Konu Başlığı: Dindar olmak kafada ve kalpte Gönderen: Zehibe üzerinde 07 Şubat 2014, 01:16:10 İlahiyat Sıralarında Dekolteli Bir Kız Leyla! -yazı bir zamanı kapsasa da genel kanaatimiz devam etmektedir - Doğunun küçük bir şehrinden üniversite giriş sınavında derece yaparak gelmiş ailesinin tek kızı ve umududur Leyla. Ailesinin zoruyla imam hatip lisesinde okumuş bir imam çocuğudur. İ.H.L de okurken hep büyük şehirde okuma hayalleri kurmuştur. Çünkü böylece özgürlüğüne kavuşacak istediği gibi gezecek, istediği yerlere gidebilecek istediği şekilde giyinebilecektir. Önüne hedef koymuş ve çok çalışarak iyi bir üniversitenin din kültürü öğretmenliği bölümünü kazanmış İ.H.L'nin katsayı mağdurlarındandır. Ve bir ramazan ayında Leyla batıdaki büyük bir şehre gelir biraz çekincen biraz korkak bakışlarla öğrenci evinde ilahiyat okuyan arkadaşlarıyla tanışır ama onlardan biraz farklıdır. Onların arasına karışmaz, okuldan geldikten sonra odasına kapanır ,bazen yüksek sesle ağlar bazen yemekte kulağında kulaklık müzik dinler yemek yerkende sağa sola sallanarak hafiften dans eder. Arkadaşlarının tuhaf bakışlarına bile aldırış etmez. Gün geçtikçe Leyla iyice değişmeye başlar. Bir gün eve dizlerinden çok yukarıda olabilecek mini bir etek almış olarak gelir. Leyla artık evden çıkıp köşeyi döndükten sonra başörtüsünü çıkarıp çantasına koyar çünkü örtülü gezmekten utanır bu modern büyük şehirde. Okulda zaten başörtüsü yasaktır. (Yıl 2008 - 2011 ) Okuldan eve gelirken çantasından çıkardığı başörtüsünü tekrar iğreti bir şekilde takıp ev arkadaşlarına selam bile vermeden odasına çekilir Leyla. Haftasonları gidecek yeni yerler bulur, kızlı erkekli müzik gruplarıyla vakit geçirmeye başlar. Boş vakitlerinde ise aynanın önünde saçlarına şekil verir, yüzüne farklı renklerde makyaj denemeleri yapar. Zaman sonra artık Leyla'nın da bir gitarı vardır. Borçlanarak aldığı gitarını evde saatlerce çalmaya uğraşır. Arkadaşlarının namaz, tesettür telkinleri hiç ama hiç fayda vermez Leyla'ya. Artık daha çok paraya ihtiyacı vardır ve ailesinden her para isteyişinde bağırmalar ve tartışmalarla kapanır telefon. Leyla’nın en büyük rehberi kendi dilince rock şarkıcısı kadındır. Her sabah başucuna astığı şeytani bakışlarla poz vermiş kadının resmini öper tazimle , posterin üstünde yazan şarkı sözlerini okur "tapıyorum bu kadına "der. Ev arkadaşlarıyla arası iyice açılır iyice başına buyruk hareket eder. Kimin ne söylediği umurunda değildir. Nefsini bir türlü alt edemez, sahte pembe dünyanın cazibesi nefsine daha hoş gelir. Eve geç gelmeye başlar ve her defasında bahaneler uydurur. Sonunda evden ayrılır Leyla başka bir eve gider ama orda da anlaşamaz kimseyle. Derken Leyla açık kızların bile dikkatini çekecek kadar açılıp saçılır. Annesi her gün arkadaşlarına yalvarır "Leyla'ya sahip çıkın ben ulaşamıyorum kayıp gidecek yavrum" der. Ama Leyla çoktan kapatmıştır kendini manevi aleme ve baba "benim Leyla gibi bir kızım yok " diyerek reddeder onu. Leyla neden Kuran’ı değil de bir şarkıcının sözlerini rehber edinir , neden Allah (cc) ve Rasulullah (sav) ın sevgisi gönlünü doldurmaz da rock şarkıcısı bir kadının hayaliyle yatıp kalkar. bir imam çocuğu neden namaz kılmaz, neden oruç tutmak istemez. Evet Leyla televizyonun, internetin, modern dünyanın sunmuş olduğu sahte pembe dünya ile imam hatip sıralarının sunmuş olduğu cansız, şevksiz,yaşanmayan pratiğe dökülmeyen bir dini hayatın ortasında kalakalmış bir kızcağız. Modernitenin , sekülerleşmiş dünyanın kapıp arslanlara yem ettiği ülkede Leyla tek başınadır ve hak bildiği yolda yalnız ve yılmadan yürür. Bir kaç sene sonrası bir Din Kültürü Öğretmeni olup gelecek nesillere belki de sizin evlatlarınıza dini anlatıp bozuk nesiller yetiştirir. Dini eğitim vermeye liyakat kazanamamış dini anlatmada başarı seviyesi Türkçe ve matematik sınavıyla ölçülmüş bir ülkede Leyla öğretmen ve onun modernizeyi empoze ettiği ve dini gereksiz bir şey olarak algılayan bir nesil onun ellerine teslim edilmiştir artık. Leylaların sayısı hiçte azımsanacak gibi değil bu ülkede. Leyla gerçekte var olsa da bir semboldür aslında. Bu çocuklar seküler dünyanın çarptığı on iki on beş yaşına kadar modern ve karma eğitim ortamından geçmiş sonra ihl'ye aile zoruyla gelmiş hangi dünyayı yaşasam diye iki arada kalmış yalpalayan çocuklar. Modern dünyanın ve 28 şubat sürecinin birer bozuk meyvesidir Leylalar. Birer eğitim zayiatıdır. 3 senelik öğrenim hayatına sığdırılmaya çalışılan dini bir hayat ve ailelerin her şeyi okuldan beklemesi sonucunda dine karşı prematüre kalan yürekler. Halbuki dini eğitim süreci bir ömre yayılır. Bizler artık çocukalarımızın dindarlığının ölçüsünü ya birkaç yıllık ihl eğitimine ya bir iki senelik Kur'an Kursu eğitimine bağlarız. Bu çocukların sırtlarına taşıyamayacağı yükleri yükleriz. Allame-i cihan olduklarını zannederek onlardan gördüğümüz en ufak bir hatayı bile "sen nasıl imam hatip öğrencisisin" "ne biçim Kur'an Kursu talebesisin" “Sen nasıl bir ilahiyat eğitimi aldın” diye başa kalkarız. Ama bu çocuklar ne dini tam manasıyla özümseyebilmiş ne İslam'ın asgari düzeyde nasıl yaşanacağını kestirebilmiş, bunu ne aile ne de bir kaç yıllık okul hayatı verebilmiştir. Sonuçta her insan bu dünyaya imtihan için gönderilmiş kimisi bu zor sınavı aşabilmiş, kimisi yalpalayarak gitmiş kimisi takılıp yollarda kalmıştır. Demek ki dindar bir insan olmak Kur'an'ı hayata rehber edinmek,Allah ve Peygamber sevgisi ile dopdolu birer mü'min olmak ne okul sıralarından ne hocaların bir kaç saatlik anlatımından geçer. Dindar olmak kafada ve kalpte biter. Yürek bu ulvi aşkla çarpmazsa hangi profesör, vicdana, yüreğe ALLAH'ı (cc) yerleştirebilir. Bu ülkede haftalık 1- 2 saatle din bir kültür olarak sunuluyorsa, din eğitimimiz aile elinden ve vicdandan çıkıp okullara bırakılmışsa bunun doğurduğu manevi boşluktan çocuklar dağlara çıkıp anarşist oluyorsa, hapishanelerde, ıslah evlerinde tutukluların sayısı giderek artıyorsa, kütüphaneler -tabiri caizse- sinek avlıyorsa, çalma, adam kayırma almış başını gitmişse, sokaklarda ahlak seviyesi irtifa kaybetmişse,gençler birbirlerinin en kutsal varlıklarına annelerine pervasızca laf edebiliyorsa, ismi Ahmed, Muhammed, Ayşe, Fatma olan binlerce genç ateizmin karanlık dehlizlerine dalmışsa…vs. vs. vs.... Takdir ulu Türk Milletinindir ! Zübeyde Meryem Şakar Kaynak : Risale Ajans Konu Başlığı: Ynt: Dindar olmak kafada ve kalpte Gönderen: Ceren üzerinde 07 Şubat 2014, 02:38:50 Dindar olmak imanını kalbinde tasdik,dilinde de ikrar etmektir.Onu hissetmek ve öyle yaşamaktır.Rabbim hem kendimizi,hemde Müslüman kardeşlerimizi kurtarmayı nasip etsin bize.
Konu Başlığı: Ynt: Dindar olmak kafada ve kalpte Gönderen: DİLAN 8-D üzerinde 07 Şubat 2014, 12:02:40 . Demek ki dindar bir insan olmak Kur'an'ı hayata rehber edinmek,ALLAH ve Peygamber sevgisi ile dopdolu birer mü'min olmak ne okul sıralarından ne hocaların bir kaç saatlik anlatımından geçer.
Konu Başlığı: Ynt: Dindar olmak kafada ve kalpte Gönderen: Rabia nur kaplan 8.D üzerinde 07 Şubat 2014, 12:10:22 . Demek ki dindar bir insan olmak Kur'an'ı hayata rehber edinmek,ALLAH ve Peygamber sevgisi ile dopdolu birer mü'min olmak ne okul sıralarından ne hocaların bir kaç saatlik anlatımından geçer. gerçekten çok haklısın dilan kardeşpaylaşım için teşekkürler... Konu Başlığı: Ynt: Dindar olmak kafada ve kalpte Gönderen: Burcu 8D üzerinde 25 Şubat 2014, 16:02:05 Çok önemli bir konuya değinilmiş bu ülkede nice leylalar var ki herşey den uzak gerçekten yazık
Konu Başlığı: Ynt: Dindar olmak kafada ve kalpte Gönderen: Hanife Ls 1 üzerinde 25 Şubat 2014, 17:08:14 Dindar olmak kısaca islamın koyduğu temel ibadetlerin yanı sıra güzel ahlak sahib olmak demektir.Zira İman-amel miman ile Ahlak birbirine bağlı şeylerdir.Dindarlığın Temelinde ortaya konulan dinî tutum, deneyim ve davranış biçimini, başka bir ifadeyle inanılan dinin emir ve yasakları doğrultusunda yaşamayı ifade eden dindarlık; inanç, uygulama, bilgi, duygu, ahlâk ve etki gibi boyutlarıyla gerçekleşir.
İslâm dini, ideal dindarlığın makbul olmasını, onun insan tarafından iyi niyet veya samimiyet, yani ihlâsla, bilgi temelinde ve güzel bir biçimde gerçekleştirilmesine bağlar. Esasen ihlâslı dindarlığın süreklilik kazanması, bilgiyle mümkündür. Dindarlık bilgiye dayanmalıdır, ancak dindarlık, güzelleştirilmez, başka bir ifadeyle “güzel” bir biçimde gerçekleştirilmezse, insanın ruhuna hitap etmez, sübjektif ve objektif düzlemde sağlıklı bir zeminde varlık bulamaz. Ruha gıda veren ve sağlıklı ilişki zemini meydana getiren dindarlık, “güzel dindarlık”tır. Ve maalesef Leyla'da bunların hiçbiri yokturrrrrr Konu Başlığı: Ynt: Dindar olmak kafada ve kalpte Gönderen: Zehibe üzerinde 26 Şubat 2014, 00:39:30 Rabbim gençlerimizi sıratı mustakimden ayırmasın, başörtüsü serbest oldu fakat tesettürün içi boşaltıldı...
Konu Başlığı: Ynt: Dindar olmak kafada ve kalpte Gönderen: Ceren üzerinde 26 Şubat 2014, 00:57:06 Din dil ile ikrar,kalp ile tasdikle olur.İçten,samimi bir şekilde Allahın emirlerine uygun yaşayınca olur.Dilinin,kalbinin aynı anda,aynı şeyi demesiyle olur.Dindar olmak Rabbime aklınla da,kalbinle de,dilinle de teslim olmaktır.
|