> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Kutul Kulub > Oruç,Orucun Tertibi ve Oruçluların Sıfatları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Oruç,Orucun Tertibi ve Oruçluların Sıfatları  (Okunma Sayısı 1991 defa)
26 Aralık 2009, 16:05:14
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 26 Aralık 2009, 16:05:14 »



Oruç, Orucun Tertibi Ve Oruçluların Sıfatları Hakkındadır

Bu fasılda orucu, tertibini, oruç tutanların sıfatlarını, oruçlunun yapması müstehap olan amelleri, oruç ehlinin oruçta takip edecek­leri yolları ve havassın orucunu anlatacağız.

Allah Teala buyurdu ki: "Sabır ve namaz ile yardım isteyin". (Bakara/45) Bu ayetle ilgi bir tefsirde ´Sabr* kelimesinin ´oruç* anla­mına geldiği söylenmiştir. Allah Resulü de (sav) "Ramazan ayını, sabır ayı olarak isimlendirirdi". [77] Çünkü sabır; Allah´ın emri istika­metinde nefsin arzularına gem vurmak, onu durdurmak ve hapset­mektir.

Allah Resulü´nün (sav) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Sa­bır, imanın yarısıdır. Oruç da sabrın yarısıdır" [78] Allah Teala buyur­du ki: "Sabır ile yardım isteyin" (Bakara/45) Yani, nefisle cihadınız­da sabır dileyin. Bir başka tefsirde ise, düşmana karşı dayanmada sabırla yardım isteyin, denilmiştir. Bir başka alim ise, dünyada za-hidlik için oruçla yardım isteyin, şeklinde bir tefsir yapmıştır. Çün­kü oruçlu, zahid ve abid gibidir.

Oruç, dünyada zühdün anahtarı, Mevla´ya kulluğun kapısıdır. Çünkü o, arzu ve isteğe rağmen nefsi yiyecek ve içecekten menet­mektir, Zahid ve abid de, böyle bir yol seçmek suretiyle kendini iba­dete ve amele adayarak dünya işleriyle asgari derecede meşgul olur. Bu sebepledir ki Allah Resulü (sav) oruçlu ile zahidi aynı manada birleştirmiş ve şöyle buyurmuştur: "Allah Teala meleklerine genç bir abid ile övünür ve şöyle buyurur: Ey Benim uğrumda şeh­vetini terkeden, gençliğini yolumda harcayan genç! Sen Benim ka­tımda meleklerim gibisin". Allah Tela oruç tutan hakkında da ben­zer şekilde buyurmuştur: "Ey meleklerim, Benim uğrumda şehve­tini lezzetini, yemeğini ve içeceğini terkeden şu kuluma bakın!".

Oruçta nefs cihadına, nefsin arzularını kesmeye ve adetlerini terkettirmeye yönelik olarak büyük bir yardım mevzubahistir. Oruç, nefsin zayıflatılması, nevalarının eksiltilme sidir. Allah Resu­lü (sav) yüce Allah´ın şöyle buyurduğunu bildirdi: "Oruç dışında, Adem oğlunun bütün amelleri kendinedir. O, Benim içindir ve onu Ben ödüllendiririm"[79]Allah Teala, üstünlüğü ve hususiyeti sebe­biyle orucu Zatı´na izafe etmiştir.

Allah Teala şöyle buyurmaktadır:
"Muhakkak ki mescidler Al­lah´ındır, sakın Allah ile beraber başka bir ilah edinmeyin". (Cin/18) Başka bir ayette de şöyle buyurmaktadır: "Ben, sadece ha­ram kıldığı bu beldenin Rabbi olana ibadet etmekle emrolundum". (Neml/91) Mescidler, dünyevi mekanlar arasında Allah Teala´ya en sevimli gelen yerler olması, Mekke de yeryüzünün en değerli belde­si olması hasebiyle Allah Teala mescidleri ve Mekke´yi Zatı´na iza­fe etmiştir. Her şey O´nun olmasına rağmen, bizzat bunlara husu­siyet atfetmiştir.

Oruç da aynı şekilde Allah katında amellerin en faziletlisi ve kendisine en sevimli gelenidir. Çünkü oruçta da Samediyet ^Kul­ların ihtiyaçları için Allah´a başvurmaları) ahlakından nebzeler vardır. Oruç, gizli yapılan ibadetlerdendir ve Allah´tan başka hiç kimse bilmediği için orucu kendi Zatı´na izafe etmiştir.

Denildi ki: Adem oğlunun bütün amellerinden kısas talep edile­rek işlediği haksızlıkların bedeli alınabilir. Ancak oruç bunun dı­şında olup ondan kısas alınamaz. Allah Teala kıyamet günü -oruç için- şöyle buyurur: O Benimdir, ondan hiç kimse kısas talep ede­mez. Denildi ki: Her amelin belli bir karşılığı vardır. Ancak oruç bu­nun dışındadır. Hiç kimse onun sevabını bilemez. Onun sevabı he­sapsız olarak verilecek, bol bol arttırılacaktır.

Allah Teala´nm şu buyruğunun tefsirlerinden birinde de bu gö­rüş teyid edilir
: ´Tapmış oldukları amellere mükafaat olarak ken­dileri için göz aydınlığından nelerin gizlenmekte olduğunu şimdi hiç kimse bilemez". (Secde/17) Üstte zikrettiğimiz tefsire göre, mu-rad edilen; yaptıkları oruç ibadetidir. Allah Teala´nm "Seyahat edenler" (Tevbe/112) buyruğunun tevilinde de ´Saihun, yani Sai-mun=oruç tutanlar1 denmiştir. Onlar, Allah yolundaki açlık ve su-suzluklarıyla, dünyacıların göz nurları olan yiyecek ve içecekleri O´nun uğrunda terkederek, sanki Allah yolunda seyahata çıkmış gibi olurlar. Allah Teala da, yaptıkları bu amelden dolayı onlar için göz aydınlığı olacak bir mükafaat hazırlamıştır. Allah Teala buyur­du ki: "Muhakkak ki sabredenlere, mükafaatları hesapsız olarak verilecektir". (Zümer/10) Bu ayetin tefsirinde de, sabredenlerle kasdedilen zümrenin oruç tutanlar olduğu söylenmiştir. Çünkü sa­bır, aynı zamanda oruç ameli için kullanılan isimlerden de biridir. Oruçlu, nafile olarak tuttuğu orucu herkesten sakladığı için, Al­lah Teala da onun için hazırladığı mükafaatm ne olduğunu herkes­ten saklamıştır. Bir hadiste Allah Resulü (sav) Allah Teala´nm şöy­le buyurduğunu haber vermektedir: "Kim Beni nefsinde zikreder­se, Ben de onu nefsimde anarım". Oruç, Allah Teala´yı nefsinde kimseye sezdirmeden zikretmektir.

Kulun dört gün ardarda oruçsuz kalması müstehab görülme­miştir. Çünkü bu, kalbi katılaştırır, kulun halini değiştirir, türlü alışkanlıklar doğurur ve şehvetleri azdırır. Kulun, dört gün ardar­da oruç tutmasının emredilmediği ve mendub görülmediği istisna­lar, Kurban bayramı ve Teşrik günleridir. Kulun, günaşırı oruç tut­ması, iki gün oruç tutup iki gün tutmaması müstehap görülmüştür. Bu, ömrün yarısının oruçla geçirilmesi demektir. Eğer isterse, iki gün oruç tutup bir gün orucunu açabilir. Bu da ömrün üçte ikisini oruçla geçirmektir. İsterse bir gün oruç tutup iki gün tutmayabilir. Bu durumda da ömrünün üçte birini oruçlu geçirmiş olur. Oruçlu­ların, oruç tutma yolları işte bunlardır. Bunlar ve faziletleriyle ilgi­li bir çok rivayet var olup sözü uzatmama gayesiyle bunlara yer vermedik.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Oruç,Orucun Tertibi ve Oruçluların Sıfatları
« Posted on: 29 Mart 2024, 01:21:14 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Oruç,Orucun Tertibi ve Oruçluların Sıfatları rüya tabiri,Oruç,Orucun Tertibi ve Oruçluların Sıfatları mekke canlı, Oruç,Orucun Tertibi ve Oruçluların Sıfatları kabe canlı yayın, Oruç,Orucun Tertibi ve Oruçluların Sıfatları Üç boyutlu kuran oku Oruç,Orucun Tertibi ve Oruçluların Sıfatları kuran ı kerim, Oruç,Orucun Tertibi ve Oruçluların Sıfatları peygamber kıssaları,Oruç,Orucun Tertibi ve Oruçluların Sıfatları ilitam ders soruları, Oruç,Orucun Tertibi ve Oruçluların Sıfatları önlisans arapça,
Logged
26 Aralık 2009, 16:07:24
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #1 : 26 Aralık 2009, 16:07:24 »

Kul, ayın başından üç, ortasından üç ve sonundan üç günü oruç tutarsa güzel etmiş olur. Haftanın Pazartesi, Perşembe ve Cuma günlerini oruçlu geçirmesinde ise büyük hayırlar mevcuttur. Bun­dan da aşağısı, belli günlerde, ayın ilk ve son günlerinde oruç tut-masıdır. Orucun en faziletlisi, Haram Aylar´da tutulan oruçtur. Bunların da en faziletlisi, Muharrem ve Zilhicce aylarında olanla­rıdır. Bunda sonra Şa´ban ayında tutulan oruç gelir. Allah Resulü (sav) Şaban ayında orucu çoğaltarak Ramazanla bitiştirirdi. O, her ayın üç gününde, Pazartesi ve Perşembe günlerinde tutulan orucu asla bırakmazdı. [80]

Allah Resulü (sav) buyurdu ki:
"Ramazan ayından sonra tutu­lan orucun en faziletlisi, Allah´ın haram ayı Muharrem´dir" [81] Şa­ban ayının ilk yarısında oruç tutmak da müstehap görülmüştür. Ama Selef, Şaban ayının ikinci yarısında orucu bırakırlardı.

Başka bir hadiste de şu rivayet edilmektedir:
"Şaban ayının ikinci yarısında, Ramazan girinceye kadar oruç yoktur" [82] Kul, Ra­mazan ayının girişinden önce birkaç gün oruç tutmamalıdır. Şaban orucunu Ramazan orucuyla birleştirmek caizdir. Pazartesi veya Perşembeye rastlamadıkça, Ramazan orucunu Şaban ayından iki veya üç günle karşılamak caiz değildir. Eğer Pazartesi veya Per­şembe gününe tevafuk ederse oruç tutulabilir. Sahabe´den bazıları, Receb ayının tamamında oruç tutmayı, Ramazan´a müsavi kılma endişesiyle mekruh görürlerdi. Bu sebeble Receb ayının birkaç gü­nünde orucu bırakırlardı.

Ulemadan bir topluluk, ömrün tamamını oruçla geçirmeyi mek­ruh görmüştür. Bununla ilgili hadisler de mevcuttur. Ancak onlar bu görüşlerinin açıklamasında bu kerahete sebep olarak, bazı kim­selerin bayramlar ve Teşrik günleri de dahil olmak üzere bütün se­neyi oruçla geçirmelerini göstermişlerdir. Bunun mekruhluğuyla ilgili hadisler rivayet edilmiştir.

Eğer kul, kalbinin İslahını, nefsinin arzusunun kırılmasını ve ha­linin istikamet bulmasını bütün ömrü boyunca oruç tutmakta görürse, böyle oruç tutabilir. Çünkü bu, onun için farz gibi olmaktadır. Zi­ra takva ve salahını buna borçludur. Said´den, Katade b. Ebi Temi­me el-Hüceymi vasıtasıyla Ebu Musa el-Eş´ari´den (ra) rivayet edil­di ki: Allah Resulü (sav) şöyle buyurmuştur: "Bütün ömrü boyunca oruç tutana, cehennem daraltılır ve (kapısına) doksan düğüm atı­lır" [83] Yani Cehennem onu alacak yer kalmayacak kadar daraltılır.

Konuyla ilgili rivayet edilen hadisler, bütün ömür boyunca oruç tutmanın faziletine delalet etmektedir. Sahabe ve Tabiun´dan bir kısım Selef de bu orucu güzellik üzere tutmuşlardır. Ancak bu oru­cu tutan kişi, sünnetten yüz çeviriyor ve oruç tutmama ruhsatını doğru bulmuyorsa, o zaman bu şekilde oruç tutması mekruh olur. Çünkü böyle yapmakla, Allah Resulü´nün (sav) emirlerine inatla karşı çıkan biri durumuna düşer. Allah Resulü (sav) dini uygula­mada genişliği emretmiştir. Allah Teala da, azimetleriyle olduğu kadar ruhsatlarıyla amel edilmesini de sevdiğini bildirmiştir. Baş­ka bir lafızda ise, ´Masiyetinin işlenmesini hoş görmediği gibi, ruh­satlarıyla amel edilmesinden de hoşlandığı´ [84] rivayet edilmiştir.

Rivayet edilen bir çok hadis, ömrün yarısını oruçla geçirmenin faziletine delalet etmektedir. Bu da günaşırı oruç tutmakla olur. Kul, bu şekilde oruç tutmakla iki hal arasında olur; Sabr hali ve Şükür hali. Allah Resulü´nden (sav) rivayet edildi ki: "Bana, dünya hazinelerinin ve arzın definelerinin anahtarları sunuldu da onları reddettim ve ´Bir gün acıkır ve bir gün doyarım; doyduğumda Sana hamdeder, acıktığımda Sana yakarırım´ dedim".

Başka bir hadisinde ise şöyle buyurmaktadır: "Orucun en fazi­letlisi, kardeşim Davud´un orucudur; o, bir gün tutar, bir gün bıra­kırdı". [85] Yine Allah Resulü´nün (sav) ´Ben daha faziletli bir oruç tutmak istiyorum´ diyen Abdullah b. Amr´a (ra) ´Bir gün oruç tut, bir gün bırak´ buyurması bunu göstermektedir. O, ´Daha da fazilet­li olanım yapmak istiyorum´ deyince Allah Resulü (sav) ona şöyle buyurmuştu: "Bundan daha faziletlisi yoktur". [86]

Haram aylarda tutulan oruçla ilgili olarak şöyle bir hadis nak­ledilmiştir:
"Haram bir ayda tutulan bir günlük oruç, diğer aylardan birinde tutulan otuz günlük oruçtan daha faziletlidir. Rama­zan ayında tutulan bir günlük oruç ise, Haram aylardan birinde tu­tulan otuz günlük oruçtan daha faziletlidir". Allah Resulü (sav) başka bir hadisinde de şöyle buyurmaktadır: "Haram ayda, Per­şembe, Cuma ve Cumartesi günleri oruç tutan kimseye Allah Tea-la yedi yüz yıllık ibadet sevabı yazar".

Başka bir hadiste ise Allah Resulü´nün (sav) Ramazan ayı dışın­da hiç bir ayı tam olarak oruçlu geçirmediği rivayet edilmiştir.[87] Al­lah Resulü (sav) diğer aylarda oruç tuttuğu zaman muhakkak ara verirdi. O´nun Şaban orucunu Ramazan orucuyla birleştirmesi bir kez olduğu, bu iki ayın orucunu defalarca ayırdığı rivayet edilmek­tedir.

Oruç türleri arasında zikrettiklerimiz, Selef-i Salih´ten bir ce­maatın sürekli takip ettiği oruç şekilleridir. Bunların hepsinin fa­ziletlerine dair hadisler mevcuttur. Aynı şekilde geceleri ve gündüz­leri, kalple ve bedenle yapılan amellerle ilgili anlattıklarımızın ta­mamı da rivayet edilen hadislerde faziletli amellerden sayılmakta­dır.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

26 Aralık 2009, 16:09:45
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #2 : 26 Aralık 2009, 16:09:45 »

İman ahlakı ve yakini iman sahiplerinin sıfatlarıyla ilgili söyle­diklerimiz de hadislere dayanmaktadır. Bunların çoğuyla ilgili, va-adedilen sevaplar ve faziletler zikredilmiş olmakla beraber hepsine yer vermeyi uygun görmedik. Çünkü işimiz, amellerin faziletlerini zikretmekle uğraşmak değildir. Bizim yolumuz, sadece ve sadece amel sahiplerinin kalplerini temizleyerek tehzib etmektir. İman hakikati, amelleri her türlü afetten arındırır ve amel sahipleri ce­lal sahibi olan Allah Teala´ya daha da yakın olurlar. Yüce ve Azim olan Allah Teala´dan başka engelleyici ve güç verici yoktur.

Yakini iman sahibi havassın tuttuğu oruç türlerine dair şunları söyleyebiliriz. Allah sizi muvaffak kılsın, bilin ki oruç tutan avama göre oruç; bedenin oruç tutmasıdır. Yakini iman sahibi olan havas-sa göre ise, kalbin oruç tutmasıdır. Onlara göre oruç, kalbin dünye­vi kaygı ve fikirlerden uzaklaşmasıdır. Bundan sonra, kulağın, gö­zün ve dilin Allah´ın koyduğu sınırları aşmaktan uzak durması ge­lir ki bu da onların orucudur. Ardından el ve ayağın, saldırganlıktan ve kötü işler peşinden koşmaktan uzak durmaları gelir ki bu da onların orucudur.

Orucu, işte bütün bu evsaf ile tutan kimse, gününün tamamın­da vaktini idrak etmiş olur ve günün her saati onun için bir vakit olur. O, bütün gününü zikirle imar ve ihya etmiş olur. Böyle bir oruçlu hakkında şöyle denilmiştir: Oruçlunun uykusu, ibadet, ne­fesi teşbihtir.

Allah Teala, batıla kulak verip kötü sözler söylemeyi, haram ye­mekle bir tutmuştur. Eğer dinlenen ve söylenen şeylerde, dinleyen ve söyleyen için haram söz konusu olmasaydı, Allah Teala bunları haram yemekle bir tutmazdı. Malum olduğu üzere, haram yemek, büyük günahlardan yani Kebair´dendir. Allah Teala bu meyanda şöyle buyurur: "Yalana kulak verirler, haramı yerler". (Maide/42) Başka bir ayet-i kerimede ise şöyle buyurmaktadır: "Hiç olmazsa onların alimleri ve din bilginleri, onları günah söylemekten ve ha­ram yemekten alıkoysalardı ya!" (Maide/63)

Allah Teala´nın koyduğu sınırları muhafaza etmesine rağmen yemek veya cinsi münasebetle orucunu bozan kul, Allah´ın emirle­rine tabi oluşundaki fazilet bakımından oruçlu olarak kabul edilir­ken, Allah´ın sınırlarını çiğneyen kimse, yemek ve cinsi münasebet noktasında oruca riayet etse bile, kendine göre oruçlu olmasına rağmen Allah katında oruçsuzdur. Çünkü kaybettiği husus, Allah katında muhafaza ettiği şeyden daha sevimlidir.

Yemek yemeyen, ancak diğer uzuvlarıyla Allah Teala´nın emir­lerine muhalefet eden kimse, abdest alırken butun uzuvlarını üçer kez meshedip namaz kılan kimse gibidir. Sayı bakımından üçer kez yapmakla bu fazilete muvafık kalmış ama, asıl farz olan yıkama emrini yerine getirmemiştir. Bu durumda kıldığı namaz, cehaletin­den ve yaptığı işle aldanmasından dolayı reddedilmiş olacaktır. Oruçlu iken yemek yiyen, ama bütün uzuvlarıyla Allah´ın yasakla­rından sakınan kimse, abdest alırken organlarını birer kez yıkayıp üç sayısının faziletine muvafık olmayan kimse gibidir. O, farzı ye­rine getirdiği ve amelinde ihsan sahibi olduğu, asıl olanı sağlam kı­lıp amelini bilerek yaptığı için o abdestle kıldığı namaz da kabul görecektir. Yemek, cinsi münasebet ve Allah´ın yasak kıldığı şeyler­den bütün varlığıyla uzak duran oruçlunun orucu ise, abdest alırken bütün uzuvlarını üçer kez yıkayan kimsenin abdestine benzer. O, amelin faziletini de tamamlayarak onu en güzel şekilde yapmış olur. Allah Resulü de (sav) bu anlamda şöyle buyurmuştur: "İşte bu, benim, benden önceki peygamberlerin ve babam İbrahim´in (as) abdestidir"[88]Allah Teala buyurdu ki: "Babanız İbrahim´in dini". (Hac/78) yani size düşen O´nun dinine bağlı kalmaktır, bu dinde O´na tabi olup, ona uyun.

Allah Resulü (sav) şöyle buyurdu:
"Şükrederek yiyen kişi, sabır­lı oruç tutan gibidir"[89] Başka bir hadiste ise şöyle bir hadise nakle­dilmektedir: "İki kadın Allah Resulü (sav) devrinde oruç tutmuşlar­dı. Ama açlık ve susuzluk günün sonuna doğru onları bitkin düşür­müş, neredeyse helak olacak bir hale girmişlerdi. Sonunda Allah Resulü´ne (sav) haber göndererek, oruçlarını açmak için izin istedi­ler. Allah Resulü, onlara bir kap gönderdi ve yediklerini ona kusma­larım söyledi. Kadınlardan biri kustuğu zamaiij kap yarısına kadan koyu kan ve kaba etle doldu. Diğeri de aynı şekilde kustu ve kap ağ­zına kadar doldu. İnsanlar, bu duruma çok şaşırdılar. Allah Resulü de (sav) şöyle buyurdu: Bu iki kadın, Allah´ın helal kıldığından oruç tutarak uzak durdular, ama Allah´ın haram kıldığıyla iftar ettiler. Onlardan biri diğerinin yanına oturur ve insanların gıybetini yap­maya başlarlardı. Bunlar da, gıybet ettikleri o insanların etleridir!".

Ebu´d-Derda (ra) şöyle derdi: Zeki kimselerin uykuları da oruç-suz halleri de ne kadar güzeldir. Onlar, akılsızların tuttukları oru­cu ve uykusuzluklarını kusurlu bulurlar. Yakini iman ve takva sa­hibinin yaptığı zerre miktarı amel, amelleriyle aldananların yaptık­ları dağlar kadar ibadetten çok daha faziletli ve tercihe şayandır.

Söylemesi mahzurlu olan sözleri, dinlemek de mahzurludur. Yapmanız haram olan fiillere bakmanız veya hatırınıza getirmeniz de mekruhdur. Allah Teala, kötü söz söyleyenle dinleyeni bir say­mış ve şöyle buyurmuştur: "Allah´ın ayetlerinin inkar edildiğini ve alaya alındığını duyduğunuz vakit artık başka bir söze dalmcaya kadar yanlarında oturmayın. Yoksa siz de onlar gibi olursunuz". (Nisa/140)

Oruç tutan tevbe eden gibidir. Çünkü sabır, tevbenin sıfatların­dan biridir. Tevbe, kul önceki kötü alışkanlıklara karşı sabırlı oldu­ğu ve bunlara bir daha dönmemeye karar verdiği için geçmiş gü­nahların kefareti olarak görülür. Kul, tevbe etmek suretiyle eski alışkanlıklarına dönmeme ve bütün varlığıyla bunlardan uzak kal­ma sözü vermiş olur. Bunlara tekrar temayül ettiğinde ise, sözünü bozan mütereddit bir tevbekar olur. Böyle birinin tevbesi ´Tevbe-i nasuh=samimi tevbe´ olmaz.

Böyle birinin orucu da salih ve sahih bir oruç değildir. Allah Re-sulü´nün (sav) şu hadisini görmüyor musunuz? "Oruç, yalan ve gıy­betle yırtılmadıkça cehennem için kalkandır".[90] Allah Resulü (sav) başka bir hadisinde ise oruçluya şunu emretmektedir: "Sizden biri oruçlu olduğu gün çirkin söz söylemesin ve cahillik etmesin. Bir kişi ona kötü söz söylediğinde, ona ´Ben oruçluyum´ desin".[91] Başka bir lafızda ise ´Oruçlu gününü, oruçsuz günüyle bir tutmasın´ ifadesi yer almaktadır. Bunun manası şudur: Oruçlu kul, oruç esnasında onun hürmetini korumalı ve ihlal edici davranışlar içinde olmamalıdır.

Allah Resulü´nün (sav) başka bir hadisinde ise şunu görmekte­yiz:
"Oruç, bir emanettir. Sizden biri emanetini muhafaza etsin". Emanetin korunması ise, uzuvların korunması ile olur. Çünkü Al­lah Resulü (sav) "Allah size emanetleri sahiplerine eda etmenizi emreder". (Nisa/58) ayetini tefsir ederken elini kulağının ve gözle­rinin üstüne koymuş ve şöyle buyurmuştur: "Kulak bir emanettir, göz de bir emanettir". Allah Resulü (sav) bunu, ´Ben oruçluyum, de´ ifadesinin mecazı olarak söylemiş ve oruçlunun yüklendiği emane­te sahip çıkmasını istemiştir. Emanetin korunması da, onu gizle­mekle olur. Eğer onu gereksiz yere ifşa ederse, emanete ihanet et­miş olur. Çünkü emanetin gerçek sahibi olan Allah Teala, onun açıklanmasından hoşlanmaz. Sırrın en güzel korunma ve saklan­ması ise, onu unutmakla olur. Sırrın kaybolması ise, bakanların ço-ğalmasıdır. Oruçlunun dayanağı da, orucunu unutması ve her va­kitte olanlarla meşgul olarak vaktin dolmasını beklememesidir. [92]

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes