๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Makale Dünyası => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 19 Kasım 2010, 20:18:38



Konu Başlığı: Ey toprak
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 19 Kasım 2010, 20:18:38
Ey Toprak



Bir meltem esti...
Hışırdadı yapraklar heyecanla...


Gül... Beyazdı önce. Uzaktan gülistana bakanlar kasım patı zannederdi gülü. Yakınına varanlar dikeninden ayırt ederdi. Diken!... Dikeni olmasa gül de tanınmayacaktı. Gül, dalındaki tomurcuklara baktı acıyla.

''Ah!'' dedi. ''Ah keşke gül olmasaydım. Zavallı tomurcuklar! Açılır açılmaz bu dikenleri görecekler. Tüm çiçekler heyecanla baharı karşılarken, onlar acıyla karşılayacak baharı...'' diyordu. Büktü boynunu beyaz gül. Toprağa baktı.

''Ey toprak! Canım toprak! Ne diye yük edersin beni üzerinde? Bak, beğenmiyorlar dikenli diye. Ben sana nasıl baharı getireyim?''

Sonra başını semaya kaldırdı.

''Ey sema! Sakla benden güneşi, sakla bulutları! Sakla da beyazım görünmesin. Yağmurda büyümesin tomurcuklarım!'' dedi acı bir sesle.

Ama ne sema, ne de toprak dinledi gülü. Tam hazin hazin ağlıyorken hafif bir meltemin esmesiyle irkildi. Büyük bir gölge belirdi üzerinde.

''Bulutlar...'' dedi. ''Bulutlar, sizin mi bu gölge?''

Gölge küçülüyordu git gide. Semaya baktı gül. Güneşin önünde çırpışan bir kuşun gölgesiydi bu. Kanatları öyle güzel açılıyordu ki, her açılışında başka bir baharı haber veriyordu sanki. Yavaşça indi gülün yanına. Baktı... Baktı güle.

''Ey gül!'' dedi. ''Niçin böyle ağlarsın?''

Gül bu suale şaşırmıştı.

''Ey kuş! Ne ilgilenirsin ki bu gariple?''

''Can, canan! Ben bülbülüm. Sana vurgunum. Dilimden hiç düşmeyen şarkımı şakıyayım diye sana vardım. Kulak ver sesime. Bu şarkı başka şarkı...''

Ve şakımaya başladı bülbül. Bu ne güzel ses!... Bu ne güzel şarkı!... Tüm çiçekler susmuştu. Sessizce bülbülü dinliyorlardı. Rüzgar bile sessizce esiyor, yapraklar sessizce hışırdıyordu. Bülbül kanatlandı. Kasım patıların, papatyaların, karanfillerin üzerine kondu. Sonra güle konmak istedi, ama tam konacakken gül buna engel oldu.

''Git bülbül! Bak, ben dikenliyim. Konma üzerime! Bu diken beni yaraladığı gibi seni de yaralar...''

Konamadı bülbül güle. Bıraktı şakımayı. Baktı güle uzun uzun...

''Bülbül güle vurgun olduktan sonra diken batmaz bu aşığa. Gül, ne olur konayım dalına...''

Gül izin vermedi. Büktü iyice boynunu. Yapraklarıyla tomurcuklarını kapadı. Ama bülbül vazgeçer mi hiç! Bırakmadı gülü. Yağmur yağarken sırılsıklam oldu gülün yanında. Kızgın güneş gülü soldurmasın diye kanatlarını gerdi iyice. Gölge oldu güle. Sıcak toprakta yandı ayakları. Hep şarkı söyledi. Dişleri döküldü şarkı söyleye söyleye... Gül dayanamadı bu acıya. İzin verdi. ''Hadi!'' dedi. ''Hadi, kon dalıma...'' İşte o an bülbül sevince boğuldu. Dökük dişlerine rağmen şakıyordu. Tam dala konacaktı ki bir diken battı göğsüne. Şakıyordu... Kızgın güneş parladı. Açtı bülbül kanatlarını gül yanmasın diye. Bu sefer dikenler kanadına battı. Şakıdı bülbül, gene şakıdı... Gül buna dayanamazdı. Ağladı. Gül ağlar da bülbül buna yanmaz mı! Kanadıyla gülü okşadı. Her okşayışta acı, her okşayışta bir diken yarası aldı. Kanatları kana bulandı... Ama şarkıyı hiç bırakmadı. İyice aktı kanı. Beyaz gülü kırmızıya boyadı kan. Bülbülün kanatları öyle kanıyordu ki tomurcuklar bile kan olmuştu. Gül, bülbüle baktı. İkisi de ağlıyordu. Bülbül şarkıyı tamamlayınca sustu.

''Bitti mi?'' dedi gül. Tebessüm etti bülbül güle: ''Hayır, bitmedi. Bülbülün şarkısı bitmez... Ama benim vaktim doldu. Gidiyorum gül... Gidiyorum...''

Gül dayanır mı hiç bülbüle?

''Gitme!...'' dedi. ''Gitme bülbül! Sen yokken kim söyleyecek bu şarkıyı? Kim konacak dikenli dallarıma? Kal burada. Tomurcuklarım!... Tomurcuklarım açınca senin şarkını onlara kim söyleyecek?''

Bülbül henüz açmamış tomurcuklara baktı.

''Sen!'' dedi. ''Sen varsın ya ey gül! Onlara sen söyleyeceksin şarkımı. Onlar açınca bahar gelecek.''

Sustu bülbül. Elveda’dan önce son sözünü de söylemişti güle. Süzüldü semaya baharın müjdecisi.

Gül ağladı... Ağladı... Tomurcuklar açana dek ağladı. Ve açtı tomurcuklar baharda... Kıpkırmızıydı açan tomurcuklar. Öyle canlıydılar ki her çiçek hayran kaldı onlara. Gülü uzaktan gören hemen tanırdı. Gül, açan tomurcuklara hep bülbülü anlattı:

''Bir meltem esti. Büyük bir gölge belirdi üzerimde. Sonra gölge küçüldü küçüldü...'' diye başlardı bülbül anlatmaya.

Genç güller bülbülü öyle sevdiler öyle sevdiler ki her meltemde onu hissettiler... Her gölgede onu beklediler...

ALINTI