๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kütübü Sitte => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 02 Mayıs 2010, 12:48:07



Konu Başlığı: Temizlik Bahsi taharet 40
Gönderen: Sümeyye üzerinde 02 Mayıs 2010, 12:48:07
AÇIKLAMA:



Bu rivayet, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın gusülden sonra yeniden abdest almadığını, gusül sırasında aldığı abdestle namaz kıldığını ifade etmektedir.

Tirmizî, bu hükmün Sahâbe ve Tâbiînden pekçok zâtın müşterek görüşü olduğunu belirtir. Hadislerin çoğunda gusle başlarken Resulullah´ın abdest aldığı belirtilmiştir. Bu sebeple gusülden önce abdest almak, herkesçe bilinen sünnetlerden biridir. Fakat, rivayetlerde gusülden sonra da abdest aldığına dâir açıklık gelmemiştir. Aksine Hz. Âişe´den "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) gusülden sonra abdest almazdı" dediği rivayet edilmiştir. Öyleyse, gusül esnasında abdesti bozacak bir hal vukû bulmadıkça bu ilk abdest muteber olmakta, onunla namaz kılanabilmektedir.[452]



ـ3759 ـ27ـ وعنها رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]كُنْتُ أغْتَسِلُ أنَا وَالنّبىُّ # مِنْ إنَاءٍ وَاحِدٍ مِنْ قَدحٍ يُقَالُ لَهُ الْفَرَقُ[.قال سفيان رحمه اللّه: »الفَرَقُ« ثثةُ آصع .



27. (3759)- Yine Hz. Âişe anlatıyor: "Ben ve Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), farak denen tek bir kaptan beraber guslederdik."

Süfyan der ki: "Bir farak üç sa´dır."[453]



ـ3760 ـ28ـ وفي أخرى عن أبي سلمة قال: ]دَخَلْتُ عَلى عَائِشَةَ رَضِيَ اللّهُ عَنْها. أنَا وَأخُوهَا مِنَ الرَّضَاعَةِ فَسَألْنَاهَا عَنْ غُسْلِ رَسولِ اللّهِ # مِنَ الجَنَابَةِ فَدَعَتْ بِإنَاءِ قَدْرَ الصَّاعِ فَاغْتَسَلَتْ، وَبَيْنَنَا وَبَيْنَهَا سِتْرٌ، فَأفْرَغَتْ عَلى رَأسِهَا ثَثاً. قَالَتْ:

وَكَانَ أزْوَاجُ النّبىِّ # يَأخُذْنَ مِنَ رُؤُسِهِنَّ حَتّى تَكُونَ كَالْوَفْرَةِ[. أخرجه الخمسة إ الترمذي، وهذا لفظ الشيخين.»الوَفْرَةُ«: أن يبلغ شعر الرأس إلى شحمة ا‘ذن، والجمة أطول من ذلك .



28. (3760)- Ebû Seleme´nin yaptığı diğer bir rivayette şöyle gelmiştir: "Hz. Âişe (radıyallahu anhâ)´nin yanına girmiştim. Yanımda Hz. Âişe´nin süt kardeşi vardı. Kendisine, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´in cenabetten nasıl yıkandığını sorduk. Bir sa´ miktarında bir kap getirtti ve onunla yıkandı. Âişe ile aramızda bir perde vardı. (Yıkanırken) üzerine üç kere su döktü ve dedi ki:

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın zevceleri, saçları kulak memesi civarında olması için saçlarının başlarını alırlardı."[454]



AÇIKLAMA:



1- Birinci rivayet (3759) Hz. Âişe ile Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın aynı zamanda beraberce gusül yaptıklarını ifade etmektedir. İbnu Hacer´in kaydettiğine göre, bazı âlimler bu rivayete dayanarak karı ve kocanın birbirlerinin avret yerlerini görmesinin caiz olduğu hükmünü çıkarmışlardır.

2- Bu hadislerden kadın ve erkeğin, birbirlerinin artığını gusül ve abdestte kullanabilecekleri hükmü çıkarılmıştır. Ayrıca hadis karı ve kocanın aynı anda yan yana gusül yapmalarının caiz olduğunu da ifade etmektedir. İmamlardan Ahmed İbnu Hanbel ile Dâvud-u Zâhirî´nin kadın önce yıkandığı takdirde, onun artığı ile erkeğin gusledemeyeceği görüşünde olduğu rivayet edilmiştir. Ahmed İbnu Hanbel hakkında aksi görüş de rivayet edilmiştir.

3- Farak bir ölçeğin adıdır. Ne miktar hacme sahip olduğu ihtilaflı ise de, sadedinde olduğumuz rivayette Süfyan İbnu Uyeyne üç sa´ olduğunu söylemiştir. İki sa´ olduğunu söyleyen de var, ancak umumiyetle üç sa´ kabul edilmiştir. Rıtl olarak da onaltı rıtl´dır. Bunların değeriyle ilgili uzun açıklamayı daha önce kaydettik. Burada şu kadarını tekrar kaydedelim: 1 sa´ = 4 müddür, 1 müdd = 530 gr´dır. Böylece 1 sa´ = 2120 gram civarında yani iki litreyi biraz aşan bir sudur.

Şu halde Hz. Âişe yıkanmada 2,5 litreden az su kullanmıştır. Üç sa´ da ortalama dokuz litre civarında bir hacimdir.

Büyük şehirlerimizde su sıkıntısının şiddetle hissedilmeye başlandığı zamanımızda, su kullanımında Nebevî ölçülere riayetin ehemmiyet ve zarureti ortaya çıkmaktadır.

4- İkinci hadiste, Hz. Âişe´nin süt kardeşi olarak zikri geçen zâtın kim olduğu net olarak bilinmemektedir. Çünkü, biri Kesîr, diğeri Abdullah İbnu Zeyd adında iki süt kardeşi mevzubahistir. Süt kardeşle Hz. Âişe´ye gelen Ebû Seleme, Hz. Âişe´nin kız kardeşlerinden Ümmü Gülsüm´ün süt oğludur. Böylece Hz. Âişe onun teyzesi durumundadır. Kadı İyaz der ki: "Bu iki zat, Hz. Âişe yıkanırken, mahrem olan yakının, görmesi haram olmayan baş kısmını görmüştür. Zira görmeyecek olsalar onların yanında fiilen göstermesinin bir ma´nâsı kalmazdı. Göremeyecekleri şekilde olsa onlar: "Âişe bize şöyle anlattı" derlerdi." Aradaki perde, mahremlerinin görmesi haram olan kısımlarının örtülmesi içindir.

Sahâbe-i Kiram hazerâtının önde gelen fakihlerinden olan Hz. Âişe´ nin, yıkanma sırasında kullanılacak suyun miktarını zihinlerde tesbit maksadıyla böyle fiilî bir gösterme yolunu tercih etmesi, suda israftan kaçınmanın şeriatımız nazarında ne kadar mühim olduğunu ifade etmesi bakımından cidden manidardır.

5- İkinci rivayetin sonunda geçen "Resulullah´ın zevceleri saçlarını kulak memesi hizasında keserlerdi" şeklinde tercüme ettiğimiz ifade Müslim´deki rivayete göre, Hz. Âişe´nin sözü olmayıp râvi´nin (Ebi Seleme´nin) sözüdür. Kadı İyâz merhuma göre, bu ifade Ezvâc-ı Tâhirât´ın irtihal-i Nebî´den sonraki durumunu tasvir etmektedir. Yani muhtemelen onlar, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın vefatından sonra zîneti terkettikleri için saç uzatıp örmekten vazgeçmişlerdir. Zira normalde, saçlarının -o devrin Arap âdeti üzere- uzun ve örgülü olması gerekir. Nitekim 3753 numaralı hadiste Ümmü Seleme (radıyallahu anhâ)´nin saç örgülerinin çokluğunu zikrederek, gusül sırasında bunları çözüp çözmeyeceği hususunda soru sorduğunu gördük. Ayrıca, Ümmühât-ı Mü´minîn Resulullah´ın sağlığında saçlarını kestiklerine dair rivayet gelmemiştir.

6- Saç tarzını ifade eden vefre´yi, lügâtcılar kulak hizasına kadar uzatma diye açıklarlar. Limme ise, omuza kadar uzanan saça denmiştir. Aksini söyleyenler de olmuştur.[455]



ـ3761 ـ29ـ وعن محمد الباقر قال: ]كُنّا عِنْدَ جَابِرٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْه وَعِنْدَهُ قَوْمٌ فَسَألُوهُ عَن الْغُسْلِ فقَالَ: يَكْفِيكَ صَاعٌ. فقَالَ رَجُلٌ: مَا يَكْفِينِى. فقَالَ جَابِر: كَانَ يَكْفِي مَنْ هُوَ أوْفَى مِنْكَ شَعْراً وَخَيْرٌ مِنْكَ، يَعْنِى النّبىَّ #[. أخرجه الشيخان والنسائي .



29. (3761)- Muhammed el-Bâkır rahimehullah anlatıyor: "Hz. Câbir (radıyallahu anh)´in yanında idik. Yanında gusülden soran bir grup insan vardı. Şöyle cevap verdi:

"Bir sa´ su sana yeter!" Bir adam:

"Bana kâfi gelmez diye itiraz etti. Hz. Câbir:

"Ama, saçı senden daha çok ve senden daha hayırlı olan zâta yetiyordu!" dedi. Onun burada kasdettiği "hayırlı zât" Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) idi."[456]



ـ3762 ـ30ـ وعن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]كُنْتَ أغْتَسِلُ أنَا وَالنّبىُّ # مِنْ تَوْرٍ مِنْ شَبَهٍ[. أخرجه أبو داود .



30. (3762)- Hz. Âişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Ben ve Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) sarıdan mamul bir kaptan su alarak yıkanırdık."[457]



AÇIKLAMA:



Tevr´i, İbnu Hacer "taştan veya bir başka şeyden imâl edilen tencere" olarak açıklar. Tevr´in maddesi olan şebeh de bakır gibi sarı renkli bir maden olarak açıklanır. Tunç ve benzeri bir madde olabilir, sarı diye tercüme ettik.[458]



ـ3763 ـ31ـ وعن يعلى بن أُمية رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]كَانَ رَسولُ اللّهِ # رَأى رَجًُ يَغْتَسِلُ بِالْبَرَازِ فَصَعِدَ المِنْبَرَ فَحَمِدَاللّهَ وَأثْنَى عَليْهِ. ثُمّ قالَ: إنَّ اللّهَ حَيّيٌ سِتيرٌ يُحِبُّ الحَيَاءَ وَالسِّتْرَ فإذَا اغْتَسَلَ أحَدُكُمْ فَلْيَسْتَتِرْ[. أخرجه أبو داود والنسائي .



31. (3763)- Ya´la İbnu Ümeyye (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) açıkta (izarsız) yıkanan bir adam görmüştü. Derhal minbere çıkarak, Allah´a hamd ve senâda bulunduktan sonra:

"Allah diridir ve ayıpları örtücüdür, hayayı ve örtünmeyi sever. Öyleyse biriniz yıkanınca örtünsün" buyurdu."[459]



AÇIKLAMA:



Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), Cenâb-ı Hakk´ın Settâr (örtücü) ismini hatırlatarak, o ismin gereği olarak kulların örtünmelerini istediğini belirtmektedir. Şu halde bu emri yerine getirmek, Allah´ın ahlâkı ile ahlâklanmak ma´nâsına gelir. Böylece mü´minler haya ve örtünmeye teşvik edilmiş olmaktadır.[460]



ـ3764 ـ32ـ وعن أبي السمح رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]كُنْتُ أخْدُمُ النّبىَّ # فَكَانَ

إذَا أرَادَ أنْ يَغْتَسِلَ قالَ: وَلِّنِى قَفَاكَ. فأُوَلِّيهِ قَفَاى فَأسْتُرُهُ بِهِ[. أخرجه النسائي .



32. (3764)- Ebû´s-Semh (radıyallahu anh) anlatıyor:"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a hizmet ediyordum. Yıkanmak isteyince:

"Bana enseni dön!" derdi. Ben de ensemi dönerdim. Böylece ona perde olurdum."[461]



ـ3765 ـ33ـ وعن أم هانئ بنت أبي طالب رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]ذَهَبْتُ إلى رَسُولِ اللّهِ # عَامَ الْفَتْحِ فَوَجَدْتُهُ يَغْتِسلُ وَفَاطِمَةُ ابْنَتُهُ تَسْتُرُهُ بِثَوْبٍ[. أخرجه مسلم .



33. (3765)- Ümmü Hâni Bintu Ebî Tâlib (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "(Mekke´nin) Fethi gününde Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ ın yanına gittim. O´nu yıkanır buldum. Kızı Fâtıma da bir giyecekle O´na perde yapıyordu."[462]



ـ3766 ـ34ـ وعن ابن عباس رَضِيَ اللّهُ عَنْهما: ]أنَّ النّبىَّ #: اغْتَسَلَ فَأُتِىَ بِمِنْدِيلٍ فَلَمْ يَمَسَّهُ وَجَعلَ يَقُولُ بِالْمَاءِ هكذَا[. أخرجه النسائي .



34. (3766)- İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) yıkanmıştı. (Kurulanması için) bir havlu getirildi. Onunla kurulanmayıp:

"Su(yun) ıslaklığı ile böyle (daha iyi)!" buyurdular."[463]



ـ3767 ـ35ـ وعن ابن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]كَانَتْ الصََّةُ خَمْسِينَ، وَالْغُسْلُ مِنَ الجَنَابَةِ سَبْعَ مَرَّاتٍ، وَغَسْلُ الثَّوْبِ مَنْ الْبَوْلِ سَبْعَ مَرَّاتٍ. فَلَمْ يَزَلْ رسولُ اللّهِ # يَسْألُ حَتّى جُعِلَتِ الصََّةُ خَمْساً وَغُسْلُ الجَنَابَةِ مَرَّةً وَغُسْلُ الْبَوْلِ مِنَ الثَّوْبِ مَرَّةًً[. أخرجه أبو داود .



35. (3767)- İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:"Namaz elli vakitti, cenabetten gusül de yedi defa idi. Elbiseden sidiğin yıkanması da yedi defa idi. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) (azaltılmasını Cenâb-ı Hakk´tan) taleb ede ede namaz beş´e, cenabetten gusül bire, elbiseden sidiğin temizlemesi bir kereye indirildi."[464]