Yozlaşıyoruz

YOZLAŞIYORUZ..!!

Tarih boyunca devletçi zihniyetin hakim olduğu toplumlarda en radikal duruş sergileyen, en şiddetli muhalif olan gençlik; her zaman iktidarların korkulu rüyası olmuştur. İktidar olmak isteyen ya da iktidarlığının zevk ü sefasını sürmek isteyen güçlerin ilk öncelikli işleri geçliği etkisiz hale getirmek olmuştur. Gençliği yozlaştırmak, toplumdan soyutlamak, toplumsal sorunlara duyarsız bir gençlik yaratmak için binbir türlü planlar kurmuşlardır. Birçok alanda sınırsız serbestlilik tanıyarak gençliğe tatlı gözükmeye çalışmıştır.

Bunların başında eğlence gelir. Sürekli eğlenen gençlik, insanların katledilmesinden bihaber yaşarlar. Kendi benliğinden kopar, evrende sadece yer kaplayan et yığınına dönerler. Sosyolojik bir araştırma şöyle der; ‘’ Hayatını eğlenceyle geçiren toplumlar kimliğini, benliğini yitirirler.’’

İktidarın elindeki en tehlikeli ve en fazla kullandığı silahı; gençliğe verdiği büyük nimet olan ‘’cinsel özgürlüktür.’’ Bir meta haline getirdiği cinselliği; gençliğin karşı cinsine , hem cinsine (hem cins diyorum.çünkü yozlaşan gençlik benliğini yitirmiş, her türlü eğlenceyi mubah görürler.) olan ilgiyi artırmak için kullanır. Bu ilişkiler günübirlik yaşandığı için ertesi gün daha renkli, daha eğlenceli(!) beraberlikler uğruna her şeyden vazgeçilir. Yozlaşan gençlik iktidarın ekmeğine yağ sürmeye devam ediyor yani..

Bir diğer silah olarak toplumun dini inancını kullanır iktidar gücü. Sicili bozuk iktidar toplumun dini inancını kendine göre yorumlayıp gençliği esir almak ister. Dini kullanarak gençliğe bol keseden vaatlerde bulunur. En can alıcı vaatlerden biri öteki dünyada cennetin sunulacağını söylemektir. Cenneti allayıp pullayıp gençliğe sunarlar. Velakin gençlikten bir takım istekleri olacaktır kuşkusuz. Mesela elini ayağını dünya işlerinden çekip öteki dünya için çalışacaktır. Bol bol çalışıp cenneti hak edecek. Bu çalışma da hayatı sorgulamadan bol bol ibadet etmektir.

Baktı ki gençliğe ibadet etmek zor geliyor bu seferde diğer planı devreye sokar. Tarih kitaplarında bol bol kabarttıkları milliyetçi damarları ‘’vatan, millet, sakarya’’ naralarıyla tekrar kabartıp gençliği sorgusuz –sualsiz savaşa yollarlar. Savaşta yapacakları tek işin ölmek olduğu ve bunun sonunda şehit olup kısa yoldan cennete gideceklerine inandırmak olmuştur.

İktidarın elinde silah çoktur. Mesela sayacak olursak bir kısmını; gençliği içki ve uyuşturucu bataklığına sürüklemek, bireysel zevkleri ve sorunları önplana çıkartıp egoist gençlik yaratmak, hayal dünyasında kıskaca sokmak, hayatı magazinelleştirmek ve şiddet…

Karanlık geçmişe sahip iktidarın kirli yüzünü görmek için çokta fazla okumaya gerek yok. İktidarın şiddet silahı hayatın her alanında kendini gösteriyor zaten. Okulda öğretmen-idare, sokakta polis, askerde üst(komutan), işyerinde patron ve aile şiddeti.. Bu şiddet türlerinden öğretmen-idare ve aile şiddeti psikolojik travmalar yaratan, gençliği kıskaca sokan, eğitim-öğretim sürecini sarsan şiddetlerdir. İktidarın acizliğinin baş gösterdiği, kendi kılıfına girmeyen gençlik üzerinde terör estirdiği zamanlardır. Tekel işçilerine destek verdiklerinden dolayı 24 lise öğrencisinin okuldan at(tır)ması bunun en büyük göstergesidir. Üniversiteli öğrencilerin ailelerini tehdit edip öğrencilere ajanlık dayatılması bilindik olay zaten.

SONUÇ:

Öncelikle gençlik iktidarın dayattığı hayata edilgen, duyarsız, bencil ve hedefsiz bakan; araştırmayan, apolitik kişilik yerine içinde barındırdığı dinamik ruhu, araştıran-sorgulayan anlayış, asi ve radikal duruş ile toplumu değiştiren, geliştiren ve ilerleten bir role sahip olmalıdır. Hakikati arama serüveniyle zafere ulaşıp toplumu harekete geçirmelidir. Gençliğin devrimci kişiliğini kuşanıp ezilenlerin, sömürülenlerin, acı çekenlerin özgürlük mücadelesine öncülük yapması gerekir.

ALINTI
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın