İbrahim aleyhisselam, oğlunu kurban etmesi ile imtihan olundu. Bunu Kur'an-ı kerim haber vermektedir. Önce rüyasında bildirilen bu emrin, artık Hak tealanın emri olduğuna şüphesi kalmayınca, hanımı Hacer'in yanına geldi ve; “İsmail'i yıka, temiz elbiselerini giydir, gözlerine sürme çek ve güzel koku sür! Zira bir dostumuzu ziyarete gideceğiz.” dedi. İsmail'e de; “Yanına bıçak ile ip al!” dedi. Oğlu; “Bunları ne yaparız?” diye sordu, o da; “Allah rızası için kurban keseriz.” buyurdu. Yola koyuldular. O sırada şeytan fırsat bilip, ihtiyar kılığında Hacer'in yanına geldi. Ona; “İbrahim aleyhisselam oğlunu nereye götürdü?” dedi. “Bir dostunu ziyarete!” diye cevap verince; “Hayır, boğazlamaya götürdü!” diye karşılık verdi. Hacer; “Baba oğlunu boğazlamaz. Şefkat buna manidir.” dedi. Şeytan; “Öyle zannederim ki, Allah emretmiştir.” dedi. Hacer; “Allahü tealanın emrine elbette uymak lazımdır. O'nun emriyse canu gönülden kabul ederiz.” dedi.
Şeytan yüz bulamayıp ayrıldı. “Halil'e söyleyeyim, belki pişman olur?” dedi. Halbuki şeytanın peygamberlere eli uzanamaz. Böyle iken, İbrahim aleyhisselama; “İsmail'i nereye götürüyorsun?” dedi. O da; “Ziyarete götürüyorum.” buyurdu. “Sen onu kurban etmeye götürüyorsun, bundan vazgeç ki, o rüyayı sana şeytan gösterdi.” dedi. İbrahim aleyhisselam dedi ki: “Ey mel'un! Sen bilmiyor musun, o rüya şeytani değil, rahmani idi.” Bunun üzerine şeytan; “Gönlün, böyle bir oğlunu kesmene müsade ediyor mu?” dedi. İbrahim aleyhisselam; “Ey mel'un! Şunu yakinen bil ki, eğer doğudan batıya kadar hepsi benim evladım olsa ve dost hepsini kurban etmemi emretse, hepsini kendi elimle kurban ederim.” buyurdu. O mel'un, İbrahim'den (aleyhisselam) ümidini kesip, İsmail'in (aleyhisselam) yanına geldi. “Küçüktür, bunu aldatabilirim” diyerek; “Ey İsmail, baban seni nereye götürüyor?” dedi. “Ziyarete götürüyor.” diye cevap verince; “Nasihatımı kabul et ve babanla gitme ki, seni kesmeye götürüyor.” dedi. “Beni niçin öldürecek?” buyurdu. O, Rabbim bana böyle emretti diyor.” dedi. “Eğer Allahü teala emretmişse, bin canım dosta feda olsun!” buyurdu. Çünkü Allahü tealaya dost olanın ölüm endişesi olamaz.
İblis (Şeytan) vesveseye başladı. Dağın içine saklanarak, oradan; “Ey İsmail, şimdi senin kanın akacak. Kabrin benim içimde olacak” diye söylenirdi. İsmail aleyhisselam; “Ey babam! Bu ihtiyar beni rahatsız ediyor, kalbime vesvese vermek istiyor.” dedi. Babası; “Ona taş at, uzaklaşsın! Köpeğe taş atılır.” buyurdu. İsmail aleyhisselam şeytanı taşladı. Bu iş, böylece hacılara da ibadet olarak emir olundu
[
Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın