> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Edebiyat Eserleri > Makale Dünyası > Türkiye laik değildir, laik olamayacak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Türkiye laik değildir, laik olamayacak  (Okunma Sayısı 586 defa)
25 Nisan 2010, 15:51:37
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 25 Nisan 2010, 15:51:37 »



“Türkiye laik değildir, laik olamayacak”


Ben tarif edenlerin yalancısıyım.
Şöyle demeye geliyormuş laiklik:
Devlet yönetiminde herhangi bir dinin referans alınmamasını ve devletin dinler karşısında tarafsız olmasını savunan ilke.
“Türkiye Cumhuriyeti laiktir” diyor Anayasa…
Ama bu ilke “değiştirilemez” diye ilave ediyor: Allah Allah!
Bir de “değiştirilmesi teklif edilemez” de deniyor: Hayy Allah!
“Değiştirilemez ama değiştirilmesi teklif edilemez” cümlesi “dogmatik” bir ifadedir.
(İnşaallah, “’değiştirilemez; değiştirilmesi teklif bile edilemez’ maddesi eleştirilemez, eleştirilmesi teklif bile edilemez” diye bir madde yoktur da başımız derde girmez.)
Yani “laik devlet” herhangi bir dini referans almıyor ama…
“Laiklik”i dogmatikleştiriyor, “din” olarak tepemize indiriyor.
“Değiştirilemez; değiştirilmesi teklif edilemez” şeklindeki ilkeler, yönetilen halk ile yöneten arasındaki esnekliği katılaştırıyor. Devleti millete rağmen var kılıyor. Yani, “nasıl olursanız olun, böyle yönetilirsiniz, öyle yönetileceksiniz” demeye geliyor. Oysa dinde böylesi bir zorlama yoktur; hiç olmadı, olmaz da: “Nasılsanız öyle yönetilirsiniz” der Hz. Peygamber [asm].
İslam’da böyle bir “laiklik” yoktur… Devlet, kendisini kuran insanların tercihlerine, taleplerine sağır olamaz Peygamberimiz’e göre [asm].

***
Türkiye Cumhuriyeti “dinler karşısında tarafsız” mı peki?
Değil! 
“Müslüman olmayan” bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kaymakam, vali olamıyor, orduya subay olarak kabul edilmiyor.
Türkiye’de onca ahlaksızlaştırmaya ve dinsizleştirmeye karşı olabildiğince duyarsız ve sessiz olduğumuz halde, “Hıristiyanlaştırma”ya cansiperane karşı duruşun altında ne yatar acaba?
“İslam” Türklerin dini olduğu için, Türklerin dini olduğu sürece makbuldür, sevimlidir, güzeldir. Misyonerliğe karşı duruş İslam hatırına değil “Türklük onuru” adınadır anlayacağınız.
***

Laik olmayan Osmanlı’nın inşa ettiği çoğul dinli bir toplumda ruhban yetiştiren bir okulu bağrında bulundurması, “devletin dinler karşısında tarafsız olması” ilkesini savunmanın “Müslümancası”dır. Başka inançlara, başka kültürlere, başka giyinmelere “hoşgörü”yle bakmak “İslam’ın şartı”dır; İslam’a rağmen var olan bir şart değildir ki…  “Başka”larına dair bu bakışın laiklik zoruyla kazanıldığını iddia edenler, en başta “İslam”ın nezaketini bilmiyorlar, Müslümanlara ise, “laiklik olmasaydı siz zorba olurdunuz!” diyerek hakaret ediyor. Her Müslüman’ı eli zorla kelepçelenmiş olduğu için mecburen nazik olan potansiyel bir zorba olarak tanımlıyor.
***

Laiklik savunucularının “Laiklik elden gidiyor” telaşı, bir zamanlar bir başkalarının -Padişah tahttan indirildiği için- “Şeriat elden gidiyor” telaşıyla aynı tondadır. “Şeriat elden gidiyor” diyenlere karşı, o zamanlar, Said Nursî, “şeriat”ın, bir padişahın tahtında oturması gibi sinek küçüklüğünde bir şarta bağlı olmadığını, bütün varlığın dağıyla, taşıyla, göğü ve deniziyle, baharı kışıyla “şeriat”i haykırdığını söyler. Yani “şeriat”ın elden gidip gitmemesi, elde olup olmaması bir iktidar sorunu değildir. Varlık “şeriat”tır zaten; Allah’ın dilemesidir; yok edilemez. Varoluştur şeriat; Allah’ın dilemesiyle akar zaten; durdurulamaz. Elden nasıl gitsin ki şeriat, ellerin hepsi “şeriat”ça yapılmıştır; yaratılış kanunlarına göre tutar, kavrar.
***
Gerçek şu ki, iktidarın yanında olacak bir şeriat insanın gönüllü kulluğunu zedeler, insanı insan yapan tercihlerini yok eder. İnsanı incitir. Allah’ın kanunları üzerinden insan incitmek ise çok katlı bir cürümdür. Başkaca zorbalıklardan daha büyük bir zorbalıktır. Gerçek ile insan arasındaki perdeyi kalınlaştırır. Gerçeği benimsemenin yolunu kapatır. Varlığın akışına gönüllü katılımı engeller.

***

“Din”i bir otorite kaynağı, bir baskı aracı yapanlara karşı geliştirilmiştir laiklik ilkesi; doğru. Sorun “din”in kendisi değil, “din” üzerinden zorbalık üretenler… Zorbalık iki türlüdür. Birincisi; birini inandığı ve sevdiği bir şeyi yapmaktan alıkoymak. Namaz kılmasını, örtünmesini engellemek gibi… Diğeri; birini zaten severek yapacağı şeye, gönlünden katılabileceği bir işe zorlamaktır Seve seve örtünebilecek birine, gönlünden namaz kılacak birine, sevmesine fırsat bırakmadan, gönlünün olması beklemeden emretmek gibi…  İslam bu iki tür zorbalığı da reddeder. Çünkü ikisi de Yaradan’ın “nazlı misafiri”nin “nazlanması”nı engeller. Çünkü ikisi de Âlemlerin Rabbi’nin “gönlüyle hareket etmesini” bekleyecek kadar kendi iradesine bıraktığı insanın onurunu zedeler, gönüllülüğünü tahrip eder.

Bu bağlamda, örneğin birisinin başının zorla açtırılması kadar zorla örtülmesine de karşıdır İslam ve Müslüman… Batı’nın laiklik ilkesiyle yana yakıla aradığı, laiklik zoruyla ancak sürdürebildiği bu özgürlük alanı, zaten İslam’ın içinde, özünde var. Hem de zorlayarak değil, gönüllüce kıvamlandırılmış olarak var. Hem de değiştirilmez ve değiştirilmesi teklif edilemez yasaların zorunlu kılmasıyla değil, içten ve içtenlikle benimsenmiş olarak var. (Bu sözleri, “İslam’ın içinde laiklik zaten var” cümlesinin hoyratlığına kurban ettirmeye de niyetim yok. İslam’ın içinde laiklik falan yok. Müslümanların da laikliğe ihtiyacı yok!)
***

İşe bakın; zorbalığa karşı geliştirilmiş olan “laiklik ilkesi” bakın nasıl da “zorbalık” aracı haline gelivermiş. Tepemizde “başını kapatmak istesen de kapatamazsın!” kılıcı olarak sallanıyor. Meselâ “İçkisiz Alan” ilan etmeye kalkan bir belediyenin kapısına “İçkinin damlasını dudağına değdirmemi engelleyemezsin!” diyen bir yobaz edasıyla dayanabiliyor. “Saçının tek teli görünürse yanarsın!” diye/n günaha göz açtırmaz vaizlerin yanında, modern laikleri de “saçının tek teli görünmezse yakarım!”  vaazları çekerken duyarız. Kızların etekleri diz üstüne çekilince yaygarayı basan, aman vermez “dinciler” gibidir laikler de… Kızlar eteklerini diz altına indirince, hele de ayak bileğine kadar uzatınca “büyük günah” işlemişler gibi recmediyorlar, taşlıyorlar… Değil mi?
İlle de bir slogan ya da bir sonuç gerekiyorsa bu yazı için, başında söylemiştim:
“Türkiye laik değildir, (bu gidişle) laik kalamayacak!”

SENAİ DEMİRCİ

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Türkiye laik değildir, laik olamayacak
« Posted on: 19 Nisan 2024, 01:13:17 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Türkiye laik değildir, laik olamayacak rüya tabiri,Türkiye laik değildir, laik olamayacak mekke canlı, Türkiye laik değildir, laik olamayacak kabe canlı yayın, Türkiye laik değildir, laik olamayacak Üç boyutlu kuran oku Türkiye laik değildir, laik olamayacak kuran ı kerim, Türkiye laik değildir, laik olamayacak peygamber kıssaları,Türkiye laik değildir, laik olamayacak ilitam ders soruları, Türkiye laik değildir, laik olamayacakönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes