๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Makale Dünyası => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 31 Temmuz 2010, 15:16:24



Konu Başlığı: Hasret ile vuslatın buluştuğu nokta
Gönderen: Sümeyye üzerinde 31 Temmuz 2010, 15:16:24
Hasret ile vuslatın buluştuğu nokta 


Hasreti bilir misin? Hani böyle parçası kalmayana kadar bir şeyi kıyarsın ya İşte öyle bir şeyler kıyılır içinde Aynı zamanda bir sızı yayılır, canına ciğerlerine
Bir bulut birikir, gizli bir diyarlarında
Büyür, büyür, her bir zerrene yakıcı bir duman gibi dolar Daralırsın, boğulursun O bulut gezinir gezinir de içinde, bir türlü yağmurlar çözülüp de katrelenemez, çözülüp de düşemez, şerha şerha yarılıp dağılmış kurak topraklarına
Karanlıktasındır, bir türlü güneş doğmaz mana iklimlerine Neyin nerede olduğunu bilemeyecek kadar koyu bir karanlık! Görüyor olsan dahi, maddî gözlerinin ötesinde her şey karanlıktadır sana
Bir yola çıkmışsındır Şuurun erince bir bakarsın, yollar binleşir Ne yapacağını şaşırır, biraz birine, biraz diğerine derken, bir sürü ıstıraplarla geri döner, esas başlangıç noktasını da kaybettiğin için şaşkın, sonu çıkmaz yollar arasında çaresiz öyle dolanırsın ya
Kuşlar havalanır içinden Aklının, ruhunun, kalbinin, her türlü ince hissiyatlarının semasında durmadan uçar Hiç bir dala konmadığı için, senin göğün ötesine bakmanı engellerler ya
Yaşamak istiyorsun, hayatın sana sunduğu bütün güzellikleri tek tek tatmak istiyorsun, ama çok derin karanlık bir denize düşmüşsün Üstelik yalnızsın, üstelik yüzme de bilmiyorsun, batıp batıp çıkıyorsun Kaygı ve endişenden, hayatı kaybetme korkusundan, hayata dair ne varsa hiç birini algılayamayıp, sadece korkudan ibaret, bir endişe yumağına dönüşüveriyorsun ya
Hasret böyle karmakarışık bir his yumağıdır işte Hasret, hasret duyulan şeye göre büyür
Ve kavuşmak,
Ve buluşmak,
Ve vuslat,
Çözmeye başlar yumağı Hakikatleri ortaya çıkarmaya başlar Bazen hasret duyulan şeye kavuşulduğunda, bunca ezici, boğucu sıkıntıların, ona değmeyeceğini anladığında, öyle bir yıkım olur ki, öyle bir pişmanlık sarar ki seni, nereye gideceğini, neye inanacağını şaşırır öylece kalakalırsın
Birçok şey, neden ve niçinini bilmeden peşinde gidildiği için, bir sürü vakit kaybı ile birlikte yarı yolda bırakıverir insanı
Kime neye hasret duymalıyız? Hangi yolu takip edeceğimizi kime sormalıyız?
İşte bir sürü şaşkınlık, kayıp, acı ve ıstıraptan sonra, Cenab-ı Hakkı, Yaratıcımızı bulduğumuzda, anlarız ki; yollar Ona sorulur Istıraplar Onda diner, yanlışların doğru olanlarını O gösterir Yorulmuş, hırpalanmış manevî varlığımız Ona kavuşunca tazelenir
Onu bulmak; elemsiz, kedersiz, karmaşasız, fevkalade güzel, engin, huzurlu, nurlu bir dünyanın kapılarını açar bize
Onu bulmak var ya;
Hem hasrettir, hasretlerin en derini, en güzeli
Hem vuslattır, kavuşmaların en derini, en ferahlısı, en muhabbetlisi, en tatlısı
İşte hasret ile vuslatın buluştuğu en önemli noktadır hidayet
O noktayı bulan,
O noktada duran,
O noktada kalan,
O noktadan hayata bakan,
O noktayı hayatının rotası yapan Allah’ın izni ile şaşmaz


ALINTI