๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kütübü Sitte => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 01 Mayıs 2010, 15:06:09



Konu Başlığı: Talak Boşanma bahsi 3
Gönderen: Sümeyye üzerinde 01 Mayıs 2010, 15:06:09
* Tahyir:


Bu, kocanın hanımına: "nefsini ihtiyar et" veya "Sen muhayyersin" demek suretiyle gerçekleşen tefvizdir. Kadın bu durumda "İhtiyar ettim" veya "Kendimi ihtiyar ettim" veya "Talâkı ihtiyar ettim" gibi boşanmayı ihtiyar ettiğini ifade eden bir tabir kullansa boşanma hâsıl olur.

** Tahyirde sayı, tahyir suretiyle hâsıl olan boşama bâin mi, ric´î mi ve adedi nedir? Bu husus ihtilaflıdır.

Hz. Ali: "Kadın nefsini tercih ederse bâindir tekdir, kocasını tercih ederse ric´îdir, tekdir" demiştir.

Zeyd İbnu Sâbit: "Nefsini tercih ederse üçtür, kocasını tercih ederse bâin ve tekdir" demiştir. İmam Malik bununla amel etmiştir.

Hz. Ömer ve İbnu Mes´ud: "Nefsini tercih ederse bâin ve tekdir, kocasını tercih ederse bir şey gerekmez" demişlerdir. Ebu Hanîfe bunların fetvasıyla amel etmiştir.

İmam Şâfiî: "Tahyir bir kinayedir, öyleyse koca karısını muhayyer bırakırsa ve bununla hanımın kendisini boşamasını veya beraberliklerinin devamına karar vermesini murad etmişse ve kadın da kendisini ihtiyar ederek ayrılmaya karar vermişse, artık boşanırlar. Ancak kadın: "Ben nefsimi ihtiyar etmekle boşanmayı murad etmedim" derse sözü tasdik edilir" der, bu ifadeden tahyirde "nefs" kelimesini tasrih etmesi gerektiği ifade edilmiştir.[18]



* Emr-i Bi´l-Yed:


Bu, kocanın, hanımına "İşin kendi elindedir" demesi suretiyle beyan ettiği tefvizdir. Bu suretle vâki olan tefvize mukabil kadın da kocasına hitaben: "Kendimi ihtiyar ettim"; "Nefsimi sana haram kıldım"; "Nefsimi sana bâin kıldım"; "Sen bana haramsın"; "Sen benden boşsun" gibi tabirlerden birini kullansa boşanma meydana gelir.

Tahyir ile emr bi´lyed´e ait sözler birer kinâyedir. Dolayısiyle bunlarla talâkın tefviz edilmesi niyyete veya delâlet-i hale mütevakkıftır. Meşiyyete ait sözler, sarih olduğundan niyet aranmaz.[19]



* Meşiyyet:


Erkeğin hanımına: "Dilersen nefsini boşa" cümlesiyle yaptığı tefvizdir. Bu iki suretle yapılır: "Ya meşiyyet-i sarihadır, hemen kaydettiğimiz cümle bunun örneğidir. Ya da meşiyyet-i zimniye´dir: "Nefsini tatlik et!" cümlesi ile tefviz edilen talâk gibi. Bu cümlede meşiyyet yani dileme keyfiyeti zımnen mevcuttur. Bu çeşit tefvizde kadının boşanma arzusunu ifade etmesiyle boşanma hâsıl olur: "Nefsimi boşadım"; "Nefsimi bâin kıldım"; "Nefsimi sana haram kıldım" demesi gibi. Meşiyyet suretiyle yapılan tefvizde kadının "Ben nefsimi ihtiyar ettim" cümlesinin boşanma ifade etmeyeceği belirtilmiştir.

* Tefvizler ya mutlakdır, ya da zamanla mukayyeddir. Zaman da ya muayyen ya da gayr-ı muayyendir. Mesela: "nefsini boşa" sözü mutlak bir tefvizdir. "Nefsini bugün boşa" sözü muayyen bir zamanla mukayyed bir tefvizdir. "Nefsini ne vakit istersen boşa" sözü ile, gayr-i mukayyed bulunan bir tefviz-i âmmdır.

Mutlak tefvizler meclis ile mukayyeddir. Zevce, böyle bir tefvize muttali olduğu mecliste muhayyerdir. O mecliste kullanmadığı takdirde muhayyerliği kalmaz. Mutlak tarzda yapılan tefvizler kocaya nazaran lâzım (bağlayıcı), kadına nazaran gayr-ı lâzımdır (bağlayıcı değildir). Bu sebeple koca yaptığı tefvizden rücu edemez, çünkü tefviz, tevkil değil, temliktir. Kadın ise bu tefvizi kabule mecbur değildir, dilerse reddeder.

Çok teferruatı olan bu mevzu fıkıh kitaplarından görülmelidir.[20]



İddet:


Lügat olarak tâdad, ihsâ (saymak) ve müddet ma´nâsına gelir. Istılah olarak bir erkek veya kadının boşanmadan sonra yeni bir evlenme yapamayıp beklemesi ma´nâsına gelir. Aynı zamanda beklemeleri gereken müddete de iddet denir. Boşanan bir kadın için üç hayız müddeti, kocası ölen kadın için dört ay on gündür.

İddet erkek için de câri ise de, mutlak kullanılınca kadının iddeti kastedilir.[21]



Not:



Bu umumî açıklama kısmında son olarak şunu belirtmek isteriz; Boşanma bahsi dinimizin çok ehemmiyet verdiği, hassasiyet gösterdiği bir mevzudur. Mü´minlerin bu hususta çok dikkatli olmaları gerekir. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), talâkın hiçbir şaka kabul etmediğini belirtmiş, bilhassa Hanefî ülemâsı yanlışlıkla, gafletle bile ağızdan sarih bir ifadeyle bir tabir veya "boşamaya delâlet eden bir tavrın" boşamaya sebep olacağına hükmetmiştir. Şüpheli bir durum vâki olduğu zaman, bu kitapta dermeyan edilen kısa açıklamalardan fetva çıkarılmayıp, meseleyi Talâk bahsini iyi bilen, diyaneti güven veren kimselere danışmalıdır. Aksi takdirde zina hayatı yaşanmış olma muhâtarası mevzubahistir. el-Iyâzu billah.[22]



BİRİNCİ FASIL

TALAKTA KULLANILAN ELFÂZ


ـ4045 ـ1ـ عن ابن عباس رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]إذَا قالَ أنْتِ طَالِقٌ ثَثاً بِفَمٍ وَاحِدٍ فَهِيَ وَاحِدَةٌ[. أخرجه أبو داود .



1. (4045)- İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) demiştir ki: "Bir erkek hanımına bir defada "Sen üç talâkla boşsun!" dese, bu bir talâk sayılır." [Ebu Dâvud, Talâk 10, (2197).][23]



ـ4046 ـ2ـ وفي رواية ذكرها رزين: ]إذَا قالَ: أنْتِ طَالِقٌ. أنْتِ طَالِقٌ. أنْتِ طَالِقٌ ثَثَ مَرَّاتٍ، فَهِيَ وَاحِدَةٌ، إنْ أرَادَ التَّوْكِيدَ لِ‘ُولى، أوْ كَانَتْ غَيْرَ مَدْخُولٍ بِهَا[ .



2. (4046)- Rezin´in zikrettiği bir rivayette (İbnu Abbâs şöyle demiştir): "Erkek hanımına (aynı anda üstüste): "Sen boşsun, sen boşsun, sen boşsun" diye üç kere söylerse, bu bir boşama sayılır, yeterki bunlarla birinci defaki söylediği "Sen boşsun!" sözünü tekid etmeyi kastetmiş olsun veya hanımıyla henüz gerdek yapmamış olsun."[24]



AÇIKLAMA:



1- Hadisin anlaşılması için önce şu husus bilinmelidir: İslam şeriatine göre, nikah akdi kadınla koca arasında üç bağ te´sis eder. Bu bağlar varlığını koruduğu müddetçe evlilik devam eder. Boşama, bu bağların şerî ölçüler çerçevesinde çözülmesiyle gerçekleşir. Bu bağlardan birinin veya ikisinin çözülmesi evliliğin yenilenerek devamına mani değildir. Tek bağla da evlilik devam eder ve evliliğin sağladığı hak ve vazifeler varlığını sürdürür. Hadisten de anlaşılacağı üzere, erkeğin hanımına "sen boşsun" gibi boşanmayı icab eden bir tabiri sarfetmesi bu nikah bağlarından birini ortadan kaldırır. Hadiste mevzubahis edilen mesele şudur: Kişi, bu cümleyi "üç" rakamını ekleyerek "Üç talâkla boşsun" diyerek sarfetse, üç nikah bağının üçü de çözülmüş, kadın tamamen boşanmış olur mu?

Bu mesele ihtilaflı bir husustur. Çünkü müteakip hadislerde görüleceği üzere Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) devrinde boşama, çoğunlukla her temizlik müddeti içerisinde bir kere olmak üzere üç temizlik müddetinde gerçekleşen bir hadisedir; ikisinin veya üçünün de bir anda icrası bazı rivayetlere göre, pek mevzubahis değildir.

Sadedinde olduğumuz birinci rivayet, İbnu Abbâs´ın herhangi bir kayda yer vermeksizin, "üç talâkla boşsun!" şeklinde telaffuz edilen boşayıcı sözlerin bir boşamayı sağlayacağı kanaatinde olduğunu aksettiriyor. Ancak Rezîn´in ilavesi olan ikinci rivayette ise bir anda sarfedilen üç ayrı boşamanın, "bir" sayılması için bazı şartlar kaydediyor.

* Eğer erkek, üç talâk niyeti taşımadan yani ikinci ve üçüncü "boşsun!" lafzını, ilk defa söylediği "boşsun" lafzını tekid etmek (pekiştirmek) için söylediyse üç boşama bir sayılır ve nikâh bağlarından ikisi devam eder. Aksi halde üç sayılır.

* Diğer bir şarta göre, erkek, henüz gerdek yapmadığı hanımını bu suretle boşamış ise, niyet aranmaz, bu üç talâk, bir talâk sayılır. Aksi halde gerdek yaptığı bir hanımı, tamamen boşamak niyetiyle üç kere üst üste "sen boşsun" dedi mi, bu üç ayrı talâk sayılır ve hanımıyla boşanmış olurlar.

2- Kaydedilen rivayetler bu ma´nâları ifade ederler. Ebu Dâvud bu meselede İbnu Abbâs´ın kanaat değiştirerek, neticede diğer birkısım sahâbî gibi üç talâkla, kadının kocasıyla gerdeğe girmiş olsa da olmasa da boş sayılacağı ve bir başkasıyla evlenmedikçe eski kocasına helal olmayacağı görüşünde karar kıldığını belirtir. Ebu Dâvud´un kaydettiği rivayetlerden birine göre, Muhammed İbnu İyâs demiştir ki: "İbnu Abbâs, Ebu Hüreyye ve Abdullah İbu Amr İbni´l-Âs radıyallahu anhüm ecmâin´den bâkire olan hanımını üç kere boşayan erkek hakkında sormuşlar, hepsi de: "Bu kadın, artık ona bir başka erkekle evlen(ip boşan)madıkça helal olmaz" cevabını vermiştir."

Azîmâbâdî, İbnu Abbâs´ın bu meseledeki farklı görüşlerini aksettiren rivayetleri şöyle özetler: "Ebu Dâvud´un bunlara dikkat çekmekteki maksadı şunu belirtmektir: İbnu Abbâs, üç talâkın bir olacağına dâir fetvasını terketmiş ve şu görüşte karar kılmıştır: "Üç talâktan sonra, kadın bir başka erkekle evlenmedikçe kocasına geri gelemez." İbnu Abbâs´ın eski görüşünü aksettiren bir rivayeti Abdurrezzâk kaydeder: "Ma´mer bize Eyyub´tan haber verdiğine göre Eyyub der ki: "Hakem İbnu´l-Uyeyne, Zührî´nin yanına girdi, ben de onlarla beraberdim. Zührî´ ye üç sefer boşanan bâkire hakında sordular. Cevaben dedi ki: "Bundan İbnu Abbâs, Ebu Hüreyre ve Abdullah İbnu Ömer´e sordular, hepsi de: "Bir başka koca ile evlenmedikçe ona helal olmaz"dediler." Eyyub devamla der ki: "Bunun üzerine Hakem oradan ayrılıp Tâvus´a geldi. O mescidde idi. Üzerine eğilerek, İbnu Abbâs´ın bu meseledeki sözünü sordu ve Zührînin söylediklerini haber verdi. Ben Tâvus´un bu söylenenler karşısında hayretinden ellerini kaldırdığını gördüm. Dedi ki: "Allah´a yemin olsun, İbnu Abbâs (radıyallahu anh) bu üç talâkı bir sayıyordu.

Diğer taraftan Muvatta´nın rivayetinde, henüz gerdek yapmadığı hanımını üç kere boşayan bir bedevinin durumu hakkında İbnu Abbâs´a sorulduğunu, İbnu Abbâs´ın fetvayı yanında bulunan Ebu Hüreyre´ye bıraktığını, onun da "Bir talâk onun boşanmasını sağlar, üç talak ise bir başka kocayla evlenmedikçe eski kocasına haram kılar" der. İbnu Abbâs´ın da aynı görüşte olduğu belirtilen rivayetin sonunda İmam Mâlik rahimehullah: "Bizim nazarımızda da hüküm böyledir dul bir kadınla birisi evlense ve henüz temasta bulunmamış olsa, bu kadın hakkındaki hüküm de bâkirenin hükmü gibidir, bir talâk ayrılmayı gerektirir, üçü ise, bir başka erkekle evlenmedikçe ona haram kılar."

Cumhur, bir anda verilen talâkın üçünün de vâki olacağına hükmetmiştir. Hatta İbnu Abdilberr İcmâ´dan bahseder: "Buna muhalefet şâzzdır. İltifat edilmez" der. 4058 numarada daha geniş açıklama var.[25]



ـ4047 ـ3ـ وعن ابن عباس رَضِيَ اللّهُ عَنْهما: ]أنَّ رَجًُ قَالَ لَهُ: إنِّي طَلَّقْتُ امْرَأتِي مِائَةَ تَطْلِيقَةٍ، فَمَاذَا تَرَى عَلَيَّ؟ فقَالَ: طُلِّقَتْ مِنْكَ بِثََثٍ، وَسَبْعٌ وَتِسْعُونَ اتَّخَذْتَ بِهَا آيَاتِ اللّهِ هُزُواً[. أخرجه مالك بغا .



3. (4047)- İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ)´nın anlattığına göre, bir adam kendisine gelip: "Ben hanımımı yüz talâkla boşadım, bu hususta fikriniz nedir (bana bir şey gerekir mi?)" diye sordu. Benden şu cevabı aldı: "Kadın senden üç talâkla boşanmıştır. Geri kalan doksan yedisi ile Allah´ın âyetleriyle alay etmiş oluyorsun." [Muvatta, Talâk 2, (2, 552).][26]



AÇIKLAMA:



1- Hanımını üç talakla bir anda boşayanın talaklarının sahih olup, hanımın boş sayılacağı bu meselede icma´dan bahsedilebilecek bir çoğunluğun fikir birliğine sahip olduğu önceki rivayette açıklandı.

2- İbnu Abbâs, üçten fazla talakla boşamayı ciddiyetsizlik, dinin ahkamıyla istihza olarak tavsif etmektedir. Çünkü Rabb Teâlâ talakı üç kılmıştır. Ağzından çıkanı tartmakla sorumlu olan müslüman, hanımını boşamaya karar verince üç talakla boşar, fazlası ne oluyor?[27]



ـ4048 ـ4ـ وعن محمود بن لبيد رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]أُخْبِرَ رسولُ اللّهِ # عَنْ رَجُلٍ طَلَّقَ امْرَأتَهُ ثََثَ تَطْلِيقَاتٍ جَمِيعاً، فقَامَ غَضْبَانَ، ثُمَّ قَالَ: أيُلْعَبُ بِكِتَابِ اللّهِ وَأنَا بَيْنَ أَظْهُرِكُمْ؟ حَتّى قَامَ رَجُلٌ، فقَالَ يَا رَسُولَ اللّهِ: أَّ أقْتُلُهُ[. أخرجه النسائي .



4. (4048)- Mahmud İbnu Lebîd (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a bir adamın hanımın üç talakla birden boşadığını haber verdiler. Öfke ile kalkıp: "Daha ben aranızda iken Allah´ın kitabıyla mı oynanıyor?" buyurdu. Derken birisi kalkıp: "Ey Allah´ın Resulü, onu öldürmeyeyim mi?" dedi." [Nesâî, Talâk 6, (6, 142.)][28]



AÇIKLAMA:



1- Bu rivayet üç talağın birden verilmesinin dindeki yerini ifade etmektedir: "Allah´ın kitabıyla istihza etmek." Şüphesiz, Aleyhissalâtu vesselâm´ın bu ifadesi meselenin dinen ne kadar reddedilip, kabih kabul edildiğini gösterir. Resulullah efendimiz, bu sözüyle "Boşama iki defadır, (bundan sonrası) ya iyilikle tutma ya da iyilik yaparak bırakmadır. ...Allah´ın âyetlerini de alaya almayın..." (Bakara 229-232) ayetine işaret etmektedir. Bu âyetten, şerî boşamanın toptan yapılmayıp fasılalı yapılması gereği anlaşılmıştır. İki kere boşama talâk-ı ric´i ifade eder, buna rağmen evliliğin devamına karar verilebilir. Buna telmihen âyet-i kerime, "(bundan sonrası) ya iyilikle tutma..." demiştir. Boşamaya azmetmişse ikiden sonra, iyilik yaparak bırakmak gerekecektir.

2- Hadiste "Allah´ın kitabıyla oynama" tabiri küfür ifade ettiği için, Ashab irtidad cezasının tatbikini istemiştir. Ancak, Resulullah öldür emri vermemiştir. Çünkü gaye tevbih ve tağlizdir. Yani üç talakı birden vermenin kötülüğünü beyanla bundan zecrdir. Üç talakı birden verme hususunda imamlar biraz ihtilaf ederler. Ebu Hanîfe, Mâlik, Evzâî, Leys (rahimehümullah)´a göre bu bid´atdır. Şafiî, Ahmed, Ebu Sevr (rahimehümullah)´a göre haram değildir, ancak onlara göre de evla olan ayrı ayrı yapılmasıdır. Hadisin zahiri tahrim ifade eder. Cumhur, üçünü birden veren kimseye üç talakın birden vâki olacağında müttefiktir, bu hususta muhalif bir görüşün onlar nazarında hiç bir değeri yoktur.[29]



ـ4049 ـ5ـ وعن عبداللّه بن يزيد بن رُكَانَة عن أبيه عن جده قال: ]قلْتُ يَا رَسُولَ اللّهِ إنِّى طَلَّقْتُ امْرأتِي ألْبَتَّةَ، فقَالَ: مَا أرَدْتَ بِهَا، قُلْتُ: وَاحِدَةً، فقَالَ: وَاللّهِ مَا أرَدْتَ بِهَا إَّ وَاحِدَةً؟ قُلْتُ: وَاللّهِ مَا أرَدْتُ بِهَا إَّ وَاحِدَةً، فقَالَ: هُوَ مَا أرَدْتَ، فَرَدَّهَا إلَيْهِ، فَطَلَّقَهَا الثَّانِيَةَ فِي زَمَنِ عُمَرَ، وَالثَّالِثَةَ فِى زَمَنِ عُثْمَانَ رَضِيَ اللّهُ عَنْهما[. أخرجه أبو داود والترمذي .



5. (4049)- Abdullah İbnu Yezid İbni Rükâne an abîhi an ceddihi anlatıyor: "Dedim ki: "Ey Allah´ın Resûlü, (vallahi) ben hanımını kesinlikle boşadım."

"Peki bununla ne kasdettin?" diye sordu. Bir (talak) kastettim" dedim. Bunun üzerine:

"Bununla bir kastettiğine dair Allah´a yemin eder misin?" dedi. Ben de: "Vallahi bununla sadece bir talak kastettim" dedim. Bunun üzerine: "O halde bu senin kastettiğin şekildedir!" buyurdu ve kadını ona geri verdi. O ise, hanımı ikinci kere Hz. Ömer (radıyallahu anh) zamanında, üçüncü kere de Hz. Osmân (radıyallahu anh) zamanında boşadı." [Tirmizî, Talâk 2, (1177); Ebu Dâvud, Talâk 10, (2196), 14, (2206, 2207, 2208).][30]