> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Edebiyat Eserleri > Makale Dünyası > En Büyük Telaşımız Rızkımız
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: En Büyük Telaşımız Rızkımız  (Okunma Sayısı 658 defa)
09 Aralık 2010, 08:57:19
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« : 09 Aralık 2010, 08:57:19 »



En Büyük Telaşımız:Rızkımız


İki tane "basit elektrik devresi" var.

1.deki devrede seri bağlı yedi tane anahtar vardır.Bu anahtarların hepsi kapalı olduğu için devredeki ampul yanar.

2.'deki devrede yedi tane anahtar vardır. Ancak bu­rada bir anahtar (yedinci) açık olduğu için bu devredeki ampul yanmaz.

 

Seri bağlı bir devrede yedi tane değil, 700 tane anahtar ol­sa bu devredeki ampulün yanması için 700 anahtarın da ka­palı konuma gelmesi şarttır; 700 anahtardan 699 tanesi kapa­lı olsa da sadece bir tanesi açık olsa devredeki ampul yine yanmayacaktır.

 

Seri devrenin bu özelliği ile rızkımızın bize ulaşması ara­sında bir paralellik, bir benzerlik vardır.

 

İstisnasız bütün in­sanlar, rızıklarını temin etmek için bir iş ararlar. Buldukları bir işte çalışır ve çalışmalarının karşılığında bir ücret alırlar. Bu ücretle bakkala manava giderler, kendilerine uygun yi­yecekleri alırlar.

 

Bu yiyeceklerin kimini pişirmeden, kimini pişirdikten sonra yerler. Yedikleri yiyecekler önce ağız, son­ra mide ve bağırsakta sindirilir. Sindirim tamamlandıktan sonra kan vasıtasıyla hücrelerimiz beslenir ve hayat devam eder. Hayatımızın devamı için bu basamakların hepsinin gerçekleşmesi gerekir. Tıpkı seri devredeki ampulün yan­ması için devredeki bütün anahtarların kapalı olması şartı gibi...

 

Yiyeceklerimize ulaşabilmek için elimizdeki maddî im­kânlar seri devredeki sadece bir anahtarı temsil ederler. Bu seri devrede para pul gibi servetin dışında birçok anahtar bulunmaktadır. Yiyeceklerimizin olması için her şeyden ön­ce koskoca bir kâinat olması gerekmiyor mu? Bu kâinatta yiyeceklerimizi pişiren güneş gibi bir soba olması gerekmi­yor mu? Tarlalarımıza, bahçelerimize diktiğimiz ağaçların sebzelerin topraktan en güzel şekilde yararlanmaları gerek­miyor mu? Bağlarda bahçelerde yetişen bu yiyecekler, ağız yoluyla vücudumuza gönderildikten sonra vücudumuzda seri bir işleme tâbi tutulmuyor mu? Aldığımız gıdaların vü­cudumuzda ete, deriye, kemiğe, saça, kana, tırnağa dönüş­mesi bizim kontrolümüz dışında olmuyor mu? Kanın olu­şumu, kan vasıtasıyla hücrelerimizin beslenmesi, bunların hepsi hayatımızın devamı için gereken işlemler değil mi? Bütün bunlar canlılığımızın devamı için kapalı konumda ol­ması gereken anahtar rolünde değil mi?

 

Baştaki elektrik devrelerinde lâmbanın yanması için seri bağlı bütün anahtarların kapalı duruma gelmesi zorunlulu­ğunu hatırlatmıştık. Evet, seri devredeki ampulün yanması için bütün anahtarların kapalı konuma gelmesi şarttır.

 

Rızkımızın bize ulaşması için, cebimizdeki para, seri dev­redeki anahtarların sadece bir tanesidir. Bunu şimdi düşünelim.

1             2            3                   4                   5             6            7

/             /            /                   /                  /              /             _
güneş Toprağın Topraktaki Mevsimler  Su     Sindirim  Cebimizdeki

           oluşumu  elemanlar                                   olayları        para

 

= Doğumda bize depo edilen enerji kendimizden değil

 

Bu şemada insan hayatının devamı için birbirine seri ola­rak irtibatlı ihtiyaçlarımızın çok az bir kısmı gösterilmiştir. Bir fikir edinmek açısından yeterlidir sanırım.

 

Bu şemada yedinci anahtar, cebimizdeki parayı temsil etmektedir. Ce­bimizde vagonlar dolusu para olduğunu kabul ediyoruz ve yedinci anahtarı kapalı konumda gösteriyoruz. Ancak çok açık bir şekilde görülmektedir ki rızka ulaşmamız için para yeterli değildir ve ihtiyaç duyulan diğer öğeler bizim tama­men kontrolümüz dışındadır. Örneğin güneşi söndürmeden yakacak ne bir gücümüz ne de bir ilmimiz vardır. Bu konu­da sadece âciz değil, âcizoğlu âciziz...

 

Toprağın oluşumuna bir katkımız var mı? Toprağa depo edilen elementlerin hangisini insanoğlu koymuştur? Rızkı­mızın oluşması için topraktaki elementleri atın bir kenara, toprakta yaşayan solucanlara bile muhtacız... Nedeni açık: Solucanlar topraktaki zararlı bakterileri temizlemiyor mu?

 

Yine toprağı havalandırarak ekinlerin büyümesine katkıda bulunmuyorlar mı?... Yine suyun ekinlerimize ulaşması için rüzgârı, yağmuru, karı, dağları, okyanusları düşünün. Han­gisine bir katkımız oluyor? Hiçbirine...

 

Biz sadece para bulunca her şey yolunda biliyoruz. Ha­yır, para her şey değil. Rızkımız için solucandan güneşlere kadar, elementlerden gezegenlere kadar yüzlerce sebebi ha­zırlayıp bize amade kılan bir "kudret" var. Ve o "kudret," rızkımızda en basit sebep olan paranın da elimize geçmesin­de bizi kesinlikle unutmaz.

 

Çünkü bu devrede sadece bir anahtar açık kalsa, "hayat" denilen bu canlılık ampulü yan­mayacaktır. "Hayatı veren," onun devamı için bütün anah­tarları kapalı konuma getirecektir. Buna bütün kalbimizle inanalım...

 

Paranın elimize geçmesi de bizim için bir imtihan. Bizim cüz-i kudretimize bu konuda görev verilmiştir. Bu görevi Allah'a olan güven duygusuyla yerine getirmeye çalışırsak hem dünyada tasasız, hem ukbada cezasız olacağız.

 

Her yeni gün, bizim için yeni bir hayatın ikramıdır. İşi­miz var ise o işi edeple ölçüyle yapacağız; işimiz yoksa boş lâf boş hayalle günümüzü geçirmeyeceğiz, daha iyisini bu­luncaya kadar mutlaka elimizden bir şeyler yapmaya çalışa­cağız.

 

İş yaparken gurur ve kibirlerimizi ezmemizde dinen bir mahzur yok, bunu unutmayalım. Bir yerde müdür olarak çalışırken işinden olmuş bir arkadaşı, bir çanta içinde pazar­larda, kahvehanelerde kol saati satarken görmüştüm. Bu ar­kadaşın ellerinden değil, ayaklarından öpesim gelmişti!

 

Her doğan gün yapabileceğimiz ne ise onunla meşgul olalım. Eğer yataktan kalkamayacak kadar hasta isek rızkı­mız bir kâse çorba olarak önümüze gelir. İnanmazsanız has­talara sorun... Ama sağlıklı, elimizi kolumuzu kullanacak durumda isek, son anahtarın kapalı konuma gelmesi için, bize verilen görevi Allah'a güvenerek huzur içinde yerine getirmeye çalışmalıyız...

 

Yakup Yasir

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: En Büyük Telaşımız Rızkımız
« Posted on: 25 Nisan 2024, 00:34:37 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: En Büyük Telaşımız Rızkımız rüya tabiri,En Büyük Telaşımız Rızkımız mekke canlı, En Büyük Telaşımız Rızkımız kabe canlı yayın, En Büyük Telaşımız Rızkımız Üç boyutlu kuran oku En Büyük Telaşımız Rızkımız kuran ı kerim, En Büyük Telaşımız Rızkımız peygamber kıssaları,En Büyük Telaşımız Rızkımız ilitam ders soruları, En Büyük Telaşımız Rızkımızönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes