> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Edebiyat Eserleri > Makale Dünyası > Kalibimiza Degil Kalbimize Bakilacak..
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kalibimiza Degil Kalbimize Bakilacak..  (Okunma Sayısı 846 defa)
04 Kasım 2009, 22:19:48
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 04 Kasım 2009, 22:19:48 »



KALIBIMIZA DEĞİL KALBİMİZE BAKILACAK

EBUBEKİR SİFİL

Bizi yol almaktan, yükselmekten alıkoyan engelin bedenimizde olmadığını biliyoruz.

Bir bacağımız yürürken aksıyor olsa da, zaten yürüyerek gidilemeyecek yere gidiyoruz. Sırat’tan geçişimize bunlar engel olmayacak.

Bedenimizi burada bırakıp gideceğiz. Mallarımızı ve biriktirdiklerimizi de… O gün orada, yanımızda sadece kalbimiz ve amellerimiz olacak.

 

O halde çabamız, bizi ‘yol almak’tan alıkoyan gerçek engelleri aşmaya yönelik olmalı. Kalıbımızdaki değil, kalbimizdeki engelleri…

Dünya hayatını elden geldiğince uzatmak ve konforlu kılmak, modern varlık anlayışının en önemli hedefleri arasında bulunuyor. Bu hedefi gerçekleştirmenin en temel şartı da hastalık ve fiziksel özür halini insandan uzaklaştırmaktır. Bunu sağlayabilmek için özellikle “gelişmiş” denen ülkelerde sağlık sektörüne her yıl dev bütçelerin ayrıldığını biliyoruz.

Yine bu sebeple çağımızda “hastalık hastası” dediğimiz insan tipine yaygın olarak rastlıyoruz. “Hastalık ve âzâ eksikliği kötüdür” düşüncesinin kabulü sonucunda bu türlü bir imtihana müptela olan insanların psikolojisi kolayca bozuluyor, maneviyatı hemencecik kırılıyor. Toplum da zaten onları dışlamaya hazır olduğu için, böyle insanlar genellikle içlerine kapanık, problemli ve başkalarına yük olmaktan başka bir özelliği olmayan kişiler olarak görülüyor. Hem toplum onları böyle görüyor, hem de onların kendilerini böyle hissetmelerine yol açılıyor.


Hastalık üretip tedavi satan medeniyet

Her ne kadar modern hayat tarzının bizzat kendisinin önce hastalık üretip, sonra onu
tedavi için ilaç keşfetmenin peşinde koştuğu, hatta keşfettiği ilaçların, bir hastalığın iyileşmesine vesile olurken başka hastalıkların sökün etmesine sebebiyet verdiği birer

vakıa ise de, bu yazıda bu nokta üzerinde durmayacağız.
Aynı şekilde modern hayat tarzı, önce bedensel özürlü kimseleri “acınılacak” insanlar olarak görmeye yatkın insan tipini üretiyor, sonra da özürlüleri rehabilite ederek topluma kazandırmanın yollarını arıyor.

İnsanları her türlü reklam ve propaganda tekniğini kullanarak midelerine esir edip, “yaşasın yemek yemek” diyen, sonra da “mükemmel görünmek için fazla kilolarınızdan kurtulmak mı istiyorsunuz, bizim yöntemimizi denemelisiniz” çağrıları yapan hep aynı çarpık anlayış…

Tıpta “plastik cerrahi” diye bir alan var. İnsanı iç güzelliği, kalp safiyeti, diğergâmlığı, takva ve ahlâkı ile değil, sadece beden özellikleriyle değerlendiren “kaporta medeniyeti”, vücudunda cerrahi müdahaleye uğramayan nokta kalmamış, dışı cilalı içi çürümüş insan tipi üretmekle meşgul. Haris, bencil, mütekebbir, kişiliksiz, haya ve ahlâk fukarası, edepten bînasip, şefkat ve merhamet yoksunu ama “güzel” ve “yakışıklı” tiplere özendirilen nesillerin oluşturduğu bir toplumun çürümesinden daha doğal ne olabilir?

Bütün bunlar, dış görünüşten başka bir şeye önem vermeyen, insanı sadece bir cephesiyle ele alıp, onu “insan” yapan asıl yanlarını törpüleyen ve sonunda adeta bedenine tapınan insanlardan müteşekkil bir toplum oluşturan modern hayat anlayışının yansımaları…

Eğer her başımız ağrıdığında ağrı kesici ilaçlara müracaat ediyorsak, en küçük bir hastalık belirtisi hissettiğimizde doktor doktor dolaşıyorsak, “özürlü” sınıfına giren birisini gördüğümüzde, “acıma” hissi bütün benliğimizi sarıyor ve “aman, çoluk-çocuğumuzdan uzak olsun” diyorsak, dış görünüşümüz ahlâkımızdan daha önemli hale geldiyse, modern hayat anlayışının bizi de etkisi altına aldığını itiraf etmemiz gerekiyor.

Öyleyse müslüman olarak hastalık-sağlık ve güzellik-çirkinlik olgularına bakışımızın ne olması gerektiğini tesbit etme zaruretiyle karşı karşıya bulunuyoruz demektir.


Hastalık ve sağlığın hakikati

Yüce Dinimiz’in sağlığın korunmasını esas kabul ettiğini burada öncelikle vurgulamak durumundayız. Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz’in, sağlığın korunmasına yönelik birçok tavsiyesi bulunduğu malum. Allah Tealâ’dan afiyet istemenin esas olduğunu belirtmesi, hastalandığımızda tedavi olmamızı emir buyurması, veba hastalığının bulunduğu yere gitmememizi, eğer bulunduğumuz yerde bu hastalık zuhur etmişse, oradan ayrılmamamızı (karantina) emretmesi, mideyi yemekle tıka basa doldurmamayı tavsiye buyurması… ilk akla gelen hususlardandır.

Yine sağlığını nerede, nasıl harcadığı sorusunun, kulun ahirette kendisine verilen nimetlerle ilgili sorguya çekileceği hususların başında yer alacağını da Efendimiz s.a.v.’den öğreniyoruz.

İnsanın, ancak sıhhatli iken kulluk görevlerini hakkıyla yerine getirebileceği ve çevresine faydalı, üretken, verimli olabileceği düşünüldüğünde, Yüce Dinimiz’in sağlığın korunmasına niçin öncelik verdiğini daha iyi kavrarız.

Hastalık da ilâhi takdir, tedavi de

Ancak tek başına bu durum, hastalığın ve âzâ eksikliğinin bizatihi kötü olduğunu ortaya koymaz. Sağlığın da, hastalığın da, âzâların tamlığının da, eksikliğinin de, şu veya bu biçimde yaratılmış olmanın ilâhi takdirle olduğunu bilen mümin için, Yüce Yaradan’ın iradesine rıza ve teslimiyetten başka bir hal söz konusu değildir.

Söz Sultanı s.a.v., söylemek istediğimiz şeyi birkaç cümleyle nasıl da çarpıcı bir şekilde özetlemiştir: “Müminin durumuna şaşılır ki, onun her hali hayırdır. Bu durum müminden başka hiç kimse için bahis konusu değildir. Kendisine bir bolluk isabet ederse şükreder, bu onun için hayır olur. Kendisine bir musibet ve darlık isabet ettiğinde ise sabreder, bu da onun için hayır olur.” (Müslim)

Yine şöyle buyurmuştur: “Allah, bir topluluğu sevdiğinde onlara bela ve sıkıntı verir. Başına gelen bela ve sıkıntıya rıza gösteren O’nun rızasını, öfkelenen de O’nun hoşnutsuzluğunu kazanır.” (Ahmed b. Hanbel, Tirmizî, İbn Mace)

Sahabe’den Ebu Huzâme r.a. anlatıyor:

- Ey Allah’ın Rasulü, dedim, (hastalıktan iyileşmek için) rukye olarak yaptığımız duayı, tedavi olduğumuz ilacı, (hastalığa tutulmamak için) tedbir almamızı nasıl buluyorsunuz? Acaba bunlar Allah’ın takdirinden herhangi bir şeyi geri çevirebilir mi?

Bunun üzerine Rasul-i Ekrem s.a.v.:

- O (saydığın şeyler de) Allah’ın takdiridir, buyurdu. (Ahmed b. Hanbel, Tirmizî, vd.)


Hastalıkta saklı şifa

Bizim için sağlıklı olmak, gereğini yerine getirmekle yükümlü olduğumuz bir imtihan durumu olduğu gibi, hastalık ve âzâ eksikliği de rıza ile karşılanması gereken durumlardır. Zira mümin için hastalık, Yüce Rabbimiz’in günahlarımızı bağışlamasına vesile olması dolayısıyla bir lütuf ve ihsandır.

Bir keresinde Efendimiz s.a.v.’in yanında “humma” hastalığından söz açılmıştı. Orada bulunanlardan birisi bu hastalığı kötüleyen bir söz söyleyince Efendimiz s.a.v. buyurdu ki:

- Humma hakkında kötü söz söylemeyin. Zira ateş nasıl demirin pasını giderirse, humma da günahları öylece giderir.” (Müslim)

Ebu Hureyre r.a. da: “Bana hummadan daha çok sevdiğim bir hastalık isabet etmiş değildir. Zira humma tüm organlarıma sirayet eder. Cenab-ı Hak da her organın sevabını ayrı ayrı bağışlar.” demiştir. (İbnu’l-Kayyım, Zâdu’l-Meâd)

Hadis hafızlarının büyüklerinden İbn Hacer, Bezlu’l-Mâ’ûn fî Fadli’t-Tâ’ûn adını verdiği eserinde, taun (bir tür veba) hastalığının faziletlerini anlatan rivayetleri toplamıştır ki, hastalık olgusuna bakışımızın nasıl olması gerektiği konusunda tek başına bu eser bile şayan-ı ibrettir.

Yine Selef’ten birisi, “dünya musibetleri olmasaydı, kıyamete müflis olarak gelirdik” demiştir. (İbnu’l-Kayyım, aynı eser)


Allah dış görünüşe bakmaz

Her şeyden önce Dinimiz’in, “bedensel özürlüler” diye bir kategori kabul etmediğini bilmemiz gerekiyor. Dinimiz, insanı, malî ve bedenî durumuyla değil, kalbî ve amelî durumuyla değerlendirir. Âzâ eksikliğinin ya da zahiri güzellik-çirkinliğin, insanın bizatihi “insan” olması dolayısıyla haiz olduğu değere herhangi bir şekilde etki etmemesi kadar normal ne olabilir ki!.. Bu gerçeği Efendimiz s.a.v. şöyle ifade buyurmuştur:

“Muhakkak ki Allah sizin dış görünüşünüze ve malınıza bakmaz; kalplerinize ve amellerinize bakar.” (Ahmed b. Hanbel, Müslim, İbn Hibbân)

İlâhi tekliflere, aklı başında, erişkin ve sorumluluğunu ifaya engel bir durumu bulunmayan her insan muhatap olduğuna göre, Yüce Allah nazarında azaları sağlam kimselerle azaları eksik kimseler arasında insanlık kıymeti ve teklife muhatap olmak bakımından bir fark yoktur. Nazar-ı ilâhi bizim amellerimize ve kalbî durumumuza bakar, yoksa azalarımızın eksikliği veya tamlığı ya da dış görünüşümüzün şu veya bu biçimde olması O’nun nazarında bir kıymet ölçüsü değildir.

Şu kadar var ki, Dinimiz’de sadece belli azaları eksik kimselerin bedenî ibadetleri yerine getirebilmesi için kendine mahsus bir takım kolaylaştırıcı hükümler (ruhsatlar) vardır. Eğer aza eksikliği sebebiyle bir ibadetin tam anlamıyla yerine getirilmesinde kişi için meşakkat mevcut ise, bu durumda dinimiz böyle kimseleri zora sokmaz ve kendilerine kolaylıklar tanır. Maddi durumu elverişli olduğu için hacca gitmek kendisine farz olduğu halde, gözleri görmeyen ve kendisine rehberlik edecek birisini de bulamayan kimsenin, yerine başkasını göndermesi veya bu ibadetten tamamen muaf tutulması; yine kendisine rehberlik edecek kimsesi olmayan bir âmânın, Cuma ve cemaat namazlarına gitmekten muaf olması… gibi hükümler bu türlü kolaylıklar cümlesindendir.

Bunun dışında Dinimiz açısından sağlam-engelli diye bir ayrım bulunduğuna dair başta Kur’an ve Sünnet olmak üzere kaynaklarımızda herha...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kalibimiza Degil Kalbimize Bakilacak..
« Posted on: 29 Mart 2024, 18:20:36 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kalibimiza Degil Kalbimize Bakilacak.. rüya tabiri,Kalibimiza Degil Kalbimize Bakilacak.. mekke canlı, Kalibimiza Degil Kalbimize Bakilacak.. kabe canlı yayın, Kalibimiza Degil Kalbimize Bakilacak.. Üç boyutlu kuran oku Kalibimiza Degil Kalbimize Bakilacak.. kuran ı kerim, Kalibimiza Degil Kalbimize Bakilacak.. peygamber kıssaları,Kalibimiza Degil Kalbimize Bakilacak.. ilitam ders soruları, Kalibimiza Degil Kalbimize Bakilacak..önlisans arapça,
Logged
21 Ocak 2011, 16:57:48
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« Yanıtla #1 : 21 Ocak 2011, 16:57:48 »

Humma hakkında kötü söz söylemeyin. Zira ateş nasıl demirin pasını giderirse, humma da günahları öylece giderir


Yine Selef’ten birisi, “dünya musibetleri olmasaydı, kıyamete müflis olarak gelirdik” demiştir

- Kalbin ALLAH Tealâ’ya karşı kör olması, dünya gözünün kör olmasından daha şiddetli bir beladır. ALLAH’a yemin ederim ki, ALLAH Tealâ’nın, beni muhabbetinin künhüne vasıl kılması karşılığında bütün azalarımı almasını arzu ederdim.
Rabbim cümlemizi dünyanın yalan dolan çekici güzelliklerine karşı gözümüzü kapayabilmeyi faydasız uğraşlardan uzak faydası olacak her işte sebat edebilmeyi nasip etsin hastalıklaımıza karşı dayanma gücü versin bizleri bu yoldan ayırmasın inşaallah
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes