๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kütübü Sitte => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 02 Mayıs 2010, 12:39:07



Konu Başlığı: Temizlik Bahsi taharet 30
Gönderen: Sümeyye üzerinde 02 Mayıs 2010, 12:39:07
AÇIKLAMA:



Bu rivayetlerin her ikisi de Hz. Bilâl (radıyallahu anh)´e aittir. Bunlarda Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın kazayı hâcetten sonra abdest aldığı ve abdest sırasında hem mest ve hem de sarık üzerine meshettiği belirtiliyor.

Birinci rivayette sarık yerine himâr kelimesi kullanılmıştır. Bu kelime daha ziyade kadın baş örtüsü demektir. Ancak sarık yani amâme kastedildiği bellidir. Nitekim başka rivayetlerde ve mesela ikinci hadiste amâme kelimesine yer verilmiştir.

İkinci rivayette ise, mest´i ifade eden huff yerine mûk kelimesi kullanılmış, bununla da mest diye tercümesi yapılan huff kastedilmiştir. Mûk´un dilimizdeki karşılığı nedir? Biz, kelime farklılığına dikkat çekmek için "bot" dedi isek de günümüzdeki botu anlamamız hata olabilir. Ahterî, mûk´un Farsça asıllı olduğunu söyler ve bunun mest´in de üzerine giyilen bir ayakkabı çeşidi olduğunu belirtir: "...Acemler iç edîk üzerine giyerler..." der.

Şu halde bu rivayetler, gerek sarık ve gerekse mest üzerine meshetmenin cevazına hükmeden ülemânın delillerinden biridir. Gerekli açıklama 3695 numarada yapıldığı için burada tekrar etmeyeceğiz.[351]



ـ3698 ـ7ـ وعن أبي عبيدة بن محمد بن عمار بن ياسر قال: ]سَألْتُ جَابِرَ بنَ عَبْدِاللّهِ رَضِيَ اللّهُ عَنْهما عَنِ المَسْحِ عَلى الخُفّيْنِ. فقَالَ: السُّنَّةُ يَا ابنَ أخِى؛ وَسَألْتُهُ عَنِ المَسْحِ عَلى الْعِمَامَةِ فقَالَ: أمِسَّ الشّعْرَ[. أخرجه الترمذي .



7. (3698)- Ebû Ubeyde İbnu Muhammed İbnu Ammâr İbnu Yâsir anlatıyor: "Câbir İbnu Abdillah (radıyallahu anh)´a mest üzerine meshetme hususunda sordum.

"Ey kardeşimin oğlu, bu sünnettir" buyurdu. Bunun üzerine sarık üzerine meshetme hakkında sordum:

"Saça meshet!" diye cevap verdi."[352]



AÇIKLAMA:



Bu hadis, Ebû Hanîfe, Mâlik, Şâfiî başta olmak üzere pek çok ülemânın "sarık üzerine meshetmek câiz değildir" diye verdikleri hükmü te´yid eden rivayetlerden biridir. Zirâ, "saçına meshet!" cevabını, sorulan sual çerçevesinde değerlendirince "sarık üzerinden yapılacak mesh caiz değildir" ma´nâsı çıkar. Hattâbî der ki: "Allah başı meshetmeyi farz kılmıştır (Mâide 6). Öyleyse başı meshetme hususundaki hadis te´vil götürür. Dinde titiz olan kimse Allah´ın emri açıkken muhtemel olanla amel edip, amelde riske düşmez. Baş(taki sargı) üzerine meshetme hususunda meste kıyas etmek uzak bir ihtimaldir. Zira mestin çıkarılması, sarığın hilâfına, meşakkate sebeptir."

3695 numaralı hadiste daha geniş açıkladık.[353]



ـ3699 ـ8ـ وعن جرير بن عبداللّه البجلى رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]أنَّهُ تَوَضّأ وَمَسَحَ عَلى خُفَّيْهِ فَقِيلَ: تَفْعَلُ هذَا؟ قالَ: نَعَمْ. رَأيْتُ رسولَ اللّهِ # بَالَ ثُمَّ تَوَضّأ وَمَسَحَ عَلى خُفَّيْهِ[. أخرجه الخمسة.قال ا‘عمش، قال إبراهيم النخعى: فكان أصحاب عبداللّه بن مسعود رَضِيَ اللّهُ عَنْه يُعجبهم هذا الحديث ‘ن إسم جرير رَضِيَ اللّهُ عَنْه كان بعد نزول المائدة، هذا لفظ الشيخين .



8. (3699)- Cerîr İbnu Abdillah el-Becelî (radıyallahu anh)´nin anlattığına göre, Cerîr, abdest alıp mestleri üzerine meshedince, kendisine:

"Mest üzerine mesh mi yapıyorsun" diye sormuşlardır. O da:

"Evet demiştir, ben Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ı gördüm. Bevletti sonra abdest aldı. (Sıra ayaklarına gelince, yıkamayıp) mestlerinin üzerine meshetti" dedi.[354]

A´meş der ki: "İbrahim Nehâî dedi ki: "Bu hadis, Abdullah İbnu Mes´ud (radıyallahu anh)´un ashabını taaccübe (hayrete) sevkediyordu, çünkü Cerîr (radıyallahu anh)´in müslüman oluşu Mâide sûresinin nüzûlünden sonra idi."[355]



AÇIKLAMA:



Hadiste, mest üzerine mesh´in cevazı gözükmektedir. Rivayette, Mâide sûresinin zikriyle kastedilen husus sûrenin tamamı değil, abdestle ilgili âyettir: "..Ey iman edenler, namaza kalktığınızda yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi -başlarınızı meshedip- topuk kemiklerine kadar ayaklarınızı yıkayın" (Mâide 6). Nevevî´ye göre, "Cerîr (radıyallahu anh)´in İslâm´a girişi, bu âyetin nuzulünden önce ise, mest üzerine meshetmekle igili hadisin bu âyetle neshedilmiş olma ihtimali ortaya çıkar. Ama, onun İslâm´a girmesi müteahhir olunca, mesh yoktur ve bu hadisiyle amel edilir ve hadis, Mâide suresindeki mezkur âyette mest giyenlerin kastedilmediğini gösterir. Böylece sünnet, ayet-i kerimeyi tahsis etmiş olur."

Hadisin müteakip vechi, Cerîr (radıyallahu anh)´in Mâide suresinden sonra müslüman olduğunu tasrih etmektedir.[356]



ـ3700 ـ9ـ وفي رواية أبي داود قال: ]فَمَا يَمْنَعُنِى أنْ أمْسَحَ؟ وَقَدْ رَأيْتُ رَسُولَ اللّه # يَمْسَحُ. فقَالُوا: إنَّمَا كَانَ ذلِكَ قَبْلَ نُزُولِ المَائِدَةِ. قَالَ: مَا أسْلَمْتُ إَّ بَعْدَ نُزُولِ المَائِدَةِ[ .



9. (3700)- Ebû Dâvud´un rivayetinde Cerîr şöyle demiştir: "Meshetmekten beni ne alıkoyacak? Zira ben Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ı meshederken gördüm!"

Bu sözü üzerine Cerîr´e: "Bu, Mâide suresinin nüzûlünden önceydi" dendi de şu cevabı verdi: "Hayır! Ben kesinlikle Maide suresinin nüzûlünden sonra müslüman oldum."[357]



ـ3701 ـ10ـ وعن بريدة رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]أنَّ النّبىَّ #: صَلّى الصَّلَوَاتِ يَوْمَ الْفَتْحِ بِوَضُوءِ وَاحِدٍ، وَمَسَحَ عَلى خُفَّيْهِ. فقَالَ عُمَرُ رَضِيَ اللّهُ عَنْه. لَقَدْ صَنَعْتَ الْيَوْمَ شَيْئاً لَمْ تَكُنْ تَصْنَعُهُ. فقَالَ عَمْداً صَنَعْتُهُ يَا عُمَرُ[. أخرجه الخمسة إ البخارى. وليس في رواية الترمذي والنسائي ذكر المسح .



10. (3701)- Hz. Büreyde (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), Mekke´nin fethedildiği gün, beş vakit namazın hepsini tek bir abdestle kıldı ve mestlerine meshetti. Hz. Ömer (radıyallahu anh):

"Bugün, hiç yapmadığın bir şeyi yaptın!" dedi. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm):

"Âmmden (bilerek) yaptım ey Ömer" cevabını verdi."[358]



AÇIKLAMA:



Normalde Aleyhissalâtu vesselâm efendimiz her namaz için ayrı bir abdest alırdı. Bu hal, Feth-i Mekke gününe kadar devam etti. O gün tek abdestle bütün namazları kılmıştır.

Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Bu birleştirme ve mest üzerine meshetme işini âmmden yani kasdî olarak yaptım" demekle bu iki amelin câiz olduğunu ifade etmek istemiştir, yâni "birleştirme ve meshetme amelinin câiz olduğunu göstermek için kasden böyle yaptım" demek istemiştir. Şârihler, bu hadisten hareketle: "Büyük ve küçük abdestler sıkıştırmadıkça, bir abdestle istediğin kadar namaz kılabilirsin, bu mekruh değildir" diye hükmetmişlerdir.

Nevevî, Şerhu Müslim´de der ki: "Bu hadiste birçok ilim vardır. Bunlardan birine göre, tek abdestle farz ve nafile namazlar, hades vâki oluncaya kadar kılınabilir."

Tahâvî, bazı âlimlerin "Namaza kalkınca yüzlerinizi yıkayın.." âyetine dayanarak "abdestli de olsa her namazda abdest almak vacibtir" diye hükmettiğini kaydeder. Ancak bâzı âlimler bunu vecibe değil, istihbab zımnında söylemiş olabileceklerini belirtir. Yani her namazda abdest tazelemek müstehabtır. Bu hükme itiraz edilemez. Bir abdestle birçok namazın kılınmasının cevazını ifade eden birçok rivayet vardır. Âyeti de âlimler şöyle tevil ederler: "[Abdestsiz olduğunuz halde) namaza kalkınca yüzlerinizi yıkayın..." Yâni âyete (abdestsiz olduğunuz halde) ibaresini takdir ederler.

Bazıları âyetteki emrin âmm olduğunu, dolayısıyla abdestsizlere vâcib ma´nâsında, abdestli olanlara da mendub ma´nâsında abdest almayı emrettiğini söylemiştir.

Bazıları da: "Bidayette vücub ifade etmekteydi, sonradan vücub hükmü neshedilerek mendub kılındı" demiştir. Nitekim Abdullah İbnu Hanzala el-Ensarî bu yorumu te´yid eden bir rivayette bulunmuştur:

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) abdestli abdestsiz herkese, her bir namaz için abdest almalarını emretti. Ama bu, insan üzerine zor gelince, hades vâki olanlar (abdesti bozulanlar) dışındakilerden bu emri kaldırdı."[359]



ـ3702 ـ11ـ وعن المغيرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]تَوَضّأ رَسولُ اللّهِ # وَمَسَحَ عَلى الجَوْرَبَيْنِ وَالنَّعْلَيْنِ[. أخرجه أبو داود والترمذي وصححه.وقال أبو داود، وكان ابن مهدى يحدث بهذا الحديثِ ‘نّ المَعْرُوفَ عَنِ المغيرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه أن النبى # مَسَحَ عَلى الخُفَّيْنِ.قال: وروى هذا عن أبي موسى ا‘شعوى رَضِيَ اللّهُ عَنْه عن النبى #. أنه مسح على الجوربين وليس بالمتصل و بالقوى .قال أبو داود: ومسح على الجوربين عليّ بن أبي طالب وابن مسعود والبراء ابن عازب وأنس بن مالك وأبو أمامة وسهل بن سعد وعمرو بن حريث. وروى ذلك عن عمر بن الخطاب وابن عباس رَضِيَ اللّهُ عَنْهم .



11. (3702)- Hz. Muğîre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) abdest aldı ve çoraplarının ve ayakkabılarının üzerine meshetti."[360]

Ebû Dâvud der ki: "İbnu Mehdi, bu hadisi rivayet etmezdi. Çünkü Muğire (radıyallahu anh)´den bilinene göre Aleyhissalâtu vesselâm mestlerine meshediyordu."

Yine Ebû Dâvud der ki: "Bu hadis Ebû Musa el-Eş´ari (radıyallahu anh) tarafından da rivayet edilmiştir: "Aleyhissalâtu vesselam çorapları üzerine meshetti." Ancak bu rivayet muttasıl ve kuvvetli değildir, (zayıftır)."

Ebû Dâvud der ki: "Çorap üzerine Ali İbnu Ebî Tâlib, İbnu Mes´ud, Bera İbnu Azib, Enes İbnu Mâlik, Ebû Ümâme, Sehl İbnu Sa´d ve Amr İbnu Hureys (radıyallahu anhüm ecmâîn) de meshetmiştir. Bu tatbikat Ömer İbnu´l-Hattâb ve İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ)´dan da rivayet edilmiştir."[361]