> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Edebiyat Eserleri > Makale Dünyası > Dua kaderi değiştirir mi?
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Dua kaderi değiştirir mi?  (Okunma Sayısı 567 defa)
05 Eylül 2010, 04:51:47
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 05 Eylül 2010, 04:51:47 »



     Kader Allahın bilgisidir, ezelidir, zaman ve mekân dışıdır. Kader bilgisi evren doğmadan da, kıyamette de sonsuzlukta da aynen var olacak. Kaderden kastımız, evrenin yaradılışından cennet cehennem yolculuğuna kadar tüm zaman-mekân akışını içeren olacaklar bilgisidir.

Kaderi anlamadan bu soru sorulamaz. Kader, yani Allahın bilgisi değişmez. Allah sonradan düşünmemiş, sonradan algılamamış, sonradan öğrenmemiştir. Tüm sonradanlıklar eksiklikten doğar ki, Allahın bilgisi, kudreti, iradesi mutlaktır. Allahın zamansız-mekânsız zatı için öncelik, sonralık imkânsızdır. Allah sadece tecellisiyle önceden ve sonradandır, zatıyla değil.  Zatının önceliği sonralığı imkânsız olanın bilgisinin önceliği sonralığı da imkânsızdır.

Böyle düşününce, yeni bir soru geliyor. Kader bilgisi değişmeyecekse, geleceğim de değişmeyeceğine göre neden çalışayım veya benim suçum ne? Bu soru da bir mantık oyunudur.

Ne değişmeyecek? Siz Allahın bilgisini mi biliyorsunuz? Yani kötü bir gelecek yaşayacağınızı biliyor da, bunu mu değiştiremeyeceğinizi varsayıyorsunuz? Bilmediğiniz-bilemeyeceğiniz bir geleceği değiştirmekten nasıl söz edebilirsiniz?


Tamam da, Allah önceden biliyor ya, belli ya… O hayalen ve mantıken bildiğimiz belli olan şey…

Bu sözde de sorun var: Allah’ın bir şeyi önceden bilmesinden söz edilemez; çünkü O evvel-ahir, zahir-batın olarak tecellisiyle tüm âlemi kuşatan, zatıyla zaman-mekân dışı bir varlıktır. O ne önceden bilir, ne de sonradan, o uzay-zamanın dışından bilir. Sorunumuz, uzay-zamana kilitli mantığımızın bu durumu anlayamaması, ısrarla Allah’ı zamanın içine çekip önceye, sonraya kaydırmaya çalışmasıdır. Balık suyu anlamaz, evrenin sadece varlığına tanıklık eden, yokluğunu ancak küçük yok oluşlarla kıyaslayarak ve hayalen tahmin edebilir.

Mantığın anlamadığı bu durumu açıklamak için küçük bir ışık sunacağım –ki detaylı tartışmasını Sonsuzluk Yolculuğu kitabımda yaptım: Allah öyle bir kudrettir ki, O bir şey irade ederse, sadece “ol der ve hemen olur.”  Bu açıdan aslında tüm evreni irade etmiş, evren de olmuştur. Hem de tüm evren ve birden ve zamansızlığın içerisinde yaşanan zaman formunda… Bu ol deyip olması, Allahın varlığına göredir; bize göre ise “o bir anda olan” hala olup gidiyor, çünkü aslı bir an olan şey dev bir uzay-zaman akışıdır.

Bunu da anlatabilmek için küçük bir mantık paylaşacağım: Allah öyle bir kudrettir ki, zamansızlık içinde bir anın uzay-zamanını yaratır ve o bir anlık uzay-zamanın içerisine milyarlarca yıl sığdırır; o yılların bir köşesine de farklı uzay-zamanlar yerleştirir. Nihai balonun zamanı bir an, içindeki ise milyarlarca yıldır. Bir anlık dış balon söndüğünde, içinde aynı anda milyarlarca yıl yaşamış balon da ömrünü tamamlamış, onunla birlikte sönmüştür.

Zaman sanıldığı gibi evren ötesi bir sabite dayandırılabilecek bir ölçü değildir. Bir evren düzeyindeki göz açıp kapama süresinde, öteki evrende binlerce yıl yaşanabilir. Bu farklılığa yol açan, mekânın en derindeki tekrarlanma-değişim hızıdır. Zaman algısı da, zaten olay kesitlerinin bilinçte algılanma yoğunluğuna göre oluşur.  Bu evrende zamanı belirleyen, maddeyi oluşturan ışığın hızıdır ve bu hız değiştiğinde bilimsel zamanlar değişir; farkındalık değiştiğinde de algılanan zamanlar değişir. Mekân yoksa zaman da yok olur. Mekânsız bir varlığın bir saniyesinden söz edilemez.

Ruhu anladıkça, farklı zamanların tek bir bilincin şimdi zamanında nasıl toplanabildiğini daha net hissedebiliyoruz. Ruh sayesinde insan asırlar öncesinin gerçeğini asırlar sonrasının hayaliyle, şu andaki mekândaki verileri, dünyanın pek çok mekânındaki verileriyle tek bir idrakte birleştirebiliyor. Hepsini şu andaki bilinçte yaşayabiliyor. Ruh madde zindanında hapsolduğu halde geçmiş geleceği bu kadar yaklaştırabiliyorsa, bir de mutlak bağımsızlığını hayal edin.

Bu kadarcık bilgi yetmeyecek biliyorum.. Belirttiğim kitaba başvurabilirsiniz. Şunu söyleyeceğim bu bağlamda: Kaderin bu muhteşem derinliğini anlamadan kaderden söz etmek, kaderle ilgili tartışmalar yapmak insanı mantıklı ve ikna edici bir sonuca ulaştırmaz.

Dönelim soruya… İşte bir anın içindeki bu uzun serüvenli uzay-zamandaki insanın geleceğinde duasının büyük rolü vardır. Allahın ezeliyetten bildiği, sizin yarın, ötekinin bin yıl sonra ne isteyeceğidir. Bu açıdan duanın kaderi değiştirmesi değil, duanın ilahi kabul üzerinden kaderi biçimlendirmesi demek anlamlıdır. Peygamberimiz (asm) duanın geçmişe ve geleceğe etkileri olduğunu söylerken bu anlamı ifade etmiştir. Geçmişteki günahlarınızın affedilmesine, bu yolla da kötü geçmişin yol açacağı gelecekteki musibetlerin temizlenmesine vesile olması yani..

Buradaki değişme de, bu aşaması itibariyle ezeli kader değildir. Şu kast ediliyor: Kader Allahın olacaklara dair bilgisidir, ama bu olacaklar serüveni kuralsız, ilkesiz, şartsız seçilmemiştir. Bunlara, kaderi, yani nihai ilahi seçimi-iradeyi biçimlendiren ilahi ilkeler diyelim… Peygamberimiz (asm) ve Kuran bunları açıklıyor.. Şükürsüz fakirleşir, anne-babaya isyan edenin bereketi, ömrü azalır vs. İlahi ilkeler açısından, geçmişte yaptıklarımız, gelecekte başımıza gelmesi gereken bir dizi alternatifler oluşturur. Biz bugünü değiştirdikçe gelecekteki alternatifleri de bize emrettiği ilkelerine göre Allah değiştirir. Her insan geçmişinden etkilenen alternatiflerle dolu bir gelecek bilgisiyle yaşamayı sürdürüyor. Bu sistemi Ruhsal Zekâ kitabımın son bölümünde açıkladım.

Adam zinaya dört nala gidiyor. Bir ay sonra düşecek ve o gün de bir kazada ölecek diyelim. Yaptıkları ilahi ilkelere vurulunca, geçmişi yüzünden bu geleceğe layık olmuş. Bu aşamadaki bilgi yazılıdır, akış düzeni açısından kayıtlarda mevcuttur. Bunları ilahi izinle rüyalarda vs görmek mümkündür. Muhtemeldir ki melekler de bu aşamadaki bilgiye muttalidir. Ancak bunlar yazılıp silinir, değişir, yenilenir.

Aynı kişi, bugün çok içten tevbe etti, işte bunu yapacağını, nurani genişlikle de olsa zamanın içinde yaşayan melekler bilemez, bugün veya şu an insanın iradesiyle ne yapacağını sadece mutlak zatıyla mahlûk âlemin ötesinde olan Allah bilebilir. Kuantum fiziği açısından, zamanın içindeki bir varlığın bir saniye sonrasını tahmin dışında bir yolla bilmesi imkânsızdır.

Dolaysıyla kişinin başına şunların bunların geleceği yazılarda belli olsa da, onlar geldiğinde ne yapmayı seçeceğini zatıyla zaman-mekân dışı olan Allahtan başkası bilemez.  Nihayet tevbesi kabul edildi ise, gelecekte layık olduğu o yazılı durum ortadan kalkar, ilkeler açısından önünde yeni alternatifler konumlanır; adeta geleceği yeniden yazılır.

Kader dediğimiz nihai, ezeli bilgi ise bu sürecin tamamını kapsar. Başına gelmeye hazırlananları da, onlardan değişecek olanları da.. Dua edeceğini de, tevbe edeceğini de vs.. Allah ezeliyetten bilir.

Sonuç olarak kader yani Allahın bilgisi değişemez, çünkü sınırsızdır; çünkü zaman-mekân türünden değildir; zaman-mekânda olan olmayan, olacak olmayacak, değişecek değişmeyecek her şeyi kapsar.

Şüphesiz bu sürecin her adımı insanın iradesine bağlanmamıştır. Yığınlarca olay insan iradesiyle ilgisiz gerçekleşir; hayata, ilahi izne bağlanan binlerce irade, zaman, mekân vs dâhil olur.

Ancak, burada herkes kendi iradesini bilir. Zaten herkes de sadece kendi iradesiyle seçtiğinin şimdi veya gelecekteki doğrudan veya dolaylı sonuçlarından sorumludur.  Belki bu yazı geçmişteki meraklarınızın kabulü nedeniyle karşınıza çıkarıldı. Ama, şimdi bu cümleleri kesinlikle özgür iradenizle okudunuz. Neyi isteyerek, neyi istemeyerek yaşadığınızı, neye yaptıklarınızın, neye başka şeylerin yol açtığını kolaylıkla ayırt edebilirsiniz. Kaderi iyi anlamadan insan özgürlüğünü kader ekseninde mantığa vurmak her düşüneni doğru kavrayışa sürüklemeyecektir.

Öyleyse doğru ifade şudur: Dua geleceğimizi değiştirir. Geleceğin değişmesi kader bilgisinin değişmesi anlamına gelmez. Zira kader=geçmiş-gelecek değildir; zaman-mekân üstü ezeli bilgidir. Dua ederek veya tutum değiştirerek  gelecekteki belirlenmiş tehlikeden korunmuşsak, bu da kaderde mevcuttur.


Dr.Muhammed BOZDAĞ

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Dua kaderi değiştirir mi?
« Posted on: 29 Mart 2024, 03:09:53 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Dua kaderi değiştirir mi? rüya tabiri,Dua kaderi değiştirir mi? mekke canlı, Dua kaderi değiştirir mi? kabe canlı yayın, Dua kaderi değiştirir mi? Üç boyutlu kuran oku Dua kaderi değiştirir mi? kuran ı kerim, Dua kaderi değiştirir mi? peygamber kıssaları,Dua kaderi değiştirir mi? ilitam ders soruları, Dua kaderi değiştirir mi?önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes