> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Mevlananın Eserleri > Fihi Ma Fih > 28.Bölüm
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: 28.Bölüm  (Okunma Sayısı 691 defa)
22 Temmuz 2011, 15:54:27
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 22 Temmuz 2011, 15:54:27 »



28. BÖLÜM

Dileyenlerin, gerçek yolcularının virdleri, çabaya, kulluğa koyulmalarıdır. Zamanı, işlere
bölmek, her iş için bir zaman ayırmak gerek. Böyle yapan, her işi zamanında yapmayı âdet edinen kişiyi zaman, bir memur gibi o işe çeker, sürükler. Meselâ sabahleyin kalkınca ibâdete koyulmak daha iyidir. Nefis daha yatışmıştır, daha esendir, daha arı-durudur; herkes, kendisine yaraşan kulluğu, kendi miktarınca yapar, yerine getirir. "Gerçekten de biz saf kurmuşuz elbet; gerçekten de biz, noksan sıfatlardan arı olduğunu söyleriz onun." Yüz binlerce saf var; ne kadar daha temiz olursa o kadar ileri geçirirler adamı; ne kadar noksanı varsa o kadar geri safa korlar. "Onları Tanrı geriye atmıştır; siz de geriye atın." Bu, bir uzun hikâyedir; fakat hiç kaçılamaz bundan. Kim bu uzun hikâyeyi kısaltırsa aziz ömrünü, tatlı canını kısaltmış olur;
Tanrı korursa o başka. Erenlerin virdlerine gelince: Anlayabileceğin kadar söyleyeyim. Şudur onların virdleri... Sabahleyin kutlu canlar, tertemiz melekler, Tanrıdan başka kimseciklerin bilemediği halk; çünkü Tanrı pek kıskançtır, bu yüzden adlarını bile halktan gizli tutar; evet, bunlar, onlarla dolaşmaya, onlara selâm vermeye gelirler. "İnsanların, bölük-bölük Tanrı dinine girdiklerini görürsün." "Melekler, her kapıdan, onların,
tapılarına girerler. Sen onların yanına oturmuşsun; fakat göremezsin onları, duyamazsın o sözleri, o selâmlan, o gülüşleri. Şaşılmaz buna; hasta, ölüme yakın hayaller görür; yanıbaşında oturandan haberi bile yoktur, ne dediğini duymaz bile. O gerçekler, bu hayallerden bin kere lâtiftir. Bu hayalleri bile insan öylesine hastalanmadıkça göremiyor, duyamıyor; o gerçekleri de ölmedikçe ölümden önce göremez. Erenlerin hallerindeki inceliği bilen, onların ululuğunu anlayan ziyâretçi, erenin tapısına çın seherden beri
bunca meleğin, bunca tertertemiz canın geldiğini bilir; böyle bir evrâd arasında şeyhe zahmet vermemek için bekler de bekler. Hani padişahın kapısında, sarayında köleler vardır. Her sabah virdleri vardır onların... Herbirinin belli bir durağı, belli bir kulluğu, belli bir ibâdeti vardır. Kimisi uzaktan tapıkılar; padişah bakmaz onlara; görmezlikten gelir onları. Fakat kullar, padişahı da görürler, ne yaptığını da görürler. Adam padişah oldu mu virdi şudur artık: Kullar her yandan, onun tapısına gelsinler; çünkü kulluk kalmamıştır artık: "Tanrı huylarıyla huylanın" hükmü yerine gelmiştir. "Ona kulak olurum, göz kesilirim" buyruğu meydana gelmiştir. Bu, pek ulu bir duraktır; söylemek de yazıktır. Çünkü ululuğu, u'yla, le'yle, u'yla anlaşılmaz; onun ululuğundan birazcığı yol bulsa bu yana; ne u kalır, ne u'nun söylenirken çıktığı yer... Ne le kalır, ne le'nin
söylenirken çıktığı yer. Ne el kalır, ne bel. Varlık biter; ışıklar ordusundan varlık şarı yıkılır-gider. "Gerçekten de padişahlar, bir şara girdiler mi, yıkarlar-yakarlar o şarı." Bir deve, küçücük bir eve girse o ev yıkılır-gider amma o yıkık yerde de binlerce defîne bulunur.
Defîne yıkık yerde olur; Mâmur yerdeyse köpek bulunur, köpek.
Yolcuların duraklarını uzun-uzadıya anlattık; fakat erenlerin hallerinden ne anlatalım? Ona son yok; yolcuların hallerineyse son var. Yolcuların son durağı ulaşmaktır. Erenlerin son durağı nedir? Öylesine bir buluşma ki ayrılığı yok mu, yok. Üzüm, tekrar dönüp koruk olmaz; olmuş meyve, bir daha ham bir hale gelmez artık.
Halkla konuşmayı haram bilirim; Fakat senin sözün açıldı mı, sözü uzatır da uzatırım.
Vallahi uzatmayacağım, kısa keseceğim. Kan içiyorum da sen şarap sanıyorsun;
Can buluyorsun da sanıyorsun ki can veriyorsun.
Bunu kısa kesen, doğru yolu bırakmış, filân ağaç yakındır diye öldürücü çöle dalmış kişiye benzer.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: 28.Bölüm
« Posted on: 25 Nisan 2024, 23:06:59 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: 28.Bölüm rüya tabiri,28.Bölüm mekke canlı, 28.Bölüm kabe canlı yayın, 28.Bölüm Üç boyutlu kuran oku 28.Bölüm kuran ı kerim, 28.Bölüm peygamber kıssaları,28.Bölüm ilitam ders soruları, 28.Bölümönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes