> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Marifetname > 44.bölüm
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: 44.bölüm  (Okunma Sayısı 974 defa)
10 Mayıs 2011, 00:13:38
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 10 Mayıs 2011, 00:13:38 »



44.BÖLÜM

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
 

Muhafazası lazım olan cânın bileşik uzuvlarının mahiyet, yer ve

menfaatlerini; insan bedeninin sıhhatinin esaslarını; bazı münferit gıda ve

ilaçların tabiat ve hükümlerini; bazı yiyecek ve meyvelerin fayda ve

faziletlerini; insan vücudunu ısıtan ve güzelleştiren bazı elbisenin şekil

ve renklerini onbir madde ile bildirir.

 
Birinci Madde
 

Ruhun, muhafazası lazım gelen bileşik uzuvlarının mahiyet, yer ve

menfaatlerini bildirir.

 
Ey aziz, malum olsun ki, tabibler demişlerdir ki: insan bedeninde bulunan

canın bileşik uzuvları, bu sayılandır ki: Dimağ, gözler, kulaklar, dil,

akçiğer, kalb, diyafram, göğüs, mide, bağırsaklar, karaciğer, safra, dalak,

böbrekler, mesane, husyeler, kamış ve kadınlarda rahim ve memelerdir.

Bunların hepsi, muhafazası vâcib olandır.

Dimağ (beyin): Yumuşak ve bağımlı bir cevherdir ki, rengi beyaz

bulunmuştur. O, atar ve toplar damarların özünden, dimağın anası olan zardan

ve kafatasına bitişik olan zardan bileşmiştir. Dimağın yapısı bir üçgene

benzer ki, onun tabanı başın ön tarafında, iki kenarı ile kuşatılmış olan

açıları başın arka nahiyesinde kılınmıştır. Bedenin his ve hareketi, dimağ

ile tamamlanmıştır ki, beden hisleri yumuşak sinirler ve uzuvların

hareketleri, sert sinirler vasıtasıyle bulunmuştur. Hikmetleri yukarıda

bilinmiştir.

Gözler: İkisinden her birisi yedişer tabakadan ve üçer rutubetten

bileşmiştir. Toplamı, on tabaka demekle bilinmiştir. Birinci tabaka,

mültehimedir ki, havaya temas eden tabakadır. İkinci tabaka, kariniyyedir

ki mültehimeden sonradır. O, renksiz yaratılmıştır  ki, altında olan

tabakanın rengiyle renkli kılınmıştır. Üçüncü tabaka, ayniyyedir ki, ya

siyah veya şehlâdır. Ya sarı veya mavidir. Mültehimenin altında, rengiyle

benzeşmiş zehradır. Ayniyye tabakasından sonra beyaz rutubettir ki, şeffaf

ve berraktır. bundan sonra camsı rutubettir ki, erimiş cama benzer. Beşinci

tabaka, şebekiyedir ki, camsı rutubetten sonradır. altıncı tabaka,

meşimiyedir ki, ona benzemiştir. Yedinci tabaka, salbeyidir ki, hepsinden

sert ve göz kemiğine bitişik bulunmuştur. Bu tabakaların faydaları uzun

bir zeyl olduğundan, kısa geçilmiştir.

Kulaklar: İkisinden her birisi sadece et, kıkırdak ve hassas sinirden

bileşmiştir. Menfaatleri, sesi kabul etmek bilinmiştir.

Dil: Et, atar ve toplar damarlar ile hassas sinirden ve yemek borusuna

bitişik olan zardan bileşmiştir. Menfaati, yemeğin tadını almak, lokmayı

çevirmek, kelamı eda etmek ve yutmayı tamamlamak bulunmuştur.

Akciğer: Kırmızı gül renginde olan etten ve kendi borusunun

kıkırdaklarından ve yürekten biten atar damarlardan bileşmiştir. Akciğer,

kendi zatında hissizdir. Lakin zarının az bir hissi vardır. Bunun menfaati,

yürekte doğan tabii hareketten bedeni revaçlandırmak bilinmiştir.

Yürek: Kozalak şeklinde koni bir cisimdir ki, tabanı göğsün ortasında,

tepesi sol tarafta konulmuştur. Rengi kırmızı nar bulunmuştur. O, latif et

ile sert zardan bileşmiştir. O, tabii hareketin menbaı bilinmiştir. Onun

iki karıncığı vardır ki, sağ karıncığı, az ruh ve çok kan ile dolu olmuştur.

Onun kanalları vardır ki, onlarla yürekten akciğer tarafına gıda gidip,

akciğerden yüreğe ferah hava gelmiştir. Onun sol karıncığı, az kan ve çok

ruh ile dolmuştur. O, atardamarların bitiş yeri olmuştur.

Diyafram yani göğüs perdesi: Sağlam et, hassas ve hareketli sinirden

bileşmiştir. Bunun menfaati, göğsün yayılması ve büzülmesi bulunmuştur.

Mide: Yumru bir organdır ki, et, sinir, atar ve toplar damarlardan

bileşmiştir. O, üç cüze bölünmüştür. Bir cüzüne yemek borusu, birine mide

ağzı ve birine mide dibi denilmiştir. Yemek borusu, ağızdan gelip, bağır

kemiği bitiminde son bulmuştur. Mide ağzı, yemek borusu bitimindedir ki,

etsiz kılınmıştır. Mide dibi, etli yaratılmıştır. Yeri, göbeğin üstüdür.

Midenin menfaati, gıdayı hazmetme bilinmiştir.

Bağırsaklar: Katlanmış hassas sinirsi cisimler bulunmuştur. Sinri, yağ, atar

ve toplar damarlardan bileşmişlerdir. Bunlar sayıca yedidir ki; birine

kapakçık, birine oniki parmak, birine tutucu, birine ince, birine eğri,

birine kolon ve birine düz denilmiştir. Düz barsak, makat halkasına

bitişiktir. Bunların menfaatleri artık gıdayı atmak bilinmiştir.

Karaciğer: Et, atar ve toplar damarlar ile kendini örten zardan

bileşmiştir. Bunun kendi zatında hissi olmayıp, zarının hissi çok

bulunmuştur. Bunun rengi, donmuş kana benzetilmiştir. Karaciğer ki,

kandamarlarının bitişik yeri bulunmuştur. Bunun yeri, sağ tarafta uygundur.

Dışı, arka kaburgalara bitişik, içi mideye mutabık, üstü göğüs diyaframına

yetişik, altı, leğen kemiğine ulaşık bulunmuştur. Bunun menfaati, uzuvlara

gıda vermek için, kan üretmek bilinmiştir.

Safra: Karaciğere yapışık yaratılmıştır. O, safra (öd) kesesi kılınmıştır.

Bunun menfaati, safrayı, karaciğerden çekmek bilinmiştir.

Dalak: Boğumlu bir cisimdir ki, et ve atardamarlardan bileşmiştir. Rengi,

karaciğere benzer bulunmuştur. Kendi zatında hissi olmayıp, zarı hassas

kılınmıştır. Bunun yeri, sol tarafta, arka kaburgalar ile midenin arasında

tayin olunmuştur. Siyah köpüğe kese bulunmuştur. Bunun menfaati, o ödü

karaciğerden kendine çekmek bilinmiştir.

Böbrekler: İkisinden her birisi, az kırmızı olan sert et ile çok yağdan ve

atar damarlardan bileşmiştir. Böbrek ki, onun kendi nefsinde hissi olmayıp,

zarının hissi çok bulunmuştur. Bunun yeri, sırtın altında kılınmıştır.

Menfaati, ciğerden idrarı çekip, mesaneye akıtmak bilinmiştir.

Mesâne: Damarlar ile katlanmış sinirsel bir cisimden ve atar damarlardan

bileşmiştir. Bunun yeri, makat ile kasık arası bulunmuştur. Menfaati,

idrarı toplama ve dışarı atma bilinmiştir.

Husyeler: İkisinden her birisi, yağlı beyaz etten ve çok sayıda

atardamardan bileşmiştir. Menfaatleri, meniyi pişirip, oluşturmak

bulunmuştur.

Kamış: Az etten, çok sayıda atar ve toplar damardan bileşmiştir. Menfaati,

yukarıda uzuvların hikmeti bahsinde bilinmiştir.

Rahim: Sinirsel bir cisimdir ki, kadınlarda yaratılmıştır. Yeri, düz

barsak, göbek ve mesâne  arasında kılınmıştır. Onun boynu uzun olup, ferce

ulaşıp, dibinde iki husye konulmuştur. Menfaati, nutfeyi çekme ve cenini

koruma bulunmuştur.

Kadın memeleri: İkisinden her birisi yumuşak et, beyaz yağ, çok sayıda atar

ve toplar damarlardan bileşmiştir. Yeri, sinenin dışında, müşahede

kılınmıştır. Menfaati, kanı pişirmek ve süt oluşturmak bilinmiştir.

İşte böyle sanat şaheseri bir binayı, sınıf sınıf imaretlerle tamir edip

güzelleştirmek, dışını ve içini türlü kemallerle süsleyip, güzelleştirmek,

hepsinden daha önemli ve lüzumlu bulunmuştur. Bu sanatları hayretten nice

yüz ibret alınmıştır. (İnsanı en güzel biçimde yaratan, hakîm, musavvir,

bâri ve hâlik olan ALLAH münezzehtir. Yaratıcıların en güzeli ALLAH ne

yücedir!)

 
İkinci Madde
 

İnsanın beden sıhhatinin korunması esasları olan mizacları bildirir.

 
Ey aziz, malum olsun ki, tabibler demişlerdir ki: Tıb ilmi, beden ilmidir

ki onun nazarisi ve amelîsi haddizatında iki ilimdir. Birinci ilim,

hıfsızsıhha, sıhhati koruma ve ikincisi tedbir-i illet, tedavidir. Halbuki,

beden sıhhati bir büyük nimettir. Din ve dünya ehline devlet serayesidir.

Vücudu korumak saadettir. Kadir ve kıymetini bilip, kaide ve erkanıyle âmil

olmak hoş ganimettir. Çünkü vücudunun sıhhatini koruyan akıllı kimse,

âfiyet bulur. Cismine illet ârız olmayıp, selamet kalır. Tedbir ve ilaca

ihtiyacı kalmayıp, rahat bulur. bol vakit bulup, Mevla'nın marifetine nail

olur. Şu halde 'Marifetnâme' de ancak sıhhati korumanın kaide ve esaslarını

yazmak ve açıklamak lazım gelir. Ta ki, o devlet ve saadetin kadir ve

kıymetini bilip, fırsat elde iken onu koruyasın. Ömrün oldukça sıhhat ve

âfiyette kalasın. ALLAH ile dolup, Mevla'yı tanımaya meşgul olasın. Sıhhati

korumanın kaidelerini bili, amel eden kimse, Hak'kın yardımı ile vücut

sıhhatine malik olabilir. Lakin mütahassıs tabib olsa bile, gençlik ve

kuvveti baki edemez. Her şahıs, en uzun ecel olan yüzyirmi sene yaşına

gidemez. Özellikle zaruri iş bulunan tabii ölümün vakti geldiğinde, o nu

bir kimse tehir edemez. Zira ki bedenin oluşum ve bekası, o rutubetle

mümkündür ki, onu gıda edip, fazlalarını atan sıcaklığa yakındır. Şu...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 11 Mayıs 2011, 23:07:46 Gönderen: saniyenur »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: 44.bölüm
« Posted on: 29 Nisan 2024, 19:39:20 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: 44.bölüm rüya tabiri,44.bölüm mekke canlı, 44.bölüm kabe canlı yayın, 44.bölüm Üç boyutlu kuran oku 44.bölüm kuran ı kerim, 44.bölüm peygamber kıssaları,44.bölüm ilitam ders soruları, 44.bölümönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes