๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Makale Dünyası => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 30 Temmuz 2010, 14:10:14



Konu Başlığı: Dostun kim
Gönderen: Sümeyye üzerinde 30 Temmuz 2010, 14:10:14
Dostun kim!


Uzun yaz günlerine rastlayan bir Ramazan gününde delikanlının canı kadayıf dolması çekmiş

Aramışlar taramışlar kadayıf bulamamışlar Oruçlunun canının çekmesi bazen aş eren kadınları bile aratır

İlle kadayıf diyormuş da delikanlı başka bir şey demiyormuş
Bak oğul demişler Bu sıcakta kurt da kuş da uykuda Kafadan akıl uçuyor sıcağın hükmüne yenilip

Canım çekti diyorsun da oruçsun unuttun mu! Nefsini terbiye edeceksin Fırın yakan yoktur Fırın yakan olmayınca kadayıfı nereden bulacağız da dolmasını yapacağız

Gel sen bu sevdadan vazgeç Buz gibi ayran, buz gibi karpuz Bu sıcakta kadayıf dolmasını yememek daha evladır

Delikanlı yok demiş ille de kadayıf

Bakmışlar söz dinlemiyor uzak mı uzak bir yeri tarif etmişler

Nasıl olsa gözünde büyür, şu sıcakta kadayıf alacağım diye kendini vurmaz yollara

Şehrin demişler girişinde Eski bir fırın vardır Orada yaşlı bir usta olacak Tek başına çalışır Hayattaysa muhakkak fırınını yakmış, kadayıfı tepsilere dökmüştür

Delikanlı ta oraya gidilir mi dememiş adresi tekrar tekrar tarif ettirip düşmüş yola

Yol uzun Hava sıcak

Kendisine verilen tarife göre bir fırının önüne gelmiş

Bakmış bacasından duman tütüyor

Tamam demiş yakmış işte usta fırını

Selam verip içeri girmiş Lakin selamını duymamış kolları sıvalı ateşin başında eğleşen usta

Delikanlı ustanın dudaklarının kıpırtısına takılmış Bir müddet seyretmiş La ilahe illAllah La ilahe illAllah

Dudakların kıpırtısı zikre teslim

Tekrarlamış delikanlı selamını

Üçüncü tekrarda kendisini işine mi yoksa zikre mi kaptırdığı anlaşılamayan usta nihayet duymuş delikanlının sesini

Selamını almış, bir an delikanlıya bakmış ve kadayıfları hazırlamaya zikrini çekmeye devam etmiş

Yaşlı adam tam fırının önünde

Lakin ne bir şikayet var dilinde, ne halinde bir perişanlık Sanki limonata gibi bir havada keyif ile işini yapmaya devam etmektedir

Delikanlı yaşlı adama bakmış bakmış

Yaşlı adamın kemikleri sayılabilecek kadar kuru bedenine

Sakalının beyazına ve yüzündeki o mutmain ifadeye Bir anlam verememiş Nasıl oluyor da böyle çalışmaya devam ediyor demiş

Havanın sıcaklığından bir bahis açmayı denemiş Mecbur olmasam şu ateşin başında, şu mübarek gün kendimi bunca yorar mıyım türünden bir şikayet bekleyerek

Dayı demiş hava da pek sıcak

Yaşlı adam delikanlıya kısacık bakmış Elindeki tepsiyi fırına sürerken, ya demiş öyle diyorlar

Ateş yakar Rüzgar savurur Yağmur ıslatır Kar dondurur

Ama ateş de,rüzgar da kar da Allah dostları için kendilerini bir ikram gibi sunarlar Yalnız Allah'ı dost edinenlere Allah da kainatın bütün nimetlerini kuluna dost ederek mukabele eder O zaman ateş yakmaz yağmur ıslatmaz olur

Lakin yanlış oldu sözüm Allah'ı dost edinenler değil Yalnız Allah'a kulluk edenler, yalnız Allah'tan korkanlar olmalıydı doğrusu Neden mi? Hzİbrahim bile, -ki o “Biz İbrahim'i dost edindik” iltifatına muhatap olmuştur- kulluğum aklıma gelince dostluğu unutuyorum diyerek gece gündüz kendisini ibadete vermiştir

Allah'a kul olabiliyor muyuz? İşte bütün mesele bu! Olduğumuzu söylüyorsak, öyleyse niye yelden oynaşıp duran saman çöpü misali şu dünyada tuttuğumuz yer!


Fatma K Barbarosoğlu