Konu Başlığı: 7. Lema Hâtime Gönderen: Safiye Gül üzerinde 08 Şubat 2011, 18:31:47 Hâtime Kur'ân-ı Hakîmin tevafuk cihetinden tezahür eden i'câzî nüktelerinden bir nüktesi şudur ki: Kur'ân-ı Hakîmde ism-i Allah, Rahmân, Rahîm, Rab ve İsm-i Celâl yerindeki Hüve'nin mecmuu dört bin küsurdur. (http://www.darulkitap.com/oku/kulliyatlar/risale/turkish/nurlar-tr/c-lemalar/ayetler/b_allah.gif) Hesab-ı ebcedin ikinci nev'i ki, huruf-u hecâ tertibiyledir, o da dört bin küsur eder. Büyük adetlerde küçük kesirler tevafuku bozmadığından, küçük kesirlerden kat-ı nazar edildi. Hem (http://www.darulkitap.com/oku/kulliyatlar/risale/turkish/nurlar-tr/c-lemalar/ayetler/c07031.gif) tazammun ettiği vav-ı atıf ile beraber, 280 küsur eder. Aynen Sûre-i el-Bakara'nın 280 küsur İsm-i Celâline ve hem 280 küsur âyâtın adedine tevafuk etmekle beraber, ebcedin hecâî tarzındaki ikinci hesabıyla, yine dört bin küsur eder. O da, yukarıda zikri geçmiş beş esmâ-i meşhurenin adedine tevafuk etmekle beraber, (http://www.darulkitap.com/oku/kulliyatlar/risale/turkish/nurlar-tr/c-lemalar/ayetler/b_allah.gif) in kesirlerinden kat-ı nazar, adedine tevafuk ediyor. Demek, bu sırr-ı tevafuka binaen, (http://www.darulkitap.com/oku/kulliyatlar/risale/turkish/nurlar-tr/c-lemalar/ayetler/c07031.gif) hem müsemmâsını tazammun eden bir isimdir, hem el-Bakara'ya isim, hem Kur'ân'a isim, hem ikisine muhtasar bir fihriste, hem ikisinin enmuzeci ve hülâsası ve çekirdeği, hem h(http://ttp://www.darulkitap.com/oku/kulliyatlar/risale/turkish/nurlar-tr/c-lemalar/ayetler/b_allah.gif)in mücmelidir. Ebcedin meşhur hesabıyla (http://www.darulkitap.com/oku/kulliyatlar/risale/turkish/nurlar-tr/c-lemalar/ayetler/b_allah.gif) ism-i Rab adedine müsavi olmakla beraber, (http://www.darulkitap.com/oku/kulliyatlar/risale/turkish/nurlar-tr/c-lemalar/ayetler/c07032.gif) deki müşedded râ iki râ sayılsa, o vakit 990 olup, pek çok esrar-ı mühimmeye medar olup, on dokuz harfiyle on dokuz bin âlemin miftahıdır. Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyanda Lâfza-i Celâlin tevafukat-ı lâtifesindendir ki, bütün Kur'ân'da sayfanın âhirki satırın yukarı kısmında seksen Lâfza-i Celâl birbirine tevafukla baktığı gibi, aşağıki kısımda da aynen seksen Lâfza-i Celâl birbirine tevafukla bakar. Tam o âhirki satırın ortasında yine elli beş Lâfza-i Celâl birbiri üstüne düşüp ittihad ederek, güya elli beş Lâfza-i Celâlden terekküp etmiş birtek Lâfza-i Celâldir. Âhirki satırın başında yalnız ve bazı üç harfli kısa bir kelime, fasıla ile yirmi beş tam tevafukla tam ortadaki elli beşin tam tevafukuna zammedilince, seksen tevafuk olup, o satırın nısf-ı evvelindeki seksen tevafuka ve nısf-ı âhirdeki yine seksen tevafuka tevafuk ediyor. Acaba böyle lâtif, zarif, muntazam, mevzun, i'câzlı bu tevafukat nüktesiz, hikmetsiz olur mu? Hâşâ, olamaz. Belki, o tevafukatın ucuyla mühim bir define açılabilir. (1) (http://www.darulkitap.com/oku/kulliyatlar/risale/turkish/nurlar-tr/c-lemalar/ayetler/c03008.gif) (2) (http://www.darulkitap.com/oku/kulliyatlar/risale/turkish/nurlar-tr/c-lemalar/ayetler/subhank.gif) 1 "Ey Rabbimiz, unutur veya hataya düşer de bir kusur işlersek bizi onunla hesaba çekme." Bakara Sûresi, 2:286. 2 "Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin." Bakara Sûresi, 2:32. |