๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kütübü Sitte => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 01 Mayıs 2010, 15:24:04



Konu Başlığı: Temizlik Bahsi taharet 11
Gönderen: Sümeyye üzerinde 01 Mayıs 2010, 15:24:04
AÇIKLAMA:



Burada meskenle inancın bağıntısını gösteren bir numûne ile karşı karşıyayız. Her kültürün kendine has meskeni ve bu meskenin temel hususiyetleri vardır. İslâm meskeninin bir hususiyeti, helâların yön itibariyle insanın ön veya arka fercinin kıbleye gelmiyecek şekilde olmasıdır. Bu bir İslâmî edebtir.

Hadiste geçen "Yüzünüzü doğuya ve batıya dönderin" emri Medine halkıyla ilgilidir. Ama kıblesi doğu veya batı cihetinde olan kimselerin, "doğu"ya ve "batı"ya yönelmemeleri gerekir.

Bazı âlimler, 3545 numarada kaydedilecek hadisi esas alarak, kıbleye yönelme yasağının bilhassa önü açık geniş araziler için mevzubahis olduğunu; kapalı ve dar yerlerde o kadar mühim olmadığını belirtirler.[104]



ـ3544 ـ9ـ وفي رواية لمالك: ]أنَّ أبَا أيُّوبَ قالَ وَهُوَ بِمِصْرَ: واللّهِ مَا أدْرِى كَيْفَ أصْنَعُ بِهذِهِ الْكَرَايِيسِ، وَقَدْ قالَ رَسولُ اللّهِ #: إذَا ذَهبَ أحَدُكُمْ لِغَائِطٍ، أوْ بَوْلٍ فََ يَسْتَقْبِلِ الْقِبْلَةَ، وََ يَسْتَدْبِرُهَا بِفَرْجِهِ[.قوله »شَرِّقُو أوْ غَرِّبُوا«: أمر ‘هل المدينة، ولمن قبلته على ذلك السمت، فأما من كانت قبلته إلى الشرق، أو الغرب ف يستقبلهما.»وَالمَرَاحِيضُ«: جمع مرحاض: وهو المغتسل، وموضع قضاء الحاجة.»وَالْكَرَايِيسُ«: بِياءين معجمتين بنقطتين من تحت جمع كرياس، وهو الكنيف المشرف عل سطح بقناة إلى ا‘رض، فإذا كان أسفل فليس بكرياس .



9. (3544)- İmam Mâlik´in bir rivayeti şöyledir: "Ebû Eyyub (radıyallahu anh) Mısır´da iken demiştir ki: "Vallahi bu kiryas denen kenefleri nasıl kullanacağımı bilemiyorum. Zira Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Biriniz büyük veya küçük abdest bozunca kıbleye yönelmesin, arka fercini de çevirmesin" demişti."[105]



AÇIKLAMA:



Kiryâs: Mısır´da İslâmî fetihten önce yerden yüksek şekilde inşa edilmiş helâya denir. Yer seviyesinde helâlara kiryâs denmez. Ebû Eyyub´un sözünden bunların istikâmetinin kıbleye baktığı anlaşılmaktadır.[106]



ـ3545 ـ10ـ وعن مروان ا‘صغر قال: ]رَأيْتُ ابنَ عُمَرَ رَضِيَ اللّهُ عَنْهما أنَاخَ رَاحِلَتَهُ مُسْتَقْبِلَ الْقِبْلَةِ، ثُمَّ جَلَسَ يَبُولُ إلَيْهَا، فَقُلْتُ لَهُ: يَا أبَا عَبْدِالرَّحْمنِ ألَيْسَ قَدْ نُهِىَ عَنْ هذَا؟ قالَ: بَلَى إنَّمَا نُهِى عَنْ ذلِكَ في الْفَضَاءِ، فإذَا كَانَ بَيْنَكَ، وَبَيْنَ الْقِبْلَةِ شَىْءٌ يَسْتُرُكَ فََ بَأسَ[. أخرجه أبو داود .



10. (3545)- Mervân el-Asgar anlatıyor: "İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ)´yı devesini kıble istikametine ıhtırmış, sonra onun duldasına çömelip deveye doğru yönelerek akıtıyorken gördüm. Kendisine:

"Ey Ebû Abdirrahmân, bu tarz akıtmaktan nehyedilmedik mi?" dedim.

"Evet, ama bundan, açık arazide nehyedildik. Seninle kıble arasında sana perde olan birşey varsa bu durumda akıtmanda bir beis yok!" dedi."[107]



AÇIKLAMA:



Bu hadis, abdest bozma sırasında ön veya arkayı kıbleye çevirme yasağının açık araziye mahsus olduğunu ifade etmektedir.

Hemen belirtelim ki bu mesele ülemâ arasında çeşitli münâkaşalara sebep olmuştur. Öyle ki, Hz. Câbir´den gelen bir hadise dayanarak kapalı yerde ön kısmın da kıbleye dönebileceğini söyleyenler olmuştur. Dayandıkları delillerin münakaşasına girmeden, ulemânın bu hususta ileri sürdüğü görüşleri hülasa edeceğiz.

1) Bir rivayette Ebû Hanîfe ve Ahmed İbnu Hanbel´e göre, kıbleye karşı abdest bozmak açık arazide ve evde câiz değil fakat kıbleye arkasını dönerek abdest bozmak kırda da evde de caizdir. Ancak İbnu Hacer, bu iki imamdan meşhur görüşün "kırda da, evde de kıbleye karşı abdest bozmanın mutlak haram olduğu"dur der. Şâfiîlerden Ebû Sevr, Mâlikîlerden İbnu´l-Arabî, Zâhirîlerden İbnu Hazm da bu görüşü tercih etmişlerdir.

2) İmam Mâlik ve Şâfiî hazretlerine göre, açık arazide kıbleye karşı kazayı hâcet haramdır, evlerde değildir. Abbas İbnu Abdilmuttalib, Abdullah İbnu Ömer, İshak İbnu Râhûye, Şa´bî ve bir rivayette Ahmed İbnu Hanbel de böyle hükmetmişlerdir.

3) Ebû Eyyub el-Ensârî, Mücâhid, İbrahim Nehâî, Süfyân-ı Sevrî, Ebû Sevr -bir rivayette Ahmed İbnu Hanbel´e göre- kırda ve evde kıbleye karşı abdest bozmak câiz değildir.

4) Urve İbnu´z-Zübeyr, İmam Mâlik, -bir rivayette Ahmed İbnu Hanbel´e[108] göre, kırda ve evde kıbleye karşı abdest bozmak câizdir.

Şârihler bu mesele hakkında üç farklı görüş daha kaydederler:

1) Ebû Yusuf, sadece evlerde Ka´be´ye arkasını dönerek abdest bozmayı caiz görür.

2) İbnu Sîrîn ve Nehâî´ye göre Ka´be´ye olsun, Kudüs´teki Mescid-i Aksa´ya olsun ön veya arkayı dönerek abdest bozmak mutlak surette haramdır.

3) Ebû Avâne´ye göre, Ka´be´ye önünü veya arkasını dönerek abdest bozmak yalnız Medinelilerle, Medine hizasında yaşayanlara haramdır. Ka´be´nin şarkında veya garbında yaşayanlara haram değildir.

NOT: Zamanımızda mesken planlamasını yapan birçok mühendisimiz maalasef planlamalarda İslâmî değerleri göz önüne almamaktadırlar. Müslümanlar bu yüzden kazayı hâcet sırasında sıkıntıyı düşmektedirler. Asıl olan bu değerlerin korunmasında hassas olmak ise de, ulemânın ihtilâfını bilmede de fayda var. İhtilâf bizim için rahmettir. Fiilimiz bu müçtehid imamlarımızdan birinin görüşüne uydu mu, bizim için bir rahatlama, bir kurtuluş mevzubahistir. Bu sebeple mühim olan görüşlerin hepsini yazdık.

Her şeye rağmen, sünnette uygun olmayan helâların kullanımıyla ilgili hadiseyi rivayet eden Ebû Eyyub el-Ensarî Hazretlerinin bir sünneti bize de rehber olmalıdır. Der ki: "Şam´a geldiğimizde, helaları hep kıble istikametinde inşa edilmiş bulduk. Biz kullanırken yan dönüyor, ayrıca Allah´a istiğfarda bulunuyorduk."

İnancımıza uymayan helaları normal karşılamıyacağız, elden geldikçe İslâmlaştırarak kullanacağız ve de, Allah´a istifar edeceğiz. Tâ ki, inancımıza tersliklerin şuurunda olalım, şuurumuzu canlı tutalım, gafletle zaman içinde normal görmeye başlamayalım![109]



ـ3546 ـ11ـ وعن ابن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]ارْتَقَيْتُ فَوقَ بَيْتَ حَفْصَةَ رَضِيَ اللّهُ عَنْها لِبَعْضِ حَاجَتِى، فَرَأيْتُ رسولَ اللّهِ # يَقضَى مُسْتَقْبِلَ الشَّامِ مُسْتَدْبِرُ الْقِبْلَةِ[. أخرجه الستة، وهذا لفظ الشيخين .



11. (3546)- İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Bir ihtiyacım için, (bir gün kız kardeşim Hz.) Hafsa (radıyallahu anhâ)´nın evinin damına çıkmıştım. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ı, yüzünü Şam´a, arkasını da kıbleye çevirmiş olarak kazayı hâcet yapıyor gördüm."[110]



ـ3547 ـ12ـ ولمسلم في أخرى: ]قالَ عَبْدُاللّهِ يَقُولُ نَاسٌ: إذَا قَعَدْتَ لِحَاجَتِكَ، فََ تَقْعُدْ مُسْتَقْبِلَ الْقِبْلَةِ، وََ بَيْتِ المَقْدِسِ، لَقَدْ رَقَيْتُ عَلى ظَهْرِ بَيْتِ حَفْصَةَ رَضِيَ اللّهُ عَنْها وذكَرَ الحَدِيثَ[ .



12. (3547)- Müslim´in bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: "Abdullah anlatıyor: "Halk: "Kazayı hâcet için çömelince ne kıbleye karşı ne de Mescid-i Aksa´ya yönelme" demektedir. Halbuki ben, bir işim için Hafsa (radıyallahu anhâ)´nın evinin damına çıkmıştım..." Gerisi aynen devam eder.[111]



AÇIKLAMA:



3545 numarada açıklandığı üzere, bu rivayet, abdest bozma sırasında, müslümanların ilk kıblesi ve Resûlullah´ın Mi´rac sırasında göğe yükselme mahalli ve de mecma-i enbiya olan Kudüs istikametinde yönelmeyi de yasaklayan rivayete muhalefet etmektedir. Bu rivayet sebebiyledir ki, cumhur, "Kazayı hâcet sırasında Kudüs´e yönelinmez" diye bir hüküm vermemişlerdir. Buna haram diyen sadece İbnu Sîrîn ve İbrahim Nehâî´dir, rahimehumallah.[112]



ـ3548 ـ13ـ وعن حُذيفة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]كُنْتُ مَعَ النّبىِّ # فَانْتَهى إلى سُبَاطَةِ قَوْمٍ فَبَالَ قائماً[ .



13. (3548)- Hz. Huzeyfe (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ben Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile beraber idim. Bir kavmin küllüğüne gelince durup, ayakta küçük abdest bozdu."[113]





ـ3549 ـ14ـ وفي رواية عن أبي وائل قال: ]كانَ أبُو مُوسى رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ يُشَدِّدُ في الْبَوْلِ، وَيَبُولُ في قارُورَةٍ وَيَقُول: إنَّ بَنِى إسْرَائِيلَ كَانَ إذَا أصَابَ جِلْدَ أحَدِهِمْ بَوْلٌ قَرَضَهُ بِالْمَقَارِيضِ، فقَالَ حُذَيْفَةُ: وَدِدْتُ أنَّ صَاحِبَكُمْ َ يُشَدِّدُ هذَا التَّشْدِيدَ، لَقَدْ رَأيْتَنِى أنَا وَرسُولُ اللّهِ # نَتَمَاشى، فَأتى سُبَاطَةَ قَوْمٍ خَلْفَ حَائِطٍ، فقَامَ كَمَا يَقُومُ أحَدُكُمْ فبَالَ، فَانْتَبَذْتُ مِنْهُ فَأشَارَ إلىَّ فَجِئْتُ فَقُمْتُ عِنْدَ عَقِبِهِ حَتّى فَرَغَ[. أخرجه الخمسة: وهذا لفظ الشيخين. »السُّبَاطَة«: الكناسة والزبالة.قال الخطابى. وسبب بوله # قائماً مرض اضطره إليه.»وَاِنْتِبَاذُ«: انفراد واعتزال ناحية: وإدناؤه إليه ليستتر به عن المارّة .



14. (3549)- Ebû Vâil´den gelen bir rivayet şöyle: "Ebû Musa (radıyallahu anh) küçük abdest hususunda çok titiz davranır (üzerine sıçrantı değmemesi için azami gayreti gösterirdi. O kadar ki) küçük abdestini bir şişe içerisine bozar ve: "Benî İsrâil´den birinin bedenine sidik değecek olsa, adam kirlenen derisini bıçakla kazırdı" derdi.

(Bunu işiten) Huzeyfe (radıyallahu anh) dedi ki: "Arkadaşınızın titizliği bu kadar ileri götürmemesini tercih ederim. Ben, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´la bir beraberliğimizi hatırlıyorum. Beraber yürüyorduk. Derken bir kavmin bir duvar gerisindeki küllüğüne rastladık. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), tıpkı sizden birinin ayakta bevletmesi gibi durup ayakta bevletti. Ben bu esnada kendilerinden uzaklaşmak istedim. Bana yakın durmamı işaret buyurdu. Geri gelip, hemen arkasında dikilip abdestini bozuncaya kadar bekledim."[114]



AÇIKLAMA:



1- Müteakip bazı rivayetlerde görüleceği üzere, küçük abdesti erkeklerin ayakta bozması hoş karşılanmamış, çömelerek yapmaları tavsiye edilmiştir. Ancak bunun bir vecibe ifade etmediğini, daha güzele irşad eden bir tavsiye olduğunu gösteren rivayetlerde var. İşte sadedinde olduğumuz rivayet bunlardan biridir. Zirâ, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın da ayakta abdest bozduğunu haber vermektedir.

Meseleyi tahlil eden İbnu Hacer, o devirde, Arap örfünde erkeklerin ayakta bevletmelerinin esas olduğunu belirtir. Zira bazı rivayetler, Resûlullah´ın çömelerek abdest bozmasının, görenler tarafından çarpıcı bulunduğunu ifade eder. Meselâ Adurrahman İbnu Hasene´nin rivayetinde şu ifade yer alır: "...Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) çömelerek bevletti. Biz: "Resûlullah´a bakın, kadınların bevlettiği gibi bevletmektedir" dedik..." İbnu Mâce´nin bir rivayetinde şu ifadeye yer verilmiştir: "Arapların âdeti ayakta bevletmekti." Keza sadedinde olduğumuz Huzeyfe hadisinde de: "...Tıpkı sizden birinin ayakta bevletmesi gibi durup ayakta bevletti..." denmektedir.

Şu halde, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu umumi âdete, çömelerek bevletmede daha fazla tesettür bulunduğu ve idrar bulaşma ihtimali asgariye düştüğü için muhalefet etmiş ve çömelerek küçük abdest bozmuştur. Hz. Âişe (radıyallahu anhâ) de: "Kur´an kendisine inmeye başladığı günden beri, ayakta bevletmedi" der.

2- Hadiste geçen sübâte, küllük, çöplük, mezbelelik gibi değişik kelimelerle karşılanabilir. Bir kısım ailelerin çöplerini, küllerini müştereken attıkları yere denir. Umumiyetle evlere yakın bir yerde bulunur. Buradaki yığın, çerçöp ve külden ibaret olduğu için, tabiatı yumuşaktır, idrarın sıçramasına, elbiseyi kirletmesine meydan vermez.

3- Hadiste, Resûlullah abdestini bozmaya başlayınca Huzeyfe´nin oradan uzaklaştığını; ancak Resûlullah´ın onu yanına çağırdığını görmekteyiz. İbnu Hacer, onu yakınında tutmada Aleyhissalâtu vesselâm´ın iki maksad gütmüş olabileceğini belirtir:

1) Bu halde, müşâhedesini önlemek.

2) İhtiyaç halinde çağırınca sesini duyurmak veya işaret edince işaretini görmesi.

4- İbnu Hacer: "Burada abdest bozarken konuşmaya cevaz hükmü mevcut değildir" der. Bazı rivayetlerde "Yaklaş" dedi" şeklindeki ifade, diğer bir kısım rivayetlerde "yaklaş diye işaret etti" diye gelmiştir. Nitekim sadedinde olduğumuz rivayette de böyledir.

5- Resûlullah´ın, burada âdetine muhalif olarak işlek yoldan uzaklaşmamış olması bâzı yorumlara sebep olmuştur:

* Resûlullah, müslümanların işleriyle meşgul olduğu için meclis uzamış, abdesti sıkışmış olabilir. Huzeyfe´yi arkasında durdurarak gelip geçeceklere karşı perde yapmıştır, önünde zâten duvar olduğu belirtilmiştir.

* Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), bazı hallerde yoldan uzaklaşmaksızın da abdest bozulabileceğini, bunun cevazını göstermek için böyle yapmıştır.

Ayrıca, bu fiil küçük abdestle ilgili, büyükle değil. Küçük abdest az bir açılma ile bozulabilir, büyük abdest için uzaklaşmak, daha dikkatli olmak gerekir, zira daha ziyade açılmak mevzubahistir. Şurası da açıktır ki, yoldan uzaklaşmanın asıl maksadı tesettürdür. Bu ise, küçük abdestte mâniaya yaklaşmak ve eteği salmakla sağlanabilir.

Şunu da kaydedelim ki, Resûlullah´ın Huzeyfe´yi yanına çağırıp arkasında, kendisine sırtını dönmüş olarak durdurmaktaki gayesi onunla tesettür etmektir. Taberânî´nin bir rivayetinde, Huzeyfe´ye: "Ey Huzeyfe bana perde ol!" emretmiştir.

6- İbnu Hacer, hadisten çıkarılan bazı faidelere de dikkat çeker:

* İki mefsedetden daha şiddetlisi hafifiyle defedilir.

* İki maslahatın her ikisini temin mümkün olmazsa, en büyük olanı gerçekleştirilir.

* Ümmetin maslahatı için oturmalarını uzatıyor, Ashab´a yaptığı çeşitli ziyaretleri çokça yapıyordu. Bu durumlarda bevl ihtiyacı zuhur edince normal vakitlerdeki âdeti üzere uzaklara gidip ümmetin maslahatıyla ilgili alakalarını geciktirmemiştir, tâ ki bundan hâsıl olacak zararlar önlenmiş olsun. Böylece, iki işten daha mühim olana dikkat edip, Huzeyfe´yi kendine yaklaştırarak yoldan geçeceklere karşı perde yapmadaki maslahatı, onu kendinden uzak tutmadaki maslahata takdim etti. Zirâ her ikisini birleştirmek mümkün değildi.[115]



ـ3550 ـ15ـ وعن نافع قال: ]رَأيْتُ ابنُ عُمَرَ رَضِيَ اللّهُ عَنْهما يَبُولُ قَائِماً[. أخرجه مالك.



15. (3550)- Nâfi rahimehullah anlatıyor: "İbnu Ömer (radıyallahu anh)´ı ayakta bevlederken gördüm."[116]



ـ3551 ـ16ـ وعن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]رَآنِى النَّبىُّ # أبُولُ قَائِماً: فقَالَ يَا عُمَرَ: َ تَبُلْ قَائِماً: فَمَا بُلْتُ قَائِماً بَعْدَ[ .



16. (3551)- Hz. Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ben ayakta abdest bozarken, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) beni gördü ve:

"Ey Ömer, ayakta akıtma" buyurdu. Ondan sonra hiç ayakta akıtmadım."[117]



ـ3552 ـ17ـ وروى عبيد اللّه عن نافع عن ابن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]قال َعُمَرُ: مَا بُلْتُ قائماً مُنْذُ أسْلَمْتُ[. أخرجه الترمذي، وقال هذا أصح عن عمر، وضعف الرواية ا‘ولى. قال: ومعنى النهى عن البول قائماً على التأديب على التحريم.قال وقد روى عن ابن مسعود رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: »إنَّ مِنَ الجَفَاءِ أنْ يَبُولَ الرَّجُلُ قائِماً«.»الجَفَاءُ«: خف البر واللطف .



17. (3552)- Ubeydullah, Nâfi´den, o da Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anh)´dan anlattığına göre, Hz. Ömer (radıyallahu anh): "Ben müslüman olduğum zamandan beri ayakta abdest bozmadım!" demiştir."[118]

Tirmizî: "Bu, Hz. Ömer´den daha sıhhatli olan rivayettir. Önceki rivayet zayıftır" der. Keza ilaveten der ki: "Ayakta abdest bozma yasağı tedib içindir, tahrim için değil." Yine der ki: "İbnu Mes´ud (radıyallahu anh)´tan şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Kişinin ayakta akıtması, nefsine karşı işlediği bir kabalıktır."[119]