> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Marifetname > 32.bölüm
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: 32.bölüm  (Okunma Sayısı 866 defa)
10 Mayıs 2011, 11:30:34
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 10 Mayıs 2011, 11:30:34 »



32.BÖLÜM

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM


Azanın fayda, mahiyet ve keyfiyetlerini, isim ve kuvvetlerini, doğuş ve

özelliklerini dört madde ile ayrıntılı olarak açıklar.


Birinci Madde
 

Azaların mahiyet ve keyfiyetini bildirir.

 
Ey aziz, malûm olsun ki, anatomi bilginleri demişlerdir ki: Dört esasın

birinci mizacından doğan bedenin karışık cisimleri olduğu gibi, dört

karışımın dahi birinci mizacından doğan beden azalarının cisimleri

olmuştur. Bazı aza tek ve bazısı bileşik suret bulmuştur.

Tek uzuv odur ki, hangi his olunan cüzünü alsan, sayı ve cisimde cüzü

bütününe ortak olur. Kemik, et ve sinir gibi. Bunlara, cüzleri benzeşen

azalar denir.

Bileşik uzuv odur ki, hangi cüzünü alsan, ne sayıda, ne isimde bütününe

ortak olmaya. Yüz, el ve ayak gibi. Zira ki, yüzün bir cüzü, yüz değildir.

Bunlara: Alet uzuvlar derler. Zira ki hareket ve işlerde tamamen nefsin

âletleri olmuşlardır. Cüzleri benzeşen azanın birincisi kemiktir. Sert

yaratılmıştır. Zira ki kemik, bedenin esası, uzuvların hareketinin direği

bulunmuştur. Sonra kıkırdaktır ki, yumuşaktır. Katlanabilir. O, kemikten

daha yumuşak, sair uzuvlardan daha sert kılınmıştır. Bunun yararı; yumuşak

uzuvlara kemiklerin bağlantısı bununla gökçek olmaktadır. Ta ki yumuşak ile

sertin vasıtası olup; vurma ve düşme zamanlarında her uzuvdan, yumuşak olan

uzuv incinmeye. Sonra sinirlerdir ki, dimağdan ve omurilikten bitmişlerdir.

Katlanmakta esnek, gerilmekte sert olan beyaz cisimlerdir. His ve hareket

için olan aza, bütünüyle sinirlerle tamamlanır. Sonra kirişlerdir ki,

adalelerin çevresinde bitmiş, sinirlere benzer cisimlerdir. Hareketli

uzuvlara tam bağlıdır. Kâh adalelerin sıkılması ile kirişler dahi çekilmiş

olup; hareketli uzuvları çeker. Kâh adalenin yayılmasıyla ve kendi yerine

dönmesiyle kirişler rahatlayıp, uzuvları durumu üzere yayarlar. Sonra kemik

başlarındaki iplikçiklerdir ki, kemiklerden bitmiş, sinirlere benzeyen

cisimlerdir. Bunların adalelere uzananlarına, mutlak bağ derler.

Kemiklerin mafsallarını ve sair uzuvları bağlayanlara ökçe bağı derler. Bu

Adı geçen bağların hiçbirin hissi yoktur. Ta ki kendilerine lazım gelen

hareket fazlalığıyla diğer işlerde incinmeyeler. Bunların faydası,

uzuvları birbirine bağlamaktır. Sora atar damarlardır ki,yürekten çıkarlar.

Uzun ve içleri boştur ki; uzunları sinirlere, cevherleri bağlara benzerler.

Bunların öyle açılıp kapanan hareketleri vardır ki, sükûnet ile

ayrılmıştır. Bunlar can damarlarıdır. Faydaları budur ki, bunlar, yürekten

duman buharını saçmakla,ona rahat verip, ruhu bedenin uzuvlarına tevzi için

halk olunmuştur. Sonra toplar damarlardır ki, toplar damarlara benzer

cisimlerdir. Karaciğerden bitmişlerdir. Hepsi de sakindir. Bunlar kan

damarlarıdır. Faydaları budur ki, bunlar karaciğerden kanı, bedene tevzi

için yaratılmıştır. Sonra zarlar (perdeler)dir ki, ince ve hisleri olmayan

latif sinirlerden dokunmuş cisimlerdir. Sair cisimlerin yüzeylerini

örterler. Nice faydaları vardır ki: Biri, bütün uzuvları yapı ve şekilleri

üzere korurlar. Biri dahi kendi lifine bitişik olan sinir ve bağlar

vasıtasıyla uzuvları birbirine bağlarlar. Böbrekleri sulbe bağladıkları

gibi. Bir faydası dahi akciğer, karaciğer, böbrek, dalak benzeri hissî

olmayan uzuvların cevherlerinde, bu zarların kendilerine değen bizzat

hassas olup, lifli olan cisimlerine değeni ârizî olarak hissedici

olmalarıdır. Sonra ettir ki, bedende olan bütün bu azanın aralarındaki

boşlukları doldurur.

Alet olan uzuvlar, bunlardan bileşen uzuvlardır ki, inşaallah bundan sonra

onlar dahi açıklanır.

 
 İkinci Madde
 

Uzuvların isimlerini ve kuvvetlerini bildirir.

 
Ey aziz, malûm olsun ki, anatomi bilginleri demişlerdir ki: bedende olan

azadan her bir uzvun kendi nefsinde tabii bir kuvveti vardır ki, o uzvun

beslenmesi işi, ancak o kuvvetle olur. O kuvvet gıdayı, çeker, tutar ve

ondan fazlayı dışarı atar. Uzuvların hepsinden kuvvetli olan, dimağ ve

karaciğerdir. Zira ki bu ikisi yürekten hayati kuvvet, tabiî hararet ve

ruhu kabul edip, dimağ bütün hislerin başlangıcı olup; karaciğer, bedenin

bütün uzuvlarının besleyicisi olmuştur. Yürekten gayri. Zira ki yürek,

göğsün içinde sol meme altında karaciğer nevinden ve onun renginde fincan

şeklinde şerefli ir uzuv ve latiftir ki, onun aşağı tarafında, alt yüzeyi

ortasında gözbebeği, benzeri siyah bir nokta vardır ki, en latif azadır.

ismi süveydadır. Ruhun kaynağı ve kuvvetlerinin toplamıdır. Hayvanî ruhun

ve insanî nefsin birlikte bulunduğu yer ve Rabbanî ilhamların iniş yeri,

Hüda'nın nazargâhıdır. Bütün uzuvlara hayat, hareket, idrak ve gıda verip,

besleyendir. Bütün kuvvetlerin ve uzuvların hizmetçisi ve uşağıdır. O,

bedenin emîridir. Şu halde bedenin bazı uzuvları reis, bazısı reis hizmetçisi

ve bazısı ne reistir ne de hizmetçi.

Reis uzuvlar, o azadır ki; bedende olan ilk kuvvetlerin başlangıç

yerleridir. Şahsın bekası ve nevin bekası onlara muhtaçtır. Şahsın bekası

hasebiyle olan reis uzuvlar üçtür: Biri yürektir ki, hayat kuvvetinin

başlangıcıdır. Biri dimağdır ki, his ve hareket kuvvetinin başlangıç

yeridir. Biri dahi karaciğerdir ki beslenme kuvvetinin başlangıç yeridir.

Nevin bekası hasebiyle reis ola uzuvlar, yine yukarıda sayılan bu üçüdür.

Nevin bekasına mahsus olan dördüncü uzuv tenasüldür ki, onlar nesli koruyan

meniyi doğurmak için kendilerine muhtaç olunandır. Erkek ve kadın

organlarının tam yapısı olan mizacı ifade ederler.

Hizmetçi olan uzuvların bazısına hazırlayıcılık, bazısına yerine

getiricilik gibi hususi hizmetler vardır. Hazırlayıcılık hizmeti reisin

işinden önce, yerine getiricilik hizmeti reisin işinden sonradır. Yüreğin

hazırlayıcılık hizmetini gören akciğer, yerine getiricilik hizmetini gören

atar damarlar gibi. Dimağın hazırlayıcı hizmetçisi karaciğer ve sair ruh

uzuvları ve gıda uzuvları gibidir. Yerine getirici hizmetçisi sinirler

gibidir. Karaciğerin hazırlayıcı hizmetçisi mide gibidir. Yerine getirici

hizmetçisi toplar damarla gibidir. Tenasül uzuvlarının hazırlayıcı

hizmetçisi, onlardan önce meniyi doğuran aza gibidir. Yerine getirici

hizmetçisi, erkeklerde zekerin deliği ve husyeler arasında olan

damarlardır. Kadınlarda meniyi iten damarlardır. Rahimdir ki, meninin

yararlanışı onda tamam olup, cenin oluşacak yerdir.

 
 Üçüncü Madde

Ceninin azasını oluşumunu bildirir.

 
Ey aziz, malûm olsun ki, anatomi bilginleri demişlerdir ki: Cüzleri benzer

olan beden uzuvlarının hepsi, iki meniden oluşur. Et ve yağ buna girmez.

Zira ki bu ikisi, kandan oluşur. Şu halde et ve yağdan başka cüzleri benzer

olan uzuvlar, peynir mayadan bağlandığı gibi, babanın menisinden bağlanır.

Bütün bu uzuvlar peynir sütten oluştuğu gibi ananın menisinden oluşur.

Nitekim mayanın ve sütün her biri, kendilerinden hâsıl olan peynirin bütün

cevherlerinden birer cüzdür. Bunun gibi menin her birisi, rahimde olan

ceninin bütün cevherlerinden birer cüzdür. Bundan sonra hamile kadının

hayız kanı, rahimde oluşan ceninin göbeği yolundan gıdası olup, onunla

büyüyüp gelişir. Pıhtılaşıp, öneki azası arasında olan boş yerleri

doldurup, et ve yağ olur. Kanın fazlası, nifas vaktine kadar kalıp, ondan

analık tabiatı dışarı atar. Doğumda sonra, çocuğun karaciğerinin oluşturduğu

gıda kanı, göbekten aldığı kanın yerine gidip, göbeği kapayıp, o kandan

oluşan et ve yağ, bu kandan oluşmaya başlar.

Et, kanın metininden oluşup, sıcaklık ve kurulukla bağlanır. Yağ, kanın

sulu ve yağlısından oluşup, bağlanır. Onun için sıcaklıkla çözülür. İki

meniden oluşan azanın birisi bedenden ayrılsa, bir daha o uzuv hakiki bir

bitişmeyle yerine gelmez. Bir cüzü eksik olsa, onun karşılığında bir şey

bitmez. Ancak çocukluk çağında, çocuğun dişi biter. Kandan oluşan uzuv,

telef olmasından sonra yine tamam bitip, benzerine bağlanır. Et gibi.

 
 Dördüncü Madde

 
Beden uzuvlarının faydalarını ve özelliklerini bildirir.

 
Ey aziz, malûm olsun ki, anatomi bilginleri demişlerdir ki: Hassasve

hareketli olan bütün uzuvların his ve hareketinin başlangıç yeri kâh biry

sinir olur ve kâh farklı olu...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 11 Mayıs 2011, 22:06:12 Gönderen: saniyenur »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: 32.bölüm
« Posted on: 30 Nisan 2024, 21:31:39 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: 32.bölüm rüya tabiri,32.bölüm mekke canlı, 32.bölüm kabe canlı yayın, 32.bölüm Üç boyutlu kuran oku 32.bölüm kuran ı kerim, 32.bölüm peygamber kıssaları,32.bölüm ilitam ders soruları, 32.bölümönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes