Konu Başlığı: K.Uykudan U. ve Sabah Kalktığında Söylemesi müstehad Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 25 Aralık 2009, 18:15:27 Kulun, Uykudan Uyandığında Ve Sabah Kalktığında Söylemesi Müstehab Olan Dualar Hakkındadır
Bu fasılda, kulun teheccüd namazı için kalktığında ve sabah uykudan kalktığında söylemesi müstehab olan dua ve benzeri sözleri anlatacağız Kul, uykudan kalktığı zaman şu duayı okumalıdır: "Biz sabaha erdik, mülk Allah´ın, azamet Allah´ın, güç Allah´ın, övünç Allah´ın, kudret Allah´ın, izzet Allah´ın ve teşbih Allah´ındır. Biz İslâm fıtratı, ihlas kelimesi, Peygamberimiz Muhammed´in (sav) dini, asla müşriklerden olmayan atamız ibrahim´in (as) katıksız tevhid yolu üzerinde sabahladık. Bizleri öldürdükten sonra dirilten Allah´a hamdolsun, dönüş de muhakkak ki O´nadır. Allahım! Sen´den bizi bu günümüze hayırlarla diriltmeni niyaz ediyor, bir kötülük kazanmaktan veya bir müslümana zarar vermekten Sana sığınıyoruz. Muhakkak ki Sen "O, gece karanlığından sabahı yarıp çıkarandır. O, geceyi istirahat zamanı, güneşi ve ayı da bir hesap ölçüsü yapmıştır" (En´am/96) buyuransın. Allahım! Sen´den bugünün iyiliğini, bugündeki bütün iyiliği niyaz ediyorum. Bugünün şerrinden ve içindeki bütün kötülüklerden de Sana sığınıyorum. Bismillah, Maşaallah, vela havle vela kuvvete illa billahi maşaallah. Her nimet, Allah´in iradesindendir. Hayrın tamamı da O´nun elindedir. Bismillah, kötülüğü engelleyen- de yalnız O´dur. Rabb olarak Allah´tan, din olarak İslâm´dan nebi olarak Muhammed´den razı oldum. Rabbimiz. biz Sana tevekkül ettik ve yalnız Sana yöneldik, dönüş de yalnız Sanadır". Kul bu duayı ettikten sonra Felah ve Nas surelerini (=mu´awe-zeteyn) okumalıdır. Akşama erdiğinde de bu duanın aynısını eder. Ancak "Sabaha çıkmak=esbahnâ" kelimelerinin yerine "Akşama ermek= emseynâ" kelimesini koyar. Hiç bir geceyi de şu duayı okumaksızm geçirmez: "O´nun ismiyle beraber yerde ve gökte hiç bir şeyin zarar veremeyeceği Allah´ın adıyla. O, her şeyi işiten, her şeyi bilendir. Yaratılan ve çoğaltılan her türlü kötülükten, bütün kötülük sahiplerinin kötülüğünden, Senin perçeminden tuttuğun bütün varlıkların kötülüğünden Allah´ın kelimat-ı tamme´sine ve O´nun bütün isimlerine sığınırım. Muhakkak ki Rabbim sırat-ı müstakim üstündedir" aır . Kul bu duayı, seher vakti tuvalete gitmeden önce söylerse daha iyi olur. Zikirden alıkonmamak için günün sonunda veya gecenin ilk kısmında okuması daha yerinde olur. Salihlerden bir çoğu da böyle yapmıştır. Güzel olan da budur. Ancak helaya sabah vakti gitmek insan vücudu için daha sağlıklı, taharet bakımından da daha temizdir. Özellikle de gündüz yemek yiyenler için bu geçerlidir. Kul, gece yatağına uzandığı zaman okuması müstehab olan dua şudur: "Rabbim, Senin isminle yanım üzerine yattım ve yine Senin isminle doğrulurum. Allahım! eğer nefsimi tutabildiysem, onu bağışla ve ona merhamet et. Eğer onu salıverdiysem, salih kullarını koruduğun gibi onu da koru ve suçtan uzak kıl". Allah Resulü (sav) Bera b. el-Azib´e fra) gece yatağına gittiği zaman okuması için şu duayı öğretmiştir: "Allahım! ben yüzümü Sana yönelttim, işimi de Sana havale ettim. Sırtımı korku ve rağbetinle Sana dayadım, Sen´den başka sığmak ve kaçış yeri yoktur. İndirdiğin Kitabı´na ve gönderdiğin Re-sulü´ne inandım".[80] Allah Resulü´nden (sav) rivayet edildiğine göre O, uykuya giderken şöyle dua ederdi: "Allahım! kullarını dirilteceğin gün beni azabından koru".[81] Yine O, uykuya giderken şöyle denilmesini emretmiştir: "Yücelen ve Kahir olan Allah´a hamdolsun. Batın ve Cebbar olan Allah´a hamdolsun. Melik ve Kadir olan Allah´a hamdolsun. Ölüleri dirilten ve her şeye Kadir olan Allah´a hamdolsun". Kul bundan sonra şöyle demelidir: "Allahım! Sen´den, ölümden sonra rahatlık, hesab gününde af niyaz ediyorum. Gazabından, ağır cezandan, kullarının kötülüğünden, şeytanların ve ortaklarının şerlerinden Sana sığınıyorum". Kul bundan sonra da "Ey insanlar, hepinizin ibadet ve kulluğuna layık olan hakiki mabudunuz, bir tek mabuttur, O´ndan başka hiç bir ilah yoktur. O, Rahman ve Rahim´dir. Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yararlı yüklerle denizlerde akıp giden gemilerde, Allah´ın yukarıdan indiripte kuru toprağa ölümünden sonra su ile tekrar hayat vermesinde, canlı her yaratığı yeryüzünde üretip yaymasında, yeryüzü ile gök arasında Hakkın emrine boyun eğmiş bulutlarda, aklı olan bir topluluk için hiç şüphesiz bir çok ibret vardır". (Bakara/163-164) ayetlerini okumalıdır. Denir ki, uykuya giderken bu ayetleri okuyan kimse için, Kur´an hıfzettirici olur ve onu unutmaz. Kul, uykuya gitmeden önce Isra suresinin son iki ayetini de okur. Ayrıca A´raf suresinin "Rabbiniz o Allah´tır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra arşı istiva etti. O, gündüzü gece ile örter. Gündüz geceyi, gece de gündüzü takip eder. Güneş, ay ve bütün yıldızlar, O´nun emrine boyun eğmiştir. İyi bilin ki yaratmak ve emretmek, O´na mahsustur. O, alemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir". (A´raf/54) ayetini okursa şiarına bir melek girer, korunmasını üstlenir ve onun için istiğfarda bulunur. Kul, Hadid suresinin başından ilk beş ayeti, Haşr suresinin sonundan üç ayeti, Kafirun, İhlas, Felak ve Nas surelerini okumalı ve avuçlarına üfürmeli sonra da avuçlarıyla yüzünü ve bedeninin diğer kısımlarını sıvazlam alıdır. Allah Resulü´nden (sav) söz ve fiil olarak nakledilen bir hadiste ise, kulun Kehf suresinin ilk ve son on ayetini okuması istenmektedir. Çünkü bunlar, kulun gece ibadetine kalkmasını sağlayacak ayetlerdir. Allah Resulü (sav), uykuya giderken Kafirun suresinin okunmasını da emretmiştir. Allah Resulü (sav) şöyle buyururdu: "Aklı tam bir adamın, Ba-kara´nm son iki ayetini okumadan ve, ´Allahım! beni Sana en hoş gelen saatte uyandır, katından en güzel amellere layık gör ki, beni Senin rızana yaklaştırıp gazabından uzaklaştirsin. Sonra Sen´den niyaz edeyim, Sen de bana veresin, istiğfar edeyim, bana mağfiret edesin, dua edeyim, icabet edesin. Allahım! beni tuzağından emin kılma, beni Sen´den gayrına dost etme, üstümdeki örtünü kaldırma, bana Senin zikrini unutturma ve beni gafillerden eyleme´ diye dua edip uyusun". Denir ki, Allah Teala bu duayı uykudan önce okuyan kimseye, katından üç melek gönderir ve onlar kendisini namaz için uyandırırlar. Eğer kalkar ve namaz kılıp dua ederse, melekler de duası için ´amin´ derler. Eğer kalkmazsa, o zaman da boşlukta ibadet ederler ve onların sevabı bu kişiye yazılır. Kul bundan sonra otuz üçer kere "Sübhânallah, Elhamdülillah, Allahü Ekber" demelidir. Dilerse bu teşbihlere "Lâ ilahe illallah"ı da ekleyerek yirmi beşer kez söyler. Böylece toplam olarak yüz teşbihte bulunmuş olur. Bunu sürekli yapabilmesi için en hafif olan mikdar budur. Konu Başlığı: Ynt: K.Uykudan U. ve Sabah Kalktığında Söylemesi müstehad Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 25 Aralık 2009, 18:18:05 Mutarrafdan eş-Şa´bi kanalıyla Aişe´nin (ra) şu hadisi rivayet edilmiştir: "Allah Resulü (sav) uykuya varmadan önce yanağını sağ elinin üzerine koyup o gece ahirete irtihal edeceğini düşünerek en son şu duayı okurdu:
´Allahım! yedi göğün Rabbi, Arş-ı Azim´in Rabbi, bizim ve her şeyin Rabbi, Tevrat, incil, Zebur ve Furkan´ı indiren, daneyi ve çekirdeği yaran, perçeminden tuttuğun bütün canlıların şerrinden Sana sığınırım. Allahım! Sen Evvel´sin ve Sen´den önce hiç bir şey yoktur. Sen, Ahir´sin ve Sen´den sonra hiç bir şey yoktur. Sen Zâ-hir´sin Sen´in üzerinde bir şey yoktur. Sen Bâtm´sm, Senin altında bir şey yoktur. Borcumu ödet, beni yoksulluktan müstağni kıl!´. Kul, bunu okuduktan sonra otuz üçer kez "Sübhanallah ve Elhamdülillah" demeli ardından otuzdört kez de "Allahü Ekber" .demelidir. Eğer dilerse, teşbih kelimelerine kelime-i tevhidi ekleyerek dörde çıkarır ve her birini yirmi beş kez söyleyerek teşbihini yüze tamamlar. Bu, sürekli devam edebilmesi için en hafif tutulan mik-dardır. Allah Resulü (sav) bunu emretmiş ve beş vakit namazın arkasından ve uykudan önce çekilmesini de mendub görmüştür. Uykudan önce okunması gereken ayet ve dualarla ilgili malumat bu kadardır. Şimdi kulun uykudaki durumu ve uykuya hazırlıkta yapması gerekenleri anlatacağız. Akıl sahipleri bundan ibret alır ve gereğini yaparlar. Kulun abdestli olarak yatması müstehaptır. Bunu yapamazsa, uzuvlarını su ile meshederek yatmalıdır. Selef alimleri, uykuya giderken dişleri misvakla temizlemeyi müstehap görürlerdi. Allah Resulü de (sav) böyle yapardı. [82] Se-lefden bazıları da gece uykuya giderken misvaklarını ve sularını baş uçlarına koyarlardı. Allah Resulü de (sav) uykudan uyandığı zaman dişlerini misvakla temizler, [83] uzuvlarını su ile meshederdi. Onlar yataklarında sağa sola dönerlerken bile Allah Teala´yı Kur´an okuyarak ve teşbih çekerek zikrederlerdi ki bu, gece namazına kalkmaya denk tutulmuş bir haldir. Bu hadis, İbni Ömer (ra) ve diğerleri tarafından rivayet edilmiştir. Allah Resulü´nden (sav) bu anlamda başka hadisler de rivayet edilmiştir: "O, geceleri defalarca misvak kullanır, uykudan her kalkışında dişlerini misvaklardı". [84] Kul, yatarken misvak ve suyunu başucuna koymalı ve gece namazına kalkmaya niyetlenerek yatmalıdır. Hangi vakitte uyanırsa uyansın, abdest almalı ve namaz kılmalı, Allah Teala´ya dua ederek Kur´an okumalıdır. Allah Teala´yı zikrederek, O´na istiğfarda bulunmalıdır. O´nun nimetleri ve ululuğu üzerinde düşünmeli, kudretinin eserleri üzerinde tefekkür etmelidir. Bunlardan hangisini yaparsa yapsın, Allah Teala´yı zikretmiş olacaktır. O, bu tür amellerde bulunmayı istemelidir. Çünkü bunlarda Allah Teala´ya yakınlaşma vardır. Bu da, Allah Teala´mn bir lütuf ve onun üzerindeki bir merhametidir. Kulun, vasiyet edeceği bir şey varken onu yazılı olarak vasiyet etmeksizin yatması da doğru olmaz. Çünkü daldığı o uykuda, ruhunun teslim alınmayacağından emin olamaz. Allah Resulü (sav) bu hususta şöyle buyurmuştur: "Kulun üzerinde vasiyyet edeceği bir şey bulunduğu halde iki gece ardarda vasiyette bulunmaksızın yatması doğru olmaz" [85] Denir ki vasiyette bulunmaksızın vefat eden kimsenin, Berzah aleminde Kıyamete dek konuşmasına izin verilmez. O süre zarfında ölüler, birbirlerini ziyaret eder ve konuşurlarken o, Kıyamet gününe kadar konuşamaz. Diğerleri, kendi aralarında şöyle konuşurlar: Bu zavallı, vasiyyet bırakmadan ölmüş. Bu, onlar arasında onun için bir hasret olur. Malı ve borcu olmayan yoksul müslüman için ani ölüm, bir hafifletme ve müstehab olur. Borç içinde yüzen ve borçları birbirine karışmış olan ve bunu uzatmada ısrar eden kimse içinse ani ölüm, bir ceza ve hoş görülmeyen bir son olur. Müslüman kul, uykuya yatmadan önce temiz bir kalp ile kendisi ve bütün müslümanlarm günahları için tevbe etmeli, kimseye zarar vermeyi düşünmemeli, uyandığı zaman bir suç işlemeye karar vermiş olarak yatmamalıdır. Bir rivayette şöyle denilmektedir: "Bir kimseye haksızlık etmek veya birine kin beslemekten uzak olarak yatağına giren kimsenin işlediği suçlar bağışlanır". Kul, yatağa vardığı zaman Kıble´ye dönük olarak uyumalıdır. Uyurken Kıble´ye yönelmenin iki şekli vardır. Eğer sırtüstü yatılı-yorsa o zaman hareketsiz duran bir ölü gibi yüz Kıble´ye döndürülür. Eğer yan üzerine yatıhyorsa, o zaman sağ yanıyla beraber yüzü Kıble´ye dönük olacaktır. Kişi, öldüğü an ve kabre bırakıldığı zaman da bu iki hal üzerinde vefat ettiğini hatırlar. Yüce Allah buyurdu ki: "Yeryüzünü bir toplanma yeri kılmadık mı? Gerek diriler, gerek ölüler için!". (Mürselat/25-26) Tefsir ehline göre bu ayetlerin tefsirinde varılan iki görüşten birine göre Allah Teala, dirileri yeryüzünün üstünde toplarken, Ölüleri de onun altında toplamaktadır. Allah Teala, geceyi hakka kulak veren kulları için kendi Zatı´na delalet eden işaretlerden bir işaret kılmış ve onu, kendi rızasını talep etmek için uygun olan bir vakit görmüştür. O buyurur ki: "Gece uyumanız, gündüz de lütfundan rızık aramanız O´nun ayetlerin-dendir. Muhakkak ki bunda işitecek bir kavim için ibretler vardır". (Rum/23) Suffe ashabından ve Tabi´un´un zahidlerinden bazıları, gece uyudukları zaman, toprakla aralarına hiçbir şey koymazlardı. Her biri, derisini doğrudan toprağa temas ettirir ve elbisesini üzerine atarak şu ayeti okurdu: "Sizi ondan yarattık, yine ona döndüreceğiz". (Taha/55) Onlar, sanki topraktan yükseltilmek istemiyor ve ondan korunmak istemiyorlardı. Bu davranışı, kalpleri için daha tesirli, tevazuları için de daha üst bir seviye görüyorlardı. ibret ehline göre uyku, Berzah alemi gibidir. Berzah, dünya ile ahiret alemleri arasındaki alemdir. Uyku da aynı şekilde, ölüm ile hayat arasındaki devredir. Uyku perdesi kaldırıldığı zaman dünya hikmetiyle ortaya çıkmakta, aynı şekilde örtü kalktığı zaman ahiret Allah´ın kudretiyle zuhur etmektedir. Buna göre dünya, uykudaki düşler gibi olmaktadır. Allah Teala buyurdu ki: "Sizleri geceleyin ölü gibi uyutan, gündüz de yaptığınız işleri bilen O´dur. Sonra takdir edilen ömür tamamlansın diye sizi gündüz uyandıran yine O´dur". (EnCam/60) Bazıları şöyle demiştir: Allah´a karşı günah işleyip de bunun ardından uyuyabilene şaşmak gerek! Bazı alimler, Allah Teala´mn şöyle buyurduğunu naklederler: "Eğer Bana karşı geliyorsanız, Benim yaygım olan dünyamdan çıkın ve Benim avucumda uyumayın!" Lokman (as) oğluna şöyle demiştir: "Ey oğlum, eğer ölümden kuşku duyuyorsan o zaman uyuma. Nasıl uyuyorsan, işte öyle ölürsün. Eğer Ölümden sonra dirilmekten kuşkulanıyorsan, uyuduğunda bir daha uyanma. Çünkü uykudan nasıl uyanıyorsan, öldükten sonra da öyle diriltilirsin". Kul, uykuya giderken, ölüm vaktini ansın ve şunu bilsin ki nasıl hayattayken kendisi Allah içinse, öldükten sonra da Allah Teala onun için olur. Bu yüzden de hangi hal üzere uyuduğuna ve kafasında hangi kaygıyla ruhunu teslim edeceğine baksın. Uyanması anında da ölümden sonraki dirilişi (=Ba´sü ba´del-mevt) hatırlasın. Bilsin ki kul, ancak dünyada öldüğü hal üzere, aynı kaygıyla ve sevdiği şeyle birlikte diriltilir. Tıpkı uykudan önce düşündüğü şeyle uykudan uyanan kimse gibi. Konu Başlığı: Ynt: K.Uykudan U. ve Sabah Kalktığında Söylemesi müstehad Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 25 Aralık 2009, 18:20:44 Bir hadiste de şöyle denilmektedir: "Kişi, sevdiğiyle birlikte olur ve umduğunu bulur [86] Allah Resulü´nden (sav) rivayet edilen başka bir hadiste ise şöyle buyrulm akta dır: "Kişi, dünyada hangi mertebe üzerinde ölürse, Kıyamet günü de onun üzerinde diriltilir" [87] Ka´bu´l-Ahbar´dan yapılan bir rivayette ise şöyle denilmektedir: "Uyuyacağın zaman, sağ tarafın üzerine yat ve Kıbleye yönel. çünkü o ölümdür".
Basiret sahipleri ve Allah´ı çokça ananlar için bir başka açıklama da şudur: Kul, bilmelidir ki, kendisi uykudan kalktığı zaman Allah için ne düşünüyorsa, ölümden sonra kabrinden diriltildiği zaman da Allah Teala onun için öyle düşünür. Bu yüzden, nasıl bir hal üzerinde diriltileceğim iyice düşünmelidir. Eğer kul, Rabbi karşı O´nu yüceltici, şanını yükseltici, O´nun mukaddesatını ululayıcı, O´nun sevdiği, rıza gösterdiği, surur duyduğu eşsiz nimetlerine karşı aceleci ise, Allah Teala da ahiret-te onun zatını yüceltici olur. Eğer kul, Mevla´sı hakkında gevşek davranır, emirlerini hafife alır ve O´nun şiarlarını küçük görürse, Allah Teala da Kıyamette onu aşağılar ve durumunu asla önemsemez. O buyurdu ki: "Kör olanla gören bir olmaz. İman edip iyi ameller yapanlarla, kötülük yapan da bir olmaz". (Mümin/58) Yine O, bu tür kullarını ayıplayarak şöyle buyurmaktadır: "Ne kadar da az düşünüyorsunuz?". (Mümin/58) Allah Teala benzeri bir ayette ise şöyle buyurmaktadır: "Müslümanları hiç suçlular gibi yapar mıyız?". (Kalem/35) Başka bir ayette öyle kimselerin tutumlarını kınayıp ayıplayarak ise şöyle buyurur: "Size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz?", (Yunus/35) Daha sonra ise onlar hakkındaki hükmünü bildirmektedir: "Yoksa kötülükleri işleyip duranlar, kendilerini inanıp iyi ameller işleyenler gibi mi yapacağımızı sandılar? Hayat ve ölümleri onlarla bir olacak öyle mi? Ne fena hüküm veriyorlar!". (Casiye/21) Burada sözün takdiri mevzubahistir. O da öne alınanın tehir edilenle yer değiştirmesi şeklindedir. Allah Teala, onların iyiliklerini kaldırmış ve hükümlerinin kötülüğüne hükmetmiş, sonra da onlar hakkındaki ölüm ve hayatla ilgili hükmünü zikretmiştir. "Hayat ve ölümleri onlarla bir olacak öyle mi?" Yani ölümde de dünya hayatındaki gibi olacaklarını mı sanıyorlar? Ardından da yarattıkları üzerindeki adaletini hatırlatarak şöyle buyurmuştur: "Allah, gökleri ve yeri hak ile hem de herkesi kazandığı ile hiç haksızlık etmeden cezalandırmak için yarattı". (Casiye/22) İşte bu, İlahi hitabın açıklanması ve akıl sahipleri için bir öğüttür. Allah Teala, bu anlamda bir buyruk indirmiş ve insanlara onun üzerinde düşünmelerini, akıl sahiplerinin de ondan Öğüt almasını emretmiştir: "Sana çok mübarek bir Kitab indirdik ki, akıl sahipleri onun ayetlerini düşünsünler ve öğüt alsınlar". (Sad/29) Acaba düşünüp ibret alarak şunu görüyorlar mı? "Yoksa iman edip de iyi amel işleyenleri Biz, o yeryüzündeki bozguncular gibi yapar mıyız? Yoksa o takva sahiplerini azgınlar gibi yapar mıyız?". (Sad/28) Ayette geçen "Tedebbür" kelimesi, anlamak, "Tezekkür" kelimesi ise Allah´tan korkmak ve amel etmek anlamındadır. Allah Resulü´nden (sav) şöyle bir hadis rivayet edilmiştir: "Kim Allah katındaki yerini bilmek isterse, Allah Teala´nm kendi kalbindeki yerine baksın. Muhakkak ki Allah Teala kulunu, onun kendisini koyduğu yere koyacaktır". Kul abdestli olarak yatağa uzanıp Allah´ı zikrettiğinde ve böyle bir müşahadeye sahip olduğunda, uyamncaya kadar yatağı bir nıescid olacak ve namaz kılıyor kabul edilecektir. îçine bir melek girecek, uykusunda hareket edip de Allah´ı zikrettiğinde melek de onun için dua ve istiğfar edecektir. Bir rivayette şöyle denilmektedir: "Kul, abdestli olarak uyuduğunda ruhu Arş´a yükseltilir ve rüyası sadık olur. Eğer abdestsiz uyursa, ruhu bu hedefe ulaşamaz, gördükleri de saçma sapan düşlerden öte gitmez. Eğer kulu uyku basarsa, abdestli olduğu için gece ibadet etmiş gibi sevap yazılır ve uykusu da onun için sadaka olur. Uykusunda böyle bir vasfı haiz olan kimseler, gece ibadete kal-kıpta gaflet ve dalgınlıktan kurtulamayan bir çok insanı geçerler. Bir de şöyle bir hadis rivayet edilmiştir: "Alimin uykusu ibadet, nefesi tesbihdir". Gece namazı yani teheccüd için uykudan uyanıldığında söylenmesi müstehap olan söz ve dualar şöyledir. Kul, gece namazı kılmak için uykudan uyandığında şöyle demelidir: "Ruhumu teslim aldıktan sonra beni tekrar dirilten Allah´a hamdolsun. Kesin dönüş de O´nadır". Bundan sonra Al-i İmran suresinin son on ayetini okumalı, ardından dişlerini misvaklayarak abdest almalı ve şöyle dua etmelidir: "Sübhaneke ve bi hamdike, Sen´den başka ilah yoktur. Sen´den mağfiret dilerim. Sen´den tevbemin kabulünü niyaz ederim. Beni bağışla ve tevbemi kabul et. Muhakkak ki Sen, tevbeleri çokça kabul eden ve çok merhametli olansın. Allahım beni sürekli tevbe edenlerden kıl. Beni, sürekli temizlenenlerden kıl. Beni çok sabreden ve çok şükredenlerden kıl. Benim Seni sıkça anmamı, sürekli teşbih etmemi sağla". Bundan sonra başını semaya doğru kaldırarak şöyle dua eder: "Şehadet ederim ki Sen, kendinden başka hiç bir ilah olmayan ve ortağı bulunmayan Allah Teala´sm. Şehadet ederim ki Muham-med de O´nun kulu ve Resulü´dür. Azabından affına, gazabından rızana sığınırım. Sen´den de yine Sana sığınırım. Sana olan ve Zatı´n tarafından yapılan övgüleri saymakla bitiremem. Ben, Senin falan kulunun oğlu falanım. Perçemim Senin kabzandadır. Senin hükmünde cariyim, yargına uyanım. İşte ellerim, kazandıklarıyla beraber huzurunda. İşte nefsim, işledikleriyle beraber huzurunda. Sen´den başka ilah yoktur. Seni sürekli teşbih ederim. Ben, zulmedenlerdendim. Bir kötülük işledim ve kendime zulmettim. Günahımı bağışla. Muhakkak ki Sen benim Rabbimsin. Günahları da Sen´den başkası bağışlayamaz. Sen´den başka ilah da yoktur". Daha sonra Kıble´ye yönelerek namaza duracağı zaman da şöyle desin: "Allahü ekber, vel hamdü lillahi kesîran ve sübhanallahi bükraten ve asîlen". Ardından onar kere "Sübhanallah, elhamdü lillah, La ilahe illallah, Allahü ekber" desin. Bundan sonra da şu tesbihatı okur: "Allah en büyüktür, melekut ve ceberut sahibidir. Yücelik, celal, azamet ve kudret sahibidir". Şu dua da Allah Resulü´nün (sav) teheccüd namazına kalkarken okuduğu rivayet edilen duadır: "Allahım! hamd, semavatm ve arzın nuru olan Sana´dır. Hamd, semavatm ve arzın övüncü olan Sana´dır. Hamd, semavatm ve arzın nuru olan Sana´dır. Hamd, semavatm ve arzın süsleyicisi olan Sana´dır. Hamd, semavatm ve arzın, onların içindekilerin ve üzerindekilerin dayanağı olan Sana´dır. Hakk Sen´sin ve Hakk Sen´dendir. Seninle karşılaşmak haktır. Cennet de haktır, cehennem de haktır. Peygamberler de haktır Muhammed´in (sav) resul-lüğü de haktır. Allahım! ben Sana teslim oldum, Sana inandım, Sana tevekkül ettim ve davamı Sana havale ettim, muhakememi Sana bıraktım. Ey Rabbim! Allahım! beni bağışla, yaptıklarımı da yapmadıklarımı da bağışla, gizlediklerimi de açığa vurduklarımı da bağışla. İşleten de Sen´sin erteleten de. Allahım! nefsime takvasını ver ve onu arındır. Muhakkak ki Sen, onu arındıranların en hayırlısısm. Onun dostu da sahibi de Sen´sin. Allahım! beni en güzel amelleri işlemeye yönlendir. Muhakkak ki Sen´den başkası onların en güzeline yönlendiremez. Beni işlerin kötüsünden de alıkoy. Muhakkak ki onların kötülüğünü Sen´den başkası benim başımdan savamaz. Sen´den zayıf bir zavallı olarak niyazda bulunuyorum. Sana muhtaç ve ezilmiş biri olarak dua ediyorum. Rabbim! Sana dua ettiğim için beni bedbaht etme. Bana karşı şefkatli ve merhametli ol. Ey sual edilenlerin en hayırlısı! Ey verenlerin en ikramseveri!". Bundan sonra müstehap olan gece namazına iki kısa rekatla başlamaktır. Bu namazı bitirmeden yemek yemesi veya su içmesi müstehap görülmez. Kul, uykudan uyandığı zaman, kalbi temiz, kafası duru ve kaygılardan arınmış olur. Yemek yiyip su içtiği zaman ise, kalbinin durumu değişmeye başlar. Yemek yememesi halinde sahuru kaçırmaktan veya su içeme-mekten korkarsa o zaman yiyip içmesinde mahzur yoktur. Bu durumda namazdan önce yeme içmeye başlamalıdır. Yüce ve Ulu olan Allah Teala dışında hiç kimsenin eşsiz kudret ve engellemesi yoktur. [88] |