๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kütübü Sitte => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 29 Nisan 2010, 12:32:04



Konu Başlığı: Nikah 3
Gönderen: Sümeyye üzerinde 29 Nisan 2010, 12:32:04
AÇIKLAMA:






Ümmü Seleme (radıyallahu anhâ)´nın ismi Hind´dir. Babası Ebu Ümeyye Huzeyfe İbnu´l-Muğîre´dir. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Ümmü Seleme ile hicretin dördüncü yılında Cemaziyü´l-ahir ayında evlenmiştir. Ümmü Seleme ve zevci ilk Müslümanlardan ve Habeşistan´a hicret edenlerdendir. Sonra Mekke´ye gelmişler, oradan da Medine´ye hicret etmişlerdir. Rivayette geçen "Çok çocuk sahibiyim" fıkrasından da anlaşılacağı üzere küçük çocukları vardı: "Seleme, Ömer, Dürre, Zeyneb.

Ümmü Seleme, kocası Ebu Seleme ile hicret ederken, müşrik olan yakınları onu tevkif ederler ve hicret etmesine izin vermezler. Oğlu Seleme´yi de kocasının yakınları alıkoyar. Ebu Seleme Medine´ye tek başına intikal eder. Kocasından ve oğlundan ayrılan Ümmü Seleme her gün, sabahtan akşama kadar gözyaşları dökmeye başlar. Bu, günlerce devam eder. Sonunda merhamete gelen yakınları onun da hicretine izin verirler. Çocuğunu da alarak Medine´ye gelip kocasına kavuşur.

Ümmü Seleme Resulullah´la evlendiği zaman çocuğu Zeyneb henüz onu emmekte idi. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) çocuğu annesinin yanında gördükçe gerdek yapmıyordu. Durumu sezen Ammar İbnu Yasir çocuğu götürür. Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm gerdek yapar.[21]

Ümmü Seleme (radıyallahu anhâ) güzelliği, aklı ve isabetli re´yi ile meşhurdu. Hudeybiye´de sulh yapıldığı zaman Resulullah, Ashab´a kurbanlarını kesip traş olmalarını ve ihramdan çıkmalarını emrettiği halde, Ka´be´yi tavaf etmek maksadıyla yola çıktıkları için, tavafsız bunları yapmak Ashab´ın ağrına gidiyor, bu sebeple emr-i Nebevî´yi icraya kimsenin eli varmıyordu. Resulullah´ı, mükerrer emirlerine rağmen dinleyen yoktu. Aleyhissalâtu vesselâm üzgün olarak çadırına girdi. Üzüntünün sebebini öğrenen Ümmü Seleme: "Ey Allah´ın Resulü, sen kurbanını kes, traşını ol, ihramdan çık. Ashabın seni taakip edecektir!" diye tavsiyede bulundu. Aleyhissalâtu vesselâm bu tavsiyeye uydu. Aynen onun söylediği gibi, Ashab da kalkıp menasiki birer birer icra ettiler. Bu vak´a onun dirayetine örnek olarak hep zikredilmiştir.

Ümmü Seleme (radıyallahu anhâ) hicretin 59. yılında Şevval ayında Allah´ın rahmetine kavuştu. Daha muahhar yıllarda öldüğüne dair rivayetler de vardır.[22]



* ZEYNEB RADIYALLAHU ANHA



ـ5615 ـ1ـ عن أنسٍ رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]لَمَّا انْقَضَتْ عِدَّةُ رَيْنَبَ

قَالَ رَسُولُ اللّهِ # لِزَيْدٍ رَضِيَ اللّهُ عَنه: اِذْهَبْ فَاذْكُرْهَا عَلَيَّ، فَانْطَلَقَ زَيْدٌ حَتّى أتَاهَا وَهِيَ تُخَمِّرُ عَجِينَهَا. قَالَ: فَلَمَّا رَأيْتُهَا عَظُمَتْ فِي صَدْرِي حَتّى مَا أسْتَطِيعُ أنْ أنْظُرَ إلَيْهَا فَوَلَّيْتُهَا ظَهْرِي وَنَكَصْتُ عَلَى عَقِبِي، وَقُلْتُ: يَا زَيْنَبُ أرْسَلَنِي رَسُولُ اللّهِ # يَذْكُرُكِ. فَقَالَتْ: مَا أنَا بِصَانِعَةٍ شَيْئاً حَتّى أُؤَامِرَ رَبِّي، فَقَامَتْ إلَى مَسْجِدِهَا وَنَزَلَ الْقُرآنُ، وَجَاءَ رَسُولُ اللّهِ # فَدَخَلَ عَلَيْهَا بِغَيْرِ إذْنٍ. قَالَ فَلَقَدْ رَأيْتُهَا أطْعَمَنَا رَسُولُ اللّهِ # اَلْخُبْزَ وَالْلَّحْمَ حَتّى امْتَدَّ الْنَّهَارُ. فَخَرَجَ الْنَّاسُ وَبَقَىَ رِجَالٌ يَتَحَدَّثُونَ في الْبَيْتِ بَعْدَ الطَّعَامِ، فَخَرَجَ رَسُولُ اللّهِ # وَاتَّبَعْتُهُ فَجَعَلَ يَتَتَبَّعُ حُجَرَ نِسَائِهِ وَيُسَلِّمُ عَلَيْهِنَّ، وَيَقُلْنَ لَهُ: يَا رَسُولَ اللّهِ كَيْفَ وَجَدْتَ أهْلَكَ؟ قَالَ أنَسٌ رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ: فَمَا أدْرِي أنَا أخْبَرْتُهُ أوْ غَيْرِى أنَّ الْقَوْمَ قَدْ خَرَجُوا، فَانْطَلَقَ حَتّى دَخَلَ الْبَيْتَ. فَذَهَبْتُ أدْخُلُ مَعَهُ، فَألْقَى السِّتْرَ بَيْنِي وَبَيْنَهُ، وَنَزَلَ الْحِجَابُ، وَوُعِظَ الْقَوْمُ بِمَا وُعِظُوا بِهِ: يَا أيُّهَا الّذِينَ آمَنُوا َ تَدْخُلُوا بُيُوتَ النَّبِيِّ. الى قَوله: واللّهِ َ يَسْتَحْيِ مِنَ الْحَقِّ[. أخرجه مسلم والنسائي، وللبخاري والترمذي بمعناه .



1. (5615)- Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Zeyneb´in iddeti tamamlanınca, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), Zeyd (radıyallahu anh)´ e: "Git onu bana (kendinden) iste!" dedi. Zeyd gitti, Zeyneb´e geldiği zaman hamurunu yoğuruyordu. Zeyd der ki: "Onu gördüğüm zaman içimde bir zorluk hissettim, ona bakamaz hale geldim. Sırtımı ona çevirerek, geri geri yaklaştım ve: "Ey Zeyneb! Beni Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) gönderdi. Seni istiyor" dedim. Zeyneb: "(Ben (istihare yoluyla) Rabbimle istişare etmeden bir şey yapacak durumda değilim!" dedi ve kalkıp mescidine gitti. Derken Resulullah´a vahiy geldi. Aleyhissalâtu vesselâm kalkıp izin almadan Zeyneb´in evine girdi. Zeyd der ki: Gündüzün ilerlemesiyle Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın bize ekmek ve et yedirdiğini gördük.

Yemekten sonra halk çıkmış, bazı kimseler evde kalmış sohbet ediyordu. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) da çıktı, peşinden ben de çıktım. Hanımlarının hücrelerine birer birer uğrayıp selam vermeye başladı. Onlar: "Ey Allah´ın Resulü (yeni) hanımını nasıl buldun?" diyorlardı.

Hz. Enes (radıyallahu anh) der ki: "Bilemiyorum, "halk çıktı!" diye ben mi haber verdim, başkası mı haber verdi. Aleyhissalâtu vesselâm gelip evine girdi. Ben de beraber girmek istedim. Benimle kendi arasına perde çekti. Örtünme ayeti nazil oldu. Halk, kendilerine verilen öğütten derslerini aldı: "Ey iman edenler! Yemek için davet olunmadan Peygamber´in evine girip de orada yemek vaktini beklemeyin. Davet edildiğinizde ise girin, fakat yemeğinizi yedikten sonra sohbete dalmadan dağılın. Bu hareketiniz Peygamer´e eziyet verir. O da size bunu açıklamaktan sıkılır. Allah ise hakkı açıklamaktan çekinmez" (Ahzab 53). [Müslim, Nikah 87, (1428); Nesâî, Nikah 26 (6 , 79).][23]



AÇIKLAMA:



1- Bu hadis, Resulullah´ın Zeyneb Bintu Cahş ile evlenmelerini anlatmaktadır. Zeyneb Bintu Cahş, Aleyhissalâtu vesselâm´ın hala kızı idi. Onu azadlısı Zeyd İbnu Harise ile evlendirmişti. Zeyneb bu evliliği istemiyordu. Resulullah´ın hatırına kabullenmişti. Sonunda evliliği devam ettiremeyip ayrıldılar. Şu halde Zeyneb´in bu boşamadan hasıl olan iddetinin sona ermesi mevzubahistir.

Resulullah, evlenme teklifini Zeyneb´in eski kocası Zeyd ile duyurur. Zeyneb bu teklife hemen evet demez. "İstihare yaparak Rabbimin irşadını alayım" der. Mescidine gider. Bu esnada da Aleyhissalâtu vesselâm´a vahiy gelmiştir. Vahiyde, Zeyneb´in Resuslullah´a Allah tarafından nikahlandığı ifade edilmektedir. Aleyhissalâtu vesselâm bu sebeple Zeyneb´e kendisi gider ve kapıyı çalmadan içeri girer. Kapıyı çalmadan girişi, Zeyneb´le nikahının kıyılmış olması sebebiyledir. Mezkur ayet şöyle: "Zeyd o hanımla alâkasını kesince, biz onu sana nikahladık..." (Ahzab 37). Bilahare, Resulullah´ın hanımları birbirlerine karşı faziletleriyle övünürken Hz. Zeyneb "Sizin nikahınızı insanlar kıyarken benin nikahımı Aziz ve Celil olan Allah kıydı" diyecektir.

2- Hz. Enes, Hz. Zeyneb´in düğün yemeğinin, derhal aynı gün içinde yendiğini belirtir. Yemekten sonra cemaatin dağılmasına rağmen bazı rivayetlerde tasrih edildiği üzere iki kişi sohbete dalar ve evde kalmaya devam eder. Aleyhissalâtu vesselâm´ın odayı terketmesi de bunlara çıkıp gitmeleri için yeterli mesaj sayılmaz, oturmaya devam ederler. Aleyhissalâtu vesselâm zevcelerini birer birer ziyarete başlar. Selam verir, halhatır sorar. Ziyaretleri tamamlayıp dönünce o iki kişi de çıkar.[24]

3- Hadisten Çıkan Bazı Fevaid:

* Kişi evine dışardan geldikçe aile halkına selam vermeli, halhatır sormalıdır. Böylece utanarak meselesini açamayan aile reisinin açtığı sohbet zemini içerisinde meseleler açılmış olur.

* Selam verilirken, muhatap tek bile olsa cemi sigasıyla esselamu aleyküm diye selam vermelidir.

* Bir kimse ile karşılaşınca halhatır sormak müstehabtır.[25]



* ÜMMÜ HABİBE RADIYALLAHU ANHA



ـ5616 ـ1ـ وَعَنها رَضِيَ اللّهُ عَنها: ]أنَّهَا كَانَتْ تَحْتَ عُبَيْدِ اللّهِ بْنِ جَحْش فَمَاتَ بِأرْضِ الْحَبَشَةِ فَزَوَّجَهَا النَّجَاشِىُّ رَحِمَهُ اللّهُ مِنَ النَّبِىِّ # وَأمَهْرَهَا أرْبَعَةَ آَفِ دِرْهَمٍ، وَبَعَثَ بِهَا إلَيْهِ مَعَ شُرَحْبِيلِ بْنِ حَسَنَةَ، فَقَبِلَ النَّبِيّ #[. أخرجه أبو داود والنسائي .



1. (5616)- Ümmü Habibe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Kendisi, Ubeydillah İbnu Cahş´ın nikahı altında idi. Habeşistan´da kocası ölünce, Necaşi merhum, onu Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a nikahlayıp dört bin dirhem mehir verdi. Onu Şürahbil İbnu Hasene ile birlikte Aleyhissalâtu vesselâm´a gönderdi. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) kabul etti." [Ebu Davud, Nikah 29, (2107, 2108); Nesâî, Nikah 66, (6, 119).][26]



AÇIKLAMA:



Ümmü Habibe (radıyallahu anh)´nin adı Remle Bintu Ebi Süfyan Sahr İbni Harb´tir. Babası Ebu Süfyan, o sıralarda Mekke´nin lideri ve müşrik idi. Fetih günü Müslüman olanlardandır.

Ümmü Habibe kocası Ubeydillah ile birlikte Habeşistan´a, ikinci hicretle gitmişti. Kocası orada içki düşkünlüğü sebebiyle Hıristiyan oldu ve orada öldü. Ümmü Habibe kocasına uyup İslam´dan çıkmadı, imanında sebat etti.

Ümmü Habibe´nin Resulullah´a nikahlanma vakti ve yeri hakkında ihtilaf edilmiştir. Bazı rivayetlere göre, Habeşistan´da hicretin altıncı yılında nikah kıyılmıştır. Bazı rivayetlere göre, Aleyhissalâtu vesselâm, nikah için, Amr İbnu Ümeyye ed-Damri´yi Necaşi´ye göndererek Ümmü Habibe´yi kendisine nikahlayıvermesini, kendisi adına dört yüz dinar miktarında mehir vermesini talep etmiştir. Necaşi bu arzuyu Nebeviyi yerine getirerek Ümmü Habibe´yi Şurahbil İbnu Hasene ile birlikte Medine´ye göndermiştir.

Rivayete göre, Necaşi, Resulullah´ın isteği kendisine ulaşınca, Ebrehe adındaki cariyesini Ümmü Habibe´ye gönderir. Ebrehe: "Melik sana diyor ki: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bana yazarak seni O´na nikahlamamı talep etti" der. Bunun üzerine Ümmü Habibe, Halid İbnu Said İbni´l-As´a haber gönderir ve onu nikahta vekil tayin eder. Habere çok sevinen Ümmü Habibe Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a zevce olmak gibi fevkalâde mutlu bir haberi getiren Ebrehe´ye iki bilezik ve bir gümüş yüzük verir. Akşam olunca, Müslümanların temsilcisi olan Ca´fer İbnu Ebi Talib ve diğer Müslümanları çağırır ve huzurlarında dua okuyup nikah kıyar, mehri Halid İbnu Said İbni´l-As´a teslim eder. Cemaat dağılmak isteyince Necaşi: "Oturun, peygamberlerin sünnetidir; evlendikleri zaman, nikah üzerine yemek yerler" der. Yemek getirilir, yerler ve dağılırlar.

Bazı rivayetlerde bu hadisenin hicretin yedinci yılında vaki olduğu zikredilir. Ümmü Habibe´nin vekil tayin ettiği Halid, Ümmü Habibe´nin babasının amcasının oğlunun oğludur. Nikah sırasında Ebu Süfyan müşrik ve Resulullah´la harp halinde idi.

Yukarıda da söylediğimiz gibi bu nikahın Habeşistan´dan döndükten sonra Medine´de kıyıldığı da söylenmiştir. Ancak meşhur olan önceki rivayettir.

Ümmü Habibe (radıyallahu anhâ), hicrî kırk dört yılında vefat etmiştir. Allah validemizi şefaatçimiz kılsın.[27]



* SAFİYYE RADIYALLAHU ANHA



ـ5617 ـ1ـ عن أنسٍ رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]قَدِمَ رَسُولُ اللّهِ # خَيْبَرَ. فَلَمَّا فَتَحَ اللّهُ عَلَيْهِ الْحِصْنَ ذُكِرَ لَهُ جَمَالُ صَفِيَّةَ بِنْتِ حُيَىِّ بْنِ أخْطَبَ وَقَدْ قُتِلَ زَوْجُهَا وَكَانَتْ عَرُوساً فَاصْطَفَاهَا النَّبِىُّ # مِنَ

الْمَغْنَمِ وَخَرَجَ بِهَا حَتّى بَلَغَ الرَّوْحَاءَ فَبَنَى بِهَا. ثُمَّ صَنَعَ حَيْساً في نِطْعٍ صَغِيرٍ. ثُمَّ قَالَ لِي: آذِنْ مَنْ حَوْلَكَ. فَكَانَتْ تِلْكَ وَلِيمَةَ رَسُولِ اللّهِ # عَلى صَفِيَّةَ. ثُمَّ خَرَجْنَا الى الْمَدِينَةِ فَكَانَ # يُحَوِّي لَهَا وَرَاءَهَا بِعَبَاءَةٍ. ثُمَّ يَجْلِسُ عِنْدَ بَعِيرِهِ فَيَضَعُ رُكْبَتَهُ، فَتَضعُ صَفِيَّةُ رَضِيَ اللّهُ عَنها رِجْلَهَا عَلى رُكْبَتِهِ حَتّى تَرْكَبَ[. أخرجه الخمسة إ الترمذي.قوله: »يُحَوِّى« الحوية: كساء يعمل حول سنام البعير ليركب عليه .



1.(5617)- Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Hayber´e geldi. Allah kaleyi fethetmeyi müyesser kılınca, kenisine Safiyye Bintu Huyey İbni Ahtab´ın güzelliğinden bahsedildi. Safiyye´nin kocası savaş sırasında öldürülmüştü. Kadın daha yeni evlenmişti. Aleyhissalâtu vesselâm, ganimetten pay olarak kendisine onu seçti. Oradan Safiyye ile birlikte çıktılar. Revha nam mevkiye geldiler. Aleyhissalâtu vesselâm orada gerdek yaptı. Sonra küçük bir yaygı içerisinde has (denen hurma, yağ ve keş´ten mamul bir yemek) hazırladı. Sonra bana: "Etrafındakileri çağır!" buyurdu. Bu, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın Safiyye için verdiği düğün yemeği idi. Sonra oradan Medine´ye hareket ettik. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Safiyye için, bineğinin terkisine bir örtü seriyordu. Sonra devesinin yanıda çömelip dizini dayadı. Safiyye (radıyallahu anhâ), dizine basarak deveye bindi." [Buharî, Salat 12, Ezan 6, Salatu´l-Havf 6, Cihad 102, 130, Menakıb 27, Megazi 38; Müslim, Nikah 464, (1367); Ebu Davud, Harac ve´l-İmaret 21, (2996, 2997, 2998); Nesâî, Nikah 79, (6, 131-134).][28]



AÇIKLAMA:



Safiyye Bintu Huyey, rivayetten de anlaşılacağı üzere, Ümmühatu´lmü´minînden olup Hayber Yahudilerindendir. Sıradan bir kadın olmayıp ileri gelenlerden biridir. Hatta, başka rivayetlerin açıkladığı üzere, "Bana esirelerden bir cariye ver!" diye talepte bulunan Dıhye İbnu Halife, Resulullah´ın: "Git dilediğini seç al" ruhsatı üzerine gider Safiyye´yi seçer. Ancak Aleyhissalâtu vesselâm´a: "Ey Allah´ın Resulü, o, Kureyza ve Nadir kabilelerinin efendisidir, o ancak size münasibtir" diye ikazda bulunurlar. Aleyhissalâtu vesselâm belki de siyasî mülahazalarla, yani Yahudilerle Müslümanlar arasındaki husumeti azaltmak, gerginliği asgariye indirip dostane münasebetleri geliştirmek düşüncesiyle, böyle mümessil mahiyetinde bir kadınla evlenmeyi uygun görür. Dıhye´yi çağırıp bir başka cariye seçmesini söyler ve Safiyye´yi kendisi alır. Azad eder, örtüye tabi kılar ve evlenir. Örtmesi, zevce edindiğinin alâmetidir. Cariye olarak almış olsaydı örtünmeyi mecbur etmezdi. Safiyye (radıyallahu anhâ)´nın akıllı kadınlardan biri olduğu belirtilir. Hz. Safiyye, gerçekten Yahudilere karşı dikkatleri çekecek, şikayetlere sebep olacak derecede hususi yakınlık göstermiş, hane-i saadette onların temsilcisi rolünü oynamıştır. Bu aşırı ilgisinden sual edilince: "Benim onlar arasında akrabalarım var, sıla-ı rahm yapıyorum" diye cevap vermiştir.

Resulullah, Safiyye´nin yüzünde morluk görür ve sebebini sorar. Anlatır ki: Rüyasında gökteki ayın kucağına düştüğünü görür. Bunu ertesi gün babasına anlatır. Babası: "Sen Arap melikine zevce olacaksın" diyerek öfkeyle tokat atar. Bu iz, o darbeden kalmadır. Bir başka rivayette, göğsüne düşen güneştir. Rüyayı anlattığı kimse de kocasıdır. Rüyayı annesine anlattığı da rivayetlerde yer alır. Safiyye´nin evli olduğu düşünülürse, kocasına anlatmış, onun darbesini yemiş olması daha makul gelir.

Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın zevcelerinden bazıları zaman zaman Safiyye´yi "Yahudi kızı" diyerek, mesela Hz. Aişe ve Hz. Hafsa: "Biz Resulullah´ın yanında senden daha muteberiz, biz Resulullah´ın hem zevceleriyiz hem de amcasının kızlarıyız" diyerek üzerler. Safiyye bu laf atmaları Aleyhissalâtu vesselâm´a şikayet eder. Resulullah onu şöyle teselli eder: "Sen onlara: "Siz benden nasıl daha hayırlı olursunuz? Benim kocam Muhammed´dir, babam Harun´dur, amcam Musa´dır" demedin mi?" buyurur. Bir sefer sırasında Hz. Safiyye´nin devesi hastalanır. Zeyneb Bintu Cahş validemizin fazla devesi vardır. Aleyhissalâtu vesselâm, devesinin birini Safiyye´ye vermesini söyler. Ancak Zeyneb: "Ben şu Yahudi kızına mı devemi vereceğim!" diyerek imtina eder. Bu tutuma üzülen Aleyhissalâtu vesselâm üç ay kadar bir müddet Zeyneb´i terkeder, ona gece ayırmaz ve hiç konuşmaz.

Medine´ye geldiği vakit ensar kadınları ve bu arada Hz. Aişe, Safiyye radıyallahu anhünne´yi görmeye gelirler. Resulullah Hz. Aişe´ye: "Zevcemi nasıl buldun?" diye sorunca: "Bir Yahudi kadını" diye istiskal edici bir cevap verir. Resulullah: "Öyle söyleme, o Müslüman oldu ve Müslümanlığında da samimi" buyururlar.

Hz. Safiyye´nin ölüm tarihi ihtilaflıdır: 37 ile 52 arasında değişen yıllar söylenmiştir, (radıyallahu anhâ). [29]