๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Makale Dünyası => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 08 Ekim 2010, 16:48:01



Konu Başlığı: Diyanetten yükselen gür ses
Gönderen: Zehibe üzerinde 08 Ekim 2010, 16:48:01
Diyanet'ten yükselen "gür ses"

Diyanet tarihinde bir ilki yaşadık. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın resmi ağzından ilk olarak gür bir sesle hakikatin dile getirildiğini gördük.
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Görmez'in ayakta alkışlanan ve yer yer Risale-i Nur'dan iktibas yaparak yaptığı konuşmasının bazı bölümlerini aynen vererek kendilerini burada misafir etmekten büyük bir zevk duyuyorum.

"Üstad Bediüzzaman Said Nursî varlığı, evreni ve kâinatı öğrencinin önüne koyarak, okudukları bir kitap haline getirmiş ve bunun asıl amacının tahkiki iman olduğunu ifade etmiştir.

Kendisine kulak verenlere kâinatın her zerresiyle Allah'ı anlatır, Risaleler okunduğunda kâinatın adeta satır satır Allah adına okunduğuna şahit olunur."

***

"Kedinin mırmırlarında 'Ya Rahim, Ya Rahim' sesini, denizin köpük köpük dalgalarında 'Ya Celil, Ya Cebbar' zikrini duyar. Gecenin karanlıklarında kulak verdiği ağaçların yapraklarından çıkan hışırtılar, gökte bize göz kırpan yıldızlar, tane tane düşen kar ve yağmurlar, gökte bir lamba gibi parlayan güneş, yerde yüzünü rahmete çeviren nazenin çiçek ve tüm canlılar tek bir şeyi, tek bir hakikati haykırırlar: O da Allah'tır.

Üstad, imanı sadece bir akait meselesi olarak değil bir varlık meselesi olarak ele almıştır. 'Beni skolâstik bataklığının içinde saplanmış bir medrese hocası zannediyorlar' diye esefle ifade ettiği sözleriyle kendisini çağın tüm bilimlerine imkânı ölçüsünde vakıf olmuş aydın bir ilim adamı ve bir Müslüman âlimi olarak tanıtır.

Gerçekten de Bediüzzaman çağını aşmış bir mütefekkir ve aydındır. Ona göre, okullarımızda din ilimleriyle beraber fen ve sosyal bilimler birilikte okunursa din-bilim çatışması ortadan kalkacak ve gençler imansız yetişmeyeceklerdir."

***

"Bediüzzaman Said Nursi, imanla ahlakın ayrılmaz bir bütün olduğunu, iman ehlinin aynı zamanda güzel ahlak sahibi kimseler olmaları gerektiğini söyler.

Talebelerinin bu özelliklerini mahkeme salonlarında dile getirirken, bugüne kadar öğrencilerinden anarşiye katılan, bozgunculuk yapan veya memleketin asayişini ihlal eden hiç kimse çıkmamıştır.

Gerçekten de hep müspet hareket etmeye, sürekli ihtilaf ve kavgadan uzak durmaya teşvik ettiği öğrencilerinin ülke barışında oynadıkları rol her türlü izahın üzerindedir.

Bizzat kendisi maruz kaldığı her türlü muameleye rağmen müspet hareketten asla geri durmamıştır. Devletin ve milletin aleyhine teşebbüse ne fiili ne de düşünsel olarak katılmıştır."

***

"Risale-i Nur Külliyatı, ülkemizin tarihinde muhtelif dönemlerde mahkemelerde yargılanmıştır. Bu mahkemeler bilirkişi desteğini almak için Diyanet İşleri Başkanlığı'na müracaatları olmuştur.

Türkiye'nin en zor zamanlarında, Diyanet İşleri Başkanlığı'nca bu mahkemelere verilen 17 bilirkişi raporunu okuduktan sonra iç dünyamda oluşan coşkuyu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bu raporlarda risalelerle ilgili menfi bir tek kelimenin olmayışını, başkanlığın tarihine şerefle yazılması gereken bir belge olarak kaydedilmesini düşünüyorum.

Rize Müftüsü Yusuf Karaali'den Diyanet İşleri Başkanlığı'nı 25 yıl sırtında taşıyan Ahmet Hamdi Akseki ve Ali Rıza Hakses'e kadar Heyet-i Müşavere'de yer alan bu büyük alimlerden her birisi 'henien leküm/kutlu olsun' mesajını hak etmiyorlar mı?"

Görmez Hocamız bu konuşmasını 3 Ekim Pazar günü İstanbul İlim ve Kültür Vakfı'nca organize edilen 9. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu'nda yüzlerce ilim adamının ve 20 bine yakın dinleyicinin katıldığı Sinan Erdem Spor Salonu'nda yapmıştı.

Mehmet Paksu