göndermek istiyordu, fakat Peygam­ber (s.a.v.) ona, hanımına gusül abdesti almasını, Hac için niyet etmesini söyledikten sonra birlikte planlandığı şekilde hacca gitmelerini söyledi.

Medine'den ayrılışın onuncu gününün akşamı Pey­gamber (s.a.v.) Mekke'yi fethetmeye giderken geçtikleri bir geçide ulaştı. Orada bir gece geçirdikten sonra ertesi sabah Vadi'ye inmeye başladılar. Peygamber (s.a.v.) Kâ'-be'yi gördüğünde devesinin ipini sol eline alarak sağ elini yukarı kaldırıp açtı ve dua etti: «Allah'ım, bu Evin insan­lardan gördüğü saygı lütuf, bağlılık ve rahmeti artır!»[2] Mescide girdi, tavaf ettikten sonra İbrahim makamın­da namaz kıldı. Daha sonra Safa'ya giderek Safa ile Mer-ve arasında yedi kez gidip geldi: Yanındakiler her yerde yaptığı duaların tam sözlerini hazıfalannda saklamak içm çaba sarf ediyorlardı.

Daha sonra Mescid'e girerek, önce de olduğu gibi anah­tarlarını koruyan Abdu'l-Dar'dan Osman (r.)'ı ve Usame (r.) ile Bilâl (r.)'i yanma alarak Kâ'beye girdi. Fakat o ak­şam Aişe'yi çadırında ziyafet ettiğinde Aişe onun üzgün olduğunu farketti. Sebebini sorduğunda: «Bugün birşey yaptım, keşke yapmasaydım. Kâ'be'ye girdim, Ümmetim­den bazıları» dedi gelecekteki Müslümanları kastederek, «içeri giremeyebilirler ve bu nedenle nefislerinde huzursuz­luk hissedebilirler. Biz sadece onu tavaf etmekle emrolunduk, içine girmekle değil»[3] dedi.

Ümmü Hani (r.)'nin kendi evinde kalması için tüm ıs­rarlarına rağmen Peygamber (s.a.v.} Mekke'deki evler­den hiçbirinde kalmayı kabul etmedi. Yeni ayın sekizinci gününde tüm hacılarla birlikte Mina'ya gitti. Geceyi orada ge­çirdikten sonra, sabahleyin Haram bölgenin hemen dışın­da, Mekke'nin onüç mil doğusunda geniş bir vadi olan Arafe'ye gitti. Arafe, Taif'e giden yol üzerindeydi ve kuzey ve doğudan Taif dağlarıyla çevrilmişti. Fakat bunların hep­sinden ayrı her tarafı vadi tarafından çevrelenmiş ve vadi ile aynı adı taşıyan, bazen de Rahmet dağı denilen bir dağ vardı. Her ne kadar aşağılara kadar yayılıyorsa da ha­cıların makamı bu dağ idi. O gün Peygamber (s.a.v.) bu te­pede vakfe yaptı.

Mekke'lilerden bazıları onun çok ileri gittiğini söyleye­rek şaşkınlıklarını belirttiler. Çünkü diğer hacılar Arafe'ye gittikleri halde Kureyç'liler: «Biz Allah'ın ümmetiyiz» diye­rek haram bölgede kalmayı alışkanlık haline getirmişlerdi. Fakat Peygamber (s.a.v.) İbrahim'in Arafe'de geçirilen gü­nü haccm gereklerinden biri olarak emrettiğini ve Kureyş-lilerin onun uygulamasını terkettiklerini söylemişti. Pey­gamber (s.a.v.) o gün hac geleneğîifden bahsetti ve dudak­larından sık sık «İbrahim'in mirası» kelimeleri döküldü.

Peygamber (s.a.v.) tüm kabilelere, artık bundan son­ra tüm İslâm toplumunda kan davalarının sona erdiğini her insanın mal ve canının dokunulmaz olduğunu duyur­mak için gür bir sesi olan Safvan'm kardeşi Rebia'yı tel­lal olarak görevlendirdi ve ona şöyle bağırmasını emretti: «Allah'ın Rasulü soruyor: Bu ay ne ayıdır?» Herkes ses­sizdi, Peygamber (s.a.v.) cevap verdi: «Haram ay.» Sonra sordu: «Bu belde neresidir?» Yine kimse cevap vermedi, o da: «Haram belde» dedi. Daha sonra: «Bugün nedir?» diye sordu. Yine cevap veren kendisi oldu: «Büyük Hac günü.» Daha sonra Rebia, Peygamber (s.a.v.)'in öğrettiği şekilde şöyle bağırdı: «Gerçekten Allah, Rabbinize kavuşuncaya kadar kanlarınızı ve mallarınızı birbirinize haram kılmış­tır. Nasıl ki bu gününüz, bu beldeniz ve bu ayınız haram ise.»

Güneş en yüksek noktasma ulaştığında Peygamber (s.a.v.) Allah'a hamddan sonra şu sözlerle başlayan bir hutbe okudu: «Ey   insanlar, beni dinleyin, çünkü bilmiyo-rum, belki de sizinle bu yıldan sonra bir daha buluşama-yacağım.» Daha sonra onları birbirlerine iyi davranma­ları konusunda uyardı ve onlara haranı ve helâl olan şeylerden bahsetti. En sonunda şöyle dedi: «Size sımsıkı sarıldığında sizi sapıklıktan kurtaracak bir emanet bı­rakıyorum: Allah'ın kitabı ve Peygamber'in sünneti. Ey in­sanlar, sözlerimi dinleyin ve anlayın» Daha sonra onlara Kur'an'm son âyetlerini oluşturan ve henüz nazil olan bir pasaj okudu:

«Bugün size dininizi kemâle erdirdim, üzerinizdeki nimetimi de tamamladım ve size din olarak islâm'ı seçip-beğendim. Kim «Şiddetli bir açltkta kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa —günaha eğilim, göstermeksizin (bu haram saydıklarımızdan ye­tecek kadar yiyebilir): Çünkü Allah bağışlayandır, esirgeyendir» (Maide: 3).

Hutbesini bir soru ile bitirdi: «Ey insanlar, risaletimi tebliğ ettim mi?» Binlerce ağızdan yükselen Allahümme ne'am (Allahım, evet) sesleri gök gürültüsü gibi tüm vadi­yi doldurdu. Peygamber (s.a.v.) işaret parmağını göğe kaldırarak:  «Allahım, şahid ol.»  dedi.

Daha sonra namazlar kılındı ve Arife gününün geri kalan kısmı dua ve tefekkürle geçirildi. Fakat güneş batar batmaz Peygamber (s.a.v.) yanına Üsame (r.) 'yi alarak tepeden aşağıya inmeye başladı ve tüm hacılarla birlikte Mekke'ye doğru vadiyi aştılar. Bu noktada hızlı ilerlemek gelenekti; fakat aşırı hareketleri görünce Peygamber (s a. v.): «Yavaş! Yavaş! Sessiz olun! Aranızdaki güçlüler za­yıfları gözetsin!» diye bağırdı. Geceyi Haram bölge sınırla­rı içinde olan Müzdelife'de geçirdiler ve oradan Mina va­disinde, Akabe'de üç sütunla temsil edilen Şeytanı taşla­mak için küçük çakıl taşları topladılar. Şevde, Peygamber (s.a.v.)'den etraf sakinken Müzdelife'den ayrılma izni is­tedi. Kadınların    çoğuna    nazaran iri yapılı ve    ağır oldugu için sıcaktan ve yolculuk sıkıntılardan çok rahatsız oluyordu. Bu nedenle kalabalık ulaşmadan önce şeytan taş­lamak görevini bitirmek istiyordu. Bunun üzerine Peygam­ber (s.a.vJ onu Ümmü Süleym ile birlikte Abbas'm oğulla­rından biri olan Abdullah'la gönderdi.

Peygamber (s.a.v.) kendisi sabah namazını Müzdelife'-de kıldı ve daha sonra arkasında deve sırtında yol alan Fadl olduğu halde hacıları Akabe'ye götürdü. Onikİ yıl ön­ce bu yerde ve bu günde altı Hazreç'li gelmiş ve ona biat etmişlerdi. Bu da Birinci ve İkinci Akabe biatlarımn ze­minini hazırlamıştı. Taşlamadan sonra hayvanlar kurban edildi ve Peygamber (s.a.v.) başını traş etmesi için bir arîam çağırdı. Hacılar, onun saçından bir tutam alabilmek ümidiyle etrafına toplandılar. Ebu Bekir (ı\) daha sonra­ları, Uhud'da ve Hendek'te a Halid'le şimdi şu sözleri söy­leyen Halid (r.) arasındaki ayırıma dikkat çekmişti: «Ey Al­lah'ın Rasulü, alnındaki saçları, Anam babam sana feda oîsun başkasına değil, bana ver»- Peygamber (s.a.v.) onları Haîid (r.î'e verdi o, saç tutamır aldı, gözlerine ve dudak­larına bastırdı.

Bundan sonra Peygamber (s.a.v.) hacılara, Kâ'be'yİ ziyaret etmelerini ve ondan sonraki iki geceyi Mina'da ge­çirmek üzere tekrar geri dönmelerini emretti Kendisi ikin­diden sonraya kadar bekledi. Hayız halinde olan Aişe (r.) hariç diğer hanımları ona Mekke'ye giderken eşlik ettiler. Birkaç gün sonra Aişe (r.) temizlendiğinde Peygamber onu kardeşi Abdurrahman ile Haram bölgenin dışına gönder­di. Aişe (r.) orada tekrar niyet etti ve Mekke'ye giderek Kâ'be'yi tavaf etti.

Peygamber  (s.a.v.)'in Ramazan'da gönderdiği ûç   yü? afh Yemen seferini bitirmişlerdi ve     güneyden Mekke'ye doğru geliyorlardı. Ali (r.) şimdi haccını bitirmiş olan Pey­gamber (s.a.v.î'le birlikte Kac yapmak için mümkün oldu­ğu kadar kısa sürede ona ulaşmak isteğiyle adamlarından önce geliyordu. Devletin payına düşen ganimetlerin beşte birinde tüm orduyu giydirecek kadar keten elbise vardı, fakat Ali (r.) bunların Peygamber (s.a.v.)'e eldeğmemış bir şekilde teslim edilmelerine karar vermişti. Fakat adam-lar, onun yokluğu sırasında vekil olarak bıraktığı adamı herbirine keten bir elbise vermeye ikna etmişlerdi. Elbise değiştirmeye büyük ihtiyaçları vardı. Çünkü üç aydan be­ri evden uzaktaydılar. Şehre yaklaştıklarında Ali onları karşılamaya gitti ve yapılan değişikliğe çok şaşırdı. Ku­mandan: «Halkın arasına girdiklerinde düzgün görünsun-ler diye elbiseleri verdim» dedi. Adamlar, Mekke'deki hor-kesin Bayram için en güzel elbiselerini giydiklerini ve gu-zel görünmeye dikkat ettiklerini biliyorlardı. Fakat Ah (r.î böyle bir serbestliği hoşgörü gösteremeyeceğini hissetti ve onlara eski elbiselerini giyip yenilerini ganimetlerin arası­na koymalarını emretti. Tüm orduda huzursuzluk başgos-terdi. Peygamber (s.a.v.) bunu duyduğunda. «Ey insanlar, Ali (r.) 'yi suçlamayın, çünkü o Allah yolunda, suçlanama-yacak kada...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Veda Haccı
« Posted on: 19 Nisan 2024, 12:47:54 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Veda Haccı rüya tabiri,Veda Haccı mekke canlı, Veda Haccı kabe canlı yayın, Veda Haccı Üç boyutlu kuran oku Veda Haccı kuran ı kerim, Veda Haccı peygamber kıssaları,Veda Haccı ilitam ders soruları, Veda Haccıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes