๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kutul Kulub => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 25 Aralık 2009, 18:15:27



Konu Başlığı: K.Uykudan U. ve Sabah Kalktığında Söylemesi müstehad
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 25 Aralık 2009, 18:15:27
Kulun, Uykudan Uyandığında Ve Sabah Kalktığında Söylemesi Müstehab Olan Dualar Hakkındadır

Bu fasılda, kulun teheccüd namazı için kalktığında ve sabah uyku­dan kalktığında söylemesi müstehab olan dua ve benzeri sözleri anlatacağız

Kul, uykudan kalktığı zaman şu duayı okumalıdır:

"Biz sabaha erdik, mülk Allah´ın, azamet Allah´ın, güç Allah´ın, övünç Allah´ın, kudret Allah´ın, izzet Allah´ın ve teşbih Allah´ındır. Biz İslâm fıtratı, ihlas kelimesi, Peygamberimiz Muhammed´in (sav) dini, asla müşriklerden olmayan atamız ibrahim´in (as) katık­sız tevhid yolu üzerinde sabahladık. Bizleri öldürdükten sonra dirilten Allah´a hamdolsun, dönüş de muhakkak ki O´nadır. Allahım! Sen´den bizi bu günümüze hayırlarla diriltmeni niyaz ediyor, bir kötülük kazanmaktan veya bir müslümana zarar vermekten Sana sığınıyoruz.

Muhakkak ki Sen "O, gece karanlığından sabahı yarıp çıkaran­dır. O, geceyi istirahat zamanı, güneşi ve ayı da bir hesap ölçüsü yapmıştır" (En´am/96) buyuransın. Allahım! Sen´den bugünün iyili­ğini, bugündeki bütün iyiliği niyaz ediyorum. Bugünün şerrinden ve içindeki bütün kötülüklerden de Sana sığınıyorum. Bismillah, Maşaallah, vela havle vela kuvvete illa billahi maşaallah. Her ni­met, Allah´in iradesindendir. Hayrın tamamı da O´nun elindedir. Bismillah, kötülüğü engelleyen- de yalnız O´dur. Rabb olarak Al­lah´tan, din olarak İslâm´dan nebi olarak Muhammed´den razı ol­dum. Rabbimiz. biz Sana tevekkül ettik ve yalnız Sana yöneldik, dönüş de yalnız Sanadır".

Kul bu duayı ettikten sonra Felah ve Nas surelerini (=mu´awe-zeteyn) okumalıdır. Akşama erdiğinde de bu duanın aynısını eder. Ancak "Sabaha çıkmak=esbahnâ" kelimelerinin yerine "Akşama ermek= emseynâ" kelimesini koyar.

Hiç bir geceyi de şu duayı okumaksızm geçirmez:

"O´nun ismiyle beraber yerde ve gökte hiç bir şeyin zarar vere­meyeceği Allah´ın adıyla. O, her şeyi işiten, her şeyi bilendir. Yara­tılan ve çoğaltılan her türlü kötülükten, bütün kötülük sahipleri­nin kötülüğünden, Senin perçeminden tuttuğun bütün varlıkların kötülüğünden Allah´ın kelimat-ı tamme´sine ve O´nun bütün isim­lerine sığınırım. Muhakkak ki Rabbim sırat-ı müstakim üstünde­dir" aır .

Kul bu duayı, seher vakti tuvalete gitmeden önce söylerse daha iyi olur. Zikirden alıkonmamak için günün sonunda veya gecenin ilk kısmında okuması daha yerinde olur. Salihlerden bir çoğu da böyle yapmıştır. Güzel olan da budur. Ancak helaya sabah vakti gitmek insan vücudu için daha sağlıklı, taharet bakımından da daha temizdir. Özellikle de gündüz yemek yiyenler için bu geçerlidir.

Kul, gece yatağına uzandığı zaman okuması müstehab olan dua şudur:

"Rabbim, Senin isminle yanım üzerine yattım ve yine Senin is­minle doğrulurum. Allahım! eğer nefsimi tutabildiysem, onu bağış­la ve ona merhamet et. Eğer onu salıverdiysem, salih kullarını ko­ruduğun gibi onu da koru ve suçtan uzak kıl".

Allah Resulü (sav) Bera b. el-Azib´e fra) gece yatağına gittiği za­man okuması için şu duayı öğretmiştir:

"Allahım! ben yüzümü Sana yönelttim, işimi de Sana havale et­tim. Sırtımı korku ve rağbetinle Sana dayadım, Sen´den başka sı­ğmak ve kaçış yeri yoktur. İndirdiğin Kitabı´na ve gönderdiğin Re-sulü´ne inandım".[80]

Allah Resulü´nden (sav) rivayet edildiğine göre O, uykuya gider­ken şöyle dua ederdi:

"Allahım! kullarını dirilteceğin gün beni azabından koru".[81] Yine O, uykuya giderken şöyle denilmesini emretmiştir:

"Yücelen ve Kahir olan Allah´a hamdolsun. Batın ve Cebbar olan Allah´a hamdolsun. Melik ve Kadir olan Allah´a hamdolsun. Ölüleri dirilten ve her şeye Kadir olan Allah´a hamdolsun".

Kul bundan sonra şöyle demelidir:

"Allahım! Sen´den, ölümden sonra rahatlık, hesab gününde af niyaz ediyorum. Gazabından, ağır cezandan, kullarının kötülüğün­den, şeytanların ve ortaklarının şerlerinden Sana sığınıyorum".

Kul bundan sonra da

"Ey insanlar, hepinizin ibadet ve kulluğuna layık olan hakiki mabudunuz, bir tek mabuttur, O´ndan başka hiç bir ilah yoktur. O, Rahman ve Rahim´dir. Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, ge­ce ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yararlı yükler­le denizlerde akıp giden gemilerde, Allah´ın yukarıdan indiripte ku­ru toprağa ölümünden sonra su ile tekrar hayat vermesinde, canlı her yaratığı yeryüzünde üretip yaymasında, yeryüzü ile gök ara­sında Hakkın emrine boyun eğmiş bulutlarda, aklı olan bir toplu­luk için hiç şüphesiz bir çok ibret vardır". (Bakara/163-164) ayetle­rini okumalıdır.

Denir ki, uykuya giderken bu ayetleri okuyan kimse için, Kur´an hıfzettirici olur ve onu unutmaz. Kul, uykuya gitmeden ön­ce Isra suresinin son iki ayetini de okur.

Ayrıca A´raf suresinin "Rabbiniz o Allah´tır ki, gökleri ve yeri al­tı günde yarattı. Sonra arşı istiva etti. O, gündüzü gece ile örter. Gündüz geceyi, gece de gündüzü takip eder. Güneş, ay ve bütün yıl­dızlar, O´nun emrine boyun eğmiştir. İyi bilin ki yaratmak ve em­retmek, O´na mahsustur. O, alemlerin Rabbi olan Allah ne yüce­dir". (A´raf/54) ayetini okursa şiarına bir melek girer, korunmasını üstlenir ve onun için istiğfarda bulunur.

Kul, Hadid suresinin başından ilk beş ayeti, Haşr suresinin so­nundan üç ayeti, Kafirun, İhlas, Felak ve Nas surelerini okumalı ve avuçlarına üfürmeli sonra da avuçlarıyla yüzünü ve bedeninin di­ğer kısımlarını sıvazlam alıdır.

Allah Resulü´nden (sav) söz ve fiil olarak nakledilen bir hadiste ise, kulun Kehf suresinin ilk ve son on ayetini okuması istenmek­tedir. Çünkü bunlar, kulun gece ibadetine kalkmasını sağlayacak ayetlerdir.

Allah Resulü (sav), uykuya giderken Kafirun suresinin okun­masını da emretmiştir.

Allah Resulü (sav) şöyle buyururdu: "Aklı tam bir adamın, Ba-kara´nm son iki ayetini okumadan ve,

´Allahım! beni Sana en hoş gelen saatte uyandır, katından en güzel amellere layık gör ki, beni Senin rızana yaklaştırıp gazabın­dan uzaklaştirsin. Sonra Sen´den niyaz edeyim, Sen de bana vere­sin, istiğfar edeyim, bana mağfiret edesin, dua edeyim, icabet ede­sin. Allahım! beni tuzağından emin kılma, beni Sen´den gayrına dost etme, üstümdeki örtünü kaldırma, bana Senin zikrini unut­turma ve beni gafillerden eyleme´ diye dua edip uyusun".

Denir ki, Allah Teala bu duayı uykudan önce okuyan kimseye, katından üç melek gönderir ve onlar kendisini namaz için uyandı­rırlar. Eğer kalkar ve namaz kılıp dua ederse, melekler de duası için ´amin´ derler. Eğer kalkmazsa, o zaman da boşlukta ibadet ederler ve onların sevabı bu kişiye yazılır. Kul bundan sonra otuz üçer kere "Sübhânallah, Elhamdülillah, Allahü Ekber" demelidir. Dilerse bu teşbihlere "Lâ ilahe illallah"ı da ekleyerek yirmi beşer kez söyler. Böylece toplam olarak yüz teşbihte bulunmuş olur. Bu­nu sürekli yapabilmesi için en hafif olan mikdar budur.


Konu Başlığı: Ynt: K.Uykudan U. ve Sabah Kalktığında Söylemesi müstehad
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 25 Aralık 2009, 18:18:05
Mutarrafdan eş-Şa´bi kanalıyla Aişe´nin (ra) şu hadisi rivayet edilmiştir: "Allah Resulü (sav) uykuya varmadan önce yanağını sağ elinin üzerine koyup o gece ahirete irtihal edeceğini düşünerek en son şu duayı okurdu:

´Allahım! yedi göğün Rabbi, Arş-ı Azim´in Rabbi, bizim ve her şeyin Rabbi, Tevrat, incil, Zebur ve Furkan´ı indiren, daneyi ve çekirdeği yaran, perçeminden tuttuğun bütün canlıların şerrinden Sana sığınırım. Allahım! Sen Evvel´sin ve Sen´den önce hiç bir şey yoktur. Sen, Ahir´sin ve Sen´den sonra hiç bir şey yoktur. Sen Zâ-hir´sin Sen´in üzerinde bir şey yoktur. Sen Bâtm´sm, Senin altında bir şey yoktur. Borcumu ödet, beni yoksulluktan müstağni kıl!´.

Kul, bunu okuduktan sonra otuz üçer kez "Sübhanallah ve El­hamdülillah" demeli ardından otuzdört kez de "Allahü Ekber" .de­melidir. Eğer dilerse, teşbih kelimelerine kelime-i tevhidi ekleyerek dörde çıkarır ve her birini yirmi beş kez söyleyerek teşbihini yüze tamamlar. Bu, sürekli devam edebilmesi için en hafif tutulan mik-dardır. Allah Resulü (sav) bunu emretmiş ve beş vakit namazın ar­kasından ve uykudan önce çekilmesini de mendub görmüştür. Uy­kudan önce okunması gereken ayet ve dualarla ilgili malumat bu kadardır.

Şimdi kulun uykudaki durumu ve uykuya hazırlıkta yapması gerekenleri anlatacağız. Akıl sahipleri bundan ibret alır ve gereği­ni yaparlar. Kulun abdestli olarak yatması müstehaptır. Bunu ya­pamazsa, uzuvlarını su ile meshederek yatmalıdır.

Selef alimleri, uykuya giderken dişleri misvakla temizlemeyi müstehap görürlerdi. Allah Resulü de (sav) böyle yapardı. [82] Se-lefden bazıları da gece uykuya giderken misvaklarını ve sularını baş uçlarına koyarlardı.

Allah Resulü de (sav) uykudan uyandığı zaman dişlerini mis­vakla temizler, [83] uzuvlarını su ile meshederdi. Onlar yataklarında sağa sola dönerlerken bile Allah Teala´yı Kur´an okuyarak ve teşbih çekerek zikrederlerdi ki bu, gece namazına kalkmaya denk tutul­muş bir haldir. Bu hadis, İbni Ömer (ra) ve diğerleri tarafından ri­vayet edilmiştir.

Allah Resulü´nden (sav) bu anlamda başka hadisler de rivayet edilmiştir: "O, geceleri defalarca misvak kullanır, uykudan her kal­kışında dişlerini misvaklardı". [84]

Kul, yatarken misvak ve suyunu başucuna koymalı ve gece na­mazına kalkmaya niyetlenerek yatmalıdır. Hangi vakitte uyanırsa uyansın, abdest almalı ve namaz kılmalı, Allah Teala´ya dua ede­rek Kur´an okumalıdır. Allah Teala´yı zikrederek, O´na istiğfarda bulunmalıdır. O´nun nimetleri ve ululuğu üzerinde düşünmeli, kudretinin eserleri üzerinde tefekkür etmelidir. Bunlardan hangi­sini yaparsa yapsın, Allah Teala´yı zikretmiş olacaktır. O, bu tür amellerde bulunmayı istemelidir. Çünkü bunlarda Allah Teala´ya yakınlaşma vardır. Bu da, Allah Teala´mn bir lütuf ve onun üzerin­deki bir merhametidir.

Kulun, vasiyet edeceği bir şey varken onu yazılı olarak vasiyet etmeksizin yatması da doğru olmaz. Çünkü daldığı o uykuda, ruhu­nun teslim alınmayacağından emin olamaz. Allah Resulü (sav) bu hususta şöyle buyurmuştur: "Kulun üzerinde vasiyyet edeceği bir şey bulunduğu halde iki gece ardarda vasiyette bulunmaksızın yat­ması doğru olmaz" [85]

Denir ki vasiyette bulunmaksızın vefat eden kimsenin, Berzah aleminde Kıyamete dek konuşmasına izin verilmez. O süre zarfın­da ölüler, birbirlerini ziyaret eder ve konuşurlarken o, Kıyamet gü­nüne kadar konuşamaz. Diğerleri, kendi aralarında şöyle konuşur­lar: Bu zavallı, vasiyyet bırakmadan ölmüş. Bu, onlar arasında onun için bir hasret olur.

Malı ve borcu olmayan yoksul müslüman için ani ölüm, bir ha­fifletme ve müstehab olur. Borç içinde yüzen ve borçları birbirine karışmış olan ve bunu uzatmada ısrar eden kimse içinse ani ölüm, bir ceza ve hoş görülmeyen bir son olur.

Müslüman kul, uykuya yatmadan önce temiz bir kalp ile kendi­si ve bütün müslümanlarm günahları için tevbe etmeli, kimseye zarar vermeyi düşünmemeli, uyandığı zaman bir suç işlemeye ka­rar vermiş olarak yatmamalıdır. Bir rivayette şöyle denilmektedir: "Bir kimseye haksızlık etmek veya birine kin beslemekten uzak olarak yatağına giren kimsenin işlediği suçlar bağışlanır".

Kul, yatağa vardığı zaman Kıble´ye dönük olarak uyumalıdır. Uyurken Kıble´ye yönelmenin iki şekli vardır. Eğer sırtüstü yatılı-yorsa o zaman hareketsiz duran bir ölü gibi yüz Kıble´ye döndürü­lür. Eğer yan üzerine yatıhyorsa, o zaman sağ yanıyla beraber yüzü Kıble´ye dönük olacaktır. Kişi, öldüğü an ve kabre bırakıldığı za­man da bu iki hal üzerinde vefat ettiğini hatırlar. Yüce Allah bu­yurdu ki: "Yeryüzünü bir toplanma yeri kılmadık mı? Gerek diriler, gerek ölüler için!". (Mürselat/25-26) Tefsir ehline göre bu ayetlerin tefsirinde varılan iki görüşten birine göre Allah Teala, dirileri yer­yüzünün üstünde toplarken, Ölüleri de onun altında toplamaktadır.

Allah Teala, geceyi hakka kulak veren kulları için kendi Zatı´na delalet eden işaretlerden bir işaret kılmış ve onu, kendi rızasını ta­lep etmek için uygun olan bir vakit görmüştür. O buyurur ki: "Ge­ce uyumanız, gündüz de lütfundan rızık aramanız O´nun ayetlerin-dendir. Muhakkak ki bunda işitecek bir kavim için ibretler vardır". (Rum/23)

Suffe ashabından ve Tabi´un´un zahidlerinden bazıları, gece uyudukları zaman, toprakla aralarına hiçbir şey koymazlardı. Her biri, derisini doğrudan toprağa temas ettirir ve elbisesini üzerine atarak şu ayeti okurdu: "Sizi ondan yarattık, yine ona döndürece­ğiz". (Taha/55) Onlar, sanki topraktan yükseltilmek istemiyor ve ondan korunmak istemiyorlardı. Bu davranışı, kalpleri için daha tesirli, tevazuları için de daha üst bir seviye görüyorlardı.

ibret ehline göre uyku, Berzah alemi gibidir. Berzah, dünya ile ahiret alemleri arasındaki alemdir. Uyku da aynı şekilde, ölüm ile hayat arasındaki devredir. Uyku perdesi kaldırıldığı zaman dünya hikmetiyle ortaya çıkmakta, aynı şekilde örtü kalktığı zaman ahi­ret Allah´ın kudretiyle zuhur etmektedir. Buna göre dünya, uyku­daki düşler gibi olmaktadır. Allah Teala buyurdu ki: "Sizleri gece­leyin ölü gibi uyutan, gündüz de yaptığınız işleri bilen O´dur. Son­ra takdir edilen ömür tamamlansın diye sizi gündüz uyandıran yi­ne O´dur". (EnCam/60) Bazıları şöyle demiştir: Allah´a karşı günah işleyip de bunun ardından uyuyabilene şaşmak gerek!

Bazı alimler, Allah Teala´mn şöyle buyurduğunu naklederler: "Eğer Bana karşı geliyorsanız, Benim yaygım olan dünyamdan çı­kın ve Benim avucumda uyumayın!" Lokman (as) oğluna şöyle de­miştir: "Ey oğlum, eğer ölümden kuşku duyuyorsan o zaman uyu­ma. Nasıl uyuyorsan, işte öyle ölürsün. Eğer Ölümden sonra diril­mekten kuşkulanıyorsan, uyuduğunda bir daha uyanma. Çünkü uykudan nasıl uyanıyorsan, öldükten sonra da öyle diriltilirsin".

Kul, uykuya giderken, ölüm vaktini ansın ve şunu bilsin ki na­sıl hayattayken kendisi Allah içinse, öldükten sonra da Allah Tea­la onun için olur. Bu yüzden de hangi hal üzere uyuduğuna ve ka­fasında hangi kaygıyla ruhunu teslim edeceğine baksın. Uyanması anında da ölümden sonraki dirilişi (=Ba´sü ba´del-mevt) hatırlasın. Bilsin ki kul, ancak dünyada öldüğü hal üzere, aynı kaygıyla ve sevdiği şeyle birlikte diriltilir. Tıpkı uykudan önce düşündüğü şey­le uykudan uyanan kimse gibi.


Konu Başlığı: Ynt: K.Uykudan U. ve Sabah Kalktığında Söylemesi müstehad
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 25 Aralık 2009, 18:20:44
Bir hadiste de şöyle denilmektedir: "Kişi, sevdiğiyle birlikte olur ve umduğunu bulur [86] Allah Resulü´nden (sav) rivayet edilen başka bir hadiste ise şöyle buyrulm akta dır: "Kişi, dünyada hangi mertebe üzerinde ölürse, Kıyamet günü de onun üzerinde dirilti­lir" [87] Ka´bu´l-Ahbar´dan yapılan bir rivayette ise şöyle denilmekte­dir: "Uyuyacağın zaman, sağ tarafın üzerine yat ve Kıbleye yönel. çünkü o ölümdür".

Basiret sahipleri ve Allah´ı çokça ananlar için bir başka açıkla­ma da şudur: Kul, bilmelidir ki, kendisi uykudan kalktığı zaman Allah için ne düşünüyorsa, ölümden sonra kabrinden diriltildiği za­man da Allah Teala onun için öyle düşünür. Bu yüzden, nasıl bir hal üzerinde diriltileceğim iyice düşünmelidir.

Eğer kul, Rabbi karşı O´nu yüceltici, şanını yükseltici, O´nun mukaddesatını ululayıcı, O´nun sevdiği, rıza gösterdiği, surur duyduğu eşsiz nimetlerine karşı aceleci ise, Allah Teala da ahiret-te onun zatını yüceltici olur. Eğer kul, Mevla´sı hakkında gevşek davranır, emirlerini hafife alır ve O´nun şiarlarını küçük görürse, Allah Teala da Kıyamette onu aşağılar ve durumunu asla önem­semez.

O buyurdu ki: "Kör olanla gören bir olmaz. İman edip iyi amel­ler yapanlarla, kötülük yapan da bir olmaz". (Mümin/58) Yine O, bu tür kullarını ayıplayarak şöyle buyurmaktadır: "Ne kadar da az düşünüyorsunuz?". (Mümin/58) Allah Teala benzeri bir ayette ise şöyle buyurmaktadır: "Müslümanları hiç suçlular gibi yapar mı­yız?". (Kalem/35)

Başka bir ayette öyle kimselerin tutumlarını kınayıp ayıplaya­rak ise şöyle buyurur: "Size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz?", (Yunus/35)

Daha sonra ise onlar hakkındaki hükmünü bildirmektedir: "Yoksa kötülükleri işleyip duranlar, kendilerini inanıp iyi ameller işleyenler gibi mi yapacağımızı sandılar? Hayat ve ölümleri onlar­la bir olacak öyle mi? Ne fena hüküm veriyorlar!". (Casiye/21) Bu­rada sözün takdiri mevzubahistir. O da öne alınanın tehir edilenle yer değiştirmesi şeklindedir. Allah Teala, onların iyiliklerini kaldır­mış ve hükümlerinin kötülüğüne hükmetmiş, sonra da onlar hak­kındaki ölüm ve hayatla ilgili hükmünü zikretmiştir. "Hayat ve ölümleri onlarla bir olacak öyle mi?" Yani ölümde de dünya haya­tındaki gibi olacaklarını mı sanıyorlar?

Ardından da yarattıkları üzerindeki adaletini hatırlatarak şöy­le buyurmuştur:

"Allah, gökleri ve yeri hak ile hem de herkesi kazandığı ile hiç haksızlık etmeden cezalandırmak için yarattı". (Casiye/22) İşte bu, İlahi hitabın açıklanması ve akıl sahipleri için bir öğüttür. Allah Teala, bu anlamda bir buyruk indirmiş ve insanlara onun üzerinde düşünmelerini, akıl sahiplerinin de ondan Öğüt almasını emretmiş­tir: "Sana çok mübarek bir Kitab indirdik ki, akıl sahipleri onun ayetlerini düşünsünler ve öğüt alsınlar". (Sad/29) Acaba düşünüp ibret alarak şunu görüyorlar mı? "Yoksa iman edip de iyi amel işle­yenleri Biz, o yeryüzündeki bozguncular gibi yapar mıyız? Yoksa o takva sahiplerini azgınlar gibi yapar mıyız?". (Sad/28) Ayette geçen "Tedebbür" kelimesi, anlamak, "Tezekkür" kelimesi ise Allah´tan korkmak ve amel etmek anlamındadır.

Allah Resulü´nden (sav) şöyle bir hadis rivayet edilmiştir: "Kim Allah katındaki yerini bilmek isterse, Allah Teala´nm kendi kalbin­deki yerine baksın. Muhakkak ki Allah Teala kulunu, onun kendi­sini koyduğu yere koyacaktır".

Kul abdestli olarak yatağa uzanıp Allah´ı zikrettiğinde ve böyle bir müşahadeye sahip olduğunda, uyamncaya kadar yatağı bir nıescid olacak ve namaz kılıyor kabul edilecektir. îçine bir melek girecek, uykusunda hareket edip de Allah´ı zikrettiğinde melek de onun için dua ve istiğfar edecektir.

Bir rivayette şöyle denilmektedir: "Kul, abdestli olarak uyudu­ğunda ruhu Arş´a yükseltilir ve rüyası sadık olur. Eğer abdestsiz uyursa, ruhu bu hedefe ulaşamaz, gördükleri de saçma sapan düş­lerden öte gitmez. Eğer kulu uyku basarsa, abdestli olduğu için ge­ce ibadet etmiş gibi sevap yazılır ve uykusu da onun için sadaka olur. Uykusunda böyle bir vasfı haiz olan kimseler, gece ibadete kal-kıpta gaflet ve dalgınlıktan kurtulamayan bir çok insanı geçerler.

Bir de şöyle bir hadis rivayet edilmiştir: "Alimin uykusu ibadet, nefesi tesbihdir".

Gece namazı yani teheccüd için uykudan uyanıldığında söylen­mesi müstehap olan söz ve dualar şöyledir. Kul, gece namazı kıl­mak için uykudan uyandığında şöyle demelidir:

"Ruhumu teslim aldıktan sonra beni tekrar dirilten Allah´a hamdolsun. Kesin dönüş de O´nadır".

Bundan sonra Al-i İmran suresinin son on ayetini okumalı, ar­dından dişlerini misvaklayarak abdest almalı ve şöyle dua etmelidir:

"Sübhaneke ve bi hamdike, Sen´den başka ilah yoktur. Sen´den mağfiret dilerim. Sen´den tevbemin kabulünü niyaz ederim. Beni bağışla ve tevbemi kabul et. Muhakkak ki Sen, tevbeleri çokça ka­bul eden ve çok merhametli olansın. Allahım beni sürekli tevbe edenlerden kıl. Beni, sürekli temizlenenlerden kıl. Beni çok sabre­den ve çok şükredenlerden kıl. Benim Seni sıkça anmamı, sürekli teşbih etmemi sağla".

Bundan sonra başını semaya doğru kaldırarak şöyle dua eder:

"Şehadet ederim ki Sen, kendinden başka hiç bir ilah olmayan ve ortağı bulunmayan Allah Teala´sm. Şehadet ederim ki Muham-med de O´nun kulu ve Resulü´dür. Azabından affına, gazabından rı­zana sığınırım. Sen´den de yine Sana sığınırım. Sana olan ve Zatı´n tarafından yapılan övgüleri saymakla bitiremem. Ben, Senin falan kulunun oğlu falanım. Perçemim Senin kabzandadır. Senin hük­münde cariyim, yargına uyanım. İşte ellerim, kazandıklarıyla be­raber huzurunda. İşte nefsim, işledikleriyle beraber huzurunda. Sen´den başka ilah yoktur. Seni sürekli teşbih ederim. Ben, zulme­denlerdendim. Bir kötülük işledim ve kendime zulmettim. Günahı­mı bağışla. Muhakkak ki Sen benim Rabbimsin. Günahları da Sen´den başkası bağışlayamaz. Sen´den başka ilah da yoktur".

Daha sonra Kıble´ye yönelerek namaza duracağı zaman da şöy­le desin: "Allahü ekber, vel hamdü lillahi kesîran ve sübhanallahi bükraten ve asîlen". Ardından onar kere "Sübhanallah, elhamdü lillah, La ilahe illallah, Allahü ekber" desin.

Bundan sonra da şu tesbihatı okur: "Allah en büyüktür, melekut ve ceberut sahibidir. Yücelik, celal, azamet ve kudret sahibidir".

Şu dua da Allah Resulü´nün (sav) teheccüd namazına kalkarken okuduğu rivayet edilen duadır:

"Allahım! hamd, semavatm ve arzın nuru olan Sana´dır. Hamd, semavatm ve arzın övüncü olan Sana´dır. Hamd, semavatm ve ar­zın nuru olan Sana´dır. Hamd, semavatm ve arzın süsleyicisi olan Sana´dır. Hamd, semavatm ve arzın, onların içindekilerin ve üze­rindekilerin dayanağı olan Sana´dır. Hakk Sen´sin ve Hakk Sen´dendir. Seninle karşılaşmak haktır. Cennet de haktır, cehen­nem de haktır. Peygamberler de haktır Muhammed´in (sav) resul-lüğü de haktır.

Allahım! ben Sana teslim oldum, Sana inandım, Sana tevekkül ettim ve davamı Sana havale ettim, muhakememi Sana bıraktım. Ey Rabbim! Allahım! beni bağışla, yaptıklarımı da yapmadıklarımı da bağışla, gizlediklerimi de açığa vurduklarımı da bağışla. İşleten de Sen´sin erteleten de. Allahım! nefsime takvasını ver ve onu arın­dır. Muhakkak ki Sen, onu arındıranların en hayırlısısm. Onun dostu da sahibi de Sen´sin. Allahım! beni en güzel amelleri işleme­ye yönlendir. Muhakkak ki Sen´den başkası onların en güzeline yönlendiremez. Beni işlerin kötüsünden de alıkoy. Muhakkak ki onların kötülüğünü Sen´den başkası benim başımdan savamaz. Sen´den zayıf bir zavallı olarak niyazda bulunuyorum. Sana muh­taç ve ezilmiş biri olarak dua ediyorum.

Rabbim! Sana dua ettiğim için beni bedbaht etme. Bana karşı şefkatli ve merhametli ol. Ey sual edilenlerin en hayırlısı! Ey ve­renlerin en ikramseveri!".

Bundan sonra müstehap olan gece namazına iki kısa rekatla başlamaktır. Bu namazı bitirmeden yemek yemesi veya su içmesi müstehap görülmez. Kul, uykudan uyandığı zaman, kalbi temiz, kafası duru ve kaygılardan arınmış olur. Yemek yiyip su içtiği za­man ise, kalbinin durumu değişmeye başlar.

Yemek yememesi halinde sahuru kaçırmaktan veya su içeme-mekten korkarsa o zaman yiyip içmesinde mahzur yoktur. Bu du­rumda namazdan önce yeme içmeye başlamalıdır. Yüce ve Ulu olan Allah Teala dışında hiç kimsenin eşsiz kudret ve engellemesi yoktur. [88]