> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Edebiyat Eserleri > Makale Dünyası > Biraz Cidiyet Lutfen..!!!
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Biraz Cidiyet Lutfen..!!!  (Okunma Sayısı 982 defa)
06 Kasım 2009, 01:28:14
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 06 Kasım 2009, 01:28:14 »




BİRAZ CİDDİYET LÜTFEN!...

 

EBUBEKİR SİFİL


Bugünden başlayarak birkaç yazı halinde, bir internet sitesinde Sünnet/Hadis konusunda ileri sürülen bazı iddiaları kısaca mercek altına alacağım. “Kur’an İslamı” sloganının bizi nereye çağırdığı meselesi, dinî, siyasî, kültürel nokta-i nazardan ciddi analizler gerektiriyor olmakla birlikte, burada meselenin sadece ilmî veçhesi üzerinde duracağım.

 

Konuyla ilgili olarak elektronik posta adresime iletilen mesajlardan, sitede ileri sürülen görüşlerin, –İslam Modernizmi’nin yabancısı olmadığımız argümanlarından beslenmekle birlikte– insanımızın bir kesimi üzerinde ciddi etkiler bıraktığı anlaşılıyor.

Ancak birlikte göreceğimiz gibi, söz konusu iddiaların –ilmî bir temele sahip olmak şöyle dursun– son derece acemice kurgulandığı ve ciddiyetten uzak olduğu dikkat çekiyor. İleri sürülen hususların büyük ölçüde Ebû Reyye’nin “Advâ’ ale’s-Sünneti’l-Muhammediyye”sinin, dilimize “Muhammedî Sünnetin Aydınlatılması” adıyla yapılan çevirisi tarzındaki birkaç kitaptan “kes-yapıştır” yöntemiyle ortaya konduğu bir yazıdan bundan başkası da beklenemezdi doğrusu…

Maksada geçmeden önce –izninizle–, bilgi sahibi olmadan kanaat sahibi olanlara da bir çift laf etmek isterim: Allah’ın dininin, birkaç kitap okuyarak ya da birkaç internet sitesinde gezinerek “tayin edilebilecek” kadar basite indirgenmesi anlaşılabilir bir husus değil. Ahiretiniz hakkında nasıl bu kadar kolay karar verebiliyorsunuz? Kendinizi, “Bir kitap okudum, dünyam değişti” diyebilecek seviyesizlikte görüyorsanız, bunun, en başta kendinize hakaret anlamına geldiğini bilmelisiniz! Bir kitap okuyarak yahut bir internet sitesini ziyaret ederek dünyasını değiştiren insan, müslümanın sahip olması gereken basiret, firaset ve fetanetten yoksun insandır! Biraz ciddiyet lütfen!..

İşte insanımızın “kafasını bulandıran” siteden birkaç “inci”:

“Hadisleri incelemeye Peygamberimiz’in dönemine giderek ve sonra yavaş yavaş kendi dönemimize gelerek başlayalım. Peygamberimiz’in hadis yazımına izin vermediğini, kendi sözlerinin yazımını yasakladığını hadisçiler bile kabul etmektedir. En doğru kabul edilen iki hadis kitabından biri olan Müslim’de ve Hanbeli mezhebinin kurucusu İbni Hanbel’in Müsned’inde şu hadisi rivayet ederek Peygamber’in kendi sözlerinin yazımını yasakladığını kabul ederler. “Benden Kuran dışında hiçbir şey yazmayın. Kim benden Kuran dışında bir şey yazmışsa imha etsin.” (Müslim, Sahihi Müslim Kitabı Zühd, Hanbel, Müsned 3/12, 21, 33) Darimi’deki hadis ise şöyledir: “Sahabe Allah’ın elçisinden sözlerini yazmak için izin istediler. Ancak onlara izin verilmedi.”(Darimi, esSünen) El Hatib’teki hadis şöyledir: “Biz hadis yazarken Hz. Peygamber yanımıza geldi ve yazdığınız şey nedir? dedi. Senden işittiğimiz hadisler (sözler) dedik. Hz. Peygamber Allah’ın kitabından başka kitap mı istiyorsunuz? Sizden evvelki milletler Allah’ın kitabı yanında başka kitaplar yazdıkları için yoldan çıktılar.” (El Hatib, Takyid, sayfa 33) Tirmizi’den de bunu öğrenebiliriz: “Allah elçisinden sözlerini yazmak için izin istedik, bize izin vermedi.” (Tirmizi, esSünen, K. İlm, sayfa 11)…”

İleride göreceğimiz gibi, hadislerin uydurma olduğu tezini iddiasının temeline yerleştiren bu bakış açısının, hadislerin yazıya geçirilmesinin yasaklandığı iddiasında yine rivayetlerden hareket etmesi hayatî bir çelişkidir. Eğer hadisler hakkındaki temel görüşümüz, uydurma olabilecekleri/oldukları temelinde şekillenecekse, burada ne diye hadislere dayanalım?

Öte yandan konuyla şu veya bu ölçüde ilgilenen herkes bilir ki, hadislerin yazıya geçirilmesi konusunda yasaklama bildiren rivayetler olduğu gibi, serbestiyet, hatta “teşvik” ifade eden rivayetler de vardır. Reşid Rıda ve onun gibi düşünen birkaç kişi, birinci gruptakilerin ikinci gruptakileri nesh ettiği iddiasında ise de, Efendimiz (s.a.v)’in, Ebû Şâh isimli sahabînin talebi üzerine Veda Hutbesi’nin yazılmasını emir buyurduğunu anlatan rivayet gibi birçok delil, yazım yasağının, konjonktürel bazı sebeplerle geçici bir süre için öngörüldüğünü ve bilahare kaldırıldığını ortaya koymaktadır. Hadis Usulü ve Hadis Tarihi ile ilgili eserlerde enine boyuna tartışılmış olan bu meselede sözü fazla uzatmaya gerek görmüyorum.

Yukarıya aldığım satırların devamında, tam bir “hilebazlık” örneği sergilenerek, hadislerin yazıya geçirilmesi ila nihaye yasaklanmış, bunu serbest bırakan rivayetler hiç varit olmamış gibi davranıldığı ve özetle “Eğer hadisler dinin ikinci kaynağı ise yazımı niçin yasaklanmıştır?” dendiği görülüyor. Oysa art niyetsiz bir yaklaşımın, karşıt rivayetleri okuyucunun gözünden gizlemeye çabalamaması ve bunları da dürüstçe gündeme getirip –gücü yetiyorsa– tartışması gerekirdi!

Esasen hadislerin yazıya geçirilmesine Efendimiz (s.a.v) tarafından getirilmiş olan –geçici– yasaklama ile “hadislerin Din’deki konumu” arasında doğrudan ilişki kurmak da bir “el çabukluğu”dur. Zira iddia edildiği gibi hadisler Din’de bağlayıcı bir değere sahip olmasaydı, Efendimiz (s.a.v) hadislerin sadece yazımını değil, “rivayetini” ve bağlayıcı olarak kabul edilmesini de yasaklardı. Oysa Efendimiz (s.a.v)’den, hadislerin rivayet edilmesini ve Din’de ölçü olarak alınmasını yasaklayan herhangi bir söz/tavır rivayet edilmiş değildir.

Tam aksine, hadislerin başkalarına aktarılmasının Efendimiz (s.a.v) tarafından teşvik edildiğini gösteren birçok rivayet mevcuttur. Konuyla ilgili herhangi bir kitaptan kolayca tahkik edilebilecekleri için burada ilgili rivayetleri tek tek zikretmeyi gereksiz görüyorum.

HADİSLERİN SAYISI NİÇİN ARTMIŞ?

 

Mal bulmuş mağribîlerin elinde tedavülde bulunan bir başka husus da bahse konu internet sitesinde şöyle ifade ediliyor:

“Ahmed Emin, hadis uydurmacılığının tablosunu gösteren şu zeki tespiti yapar: “İginçtir ki eğer hadisleri açıklayıcı bir şekilde ele alacak olsak piramit biçiminde olduğunu görürüz. Piramidin tepesi Allah’ın elçisinin dönemi olup aşağıya indikçe piramidin eni artmaktadır. Piramidin temeline vardığımızda Peygamber döneminden ne kadar geniş olduğunu farkederiz. Halbuki makul olan tersidir. Çünkü Peygamber’in yanında olanlar hadisleri (Peygamber’in söylediklerini) en çok bilenlerdi. Sonra onların ölümüyle hadisleri bilenlerin sayısı azalacak ve bu şekilde üstteki piramit ters şekilde gelişecekti. Ama bizler Emevi dönemindeki hadislerin bu dönemdekilerden daha kabarık olduğunu görüyoruz.”

Daha önce de bir başka vesileyle değinmiştim: Özellikle mütekaddimun Hadisçiler’in terminolojisinde aynı metnin değişik senetlerinin her birine, aynı metnin aralarında nüans(lar) bulunan varyantlarına, hatta Sahabe ve Tabiun kavillerine de “hadis” denirdi. Dolayısıyla Hz. Peygamber (s.a.v) döneminden sonra “merfu” hadislerin sayısında “reel olarak” herhangi bir artış olmamıştır. (Ulemanın “uydurma” olduğunu söylediği rivayetlerin bu tesbitin dışında olduğu izahtan varestedir.)

Şu halde, alıntıdaki tesbit şöyle düzeltilmelidir: Hz. Peygamber (s.a.v)’in yanında olanlar (Sahabe) vefat ettiğinde, Din’in ikinci kaynağı olan Sünnet/Hadis, Din’in anlaşılmasında ve yaşanmasında herhangi bir boşluğun oluşmasına meydan verilmeksizin daha sonraki kuşaklara aktarılmıştır. Basit bir hesapla her bir alim sahabînin 2 öğrencisi olduğunu varsayarsak, Tabiun döneminde hadisleri bilenlerin sayısı Sahabe dönemine oranla ikiye katlanmış olacaktır. Dolayısıyla Sahabe döneminden sonra hadisleri bilenlerin sayısında “azalma” değil “artma” olduğunu söylemek durumundayız. Bu iki öğrenciden her birinin yine ikişer öğrencisi olduğu varsayımından hareket edersek, Etbau’t-Tabiîn dönemine gelindiğinde rakam kümülatif olarak yine katlanacaktır…

Elbette burada sayısı artan, sadece “hadisleri bilenler” değildir. Yukarıdaki örnekten devam edersek; Etbau’t-Tabiîn halkasına geldiğimizde, aynı rivayetin aynı sahabîde birleşen dört ayrı rivayet silsilesi oluşmuş durumdadır. Bu silsilelerden her biri –yukarıda da söylediğim gibi– ayrı bir “hadis” olarak itibara alınacaktır. Bu durumda Sahabe halkasındaki bir tek rivayet Etbau’t-Tabiîn halkasında (rivayet silsilesinin farklılığı anlamında) “4 hadis” oluvermiştir, bir. Aynı metin, bu dört rivayet silsilesinde birtakım lafız farklılıklarıyla aktarıldığında bunların her biri yine birer “hadis” olarak isimlendirilecektir, iki. Sahabe ve Tabiun halkalarını teşkil edenlerin her birinin fetvaları (mevkuf/maktu) rivayet olarak yine “hadis” tabir edilmiştir, üç. Sanıyorum anlaşılmıştır…

Bir başka iddia:

“Müslim sahih olan, yani kesin doğru olduğu kanaatine vardığı her hadisi kitabına almadığını söyler (Müslim, 1. cilt, sayfa 28). Müslim’in mantığına göre hadisler dinin kaynağıdır, fakat kendisi her doğru bildiği hadisi kitabına almaz. Yani bu mantığa göre dinimiz eksik olur. Müslim’in atladığı bir hadisi, başka birinin atlamadığının garantisi olmadığına göre, gelenekçi mantık kendi kendini eksik ilan eden bu izahı kaynaklarında taşımaktadır. Hadisler dinin kaynağıdır diyen Buhari 600 bin hadis bilip 6000-7000 tanesini yani %1′ini kitabında yazmıştır. Geriye kalan % 99′u ise bunlara ihtiyacımız olmadığına veya bunların güvenilir olmadıklarına kanaat getirip kitabına almamıştır.”

Bu iddia karşısında lafı çok fazla uzatmaya gerek görmüyorum. Zira “tasnif dönemi”nin mahsulü olan elimizdeki Hadis musannefatı hadislerin tümünü bir araya toplamak maksadıyla kaleme alınmamıştır. Yani (elimizdeki musannefat için söylüyorum) hiçbir Hadis imamı, hadislerin tümünü bir araya toplamak maksadıyla kitap yazmış değildir. Ne zaman bu söylediğimin aksi ispatlanır, ancak o zaman yukarıdaki iddiada haklılık payı olduğu söylenebilir.

Diğer bir iddia:

“Buhari’nin 600.000 hadis bildiği iddiasını ele alalım. Buhari’nin hayatında hiçbir...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Biraz Cidiyet Lutfen..!!!
« Posted on: 19 Nisan 2024, 21:46:58 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Biraz Cidiyet Lutfen..!!! rüya tabiri,Biraz Cidiyet Lutfen..!!! mekke canlı, Biraz Cidiyet Lutfen..!!! kabe canlı yayın, Biraz Cidiyet Lutfen..!!! Üç boyutlu kuran oku Biraz Cidiyet Lutfen..!!! kuran ı kerim, Biraz Cidiyet Lutfen..!!! peygamber kıssaları,Biraz Cidiyet Lutfen..!!! ilitam ders soruları, Biraz Cidiyet Lutfen..!!!önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes