๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kütübü Sitte => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 28 Nisan 2010, 19:27:02



Konu Başlığı: Namazla İlgili Hadisler-2devamı 20
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 28 Nisan 2010, 19:27:02
AÇIKLAMA:



Âlimler farz kılınırken nafile kılmanın yasaklanış sebebi hususunda da bazı farklı yorumlarda bulunmuşlardır: Nevevî bidâyetten itibaren cemaat sevabına nâil olmak diye ifade eder. Ona göre, cemaatten hasıl olan sevap, ayrı kılınan nafileninkinden üstündür, öyleyse farzı ikmal eden şeyleri muhafaza etmek, nafile ile meşgul olmaktan evladır.

Bazı âlimler farz sırasında nafileden men etmeyi sedd-i zerâyı (yani çıkacak kötülüğü önceden önlemek) kâbilinden bilirler. "Böyle yapıla yapıla, zamanla sabah namazı dört rek´at sanılabilir, bu endişeyle farz sırasında sünnet yasaklanmıştır" diyen olmuştur. Nitekim bizzat Resûlullah´ın hadislerinde (2948): "Neredeyse sizden biri sabah namazını dört rek´at kılacak" endişesi sâdır olmuştur.

Resûlullah´ın bu meseledeki hassasiyetinde "farz"ın ve cemaatin ehemmiyetini mü´minlerin zihinlerine nakşetme endişesini görmek de mümkündür.[1109]



ـ2950 ـ21ـ وعن أبى سلمة قال: ]سَمِعَ قَوْمٌ ا“قَامَةَ فَقَامُوا يُصَلُّونَ. فَخَرَحَ عَلَيْهِمُ النَّبىُّ # فقَالَ: أصََتَانِ مَعاً؟ أصََتَانِ مَعاً؟ وَذلِكَ في صََةِ الصُّبْحِ[ .



21. (2950)- Ebû Seleme (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Ashabtan bir cemaat ikâmeti işitmişti, hemen (sünnet) namaza kalktılar. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onlara:

"İki namazı beraber mi kılıyorsunuz? İki namazı beraber mi kılıyorsunuz?" diye çıkıştı. Bu (hâdise) sabah namazı sırasında cereyan etmişti."[1110]



AÇIKLAMA:



1- Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´in "İki namazı beraber mi?" şeklindeki sözünü şârihler hep tevbih ve zecr olarak değerlendirirler. Bu sebeple Ô"çıkıştı" diye çevirdik.

2- Resûlullah´ın çıkışması, ikâmet okunduktan sonra, artık nafile kılınmayacağı içindir. Çünkü ikâmetle birlikte, nafile kılmak üzere kalkmışlardır. Daha önce de belirttiğimiz üzere, ikâmet farz içindir ve farz başlayınca artık mescidde hiçbir nafilenin kılınması caiz değildir.

3- Hâdise sabah namazı esnasında cereyan etmiş ise de, ikâmet okunduktan sonra farzdan başka namazın caiz olmayacağı hükmü sabaha has değildir, bütün namazlar için mûteberdir. Zîra Müslim ve diğer hadis kitaplarında geldiği üzere Efendimiz: "ikâmet okununca sadece farz kılınır" buyurmuştur. Bu hadisin İbnu Adiyy rivâyetinde şu ziyade yer almıştır: "Ey Allah´ın Resulü dendi, sabahın sünneti de mi kılınmaz?" "Evet, buyurdular, sabahın sünneti de!" Bunu esas alan İmâm Mâlik şöyle demiştir: "Kim mescide girdiği zaman farza başlanmış ise, artık sünnet kılmaz. Mescide girmemiş ise ve bir rek´ati kaçırmayacağı hususunda kanaat getirirse dışarıda -yani cumanın kılındığı avlunun haricinde- sünneti kılar. Eğer birinci rek´ati kaçırmaktan korkarsa mescide girer, imama uyar, sünneti güneş doğduktan sonra kaza eder."[1111]



ـ2951 ـ22ـ وعن أبى هريرة رَضِىَ اللّهُ عَنْه قال: ]قال رَسولُ اللّهِ #: مَنْ لَمْ يُصَلِّ رَكْعَتَىِ الْفَجْرِ فَلْيُصَلِّهِمَا بَعْدَ مَا تَطْلُعُ الشَّمْسُ[. أخرجه الترمذي.



22. (2951)- Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim sabahın iki rek´atini vaktinde kılamazsa güneş doğduktan sonra kılsın."[1112]



AÇIKLAMA:



1- Tirmizî, bu hadisin arkasından şunu ilave eder: "Bazı ehl-i ilim bununla amel etmiştir. Süfyân-ı Sevrî, Şâfiî, Ahmed, İshak, İbnu´l-Mubârek bu hadisle hükmettiler."

2- Şevkânî şu açıklamayı kaydeder: "Irakî, "Şâfiî mezhebinde sahîh görüşe göre bu iki rek´at sabah namazından sonra eda olarak kılınır" der ve ilave eder: "Hadis bu sünneti farzdan önce kılamayan kimsenin, mutlaka güneş doğduktan sonra kılacağı hususunda sarih değildir. Hadiste, bunu mutlak olarak kılamayana illa da güneş doğduktan sonra kılması için bir emir de yok. Şurası şüpheden arîdir: Bu iki rek´at, eda vaktinde terke uğramış ise kaza vaktinde kılınır, ancak, hadiste sabah namazını kıldıktan sonra (daha güneşin doğmasını beklemeden) kılmayı men eden bir açıklık da mevcut değildir. Söylenen bu hususa (yani imamla farzı kıldıktan sonra vakit olduğu takdirde daha güneş doğmadan sabahın sünnetinin edaen kılınabileceğine), Dârakutnî, el-Hakîm ve el-Beyhakî´nin bir rivâyetleri de delalet etmektedir: "Kim sabahın iki rek´atini (sünneti) güneş doğuncaya kadar kılmamış ise onları kılsın."[1113],[1114]



ـ2952 ـ23ـ ـوعن ابن عمر رَضِىَ اللّهُ عَنْهما: ]أنَّهُ فَاتَتْهُ رَكْعَتَا الْفَجْرِ فَقَضَاهُمَا بَعدَ أنْ طَلَعَتِ الشَّمْسُ[. أخرجه مالك بغاً .



23. (2952)- İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ)den anlatıldığına göre, sabah namazının sünnetini kaçırdığı olmuştur. Ancak güneş doğduktan sonra onu kaza etmiştir."[1115]



AÇIKLAMA:



İbnu Abdi´l-Berr der ki: "Bu rivâyet, sabah namazının sünnetinin müekked sünnetlerden olduğuna delildir. Şâfiî, Atâ ve Amr ibnu Dînar bu iki rek´atin imam selam verip sabah namazından çıktıktan sonra kılınabileceğini söylemişlerdir. Ancak İmam Mâlik buna itiraz eder. Ülemânın ekserisi, bu namazın imamdan sonra kılınmasını yasaklamış, güneş doğduktan sonra kılınması gerektiğini söylemiştir."

Zürkânî der ki: "İmamın arkasından sabahın sünnetinin kılınabileceğini söyleyen İmam Şâfiî bu hükmünde Amr İbnu Kays´ın şu rivâyetine dayanır: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir gün, sabah namazından sonra iki rek´at sabah sünnetini kılan bir adam görmüştü: Adama:

"Sabah namazı iki rek´attir!" ikazında bulundu. Adam:

"Ben farzdan önce sünnet kılmamıştım, şimdi kılıyorum" deyince, Efendimiz sükût buyurdular."[1116]



ÖĞLENİN SÜNNETLERİ



ـ2953 ـ1ـ عن علي رَضِىَ اللّهُ عَنْه قال: ]كَانَ رسُولُ اللّهِ # يُصَلِّى قَبْلَ الظُّهْرِ أرْبَعاً وَبَعْدَهَا رَكْعَتَيْنِ[. أخرجه الترمذي .



1. (2953)- Hz. Ali (radıyallâhu anh) anlatıyor "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) öğleden önce dört, öğleden sonra da iki rek´at kılardı.[1117]



AÇIKLAMA:



Tirmizî´nin hadis hakkında verdiği bilgilerden biri şudur "Ashâb ve arkadan gelen ulemanın çoğu bununla amel etmiştir.." Arkadan kaydedilen Hz. Âişe´nin rivâyeti bunu takviye eder ve Resûlullah´ın öğleden önce kıldığı dört rek´ati hiç bırakmadığını belirterek bunun müekked bir sünnet olduğunu dile getirir.[1118]



ـ2954 ـ2ـ وله في أخرى عن عائشة رَضِىَ اللّهُ عَنْها قالت: ]كَانَ رسولُ اللّه # إذَا لَمْ يُصلِّ أرْبعاً قَبْلَ الظُّهْرِ صََهَا بَعْدَهَا[ .



2. (2954)- Yine Tirmizî´nin bir diğer rivâyetinde Hz. Âişe şöyle der: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) öğlenin farzdan önceki dört rek´atli sünneti, namazdan önce kılamazsa sonra kılardı."[1119]



ـ2955 ـ3ـ وعن أم حبيبة رَضِىَ اللّهُ عَنْها قالت: ]قالَ رسولُ اللّهِ #: مَنْ صَلَّى قَبْلَ الظُّهْرِ أرْبَعاً وَبَعْدَهَا أرْبَعاً حَرَّمَهُ اللّهُ عَلى النَّارِ[. أخرجه أصحاب السنن .



3. (2955)- Ümmü Habîbe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim öğleden önce dört, öğleden sonra da dört (rek´at nafile) kılarsa, Allah onu ateşe haram eder."[1120]



ـ2956 ـ4ـ وفي رواية: ]مَنْ حَافَظَ عَلى أرْبَعٍ قَبْلَ الظُّهْرِ وَأرْبَعٍ بَعْدَهَا حَرَّمَهُ اللّهُ عَلى النَّارِ[.



4. (2956)- Bir rivâyette de şöyle gelmiştir: "Kim öğleden evvel dört, öğleden sonra da dört (rek´at nâfile) kılmaya devam ederse Allah onu ateşe haram eder."[1121]



AÇIKLAMA:



1- Bu hadisler öğleden önce kılınan dört rek´atli sünneti tekid eder. Öğleden sonra kılınan dörde gelince Aliyyü´l-Kârî bununla ilgili olarak der ki: "Öğleden sonra kılınan iki de te´kid edilmiş olmaktadır. Diğer iki rek´at de müstehab kılınmış olmaktadır. Evla olanı bu dört rek´atı ikişer ikişer kılmak, farzdan önceki dört gibi tek bir selamla tamamlamamaktır."

2- Hadis şöyle bir soruya imkan sağlar: "Buna bir sefer yapan da vaadedilen mükafaata mazhar olacak mıdır?" Hadisin önceki (2955) vechi "bir kere yapana da mükafaat" vardır" ihtimalini taşır ise de ikinci vecihte "devam ederse" kaydı yer almıştır. Şu halde öğleden önce ve sonra "dört" rek´at nafile kılmaya devam etmek gerekmektedir.

3- Şârihler, şu soruya da cevap aramışlardır: "Hadis bu kimsenin hiç ateşe girmeyeceğini mi, yoksa girme mukadder olsa da , girdiği takdirde ateşin değmiyeceğini mi ifade ediyor?" veya: "Ateş ona değse bile tamamını kuşatması mı ateşe haram edilmiştir?" Hadisin Nesâî´deki bir vechinde gelen "Ateş ebediyyen yüzüne değmez" ifadesinde olduğu gibi, bu ifade Resûlullah´ın bir başka hadislerinde "secde mahallerini yakması ateşe haram edilmiştir" hükmüne de uygun gelmektedir.

Şu halde bu rivâyetler nazar-ı dikkate alınınca sadedinde olduğumuz hadiste cüz´ün kastedilip küllün (bütünün) zikredilmiş olduğu söylenebilir. Her şeye rağmen hadisin te´vile gidilmeyip, hakikate hamledilmesi de mümkündür, zîra Cenâb-ı Hakk rahmetiyle bu kimsenin bedeninin tamamını da ateşe haram kılmış olabilir. Allah´ın fazlı ve rahmeti bundan da geniştir.[1122]



ـ2957 ـ5ـ وعن أبى أيوب رَضِىَ اللّهُ عَنْه قال: ]قال َرسولُ اللّهِ #: أرْبَعٌ قَبْلَ الظُّهْرِ لَيْسَ فِيهِنَّ تَسْلِيمٌ تُفْتَحُ لَهُنَّ أبْوَابُ السَّمَاءِ[. أخرجه أبو داود .



5. (2957)- Hz. Ebû Eyyub (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Öğlenin farzından önce tek bir selamla kılınan dört rek´at nafile var ya bunların önünde sema kapıları açılır."[1123]



AÇIKLAMA:



Burada kastedilen namaz, Gazâlî´nin açıklamasına göre öğlenin sünneti değildir.

Zevâl vaktinde öğlenin girmesine yakın kılınan dört rek´atli bir namazdır, Sünnetü´z-Zevâl denmektedir.

Namazın önünde sema kapılarının açılması, onun makbûliyetinden, hedefe sürat-i vüsûlunden kinayedir.[1124]



ـ2958 ـ6ـ وعن عبداللّه بن السائب قال: ]كَانَ رسولُ اللّهِ # يُصَلِّى أرْبَعَ رَكْعَاتٍ بَعْدَ أنْ تَزُولَ الشَّمْسُ قَبْلَ الظُّهْرِ. وَيَقُولُ إنّهَا سَاعَةٌ تُفْتَحُ فِيهَا أبْوَابُ السَّمَاءِ. وَأُحِبُّ أنْ يَصْعَدَ لى فِيهَا عَمَلٌ صَالِحٌ[. أخرجه الترمذي .



6. (2958)- Abdullah İbnu´s-Sâib (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) güneşin zevâlinden sonra ve öğleden önce dört rek´at namaz kılardı ve derdi ki: "Şimdi semâ kapılarının açıldığı bir vakittir. Bu anda sâlih bir amelinin oraya yükselmesini isterim"[1125]



AÇIKLAMA:



Irakî, burada zikri geçen dört rek´atin, öğlenin dört rek´ati olmadığını söyler. Bu ve önceki hadis, sünnet-i zevâl denen aynı namazı mevzubahis etmektedirler. Resûlullah o saatte sâlih bir amelinin yükselmesi arzusunu ifade etmekle, şu âyete telmihte bulunmaktadır: "Güzel sözler O´na yükselir, o sözleri de sâlih ameller yükseltir." (Fâtır 10).[1126]



ـ2959 ـ7ـ وعن عمر رَضِىَ اللّهُ عَنْه قال: ]قال رسُولُ اللّهِ #: أرْبَعٌ قَبْلَ الظُّهْرِ وَبَعْدَ الزَّوَالِ تُحْسَبُ بِمِثْلِهِنَّ في السَّحَرِ، وَمَا مِنْ شَىْءٍ إَّ يُسَبِّحُ اللّهَ تَعالى في تِلْكَ السَّاعَةِ. ثُمَّ قَرَأ: يَتَفَيَّأُ ظَِلُهُ عَنِ الْيَمِينِ وَالشّمَائِلِ سُجّداً للّهِ وَهُمْ دَاخِرُونَ[. أخرجه الترمذي.»التفيؤُ« التحول من جهة إلى أخرى .



7. (2959)- Hz. Ömer (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Öğleden önce zevâlden sonra dört rek´at vardır ki bunlar seherde kılanan emsalleri değerindedirler. Her ne varsa, bu saatte mutlaka Allah´ı tesbih eder."

Resûlullah, sonra şu âyeti okudular: "Allah´ın yarattığı şeylerin gölgeleri sağa sola vurarak, Allah´a boyun eğerek secde etmekte olduklarını görmüyorlar mı?" (Nahl 48).[1127]



İKİNDİNİN SÜNNETİ



ـ2960 ـ1ـ عن عليّ رَضِىَ اللّهُ عَنْه قال: ]كَانَ رسولُ اللّهِ # يُصَلِّى قَبْلَ الْعَصْرِ رَكْعَتَيْنِ[. أخرجه أبو داود .



1. (2960)- Hz. Ali (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ikindiden önce iki rek´at kılardı."[1128]



AÇIKLAMA:



Şârihler, Hz. Ali (radıyallâhu anh)´nin burada, ikindiden önce kılınan dört rek´atli sünneti kasdettiğini söylerler ve bu rivâyetten Resûlullah´ın zaman zaman bu sünneti iki rek´at olarak kılmış olduğunu anlarlar. Şu halde, kişi bunu iki veya dört kılmada muhayyerdir, dört kılması efdaldir.[1129]



ـ2961 ـ2ـ وعن ابن عمر رَضِىَ اللّهُ عَنْهما قال: ]قال رسولُ اللّهِ #: رَحِمَ اللّهُ امْرأ صَلّى قَبْلَ الْعَصْرِ أرْبَعاً[. أخرجه أبو داود والترمذي .



2. (2961)- İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "İkindiden önce dört rek´at nafile kılan kimseye Allah rahmetini bol kılsın."[1130]



AÇIKLAMA:



Bu hadis, bazı rivâyetlerde ".arasını selamla ayırdığı dört rek´atı kılan." şeklinde gelmiştir. Yani ikindinin dört rek´atli sünneti ikişer ikişer kılınabilecektir. Mamafih selamı teşehhüd olarak anlayan da olmuştur. Böyle anlayanlar için ikindi namazında dördüncü rek´atın sonunda olmak üzere bir kere selam vardır.

Resûlullah bu sünnete çeşitli ifadeleriyle teşvik etmiştir: "Kim ikindiden önce dört rek´at nafile kılarsa ona ateş değmez"; "Kim ikindiden önce dört rek´at kılarsa Allah ona mağfiret eder"; "Kim ikindiden önce dört rek´ati devam ettirirse Allah ona cennette bir bina yapar"; "Kim ikindiden önce dört rek´at kılarsa Allah onun bedenini ateşe haram eder."

Resûlullah´ın tergib ve teşvik edici ifadelerle ehemmiyetini dile getirdiği dört rek´atli ikindi sünneti müstehabtır.[1131]



ـ2962 ـ3ـ وعن علي رَضِىَ اللّهُ عَنْه قال: ]كانَ رسولُ اللّهِ # يُصَلِّى قَبْلَ الْعَصْرِ أرْبَعاً: يَفْصِلُ بَيْنَهُنَّ بِالتَّسْلِيمِ عَلى المََئِكَةِ المُقَرَّبِينَ، وَمَنْ تَبِعَهُمْ مِنَ المُسْلِمِينَ وَالمُؤْمِنِينَ[. أخرجه الترمذي .



3. (2962)- Hz. Ali (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ikindi namazından önce dört rek´at nafile kılardı. Bunların arasını (İkinci rek´atin teşehhüdünde)mukarreb meleklerle müslüman ve mü´ minlerden onlara tâbi olanlara selam ile ayırırdı."[1132]



AÇIKLAMA:



Tirmizî, hadisin sonunda, hadiste geçen Ô"teslim"le Resûlullah´ın teşehhüdü kasdettiğinin anlaşıldığını belirtir. İshâk İbnu İbrahim, böyle anlar ve dört rek´atli bu sünneti selamla ikiye bölmezmiş. Ancak, yine Tirmizî´nin kaydına göre Ahmed ve Şâfiî hazretleri gece ve gündüz nafilelerinin hep ikişer ikişer olacağına hükmetmişlerdir ve dörtlüleri böylece selamla ortadan bölerek ikişer ikişer kılmışlardır.

Bu vesileyle şunu da kaydedelim: Nafilelerin ikişer ikişer veya dördü birden kılınmasının efdaliyeti hususunda Selef ihtilaf etmiştir:

* Bir rivâyette Ahmed İbnu Hanbel gece namazlarının ikişer ikişer olmasını üstün görmüş, "gündüzleyin kılarsa dördü beraber kılmasında beis yok" demiştir.

* Hanefîler de gündüz dört kılmanın efdal olacağını söylemiştir. Onlar bu hükme giderken, Tirmizî´de gelen:

"Gece namazı ikiçer ikişer kılınır. Sabahın girivermesinden korkarsan tek rek´at kılarak vitir yap, namazın tekle tamamlansın" hadisine dayanır. Ayrıca Hanefîler, "Teslimden maksad tahlil teslimi değil, teşehhüddür." diye te´vilde bulunurlar.[1133]



ـ2963 ـ4ـ وعن عائشة رَضِىَ اللّهُ عَنْها قالت: ]مَا كَانَ رَسولُ اللّهِ # يَأتِينِى في يَوْمِى بَعْدَ الْعَصْرِ إَّ صَلَّى رَكْعَتَيْنِ[ .



4. (2963)- Hz. Âişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bana, günümde ikindi namazından sonra iki rek´at nafile kılarak gelirdi."[1134]



ـ2964 ـ5ـ وفي رواية: ]مَا تَرَكَ رَكْعَتَيْنِ بَعْدَ العَصْرِ عِنْدِى قَطُّ[. أخرجه

الخمسة إ الترمذي .



5. (2964)- Hz. Âişe bir başka rivâyette şöyle demiştir "İkindi namazından sonra kıldığı iki rek´ati, yanımda hiç terketmedi."[1135]



AÇIKLAMA:



Bu rivâyetler Selef´in bazı ihtilaflarına sebeptir:

* Bazı âlimler bunlara dayanarak ikindi namazından sonra -kerâhet vaktine kalmamak şartıyla -nafile kılmayı mutlak olarak mübah addetmişlerdir. (Bu hususta mezheplerin görüşlerini daha önce kaydettik (2932. hadis).

Mekruh addedenler, onlara şu cevabı verirler: "Bu hadis, revâtibten kaçırılmış olanları kerahetsiz olarak kılmaya delâlet eder. Resûlullah´ın kesintisiz devâm etmiş olması, O´nun hasâisindendir. Bunun delili de Ebû Dâvud´da gelen Zekvân Mevlâ Âişe´nin şu rivâyetidir: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)ikindiden sonra namaz kılardı; fakat bize men ederdi. (Oruçta birkaç gün hiç iftar yapmadan) visâlde bulunurdu, fakat bize visâli (iftar yapmadan bir kaç gün oruç tutmayı) yasaklardı."

Müteakip rivâyet Resûlullah´ın ikindiden sonra kıldığı iki rek´ate bir başka açıklama (ve sebep) kaydedecektir.[1136]



ـ2965 ـ6ـ وعن ابن عباس رَضِىَ اللّهُ عَنْهما قال: ]إنَّمَا صَلّى النَّبىُّ # رَكْعَتَيْنِ بَعْدَ الْعَصْرِ ‘نَّهُ اشْتَغَلَ بِقِسْمَةِ مَالٍ أتَاهُ عَنِ الرَّكْعَتَيْنِ اللَّتَيْنِ بَعْدَ الظُّهْرِ فَصََّهُمَا بَعْدَ الْعَصْرِ. ثُمَّ لَمْ يَعُدْ لَهُمَا[. أخرجه الترمدي .



6. (2965)- İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ikindi namazından sonra iki rek´at nafile kılmıştır, çünkü kendisine gelen bir malın taksimini yapmış, bu meşguliyet O´nun öğle namazından sonra kılmakta olduğu iki rek´ati kılmasına mâni olmuştu. Bunun üzerine onları ikindiden sonra kıldı. Sonra bir daha bu iki rek´ati kılmadı."[1137]



AÇIKLAMA:



Bu rivâyet daha önce kaydettiğimiz Hz. Âişe rivâyetine ters düşmektedir. Zîra orada Hz. Âişe´nin yanına ikindilerden sonraki her gelişinde mutlaka iki rek´at kıldığı ifade edilmektedir. Aradaki teâruz, râvinin Hz. Âişe´nin yanında kıldığı bu namazı bilmemesi ile îzah edilmiştir. Öyle ise Hz. İbnu Abbâs´ın nefyi, Hz. Âişe´nin te´yidini cerhedemez. İsbat eden, nefyedene mukaddemdir."

Keza Ümmü Seleme´nin bir rivâyetinde de, ikindiden sonra, Resûlullah´ın bir keresinde iki rek´at kılmış oluğu belirtilmektedir. Bu rivâyete de İbnu Abbâs´ın rivâyeti için söylenen şey cevap olur: Demek ki Resûlullah, ikindiden sonra kıldığı iki rekati sadece Hz. Âişe´nin evinde kılmaktaydı, işte hasâisten olan da budur. Diğer iki şehadet, belirtilen sebeplerle, Resûlullah´ın vakti içinde kılamadığı öğlenin iki rek´atlik sünnetinin ikindiden sonra "kaza"sı olmaktadır. Nitekim Buhârî´nin kaydettiği bir rivâyette Hz. Âişe, bu namazı Resûlullah´ın, "ümmetine ağırlık olur korkusuyla" mescidde kılmadığını belirtir.[1138]



ـ2966 ـ7ـ وعن المختار بن فُلْفُلْ قال: ]سَألْتُ أنَساً رَضِىَ اللّهُ عَنْه عَنِ التَّطَوُّعِ بَعْدَ الْعَصْرِ. فَقَالَ: كَانَ عُمَرُ رَضِىَ اللّهُ عَنْه يَضْرِبُ ا‘يْدِى عَلى صََةٍ بَعْدَ الْعَصْرِ، وُكُنَّا نُصَلِّى عَلى عَهْدِ رَسولِ اللّهِ # رَكْعَتَيْنِ بَعدَ غُرُوبِ الشَّمْسِ قَبْلَ صََةِ المغْرِبِ، وَكَانَ يَرَانَا نُصَلِّيهِمَا فَلَمْ يَأمُرْنَا وَلَمْ يَنْهَنَا[. أخرجه مسلم .



7. (2966)- Muhtar İbnu Fulful anlatıyor: "Hz. Enes´ten ikindiden sonra kılınacak nafile namaz hakkında sordum" dedi ki:

"Hz.Ömer, ikindiden sonra nafile kılanların ellerine (sopayla) vururdu. Biz iki rek´ati, Resûlullah devrinde güneş battıktan sonra akşam namazından önce kılardık. Bizi bunu kılarken Efendimiz görürdü de ne emrederdi ne de nehyederdi."[1139]



AÇIKLAMA:



Hadisin Müslim´deki aslında Enes´in akşamdan önce iki rek´at kıldıklarını söylemesi üzerine Muhtar sorar:

"Bu iki rek´ati Resûlullah(aleyhissalâtu vesselâm) da kılar mıydı?" Enes: "Bizi kılarken görürdü de ne kılmamızı emreder ne de kılmaktan nehyederdi" cevabını verir.

Bu konuda gelen farklı rivâyetler hakkında Nevevî şöyle bir açıklama sunar: "Bu hususta ulemânın iki farklı görüşü var. Meşhur olan kavle göre, güneş battıktan sonra, hemen akşam kılınır, nafile müstehap değildir. İkinci görüşe göre bu, müstehabtır. Ahmed İbnu Hanbel, İshak İbnu Râhûye bu görüştedir. İmam Mâlik ve ekseri fukahâya, Ashab´tan Hz. Ebû Bekr, Ömer, Osman ve Ali (radıyallahu anhüm)´e göre müstehab değildir. İbrahim Nehâî kesinlikle "bid´at" olduğunu söyler:

Nevevî, sadedinde olduğumuz hadise ve emsâline dayanarak bu namazın müstehab olacağını söyler, neshten bahsedenleri reddeder.[1140]



AKŞAMIN SÜNNETİ



ـ2967 ـ1ـ عن أنس رَضِىَ اللّهُ عَنْه قال: ]كَانَ إذَا أذَّنَ المُؤَذِّنُ لِصََةِ المغْرِبِ قَامَ نَاسٌ مِنْ أصْحَابِ النَّبِىِّ # يَبْتَدِرُونَ السَّوَارِىَ حَتَّى يَخْرُجَ النَّبىُّ # وَهُمْ كَذلِكَ يُصَلُّونَ رَكْعَتَيْنِ قَبْلَ المَغْرِبِ[. أخرجه الشيخان والنسائى.وزاد مسلم: )حتّى اِنَّ الرَّجُلَ الْغَرِيبَ لِيَدْخُلُ الْمَسْجِدَ فَيَحْسِبُ اَنّ الصََّةَ قَدْ صَلَّيْتُ مِنْ كَثْرَةِ مِنْ يُصَلّيهِمَا( .



1. (2967)- Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor"Müezzin akşam ezanını okuduğu zaman Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın ashâbından bir grup kalkıp mescidin sütunlarına doğru koşup Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) (evinden) çıkıncaya kadar akşamdan önce ikişer rek´at nafile kılıyordu."[1141]

Müslim´in rivâyetinde şu ziyade var: "Bazan bir yabancı gelip mescide girecek olsa, namaz kılanların çokluğunu görünce, akşamın farzını kılınmış zannederdi."[1142]



AÇIKLAMA:



1- Sütunlara koşmanın sebebi, onların arkasında durup sütre yapmaktır. Böylece önlerinden kimse geçmemiş olur.

2- Hadisle ilgili ziyade açıklama önceki rivâyette geçti.[1143]



ـ2968 ـ2ـ وعن عبداللّه بن مُغَفَّلِ المُزَنِىِّ رَضِىَ اللّهُ عَنْه قال: ]قالَ رَسولُ اللّهِ #: صَلُّوا قَبْلَ المَغْرِبِ رَكْعَتَيْنِ. ثُمَّ قالَ: صَلُّوا قَبْلَ المَغْرِبِ رَكْعَتَيْنِ لِمَنْ شَاءَ خَشْيَةَ أنْ يَتَّخِذَهَا النَّاسُ سُنَّةً[. أخرجه أبو داود بهذا اللفظ .



2. (2968)- Abdullah İbnu Mugaffel el-Müzenî (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) dediler ki:

"Akşamdan önce iki rek´at namaz kılın!" (Efendimiz) sonra, insanların bunu bir sünnet yapmasından korkarak "Dileyen kılsın" dediler."[1144]



AÇIKLAMA:



1- Bu hadis Ebû Dâvud´dan başka Buhârî ve Müslim´de de bazı küçük farklılıklarla gelmiştir. Yukarıdaki metin Ebû Dâvud´daki vechidir. Buhârî´nin rivâyetinde Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın: "Akşamdan önce iki rek´at kılın!" emrini üç kere tekrar ettiği, üçüncüde, "Dileyen" dediği belirtilir.

Müslim´deki rivâyet şöyledir: "Resûlullah: "Herbir iki ezan[1145] arasında namaz vardır" dedi ve üç kere tekrar etti, üçüncü seferde, "Dileyen için" ibâresini ilave etti."

2- Görüldüğü üzere buradaki teşvik akşamdan önce kılınacak iki rek´ate has değil. Beş vaktin hepsine şâmildir. Bazı âlimler, bu ıtlaktan hareketle, ezanla ikâmet arasında dileyenin başka namaz kılabileceğine hükmetmiştir.

3- Hadiste gelen "Dileyen" tâbiri bu namazın derece itibariyle farzla mukârin olarak kılınan revâtib sünnetlerden düşük olduğunu belirtmektedir. Nitekim ulemâ çoğunluk itibariyle bu namazı revâtib arasında zikretmez.[1146]



ـ2969 ـ3ـ وفي أخرى للشيخين قالَ: ]صَلُّوا قَبْلَ صََةِ المَغْرِبِ. ثُمَّ قَالَ في الثَّالِثَةِ: لِمَنْ شَاءَ كَرَاهِيَةَ أنْ يَتَّخِذَهَا النَّاسُ سَنَّةً[ .



3. (2969)- Sahîheyn´in kaydettiği bir başka rivâyette şöyle gelmiştir: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Akşam namazından önce namaz kılın" dediler ve (bunu üç kere tekrar ettiler), üçüncüde ise, halk bunu bir sünnet edinir korkusuyla, "Dileyen" buyurdular."[1147]



AÇIKLAMA:



Burada "sünnet edinmek"ten murad devamlı uyulan şeriat, bir yol edinmektir. Peygamberimiz, bu namazı tavsiye etmekte ama ısrarla yapılmasını dilememektedir. Hatta bazı âlimler: "Ezan okunduktan sonra başka namaz kılınmaz" beyanını, Resûlullah´ın burada tavzih ettiğini, bu yasaklamadan maksadın farz namaz olduğunu belirttiğini söylemiştir. Şu halde hadis, ezan okununca, ikâmet okununcaya kadar nafile kılınabileceğine bir cevaz getirmiş olmaktadır.[1148]



ـ2970 ـ4ـ وعن ابن عمر رَضِىَ اللّهُ عَنْهما قال: ]صَلَّيْتُ مَعَ النّبىِّ # رَكْعَتَيْنِ بَعْدَ المَغْرِبِ في بَيْتِهِ[. أخرجه الترمذي وصححه .



4. (2970)- İbnu Ömer (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´la birlikte, akşam namazından sonra hâne-i saadetlerinde iki rek´at (nafileyi) kıldım."[1149]



AÇIKLAMA:



1- Hadis İbnu Ömer´in Resûlullah´a iktida ettiğini ifade etmez. Şârihler, ayrı ayrı kılmış olacaklarını belirtir.

2- Bu hadis akşamın sünnetini evde kılmanın efdal olduğunu gösterir.[1150]



ـ2971 ـ5ـ وعن كعب بن عُجْرةَ رَضِىَ اللّهُ عَنْه قالَ: ]صَلّى النّبىُّ # في مَسْجِدِ بَنِى عَبْدِ ا‘شْهَلَ المَغْرِبَ. فَلَمَّا قَضَوْا صََتَهُمْ رَآهُمْ يُسَبِّحُونَ بَعْدَهَا فقَالَ: هذِهِ صََةُ الْبُيُوتِ[. أخرجه أبو داود والنسائى. وعنده: »عَلَيْكُمْ بِهذِهِ الصََّةِ في البُيُوتِ« .



5. (2971)- Ka´b İbnu Ucre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), Benî Abdi´l-Eşhed mescidinde akşam namazını kılmıştı. Cemaat, farzı bitirince nafileyi kılmaya başladı. Bunu gören Resûlullah: "Bu, evlerin namazıdır" buyurdular."[1151]

Nesâî´de şu ifade vardır: "Size, bu namazı evlerde kılmanız gerekir."[1152]



AÇIKLAMA:



1- Burada tesbîhten maksad nafile namazdır.

2- Akşamın sünnetinin evde kılınması efdaldir, çünkü riyâdan, gösterişten uzak ve ihlaslıdır. Ayrıca aile efradından küçüklerin vs. namaz kılındığını görmesi, onların terbiseyi için gereklidir. Farz, nafile bütün namazların mescidde kılınması evdeki zikri azaltır. Halbuki bazı hadislerde evlerin kabirlere çevrilmemesi, evlerin zikirle nurlandırılması emredilmiştir. "Nafile namazlarınızı evlerinizde kılın, onları kabirlere çevirmeyin"; "Kişinin evindeki namazı nurdur. Öyle ise evlerinizi (namazla) nurlandırın"; "Mescidde namazınızı eda edince eviniz için de bir nasib ayırın, zira Allah bu namazdan dolayı eve (hususî) bir hayır yapar", "Farzdan sonra en hayırlı namazınız evlerinizde kıldığınız namazdır." İbnu Ömer´den gelen bir rivayette: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) akşamın sünnetini evinde kılardı" buyurarak bu husustaki sünneti te´kîd eder. Ancak bu bir vecîbe değildir. Sözgelimi mu´tekif namazını mescitte kılar.[1153]



ـ2972 ـ6ـ وعن مكحولِ يرفعه: ]مَنْ صَلَّى بَعْدَ المَغْرِبِ قَبْلَ أنْ يَتَكَلَّمَ رَكْعَتَيْنِ وفي رواية: أرْبَعاً رُفِعَتْ صََتُهُ في عِلِّيِّينَ[ .



6. (2972)- Mekhûl merfû olarak rivâyet etmiştir: [Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki]: "Kim akşam namazından sonra hiç konuşmadan iki rek´at -bir rivâyette dört- kılarsa namazı ılliyyûna yükseltilir."[1154]



AÇIKLAMA:



1- Mekhûl, bu hadisi merfû (Resûlullah´ın sözü) olarak rivâyet etmiştir. Hangi sahâbîden işittiğini belirtmediği için hadis mürseldir.

2- Akşam namazı ile iki rek´atlik nafile arasında dünyevî bir şey konuşulmaması gerektiği anlaşılmaktadır. Mamafih hadis "dünyevî" kaydını ihtiva etmez, binaenaleyh bunun ıtlakı üzere yani dünyevî ve uhrevî hiçbir şeyin konuşulmaması gereği de maksud olabilir.

3- Hadisin Câmiu´s-Sağîr´de kaydedilen vechind رُفِعَتْ yerine كُتِبَتَا denmiştir, yani "iki rekat namazı ılliyyîne yazılır."

4- Illiyyûn: meleklerin ve cin ve ins sâlihlerin işlediği her çeşit hayırların yazıldığı divanın adıdır. Buna ılliyyûn denmesi, cennetin en yüksek yerine yükselmesi sebebiyledir veya yedince semâda mukarrebûn denen Allah´a yakın olan meleklerin yanında bulunması sebebiyledir.[1155]



ـ2973 ـ7ـ وعن حذيفة رَضِىَ اللّهُ عَنْه نحوه. وزاد: ]وكَانَ يقولُ: عَجِّلُوا الرَّكْعَتَيْنِ بَعْدَ المَغْرِبِ فَإنَّهُمَا يُرْفَعَانِ مَعَ المَكْتُوبَةِ[. أخرجهما رزين .



7. (2973)- Huzeyfe (radıyallâhu anh) de benzer bir rivâyette bulunmuş ve şu ziyadeyi yapmıştır: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) derdi ki: "Akşamın farzından sonraki iki rek´ati kılmada acele edin, çünkü onlar farz namazla birlikte yükselirler."[1156]



AÇIKLAMA:



Âlimler, akşamın farzından sonra kılınan iki rek´atlik nafileye de müekked sünnet demişlerdir. Çünkü, görüldüğü üzere bu nafilenin "farz"la birlikte yükseleceği ifade edilmektedir.[1157]