> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Kutul Kulub > İlimlerin Tasnifi Maruf
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İlimlerin Tasnifi Maruf  (Okunma Sayısı 1494 defa)
31 Aralık 2009, 18:21:12
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 31 Aralık 2009, 18:21:12 »



İlimlerin Tasnifi Ma´ruf,Geçmişten Gelme,Sonradan Çıkma Ve Münker İlimlerin Beyanı Hakkında
İlimler, dokuz ilimden oluşur. Bu ilimlerin dördü, Sahabe ve Tabiun (ra) nezdinde maruf olan Sünnettendir. Beşi ise Muhdes, yani sonradan çıkma olup Selef devrinde maruf olmayan ilimlerdir.
Selef devrinde maruf olan dört ilim şunlardır: İman ilmi; Kur´an ilmi; Sünnet ve hadis ilmi; Fetva ve Ahkam ilmi.

Sonradan ortaya çıkan beş ilim de şunlardır: Nahiv ve Aruz il­mi; Fıkıhla ilgili Cedel ve Kıyas ilmi; Felsefe kaynaklı Akıl ilmi; Hadislerin illetleri ve senedlerin tesisi ilmi; Zayıf hadislerin sebep­leri, ravilerin hadisleri zayıflatmaları ilmi. Bunlar, muhdes olma­larına rağmen, erbabı nezdinde ilim olan ve talipleri tarafından öğ­renilen mevzular içeren ilimlerdir.

Selef uleması, kıssacılığı bidat olarak telakki etmiş ve müslü-manları ondan nehyetmişlerdir. Kassasların meclislerine oturmayı da mekruh saymışlardır. Ulemadan bir zat şöyle demiştir: Bir de kıssa anlatmasa falanca ne güzel bir insandır! Bu taifeden biri de şöyle demiştir: Marifet ehline göre kıssa ehlinin durumu, fakihlere göre kıssa ehlinin durumuna benzer. Başka biri de şöyle demiştir: Ulemaya göre kıssacılarm durumu, şehir halkına göre şehir halkı­nın çoğunluğu gibidir.

Dini, kazanç vasıtası edinmek, durumunu düzeltmek için dine karşılık bedel almak, ilmi dünya malına karşılık satmak, halkın umumuna karşı yapmacık hareketler yapıp şirin görünmeye çalış­mak ise sonrakilerin ortaya çıkardıkları çirkin adetlerdendir. Zahir ilmine vakıf olanlar katında bunların yaptıklarının kötülüğü apa­çık ortadadır. Ne var ki yaşadığımız şu devirde ilim cahili olanlar böylelerini ´Ulema´ olarak isimlendirirken fazilet kusurlusu olanlar da ´Fazilet erbabı´ olarak anmaktadırlar. Bunun sebebi; geçmiş müslümanların takip ettikleri yolu çok az bilmeleri ve Din ilminin hakikatma vakıf olmamalarıdır.

Bil ki söz, yedi kısma ayrılır. Bize göre sözün sadece bir kısmı ilim olup kalan kısımları boşluğa dökülmüş lüzumsuz kelimelerdir. İlim bilmeyen ve ilimle cehaleti birbirinden ayırtedemeyen kimse­ler bunları toplarlar. Bir Arap atasözünde şöyle denir: ´Her düşük şeyi bir toplayan, her sözü de bir nakleden vardır. Bu altı kısım, şunlardan oluşur: İftira; Hata; Hafiflik; Dışı parlak asılsız söz; Zan; Vesvese.

Ulema, faydasız sözün altı kısmını, bu isimlerle anmış tır. Bu isimler, Allah Teala tarafından Kur´an-ı Kerim´de açıklanıp beyan edilmiş olup ulemadan da bunları iyi bilmeleri istenmiştir. Çünkü Allah Teala alimleri, hem kulları, hem de dinin şahitleri kılmıştır.

Sözün yedinci kısmı ise, kınanarak anılan bu altı kısmın dışın­da kalan sözlerden oluşur. Sözün bu türü hakkında hiçbir kınama varit olmamıştır. Bu tür söz, umumi olarak ´İlim´ kelimesiyle tarif edilir. Muhtevası ise; Kur´an nassı, Sünnet, bu ikisinin delalet et­tikleri veya bunlardan istinbat edilen bir hüküm, bu ikisinde ismi ve manası geçen söz ve fiillerle, icma´ dairesinden çıkmayan tevil­lerdir. İstinbat; Kitab´da varolup deliller vasıtasıyla çıkartılan ve Kur´an nassıyla çelişmeyen bilgidir.

Ibni Mesud (ra) şöyle demiştir:
Öyle bir zamanda yaşıyorsunuz ki heva ilme tabidir. Üzerinize öyle bir zaman gelecektir ki ilim, he-vaya tabi olup ona boyun eğecektir.

Allah Teala, aklın ışıltısını dünyanın zevki ile birleştirerek ´Zuhruf=Dışı parlak asılsız söz´ ismini kullanmış ve şöyle buyur­muştur:
"Ve evlerinin kapılarını ve üzerine yaslandıkları koltukla­rını gümüşten yapardık. Hem de onları altın zinetlere (zuhrufa bo­ğardık)". (Zuhruf/34-35); "Bunlar, sözün yaldızlısını, birbirlerine al­datmak için telkin eder dururlardı". (En´am/112)

Cahillerin, dünyevi çıkarlara bulanarak yaldızlanmış bu tür sözleri güzel görerek benimsemeleri, dünyacı cahillerin altının pa­rıltısına kapılarak işin hakikatini yitirip bundan zevk almalarına benzer. ´Zuhruf kelimesi, asıl olarak birşeyin altınla kaplanarak ona benzetilmesi manasına gelir. Cahil biri veya bir çocuk böyle yaldızlanmış bir eşyaya baktıkları zaman, gerçek altın olduğunu zannederler. Sözde yapılan zuhruf yani yaldızlama da buna benzer. Aslı olmayan kötü bir söz, yaldızlandığı zaman cahiller tarafından ´ilim´ z anne dil ebilir.

Allah Teala, gerek dünya nimetleri, gerek boş ve aldatıcı sözler için ortak bir isim olarak ´Zuhruf kelimesini işte böyle kullanmış­tır. Bir görüşe göre ´zuhruf, altın manasına gelir. Bu manayı esas aldığımızda da sözün zuhruf olan türü, Rabbanilere ve marifet eh­li zahidlere göre bakiliği olmayan ve saflık bakımından zayıf olan altın gibi silinip gidicidir. Zira peygamberler ve sıddıklar, altım ta­şa ve kerpice benzetmişlerdir.

İmam Ahmed b. Hanbel (ra) şöyle derdi
: İlmi bıraktılar da yatı­rıma yöneldiler. İlim onlarda ne kadar azdır. Onların şerrine karşı Allah Teala´nm yardımı umulur. İmam Malik b. Enes (ra) is şöyle demiştir: Geçmiş devirlerdeki insanlar bu meseleleri, bugünkilerin sorduğu kadar sormuyorlardı. Ulemanın ekseriyeti de sorulan me­selelerin çoğunluğunda ´haramdır veya ´helaldir  şeklinde hüküm vermiyorlardı. Kendileriyle görüştüğüm büyük zevat, umumiyetle ´müstehaptır  veya ´mekruhtur  diyorlardı.

İmam Malik (ra) kendisine soru sorulduğu zaman, çok duraksar ve genellikle ´Bilmiyorum. Başkasına sorun´ derdi. Bir adam İmam Malik´in (ra) bu tutumunu tenkid etme mahiyetinde, Abdurrahman b. Mehdi´ye şöyle demişti: ´Halbuki falanın sözlerine ve dini husus­lardaki kesin hükümlerine bir baksana!´Adam bu sözüyle Malik´in ´Zannederim, sanırım´ sözlerini ima ediyordu. Abdurrahman da ona şu karşılığı verdi: Yazık sana! Malik´in ´Zannederim, sanırım´ sözle­ri bana, bir başkasının ´Bilirim, şahitlik ederim´ sözlerinden daha sevimli gelir.

Hişam b. Urve de şöyle demiştir:
Bugün onlara, kendi ortaya çı­kardıkları şeyleri sormayın. Çünkü bu tür sorular için cevaplarını hazırlamışlardır. Siz onlara Allah Resulü´nün (sav) sünnetini ve hadisleri sorun. İşte onları bilemeyeceklerdir! Şa´bi (ra) de sonraki­lerin ortaya çıkardıkları rey ve hevaya dayanan sözlere baktığı za­man şöyle derdi: Şu mescidde oturup sohbet etmek, benim için bu­na denk olacak herşeyden daha sevimliydi. Ama şu riyakarların içi­ne düştükleri halden bu yana alimler de mescidde oturmayı sevmez oldular. Artık çöplükte oturmak bile, bana şu mescidde oturmaktan daha sevimli geliyor.

Yine o, şöyle demiştir: Sana naklettikleri sünneti ve hadisleri al. Kendi uydurdukları görüşlerine gelince onlara tükür geç! Bir başka defasında ise ´Onların üzerine pisleyip geç!´ dediği nakledil­miştir.

Selef-i Salih (ra), akli ilimleri terketmeyi ve bunlar karşısında aczi müstehap görürlerdi. Allah Resulü de (sav), bu aczi imandan saymış ve haya ile birleştirerek şöyle buyurmuştur: "Haya ve aciz­lik imandan iki şube, edepsizlik ve ifade üstünlüğü de (=beyan) ni­faktan iki şubedir".[45] O, başka bir hadisinde de şöyle buyurmakta­dır: "Halk içinde Allah Teala´nm buğzuna en fazla müstehak olan, sözü dilinde ineğin yeşil otu doladığı gibi dolayıp geveleyen belagat meraklısıdır"[46]

Bir diğer hadiste de şöyle buyurduğu rivayet edilmektedir:
"Acizlik, kalp acizliği değil dil acizliğidir".[47] Başka bir yerde de şöy­le buyurmuştur: "Allah Teala, sizler için beyanı mekruh görmüş­tür". Netice itibarıyla, anlama ve kavrama manasında kullanılan ´Fıkh´ kelimesi, dil fıkhı olan ´Beyan´ı değil, Allah Teala´ya yönelen kalp fıkhını murad etmek için seçilmiş bir kelimedir. Beyan, kalbin şahitlik ve yakin karşısında acze düşmesidir. Dilin acizliği ve uzun süreli sükutu ise, Selef tarafından müstehap görülmekteydi. Aynı şey, bugün kusur ve ayıp sayılmaktadır.

Bu devirde konuşanların çoğu, Selef tarafından zemmedilmiş olan bidat ifadelerini ve nifak ilmini bilmemektedirler. Bunlar ar­tık ´Sünnet´, bunları dile getirenler de ´Ulema´ olarak tanınır ol­muştur! Devir öyle değişmiştir ki ´Ma´ruf ´Münker´, ´Münker  de ´Ma´ruf haline gelmiştir. Sünnet ´Bidat´ olurken, Bidat da ´Sünnet´ olmuştur. Zaten ahir zaman ulemasıyla ilgili olarak rivayet edilen haber ve hadisler de bunu teyid etmektedir. Bu meyanda meşhur olan bir hadiste Allah Resulü (sav) şöyle buyurmaktadır: "Allah Te-ala, gevezelere ve ilimde cimrilik edenlere buğzeder".[48] Haklarında bu tarif ağır basan kimseler rey ve akıl kaynaklı ilimlerde belagat ve bol laf sahibi olan kimselerdir.

Kalbin yakini müşahede ve iman ilmi karşısında aciz kalması, nifaka çok yakın, imanın hakikatına ise çok uzak bir hal arzeder. Ebu Süleyman ed-Darani (ra) şöyle derdi: îçinde hayır namına bir ilham doğan kimsenin, herhangi bir hadiste gömleksizin onunla amel etmesi yakışık almaz. Kalbindeki hissi, rivayet edilen bir ha­dise tevafuk ettiğinde bunun için Allah´a hamdeder.

Ariflerden bir zat da şöyle demiştir: Kalbimden geçen hiçbir ha­tırı, iki adil şahit olan Kitab ve Sünnet´i şahit tutmadıkça kabul et­medim. İmamımız Ebu Muhammed Sehl de (ra) şöyle derdi: Kul, şu dört şeye birden sahip olmadıkça imanın hakikatına eremez: Farz­ları sünnete uygun olarak eda etmek; Vera´ ile helal yemek; Gizli ve açık menhiyattan uzak durmak ve ölünceye kadar bunlar üzere sa­bırlı olmak.

Onlar, Fecr vaktinden güneşin doğu...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İlimlerin Tasnifi Maruf
« Posted on: 29 Mart 2024, 12:41:56 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İlimlerin Tasnifi Maruf rüya tabiri,İlimlerin Tasnifi Maruf mekke canlı, İlimlerin Tasnifi Maruf kabe canlı yayın, İlimlerin Tasnifi Maruf Üç boyutlu kuran oku İlimlerin Tasnifi Maruf kuran ı kerim, İlimlerin Tasnifi Maruf peygamber kıssaları,İlimlerin Tasnifi Maruf ilitam ders soruları, İlimlerin Tasnifi Marufönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes