๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Makale Dünyası => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 22 Kasım 2010, 15:54:37



Konu Başlığı: Ötler ötesi ölüm
Gönderen: Hadice üzerinde 22 Kasım 2010, 15:54:37
ÖTELER ÖTESİ ÖLÜM


Ölüm, bir gün hepimizin yaşayacağı şuan ki hayatımızın sonu, gelecekteki hayatımızın başlangıç noktası… Ölüm nedir? Şu aciz kulların akıllarında… Tüm korku ve endişelerin gözler önüne gelmesi mi? Yoksa bütün mutluluklar ile sonsuz aşka ve sevgiliye ulaşma arzusu mu?
Belki her insanda farklı duygular uyandırır ölüm denen şey, bende ise ölüm denen şey bir yanımı korkutan tek gerçek, bir yanımı da âdete kuş misali tüm cıvıltılarla uçuşturan bir duygu… Bir tarafım ölüm denen şeye tüm sesleri beraberinde toplayarak haykırırcasına alma sevdiklerimi, beni al yanına ama sevdiklerim acısını yaşatma diyor. Diğer yanım ise Yüce Yaradanıma kavuşma heyecanının getirdiği hayallerime ve sevgilime, efendime koşacağım anlamına geliyor.
Ölüm bir son olduğu kadar bir başlangıç bir kurtuluş manasına da geliyor. Ama sevdiklerimize duyduğumuz sevgi bazen öyle ağır basıyor ki bir başlangıç olduğunu unutuveriyorsun ve artık sondayım diyip yaşamın acımasızlığıyla bir başına kalıveriyorsun.
Yine bir ölüm ve yine içimde büyük korkular… Bir insan daha göçtü bu dünya denen imtihan yerinden belki kazandı bu imtihanı belki de yenik düştü… Ama ne olursa olsun tüm sevdiklerini arkasında bırakarak göçtü ve gitti, bir daha dönememecesine gitti…
Yine hüsran yine vurgunlardaydım, ölüm neden var? Neden yaşıyoruz ölüm acısını? Deyip beklide en büyük günaha isyana başvuruyordum hiç fark etmeden. O acıyla ne sağımdakini ne solumdakini fark ediyor sadece ölümün sessizliğinde kendi acımasız duygularımla bir başıma kalıyordum. Engel olamıyordum içimde fırtınalar kopartan ölüm gerçeğinin sessizliğine… Bir Müslüman olarak asla yapmamam gereken bir şeyi yapıyordum “ Ölümü sorguluyordum” tam bu sırada var olanın da yokluğun da sahibi tek Yaratıcı öyle bir şey gösteriyordu ki bana belki de hayatımda alabileceğim en büyük dersi veriyordu bana… Tüm o içimdeki seslerle boğuşurken ve neden sorularını Yüce Yaradanım’a haykırırken hiç beklemediğim bir insandan öyle bir teselli gelmişti ki utanmıştım ben Müslüman’ım dediğim dilimden çünkü o teselliyi yapan bir Müslüman dahi değildi ama bir Müslüman gibi bana yol göstermişti. Neden ağladığımı, ölüm denen şeyin bir doğuş gibi çok gerçek olduğunu, neden kabullenmek istemediğimi ve neden bir Müslüman gibi Allah’ı düşünüp onların en güzel yer olan sonsuzluğa gittiğini anlayamadığımı sormuştu bana… Evet, bir Müslüman olarak neden bunları hissetmemiştim neden ölümü bir son kabul edip yanlışlıklara düşmüştüm… Büyük bir ders alıp tövbe etme zamanımdı çünkü ölüm bir son değil adeta yeniden doğuştu…
Bir gün hepimiz veda edeceğiz bu imtihan dünyasına ve bu vedalar yavaş yavaş olacak… Belki gözü yaşlı ana, baba, belki yetim öksüz kalmış bir evlat, belki de hayatımızı adadığımız hayat arkadaşımızı geride bırakıp göç edeceğiz fakat elbet bir gün hepsiyle sonsuzlukta buluşacağız ama tabi ki iyi geçirdiysek dünya hayatımızı…
Allah tüm bu aciz kullarına hayırlı ömürler nasip eder inşallah uzun olmasına gerek yok hayırlı bir ömür olsun yeter çünkü ona ulaşmak bizlerin isteyeceği en büyük arzu…
Allah yanlışlıklara düşürmeden güzel yaşatsın dünyamızda ki, gelecekte ki hayatımızı güzellikler üzerine inşa edebilelim.
Ölüm kapımızı çaldığında öyle güzel tüm yüreğimizle açalım ki kapıyı tüm heyecanımızla Allah’ a koşmayı isteyelim umarım bunu bu kadar çok isteyen insanlardan oluruz.
Artık ölümlerin bir son olmadığını biliyor ve ölümümün güzel olması için hayırlı ömür yaşamaya gayret ediyorum ve bunu tüm insanlık için can-ı gönülden istiyorum.
Tüm fani insanlara sevdikleri ile hayırlı ömürler diliyorum.
Selam ve Dualarla kalın.
Yüce Rabbime emanet olun.


ALINTI