> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Kütübü Sitte > Sohbet 10
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sohbet 10  (Okunma Sayısı 684 defa)
01 Mayıs 2010, 13:35:01
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 01 Mayıs 2010, 13:35:01 »



AÇIKLAMA:



1- Bu rivayet, birçok hadiste ayrı ayrı ele alınıp övülen güzel ahlâklardan en mühimlerini topluca zikredip tafdil etmekte ve onlara teşvikte bulunmaktadır. Mü´minlerin, iman kardeşlerine maddî manevî yardımları, ilgileri, nasihatlari, kusurlarını örtüp gıybetlerini etmemeleri, ilim taleb etmeleri gibi hem ferdî yönden, hem de içtimâî yönden fevkalâde mühim neticeler hâsıl edecek olan faziletler topluca mevzubahis edilmiştir.

Nevevî hazretleri: "Bu hadis bütün ilimleri, kaideleri ve âdâbı bir araya toplayan mühim bir hadistir" der.

2- Hadiste geçen sekîne, (Kadı İyâz´a göre) burada rahmet ma´nâsınadır. Ancak itmi´nân ve vekâr ma´nâsının akdem olduğu söylenmiştir.

3- Hadiste, mescidde Kur´an okumak maksadıyla toplanmanın fazileti ifade edilmektedir. Bazı âlimler, bu fazileti mescide hasretmezler. Medrese, ribât ve benzeri yerlerde bu maksadla yapılacak toplanmalarda aynı faziletin olacağını söylemişlerdir. Nitekim bir başka hadiste Aleyhissalâtu vesselâm yer hususunda herhangi bir kayıd koymaksızın Allah´ı zikretmeye salih bütün mekânları ifade edecek bir üslubla şöyle buyurmuştur:

"Bir cemaat Allah´ı zikretmek için (herhangi bir yere) oturursa onları melekler sarar, rahmet bürür."

4- Hadisin en son cümlesinde, "kimi, ameli yavaşlatırsa, nesebi hızlandıramaz..." buyrulmuştur. Bunun ma´nâsı: "Kimin ameli eksikse, o amel sahibi kimselerin mertebesine ulaşamaz. Hiç kimse, manevî mertebeleri katetmede nesebinin şerefine, ecdadının faziletine umut bağlamamalıdır. Yakınlarına güvenip amelde ihmâle yer vermemelidir" demektir.[119]



ـ3352 ـ3ـ وعنه رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قالَ رَسولُ اللّهِ #: الدِّينُ النَّصِىحَةُ. قالُوا: لِمَنْ يَا رسولَ اللّهِ؟ قالَ: للّهِ وَلِكِتَابِهِ وَلِرَسُولِهِ وَ‘ئِمّةِ المُسْلِمِينَ وَعَامّتِهِمْ المُسْلِمُ أخُو المُسْلِمُ َ يَخْذُلُهُ وََ يَكْذِبُهُ وََ يَظْلِمُهُ. إنَّ أحَدَكُمْ مِرْآةُ أخِيهِ، فإن رَأى بِهِ أذَى فَلْيُمِطْهُ عَنْهُ[. أخرجه الترمذي .



3. (3352)- Yine Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) hazretleri anlatıyor: "Resulullah buyurdular ki: "Din nasihatten (hayırhahlıktan) ibarettir!" Yanındakiler sordu: "Kimin için ey Allah´ın Resulü?" "Allah için, kitabı için, Resulü için, müslümanların imamları ve hepsi için! Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona yardımını kesmez, ona yalan söylemez, ona zulmetmez. Herbiriniz, kardeşinin âyinesidir, onda bir rahatsızlık görürse bunu ondan izale etsin."[120]



AÇIKLAMA:



Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) burada dini, bir nasihat olarak tarif etmektedir. "Din nasihattır" cümlesi, bazı vecihlerde üç kere tekrar edilmiştir. Bazı âlimler bu ifadeyi, "Dinin direği nasihattır" diye anlamıştır. Hatta âlimlerden birçokları, İslâmî ahkâmı özetleyen dört hadisten biri olarak bu hadisi görmüşlerdir."[121]

Nasihat´ın ma´nâsına gelince, lügat olarak hulûs demektir.

İbnu´l-Kayyim bunu, "Hayır isteği, nasihat edilen kimsenin hayra ermesini dilemektir" diye açıklar. Dilimizdeki hayırhahlık kelimesiyle karşılamak uygundur. Öyleyse:

* Allah için nasihat: Allah´ın varlığı, birliği, kemal sıfatlarıyla tavsifi, noksan sıfatlardan tenzihî hususlarında sıhhatli bir itikad, ibadetinde de ihlaslı olmak, sevgiyi, buğzu, dostluğu onun adına yapmak, her çeşit şirkten uzak bir niyet beslemektir.

* Kitabullah hakkında nasihat: Onun kelamullah olduğunu tasdik etmek, hiçbir mahlukun sözüne benzemediğini te´yid etmek, onu hakkıyla tilâvet etmek, yanında huşu ve edeb üzere olmak, tahrifatçılara, taarruz edenlere karşı müdâfaa etmek, ahkâmıyla amel etmek, içindeki ilimleri anlamak, mev´ızelerinden ibret almak, acaibi üzerinde tefekkürde bulunmak, müteşâbih âyetlerine teslim olup kurcalamamak, âmm, hâs, nâsih ve mensuh âyetlerinin hakikatlerini araştırmak, ilmini neşretmek, Kur´ân´a çağırmak vs.

* Resulullah hakkında nasihat: O´nun nübüvvet ve risaletini tasdik, bütün getirdiklerine iman etmek, emir ve yasaklarına itaat etmek, sevdiklerini sevmek, düşmanlarına düşman olmak, hakkını ululamak, hürmet etmek, sünnetini ihya etmek, davasını ve şeriatını neşretmek, O´na yapılan töhmetleri reddetmek, sünnetine uyanları, ehl-i beytini sevmek, sünnetinde bid´at çıkaranlardan kaçınmak vs.

* İmamlar hakkında nasihat: Hakta onlara yardımcı olmak, hak olan emirlerinde onlara itaat etmek, onlara hakkı duyurmak, gaflet ettikleri şeyleri rıfkla hatırlatmak, onları zulümleri sebebiyle (ve dünyevî hesapların sevkiyle) isyan etmemek, arkalarında namaz kılmak, onlarla cihada katılmak, onlara vergi vermek. Bütün bunlar imamların, mü´minlerin işlerini yapmalarına bağlıdır.

* Müslümanların hepsi hakkında nasihat ise: Onları dünyevî ve uhrevî maslahatlarında irşâd etmek, eza vermekten kaçınmak, dinlerinde bilmediklerini öğretmek, sözle, fiille yardımcı olmak, ayıplarını örtmek, açıklarını kapamak, zararlarını def, menfaatlerini celbetmek, rıfkla, ihlasla emr-i bi´lma´ruf nehy-i ani´lmünkerde bulunmak, şefkat etmek, büyüklerine saygı, küçüklerine merhamet; hîle hasedi terk, kendisi için sevdiğini onlar için de sevmek, kendisi için istemediğini onlar için de istememek onların mallarını, canlarını, ırzlarını sözle, fiille müdafaa etmek.. Buraya kadar sayılan nasihat çeşitlerinin hepsine onları teşvik etmek, himmetlerini Allah´a tâate tahrik etmek.

Seleften bir kısım kimseler, nasihatı dünyalarına zarar verecek derecede ileri götürmüştür.

İbnu Battâl merhum der ki: "Bu hadiste nasihat din ve İslam olarak isimlendirilmiştir. Din ise, hem söz ve hem de amelle ilgilidir." Devamla der ki: "Nasihat farzdır, bunu yerine getiren olursa, geri kalanların üzerinden düşer." Yine der ki: "Nasihat herkesin tâkatı nisbetinde yapılması gerekir. Nasihatci bilirse ki nasihatı kabul edilecek, sözüne itaat edilecek ve kendisine bir kötülük gelmeyecek, o zaman nasihat eder. Kendine eza geleceğinden korkarsa nasihat edip etmeme hususunda serbesttir."[122]



ـ3353 ـ4ـ وعن عاصم ا‘حول قال: ]قُلْتَ ‘نَسٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْه: أبْلَغَكَ أن رَسُولَ اللّهِ # قالَ: َ حِلْفَ في ا“سَْمِ. فقَالَ: قَدْ حَالَفَ النّبيُّ # بَيْنَ

قُرَيْشٍ وَا‘نْصَار في دَارِي[. أخرجه الشيخان، واللفظ لهما، وأبو داود.وعنده: في دارِنَا مَرَّتَيْنِ أوْ ثَثاً .



4. (3353)- Asım el-Ahvel merhum anlatıyor: "Hz. Enes (radıyallâhu anh)´e "Sana Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ´ın: "İslam´da dayanışma akdi (hılf) yoktur!" dediği ulaştı mı?" diye sordum. Şu cevabı verdi.

"Kureyşle Ensar arasında, benim evimde dayanışma antlaşması yaptı."[123]

Ebû Dâvud´un rivayetinde: "Resulullah, bizim evde Ensarla Muhacir arasında iki veya üç kere dayanışma akdi yaptı" şeklindedir.[124]



AÇIKLAMA


Hılf, lügat olarak antlaşmadır. Cahiliye Araplarında iki çeşit antlaşma vardı:

1) Kabîlelerin aralarında, fitne, kıtâl ve yağmalarda bulunmak üzere yaptıkları işbirliği ve dayanışma antlaşması. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), bu ma´nâdaki cahiliye antlaşmasını yasaklamış ve: "İslâm´da antlaşma (hılf) yoktur" buyurmuştur.

2) Cahiliye devrinde bir de mazlumlara yardım ve sıla-i rahim maksadıyla te´sis edilen hılfler (antlaşmalar) vardı. Hılfu´l-Mütetayyibîn antlaşması gibi... Resulullah bu çeşitten olan hılflar için de: "Cahiliye devrindeki hayırlı antlaşmalara İslâm daha şiddetle sahip çıkar" buyurmuştur.

Nitekim Resulullah, İslam´dan sonra Ensar´la Muhacirlerin arasını akit yoluyla kardeşlemiştir. Sadedinde olduğumuz hadiste "Kureyş"ten maksad Muhacirlerdir. Nitekim hadisin bazı vecihlerinde Kureyş yerine, "Muhâcirler" kelimesi kullanılmıştır. Bu antlaşmaya muâhat (kardeşleme akdi) de denir. Başlangıçta bu kardeşler her hususta ortak idiler ve hatta birbirlerine vâris olabiliyorlardı. Sonradan veraset neshedilmiştir.

Cahiliye devrinde, Bi´set´ten bir müddet önce yapılan bir hılf vardı ki buna Hılfu´l-Mütetayyibîn denmiştir. Şöyle ki: Kureyş´ten bir grup toplanır, mazlumlara yardım etmek, halk arasında adâleti hâkim kılmak gibi insanî güzel işlerde yardımlaşmak hususunda kesin karar alıp hılf (akid) yaparlar. Bu akid Bi´setten sonra da devam eder. Bu akde iştirak edenler arasında Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) da vardı. Rivayete göre, Abdu´d-Dâr, Cumah, Mahzum, Adiyy, Ka´b, Sehmoğulları aralarında bir yardımlaşma akdi kurmuşlardı ve bunlara Ahlâf deniyordu.

Abdu Menâfoğulları, Abdu´d-Dâroğullarının elinde bulunan Ka´be´yle ilgili hicâbe, rifâde, liva, sikâye gibi hizmetleri almak isteyince Abdu´d-Dâroğulları vermeye yanaşmaz. Her iki grup da adamlarını yalnız bırakmamak üzere birer akid yaparlar. Abdu Menâfoğulları, içinde tîb (kokulu madde) bulunan bir kap getirip, Ka´be´nin yanına akit (hılf) yapmak üzere koyarlar. Sonra herkes bu tîbe ellerini batırmak suretiyle hılf (dayanışma) akdi yaparlar. İşte bunlara Mütetayyibîn denmiştir.

Abdu´d-Dâroğulları ve onların dostları da mukabil bir akid yaparak birbirlerini yalnız bırakmayacaklarına kesin söz verirler. İşte bunlara da Âhlaf (yeminliler) denmiştir.[125]



ـ3354 ـ5ـ وعن أنس رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]قال رَسولُ اللّهِ #: انْصُرْ أخَاكَ ظَالِماً أوْ مَظْلُوماً. قِيلَ: أنْصُرُهُ إذَا كَانَ مَظْلُوماً، فَكَيْفَ أنْصُرُهُ ظَالِماً؟ قالَ: تَحْجُزُهُ عَنِ الظُّلْمِ، فإنَّ ذلِكَ نَصْرُهُ[. أخرجه البخاري والترمذي .

5. (3354)- Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kardeşine zalim de olsa mazlum da olsa yardım et." "Mazlumsa yardım ederim, zâlime nasıl yardım ederim?" diye sorulmuştu.

"Onu zulümden alıkoyarsın, bu da ona yardımdır" buyurdu."[126]



AÇIKLAMA:



Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), "yardım" mefhumuna burada değişik bir vüs´at getirmektedir.Zâlimi zulmünden vazgeçiri...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sohbet 10
« Posted on: 18 Nisan 2024, 22:18:37 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sohbet 10 rüya tabiri,Sohbet 10 mekke canlı, Sohbet 10 kabe canlı yayın, Sohbet 10 Üç boyutlu kuran oku Sohbet 10 kuran ı kerim, Sohbet 10 peygamber kıssaları,Sohbet 10 ilitam ders soruları, Sohbet 10önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes