> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Kutul Kulub > Cuma Günü İzlenecek Adab
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Cuma Günü İzlenecek Adab  (Okunma Sayısı 3343 defa)
26 Aralık 2009, 15:35:53
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 26 Aralık 2009, 15:35:53 »



Cuma Günü İzlenecek Adab Ve Müridin Cuma Günü Ve Gecesiyle İlgili Bilinmesi Gerekenler Hakkındadır


Bu fasılda, Cuma gününü, makamını, adabını ve müridin o gün ve o gece yapması müstehap olan amellerini anlatacağız.

Cuma namazı, bazı sıfatların varolmasıyla birlikte farz, bazı sı­fatların bulunması durumunda da sakıt olan bir namazdır. Onun farz olması için, mukim olmak, gücü yetmek, Öğle vaktine girmek ve kırk hür adamın cemaat olması icab eder. Sakıt olması ise, sefe­ri olmak, ikindi vaktine girmek, sayıda eksik olmak ve özür sahibi olmak durumları için geçerlidir.

Bu namaz, emir sahiplerinin (=yöneticiler) öncülük etmesi gere­ken amellerden biri olup, onlar tarafından kıldırılır. Ancak ben, bi-datçı birinin arkasında kılınmış olması halinde öğle namazının far­zının tekrar edilmesini doğru bulurum. Büyük bir beldede iki cami bulunuyorsa, namaz kılınması en uygun olan, imamı üstün olan ca-miidir. Eğer fazilet bakımından müsavi iseler, o zaman daha eski olan camii tercih edilir. Bu bakımdan da müsavi iseler, o zaman -eğer ilim öğrenmek, öğretmek veya dinlemek gibi bir niyet yoksa-yakın olanda kılmak uygundur.

Cuma namazını mümkün olduğunca daha büyük camiide kıl­mak gerekir. Çünkü orada müslüman sayısı daha fazla olacaktır. Birini tercih ederek namazını onda kılanın namazı da geçerli olur. ibni Cüreyc der ki: Ata´ya şunu sormuştum: Bir şehirde iki veya da­ha fazla camii varsa, hangisinde kılmam daha doğru olur? Bana şu cevabı verdi: Müslümanların en fazla toplandığı camiide kıl. Çün­kü o, Cuma namazıdır ve Allah Teala İslâm´ı onunla yüceltmiş, süslemis ve müslümanları da onunla şereflendirerek diğer ümmetlere üstün kılmıştır.

Allah Teala buyurdu ki:
"Ey iman edenler, Cuma günü (nama­za) çağrıldığınız zaman Allah´ı zikretmeye koşun ve alışverişi bıra­kın!" (Cuma/9) Cuma günü ezandan sonra, alışverişle uğraşmak fu-kahadan bir cemaata göre haramdır. Çünkü ayetteki yasaklama umumi bir ifadeye sahiptir. Bazılarına göre bu vakitte yapılan alış­veriş Tasid-geçersiz´ sayıldığı için reddedilebilir.

Bana göre ise bu yasak, ikinci ezandan yani imanım minbere oturması anından sonrası için geçerlidir. Çünkü Allah Resulü (sav), Ebu Bekir (ra) ve Ömer (ra) devirlerinde bilinen Cuma ezanı vakti bu idi. Okunan ilk ezan ise, müslüınan nüfusun artmasından dola­yı Osman (ra) tarafından ihdas edilmiştir.

Allah Teala buyurdu ki: "Namaz bittiğinde yeryüzüne yayılın ve Allah´ın lütfunu arayın". (Cuma/10) Bu ayet-i kerime, müminlere Cuma günü Allah Teala´yı zikretmelerini emretmekte, alışverişten uzak durmayı Öğütlemekte, O´nun lütfunu aramalarını isteyerek bunun karşılığında kendilerine hayır ve felah vaade dilmektedir. Bu ikisi, yani hayır ve felah, dünya ve ahiret hazinelerini cemeden iki isimdir.

Allah Resulü´nden (sav) rivayet edildi ki:
"Allah Teala, Cuma namazını, size şu günümde ve şu makamımda farz kıldı".[44] Başka bir hadiste ise Allah Resulü (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim Cu-nıa´yı üç defa özürsüz olarak terkederse Allah onun kalbini mü­hürler".[45] Başka bir lafızda ise "İslâm´ı sırtının ardına atmış olur" ifadesi yer alır. Bir adanı İbni Abbas´a (ra) şöyle bir mesele sor­muştu: Bir kişi Cuma ve cemaat namazı kılmadan ölürse hükmü ne olur? İbni Abbas: ´Ateştedir dedi. Adam bu cevaptan sonra bir ay sürekli yanma geldi ve aynı soruyu sordu. O da her defasında ´Ateştedir dedi.

Cuma namazı için iki veya üç fersahlık [46] yola gidilebilir. Taşra ehlinden, namaza yetişebilmek için erkenden yola çıkan, ancak geceye kalan ama geri döndüğünde ailesinin yakınmasına muhatap olacak kimsenin Cuma´ya gitmesi müstehaptır. Cuma namazı şu beş zümreye farz değildir: Çocuklar, köleler, kadınlar, yolcular ve hastalar. Bu zümrelerden her hangibir kimse, Cuma´ya şahit olur ve kılarsa, sevabım almış ve farzını kılmış olur.

Konuyla ilgili rivayet edilmiş bir hadis şöyledir: "Cuma günü, Kitab ehlinden iki topluluğa verilmişti, ama onlar ihtilafa düştüler ve ondan çevrildiler. Allah Teala rahmetiyle onu bize bahşetti. O, bu günü İslâm ümmetine saklamıştı, Cuma´yı müslümanlar için bayram kıldı. Onlar bu günle Kitab Ehlinin önüne geçirilmişler, Ki­tab ehli de müslümanların ardından getirilmişlerdir".

Enes b. Malik´den (ra) rivayet edilen bir başka hadiste ise Allah Resulü (sav) şöyle buyurmaktadır:
"Cebrail (as) bana geldi. Elinde beyaz bir ayna vardı. Bana şöyle dedi: İşte bu Cuma´dır. Allah Tea­la sana ve senden sonrakilere bir bayram olması için size farz kıl­dı. Dedim ki: Bizim için onda neler var? Dedi ki: Sizin için onda en hayırlı saat var; kim o saatta bir hayır için dua ederse, o onun kıs­meti olur ve Allah Teala da onu kendisine verir. Kısmeti verme kudreti olan Allah, onun daha büyüğünü saklamaya kadir değil mi­dir? Veya o saatta daha önceden düşeceği takdir edilen bir kötülük­ten Allah´a sığınırsa, Allah Teala kendisini o kötülükten koruya­caktır. Bizim katımızda o, günlerin efendisidir. Biz ahirette ona Zi­yade Günü deriz. Kendisine ´Neden?´ diye sorduğumda şöyle dedi: Rabbin Cennet´te bir vadiye sahiptir. O tamamen beyaz miskle ko-kulandırılmıştır. Cuma günü İlliyyun´dan Kürsi´ye iner...Orada kullarına tecelli eder, onlar da O´nun vechine nazar ederler..." Bu hadis Müsned-i Elf&e tam metniyle rivayet edilmiştir.

Allah Resulü (sav) buyurdu ki: "Güneşin doğduğu en hayırlı gün Cuma´dır. Adem (as) o gün yaratılmış ve o gün cennete alınmış­tır. Yine o gün oradan indirilmiştir. Kıyamet o gün kopar. O, Allah katında daha ziyade sevap kaynağıdır. Gökyüzündeki melekler de onu böyle isimlendirirler. O, cennette Allah Teala´ya nazar etme gü­nüdür. [47] Başka bir hadiste ise şöyle buyrulmaktadır: "Ayakları üzerinde duran hiç bir canlı yoktur, ki, Cuma günü ürperti içinde Kıyametin kopmasını bekliyor olmasın. Ancak şeytan ve isyankar Ademoğulla-n bunun dışındadır". [48] Denir ki: Kuşlar ve baykuşlar Cuma günü karşılaştıklarında şöyle selamlaşırlar: Selam, selam, salih bir gün.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Cuma Günü İzlenecek Adab
« Posted on: 29 Mart 2024, 14:18:07 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Cuma Günü İzlenecek Adab rüya tabiri,Cuma Günü İzlenecek Adab mekke canlı, Cuma Günü İzlenecek Adab kabe canlı yayın, Cuma Günü İzlenecek Adab Üç boyutlu kuran oku Cuma Günü İzlenecek Adab kuran ı kerim, Cuma Günü İzlenecek Adab peygamber kıssaları,Cuma Günü İzlenecek Adab ilitam ders soruları, Cuma Günü İzlenecek Adabönlisans arapça,
Logged
26 Aralık 2009, 15:38:45
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #1 : 26 Aralık 2009, 15:38:45 »

Bir rivayette ise şöyle denilmektedir: Allah Teala, her Cuma gü­nü altıyüzbin kişiyi cehennem azabından azat eder. Enes´in (ra) ri­vayet ettiği bir hadiste Allah Resulü (sav) şöyle buyurmaktadır: "Cuma günü selamette olunca, diğer günler de selamette olur". Ka´b da şöyle bir haber nakletmektedir: Allah Teala, yarattığı her şeyden birini diğerlerine üstün kılmıştır. Beldeler arasında Mek­ke´yi diğerlerinden üstün kılmıştır. Aylardan Ramazan´ı diğerlerin­den üstün kılmıştır. Günlerden de Cuma´yı diğerlerinden üstün kıl­mıştır.

Başka bir rivayette ise şöyle denilmektedir:
Cehennem her gün zeval vaktinden önce güneş tam tepeye çıktığında alevlendirilir. Cuma günü dışında o vakitte namaz kılmayın. Çünkü Cuma´nm ta­mamı namaza müsaittir ve cehennem de o gün alevlendirilmez.

Kulun Cuma günü yapacağı en faziletli amel, Cuma namazını kılacağı camiiye erkenden gitmektir. Bunun için en güzeli ilk saat­tir. Eğer ilk saat gidemezse ikinci saat gider. Eğer onda da gide-mezse, o zaman üçüncü saatte gider. Çünkü Allah Resulü (sav) şöy­le buyurmuştur: "Cuma´ya ilk saatte giden bir dişi deve kurban et­miş gibidir, ikinci saatte giden, bir inek kurban etmiş gibidir. Üçün­cü saatte giden boynuzlu bir koç kurban etmiş gibidir. Dördüncü saatte giden, bir tavuk hediye etmiş gibidir. Beşinci saatte giden bir yumurta hediye etmiş gibidir. İmam minbere çıktığında ise amel defterleri dürülür, kalemler kaldırılır ve melekler minberin Önünde toplanarak zikri dinlemeye başlarlar. Bu vakitten sonra ge­len, sırf namazın hakkı için gelen gibidir. Onun için hiç bir ziyade sevap yoktur". [49]

Hadiste de anlatılan ilk saat, sabah namazının hemen sonrasın­da başlar. İkinci saat, güneşin yükselmeye başladığı vakittir. Üçüncü saat, Duha-i A´lâ da denilen güneşin yayılmaya başladığı, ayak­ların güneşin ısısıyla terlemeye başladığı kuşluk vaktinin yüksel­me zamanıdır. Dördüncü saat, zevalden önceki vakittir. Beşinci sa­at ise, zevale girdiği veya müstevi olduğu zamandır. Dördüncü ve beşinci saatler, erkenliği müstehab olan vakitler değildir ve beşin­ci saatten sonra gelenler için her hangi bir fazilet sözkonusu değil­dir. Çünkü imam, bu vaktin sonunda minbere çıkar ve bu vakitten sonra Cuma´nın farzını kılmaktan başka bir şey yapılmaz.

Denilir ki, insanların Allah Teala´ya yakınlıkları, Allah Teala´yı ziyaret ettiklerinde O´nu ne kadar çok düşündüklerine bağlıdır ki bu da, Cuma namazına gelişlerindeki erkenliğe göre ölçülür. îbni Mesud (ra) bir defasında Cuma namazı için erkenden mescide gel­miş ve orada kendinden önce gelen üç kişinin olduğunu görmüştü. Buna sıkılan îbni Mesud (ra) kendi kendini şöyle teselli etmişti: -Kendini kasdederek- dördün dördüncüsü de her halde Allah Tea­la´ya pek uzak değildir!

İşte Allah Resulü´nün (sav) ashabının imandaki yakin derecesi böylesine yüksekti. Bir hadiste de şöyle buyrulduğu rivayet edil­miştir: "Melekler, Cuma günü zamanında gelmeyerek geciken kulu merak eder ve birbirlerine şöyle derler: Falan ne yaptı acaba? Ne­den gecikti acaba? Allahım, eğer onu geciktiren fakirliği ise onu zengin kıl, eğer onu geciktiren hastalığı ise, ona şifa ver, eğer bir meşguliyeti varsa, onu bitirt, eğer heva ve hevesi onu geciktirdiyse kalbini Senin itaatma şevket!"

Cuma günü, kıssa anlatanların meclislerine oturmayın, çünkü bu mekruh görülmüştür. Namazdan önce bir zikir halkasına da ka­tılmayın. Maktu´ bir hadiste Allah Resulü´nün (sav) şöyle buyurdu­ğu rivayet edilmiştir: "Üç şey vardır ki, eğer insanlar onlardaki hayrı bilselerdi onlar için deve koştururlardı: Ezan, cemaatta ilk saf ve Cuma´ya erkenden gitmek"[50]İbni Hanbel (ra) bu hadisi zik­rettikten sonra ´Bunların da en faziletlisi, Cuma´ya erken gitmek­tir1 demiştir.

Konuyla ilgili bir başka hadis de şudur: "Cuma günü olduğun­da melekler, ellerinde gümüş sayfalar ve altından kalemlerle mescidin kapılarına oturur ve ilk gireni yazarlar. Hk giren, onların mertebeleri üzeredir". Allah Resulü´nün (sav) Cuma hakkındaki bir diğer hadisi de şöyledir: "Allah Resulü (sav) Cuma günü, namaz­dan önce zikir halkası kurmayı yasaklamıştı.[51] Ancak Allah Tea-la´yı bilen, Allah Teala´nm sayılı günlerini zikreden, Allah´ın dinini fıkheden kimse, kuşluk vakti camiide oturursa, onun meclisine ka­tılmak mümkündür. Buna yapan kimse, camiye erken gitmekle ilim dinleme amellerini birleştirmiş olur.

Cuma günü gusletmek, ancak zaruret bulunması halinde terke-dilir. Cuma günü gusletmek, bazılarına göre farzdır. O gün evde gusletmek, daha hayırlıdır. Allah Resulü´nden (sav) rivayet edildi ki: "Cuma günü gusletmek her ihtilamlı kişiye vacibdir".[52]

Nafi´in (ra) İbni Ömer´den (ra) rivayet ettiği meşhur hadise gö­re Allah Resulü (sav) şöyle buyurmuştur
: "Cuma´ya gelen kişi gus­letsin".[53] Rivayete göre Ömer (ra) hutbe okurken mescide gelen Os­man´a (ra) şöyle demişti: Bu saatte mi geliyorsun? O da şu cevabı verdi: Ezanı duyduktan sonra sadece abdest almak için oyalandım ve hemen çıktım. Bunun üzerine Ömer (ra) şöyle dedi: Yalnız ab­dest mi aldın! Bildiğime göre Allah Resulü (sav) bugün gusletmeyi emrederdi". Bize göre de, bilmesine rağmen yapmaması Osman (ra) için bir ruhsat bulunduğunu göstermektedir. Bu da müsned bir hadise dayanmaktadır: "Kim Cuma günü abdest alırsa onunla ye­tinir ve nimetlenir. Kim de guslederse, bilsin ki gusletmek daha fa­ziletlidir".[54]

Bir sahabe (ra) topluluğundan da şu hadis nakledilmiştir: "Biz­ler, yaz mevsiminde Cuma günü gusletmekle emrolunduk. Kış gel­diğinde ise, dileyen gusleder, dileyen de etmezdi". Allah Resu­lü´nden (sav) şöyle buyurmuştur: "Cuma´ya şahit olan kadın ve er­kekler gusletsinler".

Bu sebebledir ki Malik b. Enes (ra) şöyle derdi: "Kadınlar, Cu­ma´ya girdiklerinde onun için guslederler. Eğer cünüblükten dola­yı guslederse, buna niyet ederse Cuma guslünü de yerine getirmiş sayılır". Cünüblük için guslederken Cuma guslü için de niyet edil­melidir. Bu daha faziletlidir. Sahabeden biri, oğlunun yanına gitti­ğinde onun guslettiğini gördü ve sordu: Cuma için mi guslettin? Oğlu ´Hayır, cünüblük için guslettim´ deyince, Sahabi şöyle dedi: Guslü tekrar al. Çünkü ben Allah Resulü´nün (sav) şöyle buyurdu­ğunu duydum: Cuma günü gusletmek, her müslümana farzdır"[55]

Cuma günü fecrin doğuşundan sonra gusledilse, Cuma guslü ifa edilmiş olur. Ama o gün yapılan guslün en faziletlisi, Cuma için ca-miiye gitmeden önce yapılandır. Gusülden sonra namazı bitinceye kadar kadar abdestini bozmaması daha güzeldir. Alimler arasında bunu mekruh görenler de vardır. Ancak Cuma için camiye erken­den giden kişi, abdestini bozduğu için namazdan önce abdest alır­sa, yine gusül üzere sayılır.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

26 Aralık 2009, 15:40:41
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #2 : 26 Aralık 2009, 15:40:41 »

Cuma guslünde dişleri misvaklamak, en uygun giysileri giymek ve şöhreti celbedecek elbiselerden uzak durmak müstehap görül­müştür. Cuma günü giyilecek en iyi renk beyazdır. Yemen bürdesi giymek de güzel olur. Cuma günü siyah elbise giymek, sünnet ol­madığı gibi siyah giyene bakmak da faziletli bir şey de değildir.

Cuma günü tırnakları kısaltmak ve bıyıkları düzeltmek müste-hapdır. Allah Resulü´nden (sav) bunun faziletine ve emrettiğine dair bir hadis rivayet edilmiştir. İbni Mesud (ra) ve diğerlerinden. Allah Resulü´nün (sav) şu buyruğu nakledilmiştir: "Kim Cuma gü­nü tırnaklarını keserse, Allah Teala ondan bir derdi giderir, yerine şifa verir".

Cuma´ya giden kimse, kokusu duyulan ama rengi belirgin olma­yan en güzel kokularını sürünmelidir. Erkek kokuları böyledir. Ka­dın kokuları ise, rengi belirgin ama kokusu belirgin olmayan yağ­lardır. Bu hususla ilgili bir hadis rivayet edilmişti.

Cuma günü sarık sarmak da müstehaptır. Bu hususta Vasile b. el-Eska´dan şaz bir hadis rivayet edilmiştir: "Allah Teala ve melek­leri, Cuma günü sarık saranlara salat ederler". Sarık sıcaktan do­layı sıktığı zaman, namazdan önce ve sonra sarığı çözmekte bir beis yoktur. Ancak evden camiye giderken sarıklı olmak gerekir. Na­maz kılarken de sarıklı olmak icab eder. Sarığın fazileti ancak bu hallerde tahakkuk eder. Eğer sarık çıkarılmışsa, imam minbere çı­karken tekrar takılmalıdır. Daha sonra sarıklı bir halde Cuma na­mazı kılınmalıdır. İstenirse, bundan sonra çıkarılabilir.

Cuma günü camiye giden kul, Allah rızası için çıktığını bilerek, huşu, tevazu, vakar, ağırlık, mahcubiyet ve sükunet halini muha­faza etmelidir. O gün bol bol dua ve istiğfarda bulunmalıdır. Evin­den çıkarken, Rabbini O´nun evinde ziyaret etmek, farzı eda ederek O´na yakın olabilmek ve mescidde Rabbiyle başbaşa kalmak için yola çıktığını kalbinden geçirerek niyet etmeli, uzuvlarını her tür­lü şehvet, heva ve hevesten uzak tutmalı, Rabbine hizmet ederken kendisini hiç bir şeyin meşgul etmesine izin vermemelidir.

O gün rahatı bir kenara koyarak dünyevi menfaatların ardına düşmemeli ve o günkü virdine devam etmelidir. O günün başını, Cuma namazını bitirinceye kadar namaz ile hizmete, ortasını ikin­di namazına kadar ilim ve zikir meclislerine katılmaya, sonunu da güneşin batınıma kadar teşbih ve istiğfara tahsis etmelidir. Selef-i Salih, Cuma gününü işte bu şekilde üçe taksim ederlerdi.

Eğer Cuma günü oruç tutulacaksa, perşembe veya cumartesi günleriyle birlikte tutulması güzel görülmüştür. Yalnız Cuma günü oruç tutmak mekruh sayılmıştır. Cuma ehlinden olduğu halde on­da oruç tutmayan kimse için müstehap olan, hanınııyla birleşmesi-dir. Bunun fazileti hakkında birçok hadis mevcuttur. Selef den ba­zıları da böyle yaparlardı.

Allah Resulü (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim Cuma günü guslet­tirir ve gusleder, sabah erkenden yola çıkar ve imama yakın olur da boş bir şeyle uğraşmazsa, attığı her adım için bir senelik oruç ve ge­ce kıyamı sevabı verilir".[56] Başka bir hadis ise şöyledir: "Eğer ima­ma yakın olur ve onu candan dinlerse, bu onun için iki Cuma ara­sına ve üç gün fazlasına kefaret olur".[57] Başka bir lafızda ise ´Diğer Cuma´ya kadar ona mağfiret olunur´ buyrulmaktadır. Başka bir la­fızda ise, insanların boyunlarına basmaması şartı konulmuştur.[58]

Yukarıdaki hadisin başlangıç kısmındaki "Gassele=guslettirdi" ifade, hanımına da guslettirmesi, anlamında kinayeli olarak cinsi münasebeti ifade ediyor olabileceği gibi, ´Gasele=yıkadı´ şeklinde okunup ´kendi başını yıkayıp bedenini guslettikten sonra kimsenin boynuna basmazsa´ şeklinde de anlaşılabilir. İnsanların boyunları­na basmak mekruh görülmüştür. Bu hususta çok ciddi ve ağır teh­ditler mevcuttur. Bunu yapan kimse, kıyamet günü kendisi için ko­nan bir köprünün başka insanlar tarafından yıkılmasına neden olur.

İbni Cüreyc (ra) mürsel bir hadiste Allah Resulü´nden (sav) şu­nu rivayet eder: "Bir Cuma günü Allah Resulü (sav) hutbe verirken bir adamın insanların boyunlarına basarak ilerlediğini ve ön saffa oturduğunu gördü. Allah Resulü (sav) namazını bitirdikten sonra, özellikle o adama hitap ederek şöyle buyurdu: Ey falanca, neden bugün bizimle cemaata katılmadın? Adam da şaşkınlık içinde şöy­le dedi: Ey Allah Resulü! Cemaate katıldım. O zaman Allah Resu­lü (sav) şöyle buyurdu: Toksa insanların boyunlarına basarken gördüğüm sen değil miydin?!´ Müsned bir hadiste ise Allah Resulü (sav) şöyle buyurmaktadır: "Cuma´yı bizimle birlikte kılmanı en­gelleyen nedir?" O da şöyle dedi: Beni görmediniz mi? Şöyle buyur­du: "Erken gelme bakımından geç kaldığını, mescide girerken de eziyet ettiğini gördüm".

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

26 Aralık 2009, 15:44:11
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #3 : 26 Aralık 2009, 15:44:11 »

Cuma günü kıssacıların meclisine de oturulmaz. Bu mekruh gö­rülmüştür. Aynı şekilde Cuma namazından önce zikir halkasına oturmak da mekruhtur. Amr b. Şu´ayb, babası-dedesi-Abdullah b. ´Imran senediyle şunu rivayet etmiştir: "Allah Resulü (sav), Al­lah´ın günlerini hatırlatan, dinde fıkıh öğreten ve camide sabahın erken vaktinden itibaren konuşmaya başlamış olan Allah Teala´yı bilen kimseninki dışında Cuma namazından önce halka oluşturul­ması yasaklamıştı".[59] Böyle birinin meclisine oturan kimse, Cu-ma´ya erken gitmekle ilim dinleme amellerini birleştirmiş olur.

Selef ulemasından nakledildi ki: Allah Teala´nın kulları için ver­diği rızıktan bir lütfü vardır ki bunu ancak Perşembe gecesi ve Cu­ma günü niyazda bulananlara verir. Meşhur bir hadiste de şöyle buyrulmaktadır; "Cuma gününde öyle bir saat vardır ki, ona teva­fuk eden ve Allah Teala´ya niyazda bulunan müslüman bir kul iste­diği şeye Allah tarafından nail olur".[60] Bu hadisin başka bir lafzın­da da ´Namaz kılan bir kul ona tesadüf etmez ki..[61] ibaresi yeral-maktadır.

Ulema, hadislerde sözedilen bu saatin tayini üzerinde ihtilaf et­miştir. Kimine göre güneşin doğuş vakti, kimine göre insanların Cu­ma namazına kalkma vakti, kimine göre Cuma günü zeval vakti, bazılarına göre Cuma ezanının okunduğu vakit, bazılarına göre imamın minbere çıkıp duaları okumaya başladığı vakit, bazılarına göre ikindi vaktinin sonları, kimine göre de güneşin batma vaktidir.

Fatıma (ra) bu son vakte dikkat eder ve hizmetçisini bu vakitte güneşi gözlemeye gönderirdi. Hizmetçisi güneşin batmaya başladı­ğını bildirdiği zaman, güneş tamamen batmcaya kadar dua ve is­tiğfara dalardı. O, beklenmesi gereken vaktin bu olduğunu ve bu­nu babasından (sav) öğrendiğini haber vermiştir. Bu vakitle ilgili rivayetlerin taşıdığı görüşlerin hülasası budur. Sözü kısa tutmak için bu rivayetlerin hepsine yer veremedik. Kul, bu vakitlerden il­ham almalı ve bu vakitlerde dua etmeli, uygun olanlarında da na­maz kılmalıdır.

Bir alim de şu görüşü belirtmiştir: Bu saat, Cuma günü içinde Ramazan ayındaki Kadir gecesi gibi müphem bırakılmış bir saat olup ancak Allah Teala tarafından bilinir. Beş vakit namaz içerisin­de yeralan (Salat-ı Vusta=Orta Namaz´ gibidir de diyebiliriz. Başka bir alim ise, bu saatin Kadir gecesinin yıldan yıla değişmesi gibi, her seferinde Cuma gününün değişik vakitlerinde vaki olduğunu söylemiştir.

Bütün bunlar gösteriyor ki kul, Cuma gününün tamamında Al­lah Teala´ya yakarmalı, O´na rağbet etmeli ve O´na muhtaç olduğu­nu kalpten ifade etmelidir. Günün tamamında virdlerine devam edip onun bütün saatlerini zikir ile ihya eden kul, Allah´ın izniyle o saate tevafuk edecektir.

Kul, eğer bir Cuma´da bütün saatleri zikir ve dua ile geçiremez-se, o zaman değişik Cuma günlerinde değişik saatlerde dua ve zi­kirle iştigal ederek bu saate tevafuk edebilir. Eğer böyle yaparsa, zaruri olarak o saate tevafuk edecektir. Özellikle şu iki vakitte, dua ve tazarruatmı arttırmalıdır: İlki, imamın minbere çıkmasından namazın ikame edileceği ana kadar geçen vakit; ikincisi ise, güne­şin batma temayülüne girdiği vakittir. Bu iki vakit, Cuma günü­nün en faziletli vakitleridir. Benim zannı galibime göre de, hadis­lerde bahsi geçen vakit, bu iki vakitten biridir.

Bir gün Ebu Hüreyre (ra) ile Ka´bu´l-Ahbar biraraya gelmişler­di. Ka´bu´l-Ahbar, bahsi geçen saatin, Cuma gününün son vakti ol­duğunu söylemişti. Ebu Hüreyre (ra) ona karşı çıkarak şöyle dedi: Nasıl son saati olabilir? Ben Allah Resulü´nün (sav) şöyle buyurdu­ğunu duydum: Namaz kılan kul ona tevafuk eder.. Çünkü o saat, bir namaz vaktidir. Bunun üzerine Ka´bu´l-Ahbar şöyle dedi: Allah Resulü (sav) ´Namazı beklemek için oturan kişi, namazda sayılır"[62] buyurmadı mı? Ebu Hüreyre de ´Evet´ dedi. O zaman Ka´bu´l-Ah­bar, ´Bu da bir namazdır1 dedi. Bunun üzerine Ebu Hüreyre, onu tasdik edercesine sustu.

Kul, Cuma günü ve gecesi Allah Resulü´ne (sav) bol bol salatü se­lam göndermelidir. O gün ve gece göndereceği salatü selamın en azı üçyüz defa olmalıdır. Allah Resulü (sav) kendinden rivayet edilen bir hadiste şöyle buyurmaktadır: "Cuma günü bana seksen defa sa-lat eden kimsenin seksen yıllık günahı mağfiret olunur. Denildi ki: ´Ey Allah Resulü, sana nasıl salat ederiz?´ Dedi ki: ´Şöyle dersiniz: Allahım, kulun, peygamberin ve ümmi Resul´ün Muhammed´e salat et´. Allah Resulü´ne (sav) salat lafzı zikredildikten sonra nasıl olur­sa olsun, O´na salat edilmiş olur. Teşehhüdde rivayet edilen ve ken­disine edilmesini istediği meşhur salat ifadesi ise şöyledir:

"Ailahım, Muhammed´e ve O´mın yakınlarına öyle bir salat et ki, Senin için rıza kaynağı ve onun için de bir eda olsun. Ona Vesi-le´yi ver ve onu vaadettiğin Makam-ı Mahmud´a gönder. Bizim ta­rafımızdan onu, layık olduğu şekilde ve bütün ümmetlerin peygam­berlerinden daha üstün olanla mükafaatlandır. Ey merhamet eden­lerin en merhametlisi, onun kardeşleri olan bütün peygamberlere ve salihlere de salat buyur".[63]

Kul bunu yedi kez söyler. Bu salatü selamı getirmekte çok bü­yük bir sevap vardır. Denir ki: Bu salatı, yedi Cuma günü, yedişer kez söyleyen kimse için, Allah Resulü´nün (sav) şefaati farz olur. Kul, daha fazla bir şey yapmak isterse, rivayet edilen şu salatı da okur:

"Ailahım, en faziletli salavatm, en şerefli aklaman, en nadir be-rekatm, şefkat , merhamet ve selamınla peygamberlerin önderi, müttakilerin imamı, Hatem-i Enbiya, alemlerin Rabbinin Resulü, hayrın öncüsü, birrin fatihi, rahmet peygamberi ve ümmetin efen­disi Muhammed´e salat buyur. Aîlahrm, onu kendine yakın kılaca­ğın Makam-ı Mahmud´a gönder. Onu öncekilerin ve sonrakilerin gıpta edecekleri kadar yakın bir makamına al. Ailahım, ona fazl ve fazilet, şeref ve Vesile, yüksek derece ve en ulvi mertebeyi nasip et.Ailahım, Muhammed´e niyaz ettiğini ver, onu ümidine ulaştır ve onu ilk şefaat eden ve ettirilen kıl. Ailahım, onun delilini yücelt, tartısını ağırlaştır, hüccetini aydınlat ve derecesini en yakın kılı­nanların da üstünde yükselt. Ailahım, bizi de onun zümresinde di­rilt, bizi de onun şefaatma mazhar olanlardan kıl, bizi onun sünne­ti üzere yaşat ve onun milleti üzere öldür, bizi onun havzma dahil et ve kasesiyle içir. Bizi, pişman olan, yardımsız bırakılan, şikayet­çi olan, hükmü değiştiren, fitneye sebep olan veya fitneye maruz bı­rakılanlardan eyleme. Amin! Ey alemlerin Rabbü".

Kul, Cuma günü ve gecesi bol bol istiğfarda bulunmalıdır. Mağ­firet isteğinin kullanıldığı her lafizla istiğfar etmiş sayılmasına rağmen şu lafzı söyleyerek istiğfarda bulunursa daha makbul olur:

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

26 Aralık 2009, 15:46:18
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #4 : 26 Aralık 2009, 15:46:18 »

"Allahm, bana mağfiret et, tevbemi kabul buyur. Muhakkak ki Sen, tevbeleri çokça kabul eden ve çok merhametli olansın!" Eğer;

"Rabbim, mağfiret et, merhamet buyur ve bildiklerini hoşgör. Muhakkak ki Sen, merhamet edenlerin en hayırlısı!" diye dua ederse, bu da güzel görülür.

Kul, Cuma günü bir hatim indirmelidir. Eğer bu ona ağır gelir­se, o zaman hatmine Cuma gecesinden başlaması hayırlı olur. O gün Kur´an´ı hatmetmek isteyen kimse için, bunu sabah namazının iki rekatıyla akşam namazının iki rekatında yapması çok faziletli olur. Çünkü böyle yapmakla bütün Cuma´yı kuşatmış olur. Kul hat­mini, Cuma ezanı ile kameti arasında tamamlarsa,´bunda çok bü­yük fazilet vardır.

Kulun Cuma namazından önce on iki rekat, namazdan sonra da altı rekat namaz kılması müstehap görülmüştür. Cuma namazı için camiye girdiğinde dört rekat namaz kılmalı ve bu namaz esna­sında, her rekatta elli defa olmak üzere toplam iki yüz defa İhlas suresini okumalıdır. Bununla ilgili Allah Resulü´nden de (sav) ha­dis rivayet edilmiştir.

Bu ameli ifa eden kimse cennette oturacağı yeri görmeden veya orası kendine gösterilmeden önce vefat etmez. Camiye girildiği za­man da oturmadan önce iki rekat namaz kılınmalıdır. Eğer camiye girdiğinde imam hutbe okuyarsa, kısaltarak da olsa bu iki rekatı kılar. Çünkü bunu yapmakla Allah Resulü´nün (sav) emrine uymuş olmaktadır.[64] Garib bir hadiste Allah Resulü´nün (sav) bunu yapan kimseye sükut ettiği bildirilmiştir. Kufeliler ise, eğer imam ses çı­karmazsa kişinin bu iki rekatı kılabileceğini söylemişlerdir. Allah Resulü´nün (sav) buna sükut etmesi, kendi sözünün vucubiyetin-den dolayı ona mahsus bir husus da olabilir.

İbni Cüreyc, Ata vasıtasıyla İbni Abbas (ra) ve Ebu Hüreyre´den (ra) şunu nakletmiş tir: Allah Resulü (sav) buyurduki:
"Kim Cuma gecesi veya günü Kehf suresini okursa, kendisine okuduğu yerden Mekke´ye yönelen bir nur verilir, bir sonraki Cuma´ya ve üç gün faz­lasına kadar günahları bağışlanır, sabaha erinceye kadar yetmiş bin melek ona salat eder, hastalık ve beladan afiyet bulur, zatüîcenb, alaca ve cüzzamdan uzak kılınıp deccalm fitnesinden korunur".[65]

Cuma günü şu dört sure ile dört rekat namaz kılmak da müste-haptır: En´am, Kehf, Taha ve Yasin. Eğer bunları güzelce okuyama-maktan endişe ederse, o takdirde Yasin, Secde, Lok?nan, Duhan ve Mülk surelerini okur. Cuma geceleri bu dört sureyi okumayı asla bırakmamalıdır. Bununla ilgili hadisler mevcut olup bunu yapmak büyük ecirleri mucibdir. Eğer Kur´an´m tamamını okuyamamaktan endişe ederse, o zaman güzelce okuyabildiklerini okur. Bu da ken­disi için hatim sevabına sayılır. Denildi ki bildiği şekilde bir hatim sayılır.

Abidler Cuma gecesi bin defa Ihlas okumayı müstehap görüyor­lardı. Eğer bunları on veya yirmi rekatlık bir namazda okurlarsa, hatimden daha faziletli olur. Onlar Allah Resulü´ne de (sav) en az bin kez salat-ü selam ediyorlardı. Ayrıca dört kelime ile yani ´Süb-hanallah, Elhamdülillah, Allahü ekber ve la ilahe illallah´ kelime­leri ile biner defa teşbih ve tehlil çekiyorlardı. Bunlar, yani biner defa Ihlas suresini okumak, Allah Resulü´ne (sav) salat-ü selam ge­tirmek ve teşbih ile tehlilde bulunmak, Cuma günü yapılabilecek en güzel üç virddir. Bunları ayrı ayrı yapmak veya birleştirmek na­sip edilen kimse asla terketmemelidir. Çünkü bunlar, Cuma günü yapılabilecek amellerin en güzelleridir.

Kul, eğer Cuma günü zevalden önce dört rekatta çekilen üçyüz tesbihatlık bir namaz olan Teşbih namazını kılarsa, amelini çoğalt­mış ve ecrini güzelleştirmiş olur. Allah Resulü´nden (sav) rivayet edildi ki O, "Her Cuma, bir defa Teşbih namazı kıl" buyurmuştur. Ebu´l-Cevza, İbni Abbas´dan (ra) şunu nakletmiştir: İbni Abbas (ra), her gün zevalden sonra bu namazı kaçırmazdı. Onun fazilet ve önemini kendisine de haber vermişti.

Eğer kul altı teşbih suresini Cuma günü veya gecesi okursa gü­zel olur. Allah Resulü´nün (sav) bizzat bu sureleri, sadece Cuma gü­nü ve gecesi özellikle okuduğu rivayet edilmektedir. Konuyla ilgili rivayet edilmiş bir hadis şöyledir: "Allah Resulü (sav), Cuma gece­si akşam namazında Kafinin ve İhlas surelerini, yatsı namazında Cuma ve Münaflkun surelerini -bir rivayete göre bu iki sureyi sa­dece Cuma yatsılarında- okurdu. Cuma günü sabah namazında Lokman ve İnsan surelerini okurdu".

Şu var ki kulun bu mübarek gün ve gecede ilm-i yakin, marifet ve zikir meclislerinde dinleyici ve öğrenici olması namaz kılmasın­dan daha faziletlidir. Namaz kılması ise, hikaye anlatan kassasla-rın meclislerine katılmasından daha hayırlıdır. Ebu Zer´den (ra) ri­vayet edildi ki: "Bir ilim meclisinde hazır olmak bin rekat namaz­dan daha faziletlidir".[66]

Başka bir hadiste ise şöyle buyrulmaktadır:
"Sizden birinin ilimden bir bab öğrenmesi veya öğretmesi, bin rekat namaz kılma­sından daha hayırlıdır".[67]Başka bir lafızda ise Allah Resulü´ne (sav) şöyle denilmektedir: ´Ey Allah Resulü, Kur´an okumaktan da mı?´ O da şöyle buyurmuştur: "İlimsiz Kur´an fayda eder mi?[68]

Bir ilim meclisi veya Allah´ın dinini fıkhetmeye matuf bir mec­lis bulunmadığı zaman, boş kıssalara kulak verilecek kıssacı mec­lislerine katılmaktansa namaz kılmak daha temiz ve andır. Kıssa-cılık, Selef-i Salih tarafından bidat olarak görülmekteydi. Onlar, kıssacılan camiden çıkarırlardı.

İbni Ömer´den (ra) rivayet edilmiştir ki:
Bir gün mescidde otur­duğum yere vardım. Baktım ki bir kassas hikaye anlatıyor. Ona ´Meclisimden kalk´ dedim. Bana ´Kalkmıyorum´ -Bir başka rivayet­te ´Senden önce geldim´- dedi. Ben de zabıtaya haber yolladım. Gel­di ve kıssacıyı yerinden kaldırdı. Eğer kıssa anlatmak, sünnete uy­gun bir hareket olsaydı, İbni Ömer´in (ra) onu kovdurması -özellik­le de kendinden önce geldiği için- asla helal olmazdı. Çünkü Allah Resulü (sav) şöyle buyurmuştur:

"Kimse bir kardeşini yerinden kaldırıp da sonra oraya kendi oturmasın. Böyle yapmayıp açılın, yer verin". Denilir ki, adam kalktıktan sonra İbni Ömer (ra) tekrar gelinceye kadar o yere otur-madı. Bir başka rivayette ise ´Sonra oraya oturdu´ ibaresi yeral-maktadır.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes