> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Edebiyat Eserleri > Makale Dünyası > Öteler Mülahazası
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Öteler Mülahazası  (Okunma Sayısı 543 defa)
06 Eylül 2010, 16:10:55
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 06 Eylül 2010, 16:10:55 »



ÖTELER MÜLAHAZASI

A. Nâsih


YERYÜZÜNDE GÖRÜLEN ÖLDÜRME ve DİRİLTME HÂDİSESİ ÂHİRETİ İSBAT EDİYOR

Yeryüzünü tetkik ettiğimiz zaman, bir an olur ki, o anda herşey var olma ve dirilme havası içinde arz-ı didar eder. El ele, omuz omuza, diz dize, bütün mahlûkat Cenâb-ı Hakk’ın karşısında resm-i geçit vaziyeti alıyor gibi hazır vaziyet alırlar. Ağaçlar, otlar, yeşillikler ve bütün çemenzâr, formalarını takan askerler gibi, Şâhid-i Ezelî’nin karşısında boy boy dizilirler. Başka bir an olur ki, yapraklar dökülür, varlıklar enkaz haline gelir ve zemin çöl manzarası arzetmeye başlar. İlkbaharda, yeryüzünü alabildiğine cazibedarlık, revnekdarlık içinde görmemize karşılık, hazan mevsiminde, yıkıcı, sökücü ve götürücü rüzgârların ardından, herşeyin yüzüne kül elenmiş gibi bir manzara müşâhede ederiz. Sonbaharda çölde yürüyor gibi yürürüz. Hele kış basıp da kar düşen yerlerde, hayattan ve canlılıktan eser kalmaz gibi olur. Ağaçlar kupkuru kemik haline gelir. Otlar çürür, hayatları biter. Toprak istihâlelerle tohumları çürütür.
Fakat ilkbaharda bu enkaz yeniden canlanmaya başlar. Bir de bakarsınız, o kül üzerinde yan gelmiş yatan ağaçlar, sündüs ve istebrak gibi bütün süs ve zinetlerini takınır; Şahid-i Ezelî’nin karşısında kıyâma dururlar. Ağaçlar altında pörsümüş ve solmuş o otlar, çiçekler ve toprağın altındaki tohumlar yeniden neşv ü nema bulup arz-ı didar etmeğe başlarlar. Bütün hevâmm ve haşerât ölüm uykusundan rahat rahat gözlerini açarlar, teneffüs edecekleri tertemiz havanın, yüzlerini okşadığını hissederler. Rızıklarını, toprağın sinesinde yeşillikler halinde stok edilmiş olarak bulurlar. Her baharda Cenâb-ı Hakk, milyonlarca mahlukat çeşidini bunun gibi haşr ve neşreder.
İşte bu umumî haşr ve neşr; o kadar canlı ve revnekdar cereyan etmektedir ki, buna bakan herkes şu kanaate varır: Biz de öldükten sonra, aynen bunlar gibi, öbür âlemin baharında haşr ve neşr olacağız. Eşya ve hâdiselerin her bir parçası bu meseleye gayet şuurlu olarak hazırdır ve bu mevzuda çeşitli tablolar arzetmektedir. Fakat bütün bunları teker teker ele alıp tetkik etmek şu satırlar içinde mümkün değildir. Biz sadece bir misal verelim: Soframıza gelen, ağaçların başında bize tebessüm eden, bazen bağlar bazen de dikenler arasında bize gülüp, dudak büken meyveler... Evet, ağzımıza tad, vücudumuza kût ve gıda olan meyveler nasıl teşekkül ediyor? Bunu iyi anlayabilmek için fotosentez meselesini iyi bilmek gerekmektedir.
Fotosentez çok rahat ve bollukla hasıl oluyor. Beşer, teknik ilerlemesine ve teknolojinin baş döndürücü muvaffakiyetlerine rağmen, henüz bir ağacın yaptığı bu ameliyeyi yapmaya muktedir değildir.
Su, karbondioksit, yeşil ağaçlardaki klorofil ve güneş enerjisi; karbonhidrat denilen şekeri meydana getiriyor. Karbondioksit, ağacın yeşil yapraklarındaki hava delikleri tarafından emiliyor ve ağaç teneffüs ediyor. Buna absorbsiyon diyoruz. Karbondioksit, ağacın yaprağı içinde bir difüzyonla, klorofilin bulunduğu yere geçiyor. Zaten yeşilliğin temel unsuru da bu klorofildir. Köklerden gelen sularla birleştiği zaman da şeker hasıl oluyor. Bu gayet basit bir ameliye ile varılan neticedir. İşte Cenâb-ı Hakk, gayet basit bir şekilde bunları meydana getiriyor. Fakat bu basitlik, sehl-i mümteni denilen bir keyfiyet arzediyor. Beşer bunu yapamıyor. Kupkuru bir ağaçtan ağzımızın suyunu akıtan meyveler, işte böyle sehl-i mümteni bir yaratılışla oluyor.
Fotosentez ameliyesi yapılırken ağaç teneffüs ediyor ve bu teneffüste bir harcama yapıyor. Fakat kendisine lazım olan asimilasyonun beş-on mislini deruhte ediyor. Sebebi de şu: Ağacın önünde kapkaranlık bir gece var. Gecede ise onun soluk alma durumu değişir. Ayrıca bir de kış var. Kışın o, bu ameliyeyi yapamayacaktır. Diğer taraftan, ağacın yeşil olmayan kısımlarının harcaması da düşünülmelidir. Bu ne müthiş bir akıl ve nasıl bir şuurdur!.. Şuursuz ağaca böyle bir şuur izafiyesi ise en büyük şuursuzluktur!
Kupkuru ağacın dalındaki bir meyveyi başıboş bırakmayan kudret, acaba kâinat ağacının meyvesi olan insanı başıboş bırakır mı? En küçük bir mahlûkun en küçük bir arzusunu yerine getiren böyle bir Zât, insan gibi en büyük bir mahlûkun en büyük arzusu olan, ebed arzusunu yerine getiremez mi?
Hayır, bekâ için yaratılan ve Bâki-i Hakikî’den başkasına râzı olmayan insan, kabre konulup çürümeye terkedilemez. O yeniden ve başka bir âlemde, oraya mahsus hayatı yaşamak üzere diriltilecektir.
Kur’ân-ı Kerim:
“De ki: “Yeryüzünde gezin, bakın yaratmağa nasıl başladı, sonra Allah, son yaratmayı da yapacaktır. Çünkü Allah, herşeye kâdirdir.” (Ankebût, 29/20)
“Allah’ın rahmetinin eserlerine bakın ki, nasıl yeri ölümünden sonra diriltiyor?! Şüphe yok ki, O, ölüleri de diriltecektir. O, herşeye kâdirdir” (Rûm, 30/50) diyerek bu hakikate işaret etmektedir.
Bir sahifede, milyonlarca kitabı birbirine karıştırmadan yazıp nazarımıza arz eden bir Zât, formalarını söküp dağıttığı bir kitabı ikinci defa aynı şekilde bir araya getireceğini vaad etse, bu O’nun kudretinden uzak görülebilir mi?
Yoktan, bir makinayı icad eden sanatkâr, daha sonra bu makinayı söküp dağıtsa ve ikinci defa aynı makinayı monte edeceğini söylese, inkâr edilebilir mi? Hiçten ve yoktan bir orduyu teşkil edip intizam altına alan bir kumandan, efradı istirahat için dağılmış bir orduyu, bir boru sesiyle tekrar toplayabileceğini söylese, ona karşı “hayır yapamazsın” denilir mi?
İşte bu basit misaller dahi âhiretin inkârının mümkün olmadığına kanaat getirtmeğe kafi ve yeterlidir. Halbuki bunun misali üç-beş değil, üçyüzbin, belki milyonlarcadır.

EN BASİT ŞEYLERE GÖSTERİLEN İHTİMAM
Bu mevzuda sadece küçük bir misâl arz etmek yeter zannederim.
Selüloz maddesi ağaçların içinde liğninle beraber odunun temel rükünlerini teşkil eder.
Çeşitli sanayi maddelerinde kullanılan selülozun kâğıt sanayiinde ayrı bir yeri vardır. Ayrıca o, elastikiyetiyle, ağaçların rüku eder gibi eğilmelerini ve bu esnada kırılmamalarını temin eder.
Selülozun, erimesi ve hazmı çok zordur. İnsan selülozlu maddeleri yese eritemez. Ancak geviş getiren hayvanların salgıladıkları enzimler, selüloz maddesini çözebilir. Selüloz, hayvanın vücudunda faydalı hale gelir ve biz de ondan istifade ederiz. Hatta dışkısından dahi gübre olarak yararlanıyoruz. Âdetâ hayvanlar, selülozlu maddelerin faydalı hale getirilmesi için bir fabrika gibi çalışıyor.
Fakat bu kadar çok selüloz maddesinin hepsini hayvanlar yiyemez. Dolayısıyla yere dökülenler de olur. Bunlar da yerdeki bakterilerin akıl durdurucu faaliyetiyle küçük moleküller haline getirilir. Bir taraftan toprak bunlardan istifade ederken, diğer taraftan yeryüzü kerih kokulu maddelerden kurtulmuş ve temizlenmiş olur.
Bakteri deyip geçmemeliyiz. Şöyle bir düşünelim. Hz. Âdem’den bu yana ölmüş olan insanlar, dünya kurulduğundan beri ölmüş olan hayvanlar ve bitkiler eğer çürümeselerdi acaba bugünkü hayattan eser kalır mıydı? Meseleyi bu kadar uzatmaya lüzum da yok. Birkaç sene içinde yaşayıp ölen sinekler eğer çürüme ameliyesine tâbi tutulmasalardı, yeryüzü birkaç santim kalınlığında sinek ölüleriyle örtülecek ve insan adım atacak yer bulamayacaktı.
Görüldüğü gibi Cenâb-ı Hakk en küçük varlıklara büyük işler yaptırıyor. Bir avuç toprakta milyonlarcası bulunan bakterilere, yeryüzünün temizlik vazifesini gördürüyor.
İşte böyle, selülozu ve bakteriyi başıboş bırakmayan; bu basit ve küçük varlıklara büyük bir ihtimam gösteren Allah (c.c) nasıl olur da insan gibi, kâinatın sultanı olan bir varlığı başıboş bırakır? Bu asla mümkün değildir.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Öteler Mülahazası
« Posted on: 28 Mart 2024, 21:01:26 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Öteler Mülahazası rüya tabiri,Öteler Mülahazası mekke canlı, Öteler Mülahazası kabe canlı yayın, Öteler Mülahazası Üç boyutlu kuran oku Öteler Mülahazası kuran ı kerim, Öteler Mülahazası peygamber kıssaları,Öteler Mülahazası ilitam ders soruları, Öteler Mülahazasıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes