> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Kütübü Sitte > Sohbet 18
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sohbet 18  (Okunma Sayısı 684 defa)
01 Mayıs 2010, 13:50:40
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 01 Mayıs 2010, 13:50:40 »



3427)- Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ameller her perşembe ve pazartesi günü arzedilir. Aziz ve Celîl olan Allah o gün, Allah´a hiçbir şirk koşmayan kulun günahını affeder. Bundan sadece kardeşiyle arasında düşmanlık olanı istisna eder, (onu affetmez) ve der ki: "Bu ikisini barışıncaya kadar terkedin."[263]



ـ3428 ـ5ـ وعن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]اعْتَلَّ بَعِيرٌ لِصَفِيَّةَ بِنْتِ حُىَيٍّ، وَعِنْدَ زَيْنَبَ فَضْلُ ظَهْرٍ. فقَالَ رَسُولُ اللّهِ لِزَيْنَبَ: أعْطِيهَا بَعِيراً. فقَالَتْ: أنَا أُعْطِي تِلْكَ الْيَهُودِيَة؟ فَغَضِبَ النّبىُّ # فَهَجَرَها ذَا الحِجَّةِ وَالمُحَرَّمَ وَبَعْضَ صَفَرٍ[. أخرجه أبو داود .



5. (3428)- Hz.Âişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Safiyye Bintu Huyeyy´in devesi hastalandı. Zeyneb Bintu Cahş´ın yanında fazla deve vardı. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ona:

"Safiyye´ye bir deve ver!" buyurdu. Zeyneb:

"Ben bu yahudi kızına deve mi verecek mişim?" diyerek (red cevabı verdi). Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ona kızıp, Zilhicce ve Muharrem ayları ile Safer ayının bir kısmı boyunca küstü."[264]



AÇIKLAMA:



Burada, küsme bahsinin değişik bir rivayeti mevzubahistir.Zira öncekiler âmm ve mutlak bir ifade ile üç günden fazla küsmeleri gayr-ı meşru ve hattâ haram ilân ederken, burada Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın hanımlarından birine aylar boyu devam eden küsmesinden bahsetmektedir.

Şu halde bu hadisle, bazı küsmelerin meşruiyetine dikkat çekilmiş olmaktadır. Çünkü umumî olan yasak, küsmesi için meşru bir sebebi olmayan kimselere mahsustur. Öyleyse meşru olan caiz ve hattâ gerekli olan küsmeler de vardır. Söz gelimi masiyete giren insana, bundan vazgeçmesi için küsülebilir. Buhârî, bu maksadla Tebük seferine katılmayan Ka´b İbnu Mâlik´le elli gün boyunca konuşmayı Resûlullah´ın yasakladığına dair rivayeti kaydeder.[265]

Bu mevzu üzerine İbnu Hacer´in muhtelif âlimlerden derlediği açıklamayı kaydediyoruz: "...câiz olan küsmek, işlenen cürmün miktarına göre farklılıklar arzeder. Söz gelimi isyankâr olan kimse, Ka´b ve iki arkadaşının kıssasında olduğu üzere, konuşmayı terk suretinde küsmeye müstehak olur. Aile ve kardeşler arasındaki kızmalarda selam ve kelâm devam etmekle birlikte ismini söylemeyi terketmek veya surat asmak suretiyle küsmek de caiz olabilir..."

Taberî der ki: "Ka´b İbnu Mâlik´in kıssası, şer´î emirlere âsi olanlara küsmede asıldır. Bu durumda fâsık ve bid´a ehline küsme meşru iken, kâfire küsülmemesi, izâhı zor bir durum ortaya kor. Çünkü bu, küfrü sebebiyle fâsığın fıskından daha şiddetli bir cürüm işlemiş olmaktadır. Fâsık ve bid´at ehli ne de olsa tevhid ehlidir." İbnu Battâl, Taberî´nin bu mütâlaasına şöyle açıklama getirir: "Allah´ın, kulların maslahatı bulunan ahkâmı var. O, kullarının hâlini herkesten iyi bilir, öyle ise O´nun emirlerine teslim olmaları gerekir." Böylece, bunların bir kısmını, ma´nâsı anlaşılmayan ibâdetler teşkil ettiği kanaatini ortaya kor. Bu meseleye bâzı başka âlimler de şu açıklamayı getirmiştir: Küsme, iki mertebelidir:

1- Kalble olan küsme,

2- Dille olan küsme.

Kâfire olan küsme kalbledir, sevginin ve bilhassa harbî kâfir ise yardımlaşma ve dayanışmanında terkiyle husul bulur. Şu halde bununla konuşmayı kesmek suretiyle küsme meşru olmaz, çünkü küsme, onu küfründen vazgeçirecek değildir. Ama müslüman âsi öyle değil. Zira bu, küsme sebebiyle çoğunlukla halini düzeltir. Kâfir ve âsi her ikisi de tâate davet, emr-i bi´lma´ruf ve nehy-i anil münker maksadıyla kendileriyle konuşulma meselesinde müşterektirler. Burada meşru olan, sevgi ve samimiyetle konuşmayı terketmektir.

Kadı İyâz, bu meyanda 3311 numaralı hadiste dile getirilen Hz. Âişe´nin Resûlullah´a karşı olan öfkesiyle ilgili olarak şu açıklamayı yapar: "Hz.Âişe´nin Resûlullah´a olan öfkesi bu meseledeki ciddiyete rağmen -zira Resûlullah´a öfkelenmek büyük günahlardandır- mağfirete mazhar olmuştur, çünkü onu buna sevkeden şey, kadınların fıtratına konmuş olan kıskançlıktır. Bu ise, aşırı muhabbetten neş´et eder. Öyle ise, bir öfke ki buğza ve kin tutmaya sevketmez, bu öfke mağfirete mazhar olur. Affedilmeyecek olan buğz, küfür ve isyana götüren buğzdur. Nitekim Hz. Âişe, o hadiste öfkesini anlatırken: "Ben sadece ismini terkediyorum" demiştir. Bu, onun kalbinin Resûlullah´ın sevgisiyle dolu olduğunu ifade eder."

Şu halde, sadedinde olduğumuz hadis, kalbî olmayan, terbiyevî maksada yönelik, muhatabın hatasını idrâk ettirici mahiyetteki âile efradı arasında cereyanı câiz olan küsmeye nebevî bir örnek olmaktadır.[266]



ONALTINCI FASIL

İNSANLARIN KUSURLARINI ARAŞTIRMAK VEYA ÖRTMEK


ـ3429 ـ1ـ عن ابن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]صَعِدَ رَسُولُ اللّهِ # المِنْبَرَ فَنَادَى بِأعَْ صَوْتِهِ: يَا مَعْشَرَ مَنْ أسْلَمَ بِلِسَانِهِ وَلَمْ يُفْضِ ا“يمَانُ إلى قَلْبِهِ، َ تُؤْذُوا المُسْلِمِينَ، وََ تُعَيِّرُوهُمْ، وََ تَتَبَّعُوا عَوْرَاتِهِمْ، فإنَّهُ مَنْ تَتَبَّعَ عَوْرَةَ أخِيهِ المُسْلِمِ تَتَبَّعَ اللّهُ عَوْرَتَهُ، وَمَنْ تَتَبَّعَ اللّهُ عَوْرَتَهُ يَفْضِحَهُ وَلَوْ في جَوْفِ رَحْلِهِ، وَنَظَرَ ابنُ عُمَرَ يَوْماً إلى الْكَعْبَةِ فقَالَ: مَا أعْظَمَكَ! وَمَا أعْظَمَ حُرْمَتَكَ! وَالمُؤْمِنُ أعْظَمُ حُرُمَةً عِنْدَ اللّهِ مِنْكَ[. أخرجه الترمذي .



1. (3429)- Hz.Abdullah İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "(Bir gün) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) minbere çıkıp yüksek sesiyle şöyle nidâ etti:

"Ey diliyle müslüman olupda kalbine iman nüfuz etmemiş olan (münafık)lar! Müslümanlara eza vermeyin, onları kınamayın, kusurlarını araştırmayın. Zira, kim müslüman kardeşinin kusurunu araştırırsa, Allah da kendisinin kusurlarını araştırır. Allah kimin kusurunu araştırırsa, onu, evinin içinde (insanlardan gizli) bile olsa rüsvay eder."

İbnu Ömer bir gün Ka´be´ye nazar etti ve:

"Şânın ne yüce, hürmetin ne yüce! Ancak mü´minin Allah yanındaki hürmeti senden de yüce!" dedi."[267]



AÇIKLAMA:



1- Burada Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) insanların kusurlarını araştırmayı münâfıklık olarak ifâde buyurmaktadır. Zîra diliyle müslüman olup kalbine iman ulaşmayanlar münafıktır. Ancak imanı "kemaliyle" diyerek kayıtlayacak olursak müslümanın da kastedildiği anlaşılır ve böylece hitaba müslüman ve münâfık her iki grup da dâhil olur. Şârihler hadisi böyle anlarlar. Nitekim hadisin devamında "kim müslüman kardeşinin kusurunu araştırırsa"tabiri için, müslüman kardeşi tabiri geçmektedir. Münâfık müslümana kardeş olamayacağına göre, Resûlullah, hitabında fâsık müslümanı da kastetmiş olmaktadır. Şu halde, hadiste sadece münâfıkların kastedildiğini söyleyenler hadisin zâhirine muhalefet etmiş olur. Hadisin daha âmm olan vechiyle hükmetmek daha doğru, daha isâbetli olur.

2- Müslümanlara eza vermeyin ibâresindeki müslümanlar´la "kâmil müslümanlar", yâni diliyle ikrar eden ve kalbiyle de inanmış bulunan müslümanlar kastedilmiş olmaktadır.

3- Müslümanın kınanması demek, geçmiş zamanda işlediği günahları, hataları, kusurları sebebiyle ayıplanması geçmişinin başına kakılması demektir. Âlimler, müslüman kişi hâlini düzeltmiş ise, eski günahlarından tevbe ettiğinin bilinmesi ile bilinmemesi arasında fark görmezler, her iki halde onların başına kakılmasının câiz olmayacağını söylerler.

Ancak, işlemekte olduğu esnada görülen veya yakın zamanda işlemiş olduğu ve fakat tevbe ettiği görülmeyen günahı sebebiyle ayıplanmasına gelince, bu işin, muktedir olan herkese vacib olduğu belirtilmiştir. Hatta duruma göre fiiline hadd veya ta´zir gerekebilir. Bu durumda müdahale, emr-i bi´lmâruf ve nehy-i ani´lmünker sınıfına girer.

4- Müslüman kardeşinin kusurunu araştırmama emri, "kâmil müslüman" diye kayıtlanmıştır. Fâsık bu yasaktan hariç tutulmuştur, çünkü ondan sakınmak ve başkalarını da sakındırmak gerekir.

Müslümanın kusurunu araştırmayı âyet-i kerime de yasaklamıştır: "Mü´minler arasında hayasızlığın yayılmasını arzu edenlere, işte onlara, dünya ve âhirette can yakıcı azâb vardır. Allah bilir, siz ise bilmezsiniz" (Nur 19).

"Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının. Zira zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin (kusurunu arayıp) tecessüs etmeyin, kimse kimseyi gıybet etmesin. Hanginiz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır...?" (Hucurat 12).

5- Bu hadiste müslümanın hürmetinin Ka´be´den üstün olduğu ifade edilmektedir. Bu ifâde sadedinde olduğumuz rivayette İbnu Ömer´in sözü gibi gözükmektedir. Ancak hadisin İbnu Mâce´deki vechinde, ifadenin Resûlullah´a ait olduğu sarihtir: "İbnu Ömer der ki: "Ben Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´ı tavaf ederken gördüm. Ziyâret sırasında Ka´be´ye hitaben şunu söylüyordu: "Sen ne temizsin, senin kokun da ne hoş, ne temiz. Sen ne ulusun, senin hürmetin ne yüce. Muhammed´in ruhunu elinde tutan Zât´a yemin ederim ki, mü´minin Allah indindeki hürmeti, mal ve canının hürmeti, senin hürmetinden daha büyük. Mü´min hakkında hayırdan başka zanda bulunmamızın hürmeti (haramlığı) da böyledir. (Biz onun hakkında sâdece hüsn-i zanda bulunmakla mükellefiz.)"

İnsanın hürmetinin Ka´be´nin hürmetinden yüce oluşu ilk nazarda garipsenebilir. Ama âyet-i kerime´nin, insanı "mükerrem" (İsra 70) ve "yeryüzünün halifesi" (En´am 25) ilân ettiğine dikkat eder ve yine Kur´an´da bir insanın haksız yere öldürülmesinin bütün insanlığı öldürmeye denk tutulduğu´nu (Mâide 32) göz önüne alırsak meseleyi hakkıyla takdir edebiliriz.[268]



ـ3430 ـ2ـ وعن عقبة بن عامر رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قال رَسُولُ اللّهِ #: مَنْ رَأى عَوْرَةً فَستَرَهَا كَانَ كَمَنْ أحْيَا مَوْءُودَةً[. أخرجه أبو داود .



2. (3430)- Ukbe İbnu Âmir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) b...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sohbet 18
« Posted on: 25 Nisan 2024, 03:15:32 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sohbet 18 rüya tabiri,Sohbet 18 mekke canlı, Sohbet 18 kabe canlı yayın, Sohbet 18 Üç boyutlu kuran oku Sohbet 18 kuran ı kerim, Sohbet 18 peygamber kıssaları,Sohbet 18 ilitam ders soruları, Sohbet 18önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes