๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Makale Dünyası => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 05 Eylül 2010, 02:59:52



Konu Başlığı: Başka şehrin insanları
Gönderen: Zehibe üzerinde 05 Eylül 2010, 02:59:52
Başka şehrin insanları...

 Camdan, yağan karı seyretmek çok zevklidir amma onu bir de fakire sorun. Şu saatte imsak başlayacak, şu saatte iftar olacak. Belli bir zaman için aç kalıyoruz. Fakir, belli olmayan bir zaman için aç...
Öyleyse onun ızdırabı bizden fazla. Ne yapalım? Zekâtımızı, fitremizi verelim. Denizden su alsak zararı olmaz. Denize bir teneke su döksek faydası olmaz. Zenginlerin durumu böyledir. Bir fakir şöyle diyordu: "Allah'ım Sen Ali Ağa'ya ver, o bize verir." Böylece insanlar bir vücut haline gelir.

Dayanışma toplumları yücelten sırlı bir kavramdır.

İnsanlar, hatta hayvanlar bile dayanışmayı sağlamak için cemaatler yani topluluklar halinde yaşarlar.

Karıncalar, ördekler, kargalar, güller, menekşeler, leylaklar, biyolojide sayacağımız pek çok şube ve sınıf varlık, her biri aslında bir cemaattir. Dayanışma önce ailede başlamalı, sonra toplumun her tarafına intikal etmeli. Dayanışma olduğu müddetçe insanlar birbirini sever ve sayar. Kapitalizmde "Ben yiyeyim, gerisi ne olursa olsun" tezi vardır. Faizli sistemde, "Sen çalış, ben yiyeyim" tezi hâkimdir. Komünizmde eşitlik sağlanacak diye, en büyük eşitsizlik yapılmaktadır. Bugün dünyanın her yerinde savaş vardır. Sosyal hayatta farklılıklar olduğu müddetçe, savaşların, kötülüklerin sonu alınmayacaktır. Sosyal hayattaki farklılıkları da insan beyniyle ortadan kaldırmak mümkün değildir.

İslâmiyet sosyal hayattaki farklılıkları inkâr etmez ama güçlü olanın zayıf olanı desteklemesini emreder. Güçlü olanların yan yana gelip daha büyük hizmetlere koşmalarını emreder. Acize, zayıfa, fakire, güçsüze, sakata maddeten, manen ve hizmet ederek yardım edilir. Zekat, sadaka sistemi bunun için getirilmiştir.

İslâmiyet maddi ve manevi hayatta bütünlüğü temin ediyor. Müslümanlar bu sırları anlarsa daha iyi günlere ulaşılacaktır. "Komşusu aç iken karnı tok yatan bizden değildir." hadis-i şerifi dayanışmanın önemini ortaya koyuyor.

Bir yere bir tek ağaç dikersek, rüzgâr onu devirmeye çalışır. Güneş onun kökünü kurutur. Sel onun dibini oyar. Öbür tarafta, orman içindeki bir ağacı düşünelim. Sel gelse, ağaçlar seli parçalar. Güneşin kızgınlığı içinde hepsi birbirine gölge eder. Rüzgâr esse, ormandaki ağaçlar birbirine omuz verir, rüzgâr havaya gider. Böylece ormandaki ağaçların ömrü daha uzun olur.

İnsanlar da ancak dayanışma ile hayatlarını devam ettirebilirler.

Ben hayatımda tecrübe ettim ki malıyla canıyla ibadet edenler manevi makam kazandılar, yüceldiler. Çünkü çilesini çekmediğimiz şey bizim değildir.

1939 Erzincan depreminde zenginlikten fakirliğe düştük. Bir ekmeğe muhtaç olduk. O zaman başka şehrin insanları eski elbiselerini bize göndermişti. Kızılay çadır verdi. Yardımseverlerin gönderdiği yardımlarla ya tahsile devam ettik yahut sanat öğrendik. Depremin açtığı yaralar böylece kapandı.

Pakistan'daki kardeşlerimize yardım etmeyi ihmal etmeyelim.

Bize gayret yaraşır, merhamet Allah'ındır...

HEKİMOĞLU İSMAİL