๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kütübü Sitte => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 22 Nisan 2010, 12:33:12



Konu Başlığı: Zıhâr 2
Gönderen: Sümeyye üzerinde 22 Nisan 2010, 12:33:12
AÇIKLAMA:







1- Cemîle (radıyallahu anhâ)´nın hikayesi burada özet olarak görülmektedir. Ancak hadise muhtelif rivayetlerde tafsilatlı olarak gelmiştir. Buna göre, bir diğer adı Huveyle olan Cemîle, kocası Evs (radıyallahu anh)´ın zıhârda bulunması üzerine, telaşla Resulullah Aleyhissalâtu vesselâm´a gelir, durumunu anlatır. Cemîle´nin telaşı, zıhâr´ın, cahiliye devrinde talâk sayılmasından ileri geliyordu.

Cemîle´yi dinleyen Aleyhissalâtu vesselâm: "Sen kocana haram oldun!" der. Cemîle: "Ama kocam talâk kelimesini kullanmadı" derse de Aleyhissalâtu vesselâm: "Sen kocana haramsın" cevabında ısrar eder. Cemîle: "Meselemi Allah´a arzedeceğim!" diyerek Resulullah´a gider gelir, yüzünü semaya kaldırarak Allah´a şikayetlerde bulunur. Resulullah, kocası hakkında onu teskin etmeye, ikna etmeye çalışır: "Allah´tan kork, o senin amcanın oğludur" buyurur. Ama kadın direnmesine gidip gelmelerine, Allah´a şikayetlerine devam eder. Derken âyet nâzil olur: "(Habibim), zevci hakkında seninle direşip duran, (nihayet halinden) Allah´a da şikâyet etmekte olan (kadın)ın sözünü (umulduğu vech ile) Allah dinlemiştir. Allah sizin konuşmanızı zâten işitiyordu. Çünkü Allah, hakkıyla işitici, kemaliyle görücüdür.

İçinizden zıhâr yapagelenlerin (karıları) onların anaları değildir. Anaları kendilerini doğuranlardan başkası değildir. Şüphe yok ki onlar her halde çirkin ve yalan bir laf söylüyorlar. Muhakkak Allah çok bağışlayıcı, çok mağfiret edicidir. Kadınlardan zıhâr ile ayrılmak isteyip de sonra dediklerini geri alacaklar (için), birbirleriyle temas etmezden evvel, bir köle âzad etmek (lazımdır). İşte size bununla öğüt veriliyor. Allah ne yaparsanız hakkıyla haberdardır.

Fakat kim (bunu) bulamazsa, (yine) birbirleriyle temas etmezden evvel, fasılasız iki ay oruç (tutsun). Buna da güç yetiremezse altmış yoksul (doyursun). (Kefaretteki) bu (hafifletme) Allah´a ve peygamberine iman (da sebat) etmekte olduğunuz içindir. Bu (hükümler) Allah´ın (tayin ettiği) hallerdir. (Bunları kabul etmeyen) kâfirler için ise elem verici bir azab vardır" (Mücâdile 1-4).

Âyet üzerine Aleyhissalâtu vesselâm: "Kocan bir köle âzad edecek!" buyurur. Kadın: "Bunu bulamaz! der. Aleyhissalâtu vesselâm: "Öyleyse, peşpeşe iki ay oruç tutar!" buyurur. Kadın: "Ey Allah´ın Resûlü! Kocam yaşlı bir kimsedir, oruç da tutamaz!" der. Aleyhissalâtu vesselâm: "Öyleyse altmış fakiri doyursun!" ferman eder. Kadın: "Onun tasadduk edecek bir şeyi de yok!" der. Bunun üzerine Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir arâk kuru hurma getirir. Kadın: "Ey Allah´ın Resulü! Ben ona bir başka arâkla da yardım ederim" der.

Aleyhissalâtu vesselâm: "İyi yaparsın, git, bununla kocan adına altmış fakiri doyur ve amca oğluna dön!" emreder.

Ebu Dâvud: "Bu rivayette, Cemîle´nin kocasıyla istişare edip, iznini almadan kocası adına kefâretini ödediği ve Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın da bunu tecviz edip teyid ettiği görülmektedir" der.

2- Bu rivayet, zıhâr yapan kimseye, kefarette bulunmazdan önce hanımına temasın haram olduğunu ifade eder. Ülemâ bu hususta icma etmiştir. Şayet temas etmişse, kefaret düşmediği gibi, cezada artma da olmaz. Salt İbnu Dînâr der ki: "On kadar fakîhe, kefareti yerine getirmeden hanımına temas eden kimsenin hükmü hususunda sordum. Hepsi de: "Tek bir kefaret öder" dedi." Bu hususta dört imam da aynı görüştedir.

Şunu da belirtelim ki: "Hasan Basrî ve İbrahim Nehâî hazretleri: "Kefaretten önce temas eden erkeğe üç kefaret gerekir" demişlerdir. Diğer taraftan Zührî, Sâid İbnu Cübeyr ve Ebu Yusuf da, "Temasla kefâretin düşeceğine" kâil olmuşlardır. [7]






--------------------------------------------------------------------------------

[1] Bu söz mutlak olduğu için zıhar niyetiyle söylenmişse tahrimiyete sebep olur. Aksi halde olmaz.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/474-475.

[3] Rakabe, köle demek ise de lügat olarak boyun demektir. Sahâbî, burada "azad edebilecek başka bir boynum (yani kölem) yok" mânasına kendi boynuna eliyle şaplatıp: "Bundan başka boynum yok!" der.

[4] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/475-476.

[5] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/476-477.

[6] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/478.

[7] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/478-480.