> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Kütübü Sitte > Yiyecekler bölümü 9
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Yiyecekler bölümü 9  (Okunma Sayısı 966 defa)
03 Mayıs 2010, 13:52:35
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 03 Mayıs 2010, 13:52:35 »



AÇIKLAMA:



1- Yukarıdaki iki hadis veba bulunan yere yakınlaşmama hususunda Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´dan vârid olan sarih hadislerdendir. Âlimler, bu davranışın teşâüm inancı olmayıp tıb olduğunu bilhassa belirtirler. Hattâbî, "Çünkü der, sâlih hava aramak, bedenlerin sıhhati için yardımcı vasıtalardan biridir. Bozuk hava da tabiblere göre bedenlerin hasta olması için en zararlı unsurlardan biridir. Her şeye rağmen bütün bunlar ALLAH´ın izni ve dilemesiyle cereyan eder."

2- Önceki hadiste ifade edilen "vebalı yere gitme ve vebalı yerden çıkma yasağının hükmü âlimlerce münâkaşa edilmiştir: Haram mı ifade ediyor, tenzih mi?

Bazı âlimler bunun caiz olduğuna hükmetmiştir.

Bu görüşü iltizam edenler, sahabeden bazılarının vebalı yerden çıkmalarına örnek verirler: Ebu Musa el-Eşarî, Muğire İbnu Şu´be gibi. Keza Tâbiîn´den el-Esved İbnu Hilal, Mesrûk...

Bir grup âlim vebalı yere girmek veya oradan çıkmanın tenzîhen mekruh olduğuna, dolayısıyla tevekkülü galebe çalan kimselerin girip çıkmalarında bir mahsur olmadığına hükmetmişlerdir.

Bazı âlimler de, kaydedilen hadislerin zahirlerini esas alarak, "Bunlarda nehiy sabittir" diyerek vebalı yere gitmenin veya öyle bir yerden çıkmanın "haram" olduğuna hükmetmişlerdir. Bu görüşte olan ülemâ, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´dan bu mesele üzerine gelmiş bulunan vaîd´i (şiddetli tehdîdi) de delil olarak göstererek, görüşlerini takviye ederler: Ahmed İbnu Hanbel ve İbnu Huzeyme´den gelen uzunca bir hadiste şu ibâre geçer: "Vebalı yerde ikâmet eden şehid gibidir, oradan kaçan da cepheden kaçan gibidir." Keza bir başka hadiste "Tâundan kaçan cepheden kaçan gibidir, tâunda sabreden cephede sabreden gibidir." Bilindiği üzere, cepheden kaçmak büyük günahlardandır, yani haramdır. Ayrıca ülemâ, bir amele, haram olduğu belirtilen amellerinkine benzer şiddetli ceza takdirini (veya şiddetli ceza vaîdinin beyanını) o amelin de haram hükmüne girmesine delil yapmışlar ve bunu bir kaide olarak tesbit etmişlerdir.

Veba çıkan yere girmeme hususunda meşhur bir tatbikat Hz. Ömer´ den rivayet edilmiştir. Buhârî´de de yer almış olmasına rağmen, Teysîr müellifinin buraya almadığı rivayetin tercümesini kaydediyoruz:"

İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Ömer İbnu´l-Hattâb (radıyallahu anh) Şâm´a (Suriye´ye müteveccihen yola) çıktı. Sarğ denen yere gelince Ebu Ubeyde İbnu´l-Cerrah ve maiyetiyle karşılaştı. Bunlar bölgedeki İslam ordusunun komutanlarıydı. Hz. Ömer´e Suriye´de veba salgını çıktığını haber verdiler. Bunun üzerine Hz. Ömer (durumu ve alınacak kararı görüşerek, istişare etmeye karar verdi ve): "Bana ilk muhacirleri çağırın!" emretti. Onlar geldiler. Hepsiyle istişare etti, onlara Suriye´de veba salgını çıktığını bildirdi. Nasıl davranılacağı hususunda görüş birliğine varamadılar. Bazıları: "Biz bir maksadla çıktık, buradan geri dönülmesini uygun görmüyoruz" diyordu. Bazıları da: "İnsanların geri kısmı ve Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın Ashab´ı seninle beraberdir. Bunları, vebanın üzerine sürmenizi münasip görmüyoruz" dediler. Hz. Ömer (radıyallahu anh) onlara: "Beni (bir müddet) yalnız bırakın!" dedi. Sonra: "Bana Ensârı çağırın!" emretti. Ben de onları çağırdım. Hz. Ömer onlarla da istişare etti. Ensar da Muhacirler gibi fikir birliğine varamadılar, öbürleri gibi (bir kısmı gidelim, bir kısmı dönelim diyerek) ihtilaf ettiler. Hz. Ömer onlara da "beni (bir müddet) yalnız bırakın!" buyurdu. Sonra bana: "Burada Fetih muhacirlerinden olan Kureyşli yaşlılardan kim varsa bana onları çağır!"dedi. Onları da çağırdım. Bunlardan iki kişi olsun bir ihtilafa düşen olmadı. Hepsi aynı görüşte idi. "Biz, buradan toptan geri dönmeyi, hiç kimseyi vebanın üzerine göndermemenizi uygun görüyoruz!" dediler. Bunun üzerine Hz. Ömer, halka ilan etti: "Ben sabahleyin geri dönüyorum, peşimden siz de gelin!" Ebu Ubeyde İbnu´l-Cerrâh bu emri muvafık bulmayarak, "Yani ALLAH´ın kaderinden mi kaçıyorsun?" (diyerek itiraz etmek istedi). Hz. Ömer (radıyallahu anh): "Ey Ebu Ubeyde! Bu sözü keşke başkası söyleseydi (de senden işitmeseydim). Evet biz ALLAH´ın kaderinden kaçıyor, ALLAH´ın kaderine iltaca ediyoruz! Şimdi sen devenle seyahat ederken iki yakalı bir vadiye uğrasan, bunun bir yakası münbit ve otlu, ötekisi kıraç ve otsuz, burada deveni münbit tarafta otlatman ALLAH kaderinden (değil de), kıraç tarafta otlatman mı ALLAH´ın kaderinden?" dedi. Bu sırada, bir ihtiyacı sebebiyle orada bulunmayan Abdurrahman İbnu Avf (radıyallahu anh) geldi. (Meseleye muttali olunca): Bu hususta ben kesin bir ilim sahibiyim, zira Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın: "Bir yerde veba olduğunu işitince oraya girmeyin, bulunduğunuz yerde veba çıkacak olursa, ondan kaçmak için orayı terketmeyin!" dediğini işittim!" dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer (radıyallahu anh) (kararlarındaki isabet sebebiyle) ALLAH´a hamdetti ve geri döndüler."

Şunu da kaydedelim ki İbnu Hacer bu rivayeti açıklarken, Hz. Ömer´in bilahare bu geri dönme kararına pişman olduğuna dair bazı rivayetler de kaydeder.

Teferruata girmiyoruz. Ancak Dr. Zeki Çıkman´ın bir açıklamasını kaydediyoruz:

"Sirayet yoktur" ibaresi ile "veba bulunan yerden çıkmayınız veba bulunan yere girmeyiniz" hadis-i şerifleri birlikte mütalaa edilecek olursa, iki kesin ifadenin belirginliği ortaya çıkmaktadır.

1- Allahu Teâlâ takdir etmedikçe hastalık meydana gelmez. Bıçağın vazifesi kesmektir, buna rağmen Hz.İsmail aleyhisselâm´ı kesmesi yasaklandığı için kesmezken, taşı emredildiği için kesmesi gibi... Emir ve takdir altında bıçak eti kesmezken, taşı kesmişti.

Günümüz intaniye kliniklerinde yüzbinlerce doktor ve personel çalışmaktadır. Bunlar devamlı enfeksiyon viral hastalıklarla muhatap olmalarına rağmen, diğer klinik personellerine göre ölüm ve hastalık oranları eş değerdedir. Bu tesbit bile sâri hastalık iddiasının çürüklüğünü anlatmaya yeterlidir.

Şayet, temizlik ve dezenfeksiyon konularına dikkat edilmezse, her vaziyette olduğu gibi buralarda da hastalık insidansı (yüzdesi) artabilir. Bu da İslam´ın öngördüğü ve emrettiği temizlik şiarı ile ilgilidir.

2- İnsanlara karantina emredilmektedir. Bunun gerekçeleri şunlardır:

1) "Veba bulunan yere girmeyiniz" ibâresi "kendi varlığınızı ve sıhhatinizi tehlikeye atmayınız" demektir.

2) "Veba bulunan yerden çıkmayınız" ibaresi:

a- Hastalara yardımcı olmaktan uzak durmayınız ve kaçmayınız;

b- "Bünyenizde sessizce bulunan hastalık etkenini dışarıya taşıyarak, bağışıklığı bulunmayan insanlara bulaştırarak, onların sıhhat ve hayatlarını tehlikeye sokmayınız" ifadelerini taşımaktadır. Kaldı ki, hasta yanında bulunan ve sıhhatli olan insanlar bu hastalıklara karşı mukavemet ve bağışıklık kazanmışlardır."(Z.Ç.)[211]



DÖRDÜNCÜ FASIL

GÖZ DEĞMESİ


ـ4041 ـ1ـ عن ابن عباس رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]قالَ رسولُ اللّهِ #: العَيْنُ حَقٌّ، وَلَوْ كَانَ شَىْءٌ سَابِقٌ الْقَدَرَ سَبَقَتْهُ الْعَيْنُ، وَإذَا اسْتُغْسِلْتُمْ فَاغْسِلُوا[. أخرجه مسلم والترمذي، ولم يذكر: العين حق .



1. (4041)- İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Göz değmesi haktır. Eğer kaderi (delip) geçecek bir şey olsaydı, bu göz değmesi olurdu. Yıkanmanız taleb edilirse yıkanıverin." [Müslim, Selam 42, (2188); Tirmizî, Tıbb 19, (2063), Tirmizî´de "Göz değmesi haktır" ibaresi yoktur.][212]



ـ4042 ـ2ـ وللشيخين وأبى داود وأبى هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]أنَّ النَّبِىَّ # قالَ: الْعَيْنُ حَقٌّ[.زاد غير البخاري: »وَنَهى عَنِ الْوَشْمِ« .



2. (4042)- Sahîheyn ve Ebu Dâvud´da Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)´ tan: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın: "Göz değmesi haktır" dediği rivayet edilmiştir.

Buhârî dışındaki rivayetlerde: "Dövme yapmayı da yasakladı" ziyadesi vardır.[213] [Buhârî, Tıbb 36, Libas 86; Müslim, Selam 41, (2187); Ebu Dâvud, Tıbb 15, (3879).][214]



ـ4043 ـ3ـ وعن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]كَانَ يُؤْمَرُ الْعَائِنُ أنْ

يَتَوضَّأ، ثُمّ يَغْتَسِلَ مِنْهُ الْمَعِينُ[. أخرجه أبو داود .



3. (4043)- Hz. Âişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Göze değene (âin) abdest alması emredilir, onun abdest suyu alınır, bununla göz değmesine uğrayan (maîn) yıkanırdı." [Ebu Dâvud, Tıbb 15, (3880).][215]



ـ4044 ـ4ـ وعن محمد بن أبى أمامة بن سهل بن حنيف أنه سمع أباه يقول: ]اغْتَسَلَ أبِى سَهْلٌ رَضِيَ اللّهُ عَنْه بِالْخَرَّارِ فَنَزَعَ جُبَّةً كَانَتْ عَلَيْهِ، وَعَامِرُ بْنُ رَبِيعَةَ يَنْظُرُ إلَيْهِ، وَكَانَ سَهْلٌ شَدِيدَ الْبَيَاضِ حَسَنَ الْجِلْدِ، فقَالَ عَامِرٌ: مَا رَأيْتُ كَالْيَوْمِ، وََ جِلْدَ مُخَبَّأةٍ عَذْرَاءَ، فَوَعِكَ سَهْلٌ مَكَانَهُ فَاشْتَدَّ وَعَكُهُ فَأُخْبِرَ رَسولُ اللّهِ #، وَقِيلَ لَهُ: مَا يَرْفَعُ رَأسَهُ وَكَانَ قَدِ اكْتُتِبَ فِي جَيْشٍ، فَقَالُوا: هُوَ غَيْرُ رَائِحٍ مَعَكَ يَا رَسُولَ اللّهِ، وَاللّهِ مَا يَرْفَعُ رَأسَهُ، فَقَالَ: هَلْ تَتَّهِمُونَ بِهِ أحَداً؟ أَ بَرَّكْتَ؟ اغْتَسِلْ لَهُ، فَغَسَلَ عَامِرٌ وَجْهَهُ وَيَدَيْهِ وَمِرْفَقَيْهِ وَرُكْبَتَيْهِ، وَأطْرَافَ رِجْلَيْهِ، وَدَاخِلَ إزَارِهِ فِي قَدَحٍ، ثُمَّ صَبَّ ذلِكَ المَاءَ عَلَيْهِ رَجُلٌ مِنْ وَرَائِهِ، فَبَرأ مِنْ سَاعَتِهِ[. أخرجه مالك.»الخَرَّارُ« بخاء معجمة وراءين مهملتين: موضع بقرب الجحفة.و»الْمُخَبَّأةُ«: المخدّرة.و»الْعَذْرَاءُ«: البكر.وقوله »أَ بَرَّكْتَ«: أى ه دعوت له بالبركة.و»دَاخِلُ ا“زَارِ« الطرف الذي يلى جسد المؤتزر.



4. (4044)- Muhammed İbnu Ebî Ümâme İbni Sehl İbni Hanîf, babasından şunları işittiğini anlatmıştır: "Babam Sehl (radıyallahu anh) (Cuhfe yakınlarındaki) Harrâr nam mevkide yıkandı. Üzerindeki cübbeyi çıkardı. Bu sırada Âmir İbnu Rabî´a ona bakıyordu. Sehl, bembeyaz bir tene, güzel görünüşlü bir cilde sahipti. Âmir: "Ne bugünkü bir manzarayı, ne de böylesine ancak çadır...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Yiyecekler bölümü 9
« Posted on: 20 Nisan 2024, 02:32:25 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Yiyecekler bölümü 9 rüya tabiri,Yiyecekler bölümü 9 mekke canlı, Yiyecekler bölümü 9 kabe canlı yayın, Yiyecekler bölümü 9 Üç boyutlu kuran oku Yiyecekler bölümü 9 kuran ı kerim, Yiyecekler bölümü 9 peygamber kıssaları,Yiyecekler bölümü 9 ilitam ders soruları, Yiyecekler bölümü 9önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes