> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Edebiyat Eserleri > Makale Dünyası > Kurânı Kerim Mucizesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kurânı Kerim Mucizesi  (Okunma Sayısı 806 defa)
06 Eylül 2010, 20:13:43
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 06 Eylül 2010, 20:13:43 »



Kur'ân-ı Kerim Mucizesi

Dr. Musa Kazım Gülçür


Bu çalışmada "mucize" kavramını ve Kur'ân-ı Kerim'in Allah Katından vahyedilmiş "mucize bir kitap" olması hasebi ile "temel özellikler"inden bir kısmını incelemeye çalışacağız.


Mucize Hakkında Genel Bilgiler


"Mucize" kelimesi Arapça "aceze" kökünden gelmektedir. "el-Acz", "sağlam" ya da "akıllı" kelimelerinin zıt anlamlısı olmaktadır. "Bir işi yapamama"ya "aceze ani'l-emr" denilir. "el-Acz" kelimesi "zayıflık" mânâsına da gelmektedir. "el-Mucize" kelimesi ise; "beşerin bir mislini getirmekten âciz kaldığı şey, peygamberlerin göstermiş olduğu harikulâde hâdiseler" mânâsına gelmektedir. Mucize, Rasullerin sıdkını gösterme, ortaya koyma hususunda Allah'ın bir şehadetidir aynı zamanda. El-Îcî de Mevâkıf'ında mucizenin tarifini şöyle veriyor: "Mucize" kelimesi ile, Allah'ın Rasûlü olduğunu iddia eden kimsenin sıdkını ispat etmesi kast edilmektedir." Devamla, harikulâde bir olayın mucize olarak değerlendirilebilmesi için şu şartların gerekli olduğunu belirtiyor:

1. Mucize, Allah'a ait bir iş olmalıdır.

2. Eşyanın mutad nizamına, Allah'ın koymuş olduğu kâinat kanunlarına aykırılık arz etmelidir.

3. Meydana getirilen harikulâdeliğe itiraz imkânsız olmalıdır.

4. Hâdise, sıdkının bir delili olarak peygamber olduğunu iddia eden kimsenin elinden ortaya çıkmalıdır.

5. Hâdise peygamberlik iddiasında bulunan kişinin iddiasına uygunluk arz etmelidir.

6. Meydana gelen mucize, bizzat iddianın bir yalanlayıcısı olmamalıdır.

7. Mucize, peygamberin iddiasını müteakip meydana gelmelidir.

Büyük müfessir Kurtubi ise, "mucize" hususunda şunları ifade ediyor: "Mucizenin şartları beştir.

Şayet bu şartlardan bir tanesi yok olsa, meydana gelen hâdiseye mucize denilemez. Bu şartlar şunlardır:

1. Mucize, sadece Allah'ın güç yetirebildiği, tamamen O'na ait bir fiil olmalıdır.

2. Mucizenin harikulâde olması gerekir. Bu da gerekli olan şartlardan birisidir. Çünkü birisi çıkıp da: "Benim peygamberlik delilim gecenin gündüzden sonra gelmesi ve güneşin de doğudan doğmasıdır" dese bu ona ait bir mucize sayılmaz. Güneşin doğudan doğması her ne kadar Cenâb-ı Hakk'tan başkasının güç yetiremeyeceği bir iş olsa da bu hâdise onun iddiası sebebiyle meydana gelmemektedir. Çünkü onun iddiasından önce de sonra da bu hareket mevcuttur. Rasullerin ortaya koymuş oldukları mucizelerde ise, onların sıdkına delalet eden yönler bulunmaktadır. Bütün bu deliller bir peygamber için şayet duyup hissedebiliyor olsaydık Allah (cc)'ın: "Evet, onu ben gönderdim" gibi bir sözü olacaktı.

3. Peygamber, harikulâde olayları kendisine değil Allah'a isnat ederek mucizeye vesile olur. Meselâ; "Peygamberliğime delil, Allah'ın izni ile şu ağacın yanıma gelmesidir" demesi ve Cenâb-ı Hakk'ın da bu sözü doğrulamasında olduğu gibi.

4. Mucize, peygamberlik iddiasına uygunluk arz etmelidir. Bu şartın da bulunması zaruridir. Çünkü risalet davasında bulunan bir şahıs "Peygamberliğimin alâmeti elimin ya da şu canlının konuşmasıdır" dediğinde eli ya da o canlı: "Bu insan peygamber değildir" dese bu durumda peygamberlik iddia eden kimse Cenâb-ı Hak tarafından tekzip edilmiş olur. Nitekim Müseylimetü'l-Kezzab buna bir misal teşkil eder. Kendisine, Kur'ân'a benzer bir vahiy geldiğini iddia etmişti. Yaptığı iş, Kur’ân-ı Kerim'in bir çok kelimesini aynen almak ya da kelimelerin yerine başka türden kelimeler koymak suretiyle Kur'ân'ın üslûbunu çalmaya teşebbüs etmek olmuştu. Böylece halis bir Arap olduğu hâlde kendi normal üslûbunu bile muhafaza edememiş, en seviyesiz bir noktaya düşerek etrafındakilere maskara olmuştu.

5. Meydana getirilen mucizeye benzer bir harikulâdelik meydana getirilememelidir (Kurtubi, Ahkam, 1/71).

Bu bilgilerden sonra, Kur'ân-ı Kerim'in mucize bir kitap olması hasebi ile onun aşikâr özelliklerine kısaca temas etmeye çalışalım:



Kur'ân-ı Kerim'in Bariz Vasıfları

1. Kur'ân-ı Kerim, diğer mukaddes kitaplardan farklı bir şekilde, günümüze kadar Cenâb-ı Hakk'ın teminatıyla (15, Hicr, 9), ziyadelik-noksanlık, tebdil-tağyir vb. tüm hususlardan tamamen uzak kalmıştır. Bu çok önemli bir özelliktir ve dost-düşman herkesin üzerinde ittifak ettiği, reddedemediği bir gerçektir. Çünkü Kur'ân-ı Kerim ilk indiği andan itibaren günümüze kadar, sayısız denecek derecede Kur'ân hafızlarının ezberi ve yazılarak çoğaltılması metotlarının çok yüksek derecede icrası ile sarsılmaz bir "korunmuşluk" zırhına alınmıştır.

2. Kur’ân-ı Kerim'de, Arapça ve diğer başka dillerdeki bütün diziliş şekillerinin dışında olan çok muhteşem bir diziliş (nazım) vardır. Kur’ân-ı Kerim'in nazmı şiire de benzemez. Çünkü onu düzen1eyen Rabbu'l-İzze şöyle buyurmaktadır: "Biz O'na (Muhammed'e) şiir öğretmedik, (şiir) ona yakışmaz da" (36, Yasin, 69). Bu âyet-i kerimeyle ilgili olarak iki nakilde bulunmak istiyoruz.

a) Sahih-i Müslim'de rivayet edildiğine göre: "Ebu Zerr'in (ra) kardeşi Üneys ona şöyle dedi: 'Mekke'de senin dininden olan birisine rastladım. Peygamber olduğunu ve kendisini Allah'ın göndermiş olduğunu söylüyor.' Ebu Zerr diyor ki: 'Başkaları bu söze karşı ne diyorlar?' diye sordum. O da: 'İnsanlar O'nun için (haşa) şair, kâhin, sahir diyorlar' dedi. Üneys aynı zamanda şairdi de. Şöyle devam ediyor: Kâhinleri dinledim, Muhammed'in sözü onlarınkine benzemiyor. O'nun sözlerini bütün şiir çeşitlerine, kafiye ve vezinlerine uygulamaya çalıştım, hiçbirisine uygun düşmedi. Vallahi Muhammed doğru, diğerleri ise yalan söylüyor" (Müslim, Kitab-u Fedaili's-Sahabe, 132).

b) Keza, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Utbe b. Rebia'ya Fussilet suresini okuduğu zaman o da, Kur'ân'ın ne sihre ne de şiire benzemediğini ikrar etmişti (Kurtubi, Ahkam, 1/73). Çünkü Kur'ân-ı Kerim, Arapça'daki bütün ifade şekillerinden farklı bir diziliş ortaya koymuştu (Suyuti, İ'cazu'l-Kur'ân, 1/27).

Kur'ân kelimelerindeki güzel birleşim, gayet yüksek uyum, mânâ ve ahenk itibarı ile mükemmellik, az sözde çok anlamı barındırma, güzel söz meydana getirmede maharet sahibi olan Arapların gücünü aşan harika bir söz"cümle dizilişi vb. yüksek özellikler, Kur’ân-ı Kerim'in hiç kimse tarafından taklit edilemeyen bir mükemmelliğe sahip olmasına sebeb olmuştur. Bediüzzaman Hazretleri şöyle diyor: "Kur’ân-ı Kerim'in, bütün İlâhî kelâmlar içinde cihet-i ulviyyeti ve bütün kelâmlar üstünde ciheti tefevvuku zahirdir. Nihayetsiz sayıdaki kelimeler içinde en büyük makamın Kur'ân'a verilmesinin sebebi şudur ki; Kur'ân İsm-i A'zamdan ve her ismin en yüksek mertebesinden gelmiştir...

Ayrıca, bütün âlemlerin Rabbi itibarı ile Allah'ın Kelâmıdır. Hem bütün mevcudatın ilâhı ünvanı ile Allah'ın fermanıdır. Hem semavat ve arzın yaratıcısı hâsiyeti ile bir hitaptır. Hem Rububiyyet-i Mutlaka yönü ile bir konuşmadır. Hem, sınırsız Subhanî Saltanat hesabına bir "Sonsuz Hutbe"dir. Hem, bütün varlığı kaplayan "rahmet" noktasından bir "Rahmanî İltifatlar Defteri"dir. Hem, uluhiyyetin büyük heybeti yönü ile, başlarında bazen şifre bulunan bir haberleşme kitabıdır. Hem, En Büyük İsim'den gelerek Yüce Taht'ın her yönüne bakan, teftiş eden hikmet ve güzelliklerle dopdolu bir "Mukaddes Kitap"tır (Kısmen sadeleştirilerek; Bediüzzaman, Sözler, 12. Söz).

Yukarıda değinmeye çalıştığımız; kelimelerdeki güzel birleşim, gayet yüksek uyum, mânâ ve ahenk itibarı ile mükemmellik, az sözde çok anlamı barındırma vb. hususlar her surenin hattâ her âyetin lâzımı, ondan kopmayan bir özelliği hükmündedir. Bu önemli özellikleri ile, Kur’ân-ı Kerimi dinleyen her insan, onun cümlelerinin diğer beşer kelamlarından ayrı olduğunu hemen fark edecektir (Kurtubi, 1/73). Çünkü Kur'ân âyetleri, zahiri-batını ve öncesi-sonrası itibariyle ince bir mantıkla örülü bulunmaktadır. Allah (cc) buyuruyor: "Eğer (Kur'ân) Allah'tan başkası tarafından (indirilmiş) olsaydı, onda birbirini tutmaz çok şey bulurlardı" (4, Nisa, 82). Dolayısı ile bu durum bizi rahatlıkla; "âyetlerle sureler arasında öyle kuvvetli bir münasebet vardır ki Kur'ân sanki tek bir kelime gibidir" (Suyuti, 1/54) yargısına götürür.

Burada, "kelime" kavramının "kelâm" kavramına açık delaleti sebebi ile bu bahse de kısmen değinmek istiyoruz. Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi Kur’ân-ı Kerim'in mucize bir kitap oluşu ile bağlantılı olarak "kelime"lere dönüşen "kelâm" konusunda şu değerli bilgileri veriyor: "Eğer kelâm, tahayyüldeki şekliyle ifade edilebilmişse, yani niyet ve ifade azmi tam ifadeye uymuşsa, o zaman bu kelâm tamdır. Aksine, tasavvur, tam tahayyülü kucaklayamamışsa bu, bir evvelkine göre kusurlu bir ifadedir ve eksiktir. Taakkül, kendine yüklenenleri ifadeye taşıyamamışsa, bir kısım derinlikler de onda elenmiş demektir. İşte bütün bu süzgeçlerden süzüle süzüle tahayyül mertebesine göre pek çok şey kaybeden kelâm eksik, tahayyüldeki derinlikleriyle ifade edilebilen mânâ, mefhûm ve niyet ise tamdır yani kusursuzdur. İşte bu mükemmeliyetin biricik şaheser örneği de sadece ve sadece Kur’ân-ı Kerim'dir. Ondaki bu mükemmel diziliş, sözü ister canlıdan, ister cansız görünen eşyadan kimden naklederse etsin, bir mânâda onun, tahayyül ve tasavvur ötesi derinlikleri korumasında aranmalıdır. Meseleye diğer bir yönüyle bakıldığında ise, insanlığın böyle bir kelâm ve beyana muvaffak olmasının imkânsız olduğu görülür. Evet beşer, veya başka varlıkların cinler ve melekler gibi kelâmlarında, niyet ve tahayyül mertebesinden, mânâ ve mazmunun yakalanıp bu şekilde ifade edilebilmesi mümkün değildir. Öyleyse, bu mükemmeliyeti yakalayan Kur'ân mucizedir ve Allah kelâmıdır" (Gülen, Fasıldan Fasıla 2, s. 174-175).

3. Kur’ân-ı Kerim, her sure ve âyetinde, her bölüm ve paragrafında, her başlangıç ve sonucunda âhenk ve musiki ile dopdolu üslûbuyla mümtaz ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kurânı Kerim Mucizesi
« Posted on: 19 Nisan 2024, 06:18:17 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kurânı Kerim Mucizesi rüya tabiri,Kurânı Kerim Mucizesi mekke canlı, Kurânı Kerim Mucizesi kabe canlı yayın, Kurânı Kerim Mucizesi Üç boyutlu kuran oku Kurânı Kerim Mucizesi kuran ı kerim, Kurânı Kerim Mucizesi peygamber kıssaları,Kurânı Kerim Mucizesi ilitam ders soruları, Kurânı Kerim Mucizesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes