> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Marifetname > 9.bölüm
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: 9.bölüm  (Okunma Sayısı 806 defa)
12 Mayıs 2011, 13:09:15
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 12 Mayıs 2011, 13:09:15 »



 
9.BÖLÜM


İKİNCİ BAHİS

 
Alemin şeklinin yuvarlak olduğunun isbatını; yıldızların ve feleklerin

durumlarının keyfiyetini, hakîmâne on bölümle tafsil eder.

 
BİRİNCİ BÖLÜM

 
Cisimler âleminin biçiminin yuvarlak olduğunu ve âlem küresi üzerinde

çizilen büyük daireleri ve feleklerin tabakalarının tertibini ve cisimlerin

özlerini ve en büyük feleğin şekil ve yapısını altı madde ile beyan eder.

 
Birinci Madde
 

Feleklerin yuvarlaklığının kabulünü ve unsurları ve yuvarlaklığa erişkin

olan hayret verici meseleleri bildirir.

 
Ey azizi, malûm olsun ki, astronomlar demişlerdir ki: Unsurların ve

feleklerin yuvarlaklığının inkârı için ileri sürülen delillerden

uzaklaşmak, astronomi ilminde gereklidir ki, cisimler âleminin ve yerin

yuvarlak olması kabul edile. Zira ki, bu ilmin kaideleri hepten bu esas

üzere kurulmuştur. Bundan başkasına imkan yoktur. Bu felsefî görüş, şeriata

aykırı sanılırsa; endişenin atılıp, kalbin yatışması için bitmeyen feyz

kaynağı İmam Muhammed Gazali (Allah ona rahmet etsin) hazretlerinin

"Tehafüt-ü Felasife" adlı kitabında yazdığı arapça ibareleri aynıyle burada

tercüme kılınmıştır ve o büyük imam hazretleri buyurmuştur ki:

"Malûm olsun ki, filozoflar ile halk arasında olan ihtilaf üç kısımdır ki:

Bir kısımda münakaşa, mücerret söze dayanır. Meselâ: Filozoflar, alemin

yaratıcısına cevher deyip; cevheri, mekândan münezzeh, zatıyle kâim varlık

ile tefsir eyledikleri gibi. İkinci kısımdaki çekişmeler, dinden bir esasa

ilişkin olmayan işlerdedir. O halde onlarla münakaşa etmek, peygamberleri

tasdik zaruretinden değildir. Yani o işleri kabul, onları yalanlamayı veya

aksini gerektirmez. Meselâ: Ay tutulması, yerkürenin güneş ile ay arasına

girmesiyle ayın ışığının görünmemesinden ibarettir. Zira ki ay, ışığını

güneşten alır. Yer ise küredir ve gök her taraftan yeri kuşatmıştır. Ne

zaman ay, yerin gölgesinde kalsa, güneşin ışığı ondan kesilir, dedikleri

gibi. Ve dahi güneşin tutulmasının mânâsı, yerden güneşe bakan şahıs ile

güneşin arasında ayın bulunması ve gölge olmasıdır. Bu durum güneşle ayın

baş ve kuyruk düğümlerinde bir anda birleştikleri vakitte olur dedikleri

gibi. Bu görüşleri dahi münakaşa ile çürütmekle durumu değiştirmek mümkün

değildir.

Bu durumda, o kimse ki, söylenmiş bu işleri çürütmekte münazarayı, dinin

gereklerinden zanneder; o kimse dine zarar vermiş olur. Zira ki, bu işlerin

olmasına geometrik ve matematiksel deliller delalet eder. Bir kimse ki, ona

muttali olup, tahkikine gücü yeter, sebebinden ve vaktinden, miktarından ve

süresinden haber verir; ona denilse ki: "Bu şeriata aykırıdır." Buna rağmen

o kimse kesinlikle bildiği bu işte şüphe etmez, beşki şeriatta şüphe eder

ki: "Kesin bilgiye aykırı şeriat nasıl olur?" diye tereddüde başlar. İmdi,

şeriata, yoluyla tan edenlerin zararından, yolsuz yardım edenlerin zararı

daha çoktur. Nitekim "akıllı düşman akılsız dosttan iyidir," demişler.

Bundan sonra İmam Gazali hazretleri, güneş ve ay tutulmaları hususundaki

Hadîs-i Şerifi nakledip, demişlerdir ki: "Hadîs-i Şerifin sonunda

buyurulduğu üzere: "Ay tutulması İlahî tecelli sebebiyle saygıdır," bu

fazlalığın nakli sahih değildir. Sahih olduğu takdirce dahi kesin işlerde,

iddialaşmaktansa te'vili ehvender. Çok açık deliller, kesinlikle bu noktaya

ulaşmayan kati işler karşısında te'vil olunmuştur; nerede kaldı ki nakli

sahih olmayan...

Filozoflarla İslâm âlimleri arasında tartışılan konu: Alemin sonradan

olduğu ve sonradan olmadığı meselesidir. Alemin sonradan olduğu sâbit

olduktan sonra; yuvarlak olsun, düz olsun; felekleri ve unsurları

buldukları gibi, onüç tabaka olsun, daha az veya çok olsun, dine zarar

vermez. Alem her nice olursa olsun, kastolunan şey, onun Allah'ın

kudretiyle vücuda geldiğidir.

Üçüncü kısım odur ki, onda tartışma, din esaslarından birine ilişkin ola:

Alemin sonradan yaratılması, Allah'ın sıfatları, cesetlerin haşri gibi. Bu

maddelerde onlarla gerektiğince tartışmak ve sözlerini çürütmek lazımdır.

Meselâ: Onlar derler ki: "Alem sonradan yaratılmamıştır, kadimdir. Zira ki

 
kadime dayanır ve her kadime dayanan kadimdir. O halde âlem kadimdir." Biz

bu sözleri çürütüp, deriz ki: "Alem sonradan yaratılmıştır, hâdistir, çünkü

değişicidir. Her değişikliğe uğrayan hâdistir."

İmam Gazali hazretlerinin bu sözleri, burada yazılmıştır. Ta ki dine bağlı

olanlar, anlatılacak şaşırtıcı işleri, şeriate muhaliftir diye reddetmekle

reddolunmuş olur kabilinden zannetmeyeler ve inkâr yoluna gitmeyeler.


İkinci Madde
 

Alemin yuvarlaklığını isbat eden akli delilleri bildirir.

 
Ey aziz, malûm olsun ki, astronomlar demişlerdir ki: Alemin işlerinin tümü

birbirine bağlıdır. Alem, birbirini çevreleyen ve birbirine teğet

kürelerdir ki, iğne atacak bir boş mekân olmayıp, ulvî ve süflî cisimlerle

dolmuştur ve âlemin tabii yapısı yuvarlak şekil üzere olmaktır. Tabiatının

gereği olan nice deliler ile bu dava ispat edilmiştir. Alemin her ne

tarafına bakılsa, yumru görünür. Her kuşağın bir kavis olduğu nazarî ve

fikrî kanun ve insan aklının tecrübesiyle bilinir. Kürevî şekil, şekillerin

en genişi olduğundan başka gökte ve yerde müşahede olunan durumlar,

kürevîden gayride olmak muhaldir. Yuvarlak zemini düzeysel zannedip, dünya

düzdür fikrini edenler, hayalî vehmin mağlûbudur.

Kara, deniz, dağlar, vâdiler, değişik şekilleriyle toptan bir küre olup,

yerin gölgesiyle ay tutulduğu ve tutulma anında yerin gölgesinin ayıp

yüzünde dönücü bulunduğu ve yeryüzünde seyyahların hareketiyle enlem ve

boylam yerlerinin değişiklik üzere bulunduğu hep yuvarlaklığın

delilleridir. Sabit yıldızlar, âlemin kutbunun çevresinde paralel daireler

üzere dönüp, kutba yakın olan yerde küçük daireler çizerek görünmesi ve

ufuk dairesine teğet görünen sabit yıldızdan ekvatora varıncaya değin zaman

boyutu hesabiyle gizlilik zamanının artması, ta bir hadde varıncaya değin

ki, görünme ve gizlenme zamanları eşit ola. Bundan sonra gizlilik zamanı

yavaş yavaş artıp, görünme zamanı azala. Hatta öbür kutbun yakınında hiç

görünmeye. Doğan yıldızların ufuktan günün yarısına gelinceye dek yavaş

yavaş yükselip, doğması ve yine aynı minval üzere batması ve yıldızın

büyüklüğü ufkun üstünde değişmeyip, batış ve doğuş sırasında yerin

buğusuyla değişir ve büyük görünmesi ve daima yeryüzünden göğün yarısı ya

yarısına yakını görünmesi ve yıldızın doğudakiler üzerine, batıdakilerden

önce doğası ve batması; ay ve güneş tutulmalarının saatiyle meydana

gelmesi; kuzey tarafına gidenlere, kuzey kutup yıldızı ve diğer kuzey

yıldızlarının yüksekliklerinin artması ve güney yıldızlarının düşüşünün

artması; güney tarafına gidenlere, kutup yıldızının ve güney yıldızlarının

yüksekliğinin artması ve kuzey yıldızlarının düşüşünün artması; deniz suyu

yumruluğunun, gemiden örttüğü sahillerin ve dağların, bakanlara, önce en

yüksek tarafları görünüp, yaklaştıkça en aşağılarının dahi görünmesi;

yıldızların görünme süresince yükseklik ve düşüşünün eşit olması; güneşin

ekvator üzerinde iken görünmesi ve görünmemesi süreleri eşit oldukta; doğup

ve batacak, gölgenin düz bir çizgi üzere doğu ve batı noktalarına karşılık

ve iki gölgenin birbirine eşit olması... Bütün bunlar, yerin ve göğün

yuvarlaklığına delalet eder.

Ay tutulması vaktinde, ayın yüzünde daire şeklinde ortaya çıkan yer kürenin

gölgesi olduğu, yerin küreliğine açık delildir. Zira ki, eğer yer, küre

şeklinde olmayıp, ya üçgen, ya kare, ya altıgen şeklinde olsa, ay tutulması

ile ayın yüzünde ortaya çıkan yerin gölgesi dahi daire şeklinde belirmeyip,

ya üçgen, ya kare, ya altıgen şeklinde görünmek iktiza ederdi. Oysaki

görüntü hep daire şeklinde olmuştur.

Atmosferik olaylar değişik yerlerde gözetlenip; doğu tarafında, seher

vaktinde vaki olan ay tutulması ve doğuş anında beliren güneş tutulması,

batıdakilere görünmez. Batıda, doğuş anındaki ay tutulması ve akşam

vaktindeki güneş tutulması, doğudakilere görünmez. Göğün ortasında ortaya

çıkan güneş ve ay tutulmaları, yerin alt yüzünde oturanlara görünmez. Yerin

altı tarafında ve göğün ortasında vaki olan güneş ve ay tutulmaları, yerin

üst tarafında oturanlara görünmez. Yerin ü...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: 9.bölüm
« Posted on: 25 Nisan 2024, 19:53:11 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: 9.bölüm rüya tabiri,9.bölüm mekke canlı, 9.bölüm kabe canlı yayın, 9.bölüm Üç boyutlu kuran oku 9.bölüm kuran ı kerim, 9.bölüm peygamber kıssaları,9.bölüm ilitam ders soruları, 9.bölümönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes