> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Edebiyat Eserleri > Makale Dünyası > Ağızdan Çıkan Lafın Yaşattıkları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ağızdan Çıkan Lafın Yaşattıkları  (Okunma Sayısı 655 defa)
19 Eylül 2010, 15:36:34
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« : 19 Eylül 2010, 15:36:34 »




Ağızdan Çıkan Bir Tek Laf'ın Yaşattıkları

O alçağın yüzünü görmek istemiyorum Mektubu yine buruşturup yastığın altına attıktan sonra, yorganı kafama çektim Hıçkıra hıçkıra ağladım dakikalarca Ama kimseye belli etmeden Gururumu ayaklar altına almamaya çalışarak Ertesi günden itibaren, her uyandığımda, o verilen randevuya bir gün daha yaklaştığımı hissediyordum

"Adana cezaevindeyim Suçum da cinayet Karımı öldürdüm ben Hem de el bebek gül bebek sevdiğim karımı Hem de zavallının hiç suçu yokken Hem de iki çocuğumun gözleri önünde

Hakimin sorularına cevap verirken dudaklarımdan sadece iki kelime dökülüyordu:

- Namus cinayeti

- Pişman mısın?

- İnsan öldürdüğüm için "evet" Ama namusumu temizleme konusunda "hayır"

Hakimin gözleri, sözlerimi çok iyi anladığını ifade ediyordu Gereği düşünüldü ve 26 yıl hapis cezasıyla cezalandırıldım

Hiç mühim değildi Evet çok sevdiğim karımı öldürmüştüm ama, namusumu temizlemiştim Namussuz bir kadına sevgi verilmezdi Verilen sevginin bedeli de ölüm olurdu

Tüm akrabalarım, kardeşlerim şok içersindeydi Herkesin kafasındaki cevapsız soru aynıydı:

- İyi de bu kadının ne namussuzluğu var?

- Bu kadın, ağzı var dili yok bir zavallıydı Evinden ocağından başka yer bilmezdi Eli kocasından başkasının eline değmemişti

Benden yaşça büyükler usturuplu bir şekilde, namus cinayetinin sebebini soruyorlardı Ama hiç kimse ağzımdan bir laf alamıyordu Nasıl söylerdim o duyduğum sözü Nasıl açıklardım hem de alaycı bir şekilde yüzüme karşı söyleniş biçimini Nasıl unuturdum?

Çok kısa sürede saçlarıma ak düşmüştü Bir yılda on yıl ihtiyarlıyordum Ama beni hayata bağlayan tek teselli vardı:

- Namusumu temizlemiştim

Birgün cezaevi koğuşunda, gardiyanın sesiyle irkildim Adımı okuduktan sonra ilgisiz bir şekilde seslendi:

- Mektubun var

Cezaevinde bir mektubun gelmesi, insana bazen dünyaları veriyordu Hemen yerimden doğrulup mektubu almaya gittim Sevinçle elime aldığım mektubun üzerindeki ismi görünce kan beynime sıçradı Acaba hayal mi görüyordum Yoksa kâbus mu?

Ben bu isim yüzünden karımı öldürmemiş miydim? Bu -------- arkadaşım yüzünden Şimdi ne hakla bana mektup yazma cesareti gösteriyordu Mektubu dişlerimi gıcırdatarak buruşturduğum gibi cebime sokarken kendimi volta alanına zor attım

"Be --------" diyordum içimden, "Şerefsizliğin yanına kaldı Seni kimseye ifşa etmedim Ben kendi karımı öldürerek bu konuyu kapattım Şimdi neden bir de bana musallat oldun! Ne istiyorsun benden?!"

İçim içimi yiyordu Gece yarısına kadar uyuyamadım Ciğerlerim sigara dumanıyla doldu Ama gözüme uyku girmiyordu O buruşuk mektup ise montumun cebinde akrep gibi bekliyordu

Dayanamadım Ellerim titreyerek mektubu yeniden aldım Sanki herkes bana bakıyor, o mektubu açıp okurken kahkahalarla güleceklermiş gibi geliyordu Oysa ne o ismi kimse biliyordu burada, ne de cinayeti onun yüzünden işlediğimi En yakınım dahi, hatta belki onun karısı dahi bilmiyordu cinayeti onun yüzünden işlediğimi Bir ben biliyordum, bir de Allah Belki o da tahmin ediyordu Çünkü bana namus ihanetini yapan oydu

Ellerim titreyerek mektubu açtım Çok kısa birkaç cümle vardı Adıma hitaben yazılan bir mektuptu:

"Bu sırrı bir sen bir de ben biliyorum ve sana bir itirafta bulunmak istiyorum Falan tarihte ziyaretine geleceğim Eğer kabul edersen görüşürüz"

Mektubu açtığıma daha bir pişman olmuştum Hani mektubun içinde doğru düzgün yazı da yoktu Bu adam beni iyice çıldırtmak istiyordu besbelli Oh olsun demek istese, öyle yazmıyor Özür dilemek istese o yok Sır dolu bir mektup

- Hayır! O gün ziyarete falan çıkmayacağım İsmim okunsa da çıkmayacağım O alçağın yüzünü görmek istemiyorum

Mektubu yine buruşturup yastığın altına attıktan sonra, yorganı kafama çektim Hıçkıra hıçkıra ağladım dakikalarca Ama kimseye belli etmeden Gururumu ayaklar altına almamaya çalışarak

Ertesi günden itibaren, her uyandığımda, o verilen randevuya bir gün daha yaklaştığımı hissediyordum Nihayet işte o gün gelmiş ve ziyaret saatinde ismim okunmaya başlanmıştı:

- Ziyaretçin var!

"Beynim istemese de, ayaklarım ziyaretçi bölümüne gitmeye başlamıştı bile O namussuz adamla göz göze geleceğimi bile bile gittim Bana yapacağı itirafın ne olduğunu öğrenmek durumundaydım

Ne o benim yüzüme ne de ben onun yüzüne bakabiliyordum Şu kadarını görmüştüm ki, ben hapishanede nasıl kahrolmuş isem, o da dışarıda aynı şekilde perişan olmuş, kelimenin tam anlamıyla çökmüştü

Bir müddet sessiz bekledikten sonra mırıltı halinde dudaklarından dökülmeye başladı kelimeler:

- Sen, nasıl bu sırrı kimseye söyleyemiyorsan, ben de söyleyemiyorum Artık orta yerimden çat diye çatlayacağım Geceleri kâbus görüyorum Eğer benim de katil olmamı istemiyorsan beni dinle Bana inan Sana yemin ederek söylüyorum Senin karının namussuzluğu yok Benim de senin namusunda zerre gözüm olmadı Kimsenin namusunda da olmaz O akşam sana söylediğim söz, benim o durumu bildiğimden değildi Bana da boşboğaz karım söylemişti O an şaka olsun diye ağzımdan çıktı Çıkmaz olaydı Sonucun böyle olacağını bilsem söyler miydim? Ama artık çok geç Sen bir öfkenin kurbanı oldun İş işten geçtikten sonra da yapacak birşey kalmamıştı Bu cinayetin o akşamki konuşmamızdan olduğunu anladım ama elimden birşey gelmiyordu Buraya senden özür dilemek için gelmedim Çünkü özür dileyecek bir yüzüm yok Ben çok büyük terbiyesizlik ettim Ama en azından, “O çok sevdiğin karının iffetiyle öldüğünü bil” diye geldim Hiç olmazsa müsterih olursun Ben ceza almıyorum ama, merak etme ben de çok yaşamam Çünkü yüreğim kan ağlıyor

Gözlerinden süzülen damlaları silerek, bir gölge gibi savuştu gitti Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü "Ah ben ne yapmıştım böyle?" Yıllar bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti O kahvedeki konuşma anı, evde karımın "Ne oluyor, sen delirdin mi?" diye haykırışları, elimde bıçak burnumdan soluduğum öfke anım Hepsi gözlerimin önündeydi

O akşam, kahvede oyun oynuyorduk Üçüncü elden sonra, biraz bıkkınlık gelmiş ve demiştim ki:

- Ben kalkıyorum Eve gideceğim

O arkadaş da bana alaycı ama kimsenin anlamayacağı bir mecaz ifade biçimiyle karımın muayyen günde olduğunu söylemiş ve "Gidip de ne yapacaksın, otur oturduğun yerde" demişti Kahveden çıkıp da yolu yarıladığımda bende jeton düşmüş ve sormuştum kendi kendime:

- Bu adam, benim ailemin durumunu nasıl biliyor?

Biraz da kafa dumanlı Hemen hükmü basmıştım "Vay alçak karı vay Demek beni aldatıyorsun Yoksa elin adamı senin halini nerden bilecek!"

Ve o öfkeyle, hiç kimseye danışmadan, hiç kimseye soru sormadan karımın üzerine hücum etmiş ve gözleri yuvasından fırlamış zavallıyı bir kerecik olsun dinlemeden, o cinayeti işlemiştim Kendime geldiğimde de, namusumu temizlemiş ama sebebini onur meselesi yapmış, "Arkadaşım aldatıyormuş beni" diyememiştim

Şimdi gerçek, yıllar sonra da olsa ortaya çıkıyordu Onlarla ailecek görüşürdük Birgün, beni aldatıyor sandığım arkadaşın eşiyle, benim öldürdüğüm rahmetli eşim, yine bir görüşme esnasında iken, eşim normal olarak kadın kadına sancısı olduğunu, muayyen gönü olduğunu söylüyor O da tutuyor, başka edecek laf bulamamış gibi ama hiç kasıt olmadan, boşboğazlık dedikleri türden, bu konuyu da kocasına söylüyor

Adamın bu konudan bu şekilde haberi oluyor Aradan bir gün mü iki gün mü ne geçiyor Ben o akşam "Canım sıkıldı eve gideceğim" deyince aklına geliyor ve bana bir şaka yapmak amacıyla eşinden duyduğu o durumu ağzından kaçırıyor Gerçi espriyi kimse anlamıyor Anlaması da mümkün değil Ama ben ister istemez konuyu namus meselesi yapıyor ve o cinayeti işliyorum

Ah şu laf taşımak yok mu? Ah şu peşin hüküm ve ön yargı yok mu? Gerçeği öğrendikten sonra kendimi öldürmeyi çok istedim Ama ölmek benim için az gelirdi Benim gibi bir alçak, vicdan azabıyla her saniye ölmeliydi Şu an çıkacak olan af yasasıyla ben de affa uğrayacağım Ama hiç umurumda değil Ben kendimi affetmiyorum ki

alıntı

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ağızdan Çıkan Lafın Yaşattıkları
« Posted on: 25 Nisan 2024, 09:55:04 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ağızdan Çıkan Lafın Yaşattıkları rüya tabiri,Ağızdan Çıkan Lafın Yaşattıkları mekke canlı, Ağızdan Çıkan Lafın Yaşattıkları kabe canlı yayın, Ağızdan Çıkan Lafın Yaşattıkları Üç boyutlu kuran oku Ağızdan Çıkan Lafın Yaşattıkları kuran ı kerim, Ağızdan Çıkan Lafın Yaşattıkları peygamber kıssaları,Ağızdan Çıkan Lafın Yaşattıkları ilitam ders soruları, Ağızdan Çıkan Lafın Yaşattıklarıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes