๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kütübü Sitte => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 03 Mayıs 2010, 11:27:40



Konu Başlığı: Yemin Bölümü
Gönderen: Sümeyye üzerinde 03 Mayıs 2010, 11:27:40
Yemin Bölümü






(Sekiz fasıldır.)
BİRİNCİ FASIL
YEMİN KELİMESİ VE KENDİSİYLE YEMİN EDİLENLER
İKİNCİ FASIL
KENDİSİYLE YEMİN EDİLMESİ YASAK OLANLAR
ÜÇÜNCÜ FASIL
YALAN YEMİN
DÖRDÜNCÜ FASIL
YEMİN ETME YERİ
BEŞİNCİ FASIL
YEMİNDE İSTİSNA
ALTINCI FASIL
YEMİNİ BOZMAK
YEDİNCİ FASIL
MÜTEFERRİK HADİSLER
NİYET
LAGV
TEVRİYE
İHLAS
LİCAC
SEKİZİNCİ FASIL
KEFFARET-İ YEMİN


UMUMİ AÇIKLAMA


Dilimizdeki andın karşılığı olan yemin kelimesi Arapça´da, lügat olarak el manasına gelir. El (yemin) kelimesinin and manasına kullanılması, yeminleşme sırasında ellerinden tutuşma âdetlerinden ileri gelmiştir. Bize de geçen bu âdete, bilhassa alışveriş akdi sonuçlandırılırken halen başvurulur. Arap dilcileri şu tahmini de ileri sürerler. "Sağ elin şe´ni, bir şeyi korumaktır, and´a yemin denmiştir. Zira üzerine yemin edilen şey korunmuştur; elle olan telebbüsü sebebiyle üzerine yemin edilen şeye de yemin denmiştir." Yemin kelimesinin cem´i eymen veya eyman´dır.

Kelime şer´an, Allah´ın isim veya sıfatını zikrederek bir şeyi te´kid etmek manasına gelir. Yani bir şey yapmak veya yapmamak hususunda beyan edilen azme veya iddiaya kuvvet vermek, muhatabı ikna etmek maksadıyla Allah Teala´ya kasem veya talak veya itlak gibi bir şeye talik suretiyle yapılan bir akittir. Mesela "vallahi filan işi yaptım" veya "yapmadım" cümlesi kasem suretiyle yapılan bir yemin olduğu gibi "falan işi yaparsam kölem azad olsun" veya "hanımım boş olsun" şeklinde yapılan bir yemin de talik suretiyle yapılan bir yemin olur. Dilimizde and diye de ifade ederiz. Ancak yemin ve kasem kelimeleri de en az and kelimesi kadar, hatta ondan daha çok kullanılmaktadır. Hemen belirtelim ki nezir (adak) de bir nevi yemindir. Kitabımız nezir ve yemini ayrı ayrı ele aldı ise de, hadis kitaplarımızda, aralarındaki yakınlık sebebiyle, çoğu kere "Kitabu´l-Eyman ve´n-Nüzûr" adını taşıyan bölümlerle beraber mütalaa edilir.

Beşerî münasebetlerde akitlerin bir parçası, birkısım davâlarda iddianın sübut veya nefyi için delil olarak şahidin ifade ve yeminine başvurulduğu için, dinimiz yemin bahsine hususi bir ehemmiyet atfetmitşir. Ayet ve hadislerde yeminle ilgili beyanlara, açıklamalara yer verilmiştir. Kur´an-ı Kerim´deki ilgili ayeti de orada zikrettik (5727. hadis), burada tekrar etmeyeceğiz.

Mevzuya giren şu kelimeleri bilmemizde fayda var: Berr yemini tutmaktır, Bârr yeminini tutana denir. Hânis yeminini tutmayan, bozan kimseye denir, hânis günahkârdır, yemin keffareti ve tevbe ile günahından kurtulmaya çalışır. [1]



BİRİNCİ FASIL


YEMİN KELİMESİ VE KENDİSİYLE YEMİN EDİLENLER



ـ5811 ـ1ـ عن ابن عبّاس رَضِيَ اللّهُ عَنهما: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ # لِرَجُلٍ حَلَّفَهُ: احْلِفْ بِاللّهِ الّذِي َ إلهَ إَّ هُوَ مَالَهُ عِنْدَكَ شَيْءٌ، يَعْنِي لِلْمُدَّعِي[. أخرجه أبو داود .



1. (5811)- İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) yemin teklif ettiği bir kimseye şöyle söyledi:

"Haydi! Kendinden başka ilah olmayan Allah´a kasem ederek o kimsenin yani iddia sahibinin sende hiçbir şeyi olmadığına yemin et!" [Ebu Davud, Akdiye 24, (3620).][2]



AÇIKLAMA:



İslam´da ihtilaflı davalarda, ispatlayıcı delil getirme işi, iddia sahibine (Müddei) düşer, davalı dediğimiz müddea aleyhe de yemin düşer. Sadedinde olduğumuz hadiste, Resulullah davalının nasıl yemin etmesi gerektiğini belirtmektedir. İslam yemin meselesini işlerken, muteber olan ve olmayan yeminlere de yer verir. Normal olarak yemin, Allah´ın ad ve sıfatlarıyla yapılır. Şeref, namus vs. üzerine yapılan yeminler, yemin değildir.[3]



ـ5812 ـ2ـ وعن ابن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنهما قال: ]أكْثَرُ مَا كَانَ يَحْلِفُ رَسُولُ اللّهِ #: َ، وَمُقَلِّبَ القُلُوبِ[. أخرجه الخمسة إ مسلماً .



2. (5812)- İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın yaptığı yeminlerin çoğu şöyleydi: "Kalpleri çeviren Zat´a yemin olsun, hayır!" [Buharî, Eyman 3, Kader 14, Tevhid 11; Muvatta, Nuzur 14; Ebu Davud, Eyman 16, (3263); Tirmizî, Nüzûr 12, (1540); Nesâî, Eyman 2, (7, 2, 3).] [4]



ـ5813 ـ3ـ وعن أبى سعيد رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]كَانَ رَسُولُ اللّهِ # إذَا اجْتَهَدَ في الْيَمِينِ قال: َ، وَالّذِى نَفْسُ أبِى الْقَاسِمِ بِيَدِهِ[. أخرجه أبو داود .

3. (5813)- Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) yeminde mübalağa edince: "Hayır! Ebu´l-Kasım´ın nefsini elinde tutan Zat-ı Zülcelal´e yemin olsun ki..." derdi." [Ebu Davud, Eyman 12, (3264); İbnu Mace, Kefarat 1, (2090).][5]



ـ5814 ـ4ـ وعن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]كَانَتْ يَمِينُ رَسُولِ اللّهِ # إذَا حَلَفَ: َ، َوأسْتَغْفِرُ اللّهَ[. أخرجه أبو داود .



4. (5814)- Hz. Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Yemin ettiği zaman Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın yemini: "Hayır! Allah´a istiğfar ederim ki..." şeklindeydi." [Ebu Davud, Eyman 12, (3265).][6]



ـ5815 ـ5ـ وعن قتيلة بنت صيفي امرأة من جهينة رَضِيَ اللّهُ عَنها قالت: ]أتَى يَهُودِيٌّ لِرَسُولِ اللّهِ #، فَقَالَ: إنَّكُمْ تُنَدِّدوُنَ وَإنَّكُمْ تُشْرِكُونَ، وَتَقُولُونَ: مَا شَاءَ اللّهُ وَشِئْتُ، وَتَقُولُونَ: وَالْكَعْبَةِ. فأمَرَهُمْ رَسُولُ اللّهِ # إذَا أرَادُوا أنْ يَحْلِفُوا أنْ يَقُولُوا: وَرَبَّ الْكَعْبَةِ؛ وَيَقُولُ أحَدُهُمْ: مَاشَاءَ اللّهُ ثُمَّ شِئْتُ[. أخرجه النسائي .



5. (5815)- Katîle Bintu Sayfî -ki Cüheyne´den bir kadındır- (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a bir Yahudi uğradı ve:

"Siz Müslümanlar Allah´a benzerler koşuyor ve şirke düşüyorsunuz ve diyorsunuz ki: "Allah istedi ben de istedim." Yine diyorsunuz ki: "Ka´ be´ye yemin olsun!"

Bunun üzerine Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Ashab´a, yemin etmek istedikleri zaman "Ka´be´nin Rabbına kasem olsun!" demelerine ve: "Allah istedi sonra da ben istedim" demelerini emretti." [Nesaî, Eyman 9, (7, 6).][7]



AÇIKLAMA:



Yemin, şanı yüce olan şeyler üzerine yapılır. Bu sebeple öncelikle dinen mukaddes olan şeyler üzerine yemin tecviz edilmiştir. Allah´ın zat ve sıfatları gibi. Cahiliye devrinde birkısım putlar üzerine de yemin edilirdi. Resulullah bunları yasaklamıştır.

Yukarıda, Resulullah´ın umumiyetle yaptığı yemin şekilleri görülmektedir. Bu örnekler bize, Aleyhissalâtu vesselâm´ın farklı şekillerde yemin etmiş olduğunu göstermektedir.

5814 numaralı Ebu Hureyre hadisinde "Allah´a istiğfarım olsun, hayır!" şeklindeki ifade, yeminden ziyade, yemine benzeyen bir tabirin yemin makamında kullanılmasıdır. Manası: "İş, söylediğimin hilafına olursa Allah´a istiğfar ederim" demektir. Görüldüğü üzere bu yemin değildir, ancak sözü te´kid maksadıyla yemin makamında söylenmiş bir sözdür. Aliyyu´l-Kâri, َ وَاَسْتَغْفِرُ اللّهَ ifadesindeki vavın atıf vavı olabileceğinden hareketle mahzuf bir matuf aleyh olması gerekir der ve şöyle bir manaya tevcihini uygun bulur: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) mübalağalı şekilde yemin ederek (Hayır!) kelamını kullanınca "Ve estağfirullah (Allah´a istiğfar ederim)" derdi. Yani bu, "Benden vaki ve sadır olup Allah´ın bildiği şeylere karşı Allah´a istiğfar ederim" demektir. Zira, her ne kadar bunda muaheze yoksa da, ebrarın hasenatı mukarrebinin seyyiatıdır." [8]



İKİNCİ FASIL


KENDİSİYLE YEMİN EDİLMESİ YASAK OLANLAR



ـ5816 ـ1ـ عن ابن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنهما قال: ]سَمِعَ رَسُولُ اللّهِ # عُمَرَ رَضِيَ اللّهُ عَنه يَحْلِفُ بِأبِيهِ، فقَالَ: إنَّ اللّهَ يَنْهَاكُمْ أنْ تَحْلِفُوا بِآبآئِكُمْ، فَمَنْ كَانَ حَالِفاً فَلْيَحْلِفْ بِاللّهِ أوْ لِيَصْمُتْ[. أخرجه الستة .



1. (5816)- İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), Hz. Ömer (radıyallahu anh)´in, babasını zikrederek yemin ettiğini işitmişti:

"Allah Teala hazretleri, sizleri babanızı zikrederek yemin etmekten nehyetti. Öyleyse kim yemin edecekse Allah´a yemin etsin veya sussun" buyurdu." [Buhari, Eyman 4; Müslim, Eyman 1, (1646); Ebu Davud, Eyman 5, (3250); Tirmizî, Eyman 8, (1534); Nesâî, Eyman 5, (7, 4, 5).][9]



AÇIKLAMA:



1- Hadis, yemin sırasında uyulması gereken en mühim edeblerden birini tesbit etmektedir: Yemin Allah´ın adıyla yapılmalıdır. Allah´a kasem olsun denmelidir. Babama kasem olsun şeklinde baba zikredilerek yemin yasaklanmış olmaktadır. Hadisin bir başka veçhi şöyledir: "Babalarınız, analarınız veya putlarla yemin etmeyin, sadece Allah´ın adıyla yemin edin."

Şarihler, hadisi açıklarken Kureyş´in, cahiliye devrinde, babalarını zikrederek yemin ettiklerini, bunun onlar arasında yaygın bir âdet olduğunu belirtirler. Rivayetler Hz. Ömer´in de "Babama kasem olsun, babama kasem olsun" diye yemin etmiş bulunduğunu tasrih ederler. İbnu Ebi Şeybe´nin kaydında Hz. Ömer kendisi anlatır: "Bir grupla konuşuyorduk. Bir ara "Hayır! Babama kasem olsun!..." demiştim. Arkamdan birisi: "Babanızın adına kasem etmeyin!" dedi. Geriye dönüp bakınca, o kimsenin Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) olduğunu gördüm. Şöyle diyordu: "Biriniz Hz. İsa´nın adıyla kasemde bulunsa helak olur. Kaldı ki Hz. İsa babalarınızdan daha hayırlıdır."

Tirmizî´nin İbnu Ömer´den kaydettiği bir rivayette İbnu Ömer bir adamın: "Hayır! Ka´be´ye yemin olsun!" diye yemin ettiğini işitir ve: "Allah´tan başka bir şeyi zikrederek kasem etmeyin. Zira ben, Aleyhissalâtu vesselâm´ın: "Allah´tan başkasını zikrederek yemin eden kimse küfretmiş veya şirk koşmuş olur" dediğini işittim" der.

Hemen belirtelim ki, buradaki "küfür ve şirk"le tehdid, zecrde mübalağa içindir. Mamafih Allah´tan başka şeyle yemin etmenin haram olduğuna hükmedenler bu hadisi esas almıştır.

2- Bu yasağın sebebini alimler şöyle açıklamıştır: "Allah´tan başka şeyle yemin yasağındaki sır şudur: Bir şeyle kasem, ona tazimi gerektirir. Hakikat-ı halde azamet (büyüklük) sadece Allah´a mahsustur." Kur´an-ı Kerim´de Cenab-ı Hak tin (incir), zeytin, sema, Tur, duha (kuşluk vakti) gibi bazı mahlukata yemin etmektedir. Alimler bunu iki yoruma tabi tutarlar:

1) Onların ehemmiyetine, şerefine dikkat çekmek, o hususta düşünmeye, araştırmaya sevketmek.

2) Bu yeminlerde mahzuf bir kelime vardır, takdiri şöyledir: Tinin Rabbine kasem olsun, kuşluk vaktinin Rabbine kasem olsun!".. gibi.

3- Hadisin zahiri her ne kadar, yeminin sadece Allah´la yapılacağını ifade ediyor ise de, fukaha, yeminin Allah´la zatı ile, yüce sıfatlarıyla da olabileceğinde ittifak etmiştir. Bir kimse "yeminim olsun" derse, ashab-ı rey ve fakihler bunu yemin kabul eder, gereğini tutmazsa hânis olur, kefaret gerekir. "Şu işi yaparsam kâfir olayım, Hıristiyan olayım gibi sözlerin yemin sayılıp sayılmayacağı ihtilaflı ise de "yemin kastetmişse yemindir, hânis olursa yemin kefareti gerekir" denmiştir.

"Allah canımı alsın", "helak olayım" gibi kendisine beddua sayılan sözlerle yemin eden kimsenin bu sözü yemin olur mu olmaz mı ihtilaf edilmiştir. Hanefilere göre yemin değildir. Bazı alimler hânis olursa bir kefaret gerekir demiştir. Rivayetlerde gelen Resulullah´ın "Babası hakkı için kurtuldu" sözünün yemin kastı olmaksızın, lisan-ı nebeviden çıkan bir cümle olduğu kabul edilmiş, bununla ihticac edilemeyeceği belirtilmiştir.

4- Yasağın hükmüne gelince, bu meselede ulema ihtilaf etmiştir.

* Malikîler, tahrim mi kerahet mi hususunda iki görüş ileri sürmüş ise de meşhur olan "kerahet"dir.

* Hanbelîler de ihtilaf eder, ancak meşhur olan "tahrim"dir.

* Zahirîler de "haram" demiştir.

* Şafiîler de bu meselede ihtilaf etmiştir. İmam Şafii: "Allah´tan başka bir şeyle yeminin masiyet olacağından korkarım" diyerek tereddüd izhar etmiştir. Ancak Şafiî´nin ashabının cumhuru buradaki kerahetin tenzihî olduğunda hemfikirdir. İmamu´l-Harameyn: "Şafii mezhebi bunun mekruh olduğuna kesin hükmeder" der. Bazıları şu tafsile yer verir: "Yemin eden kimse, yemin ettiği şeyin Allah hakkında inandığı şekilde tazime değdiği itikadıyla hareket etmişse, bu şekilde yapılan yemin haramdır, böylesi bir itikad küfür olur. Sadedinde olduğumuz hadisin zahiri bu inançla yapılan yemini kasteder. Ama, böyle bir tazim inancına yer vermeden Allah dışında bir şeyle yapılan yemin küfre nisbet edilmez, ancak yemini de yemin değildir. Maverdî der ki: "Hiç kimseye, bir başkasına Allah´tan başka bir şeyle yemin teklif etmesi caiz olmaz, talakla, azadlıkla, nezirle teklif caiz olmadığı gibi. Eğer hakim bunlardan biriyle yemin teklif edecek olursa cehli sebebiyle derhal azli gerekir."

Nevevî der ki: "Allah´ın isim ve sıfatları dışında bir şeyle yemin etmek mekruhtur. Bu Resulullah ile olmuş, Ka´be, melekler, emanet, hayat, ruh vs. ile olmuş farketmez, hepsi de mekruhtur. Kerahetçe en şiddetlisi emanet ile yapılan yemindir."[10]



ـ5817 ـ2ـ وعن بريدة رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: مَنْ حَلَفَ بِا‘مَانَةِ فَلَيْسَ مِنَّا[. أخرجه أبو داود .



2. (5817)- Büreyde (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Kim emanetle yemin ederse bizden değildir!" [Ebu Davud, Eyman 6, (3253).][11]