> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Kütübü Sitte > Köle
Sayfa: 1 2 [3] 4   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Köle  (Okunma Sayısı 3893 defa)
10 Nisan 2010, 15:43:20
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #10 : 10 Nisan 2010, 15:43:20 »



AÇIKLAMA:



Bu hadis, Zürkânî´nin açıkladığı üzere muhtelif vecihlerden gelmiştir. Rivayetlerin çoğunda Sa´d İbnu Ubâde (radıyallahu anh)´ın, Resulullah´tan annesi adına tasaddukta bulunmanın annesine bir faydası olup olmayacağını sorduğu rivayet edilmiştir; bazılarında da burada olduğu gibi, köle âzad etmenin bir faydası olup olmayacağını sormuş olmalıdır. Her hal ve kârda ülemâ ölü adına tasaddukta bulunmanın da, köle âzad etmenin de caiz olduğunda icma eder.

Bu durumda âzad edilen kölenin velâ´sına gelince:

* İmam Mâlik ve ashâbına göre, kimin adına âzad edildi ise ona aittir.

* İmam Şâfiî ve ashâbına göre, âzad edene aittir.

* Kûfîlere göre, Ölenin emri (vasiyeti) ile yapılmışsa ölene ait, değilse âzad edene aittir. [45]



ـ4174 ـ11ـ وعن يحىى بن سعيد قال: ]تُوفّي عَبْدُ الرَّحْمنِ بنُ أبي بَكْرٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْهما في نَوْمَةٍ نَامَهَا فَعَتَقَتْ عَنْهُ أخْتُهُ عَائِشَةُ رَضِيَ اللّهُ عَنْها رِقَاباً كَثِيرَةً[. أخرجه مالك .



11. (4174)- Yahya İbnu Saîd rahimehullah anlatıyor: "Abdurrahman İbnu Ebî Bekr (radıyallahu anhümâ), uyuduğu bir uykuda vefat etti. Kız kardeşi Hz. Âişe (radıyallahu anhâ) onun adına birçok köle âzad etti." [Muvatta, Itk 14, (2, 779).][46]



ـ4175 ـ12ـ وعن ابن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]قَالَ رسولُ اللّهِ #: مَنْ أعْتَقَ عَبْداً وَلَهُ مَالٌ فَمَالُ الْعَبْدِ لَهُ إَّ أنْ يَشْتَرِطَ سَيِّدُهُ[. أخرجه أبو داود.وقوله »فَمَالُ الْعَبْدِ لَهُ« اَخَرَجُوا هذا على وجه الندب واستحباب إ أن سمح المالك له بذلك إذا كان العتق منه إنعاماً ومعروفاً فندب كانَ إلى مسامحته بما في يده من المال إتماماً للنعمة والمعروف .



12. (4175)- İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim malı olan bir köle âzad ederse, kölenin malı kendisinin olur, yeter ki efendisi bu hususta bir şart koşmamış olsun." [Ebu Dâvud, Itk 11, (3962); İbnu Mâce, Itk 8, (2529).][47]



AÇIKLAMA:



1- Normal olarak kölenin kazancı efendisine aittir. Öyleyse, köleye mal nisbet edilerek, malı olan köle denmesi, kölenin mal sahibi olduğu ma´nâsında değildir. Öyleyse bu, "elinde mal bulunan ve kesbiyle hâsıl" ma´nâsına gelir.

2- "Kendisine aittir" ifadesinde kendisi ile kim kastediliyor? Köle mi efendi mi; ikisine de râci olabilmektedir. Âlimler ihtilaf etmiştir. Çoğunluk, âzad eden efendi demiştir. Şu halde ma´nâ "Kölenin elindeki malı, efendi köleye bağışlarsa onun olur, değilse efendinindir" demektir. [48]



ـ4176 ـ13ـ وعن ربيعة بن أبي عبدالرحمن: ]أنَّ الزُّبَيْرَ بنَ الْعَوَّامِ اشْتَرى عَبْداً فَأعْتَقَهُ ولذلِكَ الْعَبْدِ بَنُونَ مِنْ امْرَأةٍ حُرَّةٍ فقَالَ الزُّبَيْرُ: إنَّ بَنِيهِ مَوالِيَّ. وَقَالَ مَوالِي أُمِّهِمْ؛ بَلْ هُمْ مَوَالِينَا، فَاخْتَصَمُوا إلى عُثْمَانَ رَضِيَ اللّهُ عَنْه، فَقَضى لِلزُّبَيْر بِوََئِهِمْ[. أخرجه مالك .



13. (4176)- Rebîa İbnu Ebî Abdirrahmân anlatıyor: "Zübeyr İbnu´l-Avvâm (radıyallahu anh) bir köle satın aldı ve onu âzad etti. Bu kölenin, hür bir kadından oğulları vardı. Hz. Zübeyr: "Oğulları benim mevâlimdir" dedi. Annesinin efendileri: "Hayır, onlar bizim mevâlimizdir" dediler. Bunun üzerine dâvaları Hz. Osman (radıyallahu anh)´a intikal etti. O, velâ´nın Hz. Zübeyr´e ait olduğuna hükmetti." [Muvatta, Itk 21, (2, 782).][49]



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Köle
« Posted on: 01 Mayıs 2024, 21:11:26 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Köle rüya tabiri,Köle mekke canlı, Köle kabe canlı yayın, Köle Üç boyutlu kuran oku Köle kuran ı kerim, Köle peygamber kıssaları,Köle ilitam ders soruları, Köleönlisans arapça,
Logged
10 Nisan 2010, 15:44:14
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #11 : 10 Nisan 2010, 15:44:14 »

AÇIKLAMA:



Velâ, daha öncede geçtiği üzere, lügat açısından tasarruf, muâvenet, muhabbet demek olup kurb (yakınlık) ma´nâsına olan velî kelimesinden alınmadır. Ancak fıkıh tabiri olarak, verâsete sebep olan hükmî bir akrabalığı ifade eder. Bu akrabalık bazan akidle teessüs eder ki, buna velâ-i müvâlât denir, bazanda âzad etme sonucu efendi ile âzadlı arasında teessüs eder ki, buna da velâ-i ataka denir. Şu halde, bu hadiste geçen velâ´ dan murad velâ-i atakadır. Mevlâ, bir ma´nâda, arada velâ-i ataka bağı bulunan hükmi akraba demektir. Daha âmiyane tabiriyle âzad edilmiş köle diyoruz.

Mevlâ´nın bir diğer ma´nâsı, köle âzad etmiş efendi demektir. Sahip ma´nâsına, Allah için de kullanıldığı malumdur.[50]



ـ4177 ـ14ـ وعن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]سُئِلَ رَسُول اللّهِ # عَنِ الرِّقَابِ أيُّهَا أفْضَلُ فَقَالَ: أغَْهَا ثَمَناً وَأنْفَسُهَا عِنْدَ أهْلِهَا[. أخرجه مالك .



14. (4177)- Hz. Âişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a "Hangi köleyi âzad etmek efdaldir?" diye sorulmuştu."

Fiyatça yüksek olanı ve efendisinin nazarında en nefis olanıdır!" cevabını verdi." [Muvatta, Itk 15, (2, 779); Buhârî, Itk 2; Müslim, İman 136 (84).][51]



AÇIKLAMA:



1- Buhârî´nin rivayetinde soru sâhibinin Ebu Zerr el-Gıfarî (radıyallahu anh) olduğu tasrih edilmiştir.

2- Hadis´te en efdal âzad için iki ölçü verilmiştir:

1) Pahası yüksek olan.

2) Sahibinin yanında nefîs olan.

Ülemâ, meselenin tahlilinde bazı farklı neticeler ileri sürmüştür:

Nevevî der ki: "Allah bilir ya, bu hadis tek bir köle âzad edecek kimse içindir. Amma, bir kimsenin, mesela bir dirhemi olsa, bununla bir köle satın almak ve âzad etmek istese, derken bu paraya nefîs bir köle veya değerce düşük iki köle alabilecek olsa, iki köleyi alıp âzad etmesi efdaldir." Devamla der ki: "Bu, kurbanlığın hilafınadır. Şişman bir kurbanlık daha efdaldir, çünkü bunda matlub olan etin iyi olması, öbüründe köle âzadıdır."

İbnu Hacer der ki: "Bana zâhir olan şudur: "Bu meseledeki hüküm, şahsa göre değişir. Bazı tek şahsın âzad edilmesi ile, âzad eden, çok sayıda kimseyi âzad etmekten daha fazla istifadede bulunur. Bazısı güzel etten ziyade, daha fazla dağıtabilmek için miktarca çok olan ete muhtaçtır, çünkü ete muhtaç olanlar çoktur. Şu halde bunda esas olan, azlıkçokluktan ziyade (içinde bulunulan şartlara göre) en çok faydalılıktır."

Hadisten hareketle: "Bir kimsenin müslüman köleden daha pahalı olan kâfir kölesini âzad etmesi efdaldir" diye hükmedilmiştir. Ancak bu hükme, Esbağ ve başka âlimler muhalefet ederek: "Murad müslümanlar arasında kıymetce üstün olandır" demişlerdir.

Kâdî İyaz der ki: "Kafiri âzad etmenin câiz olduğunda ihtilaf yok, ancak tam fazilet mü´minin âzad edilmesindedir."

İmam Mâlik´in: "Fiyatca yüksek olanın âzad edilmesi, kafir de olsa efdaldir" diye, hadisin zahirine göre hükmettiği rivayet edilmiştir. Ancak, ashabından olan-olmayan pek çok âlim ona bu meselede muhalefet etmiştir. Esahh olan da muhalif görüştür. Hatta Kurtubî demiştir ki: "Müslimi âzad etmenin efdal olması, hem müslümanın hürmeti, hem de şehâdet, cihad (kaza, zekât gibi kafire câiz olmadığı halde hür müslümana caiz olan ammeye faydalı hizmetler) sebebiyledir." Bir kısım hadisler, ayrıca erkeği âzad etmenin, kadını âzad etmekten efdal olduğunu ifade eder.

Tirmizî´nin bu hususa açıklık getiren bir rivayeti şöyle: "Hangi müslim, iki müslüman köle kadını âzad ederse, bunlar onun ateşten kurtuluşuna sebep olur..." (Hadisi 4151 numaralı hadisin şerhinde tam olarak kaydettik). Bu rivayette bir erkeğin âzad edilmesi, iki kadının âzad edilmesine denk tutulmuştur. Bunun sebebi, fayda açısından bakınca, erkeğin içtimâî faydası kadından fazladır. Dediğimiz gibi cihada katılabilir, kadılık yapabilir, zekat verebilir, şehadette bulunabilir vs. Ayrıca erkeğin hizmeti daha çok aranan bir hizmettir, verimlidir. Bu sebeple geçmiş devirlerde erkek köleler daha çok görülmüştür. Âlimler, bir kısım cariyelerin âzad edilmesine, onların ziyan olması gözüyle bakmışlardır, korunmalarının devamı için âzad edilmemelerini haklarında hayırlı bulmuşlardır.

Bazı âlimler, meseleye bir başka noktadan yaklaşarak: "Koca hür de olsa, köle de olsa kadından doğanlara hürriyetin daha çok sirayet edeceğini söylerek kadının âzad edilmesinin efdal olacağını söylemiş ise de, böyle söyleyenlere erkekleri âzad etmedeki yukarıda zikredilen umumî menfaatlerle, kadınların zâyi olma durumları hatırlatılarak âzad edilmesinin efdal olduğunu söylemişlerdir.

Şu halde, sadedinde olduğumuz hadisin zâhiriyle hüküm vermezden önce, nazar-ı dikkate alınması gereken başka rivayetler ve bir kısım izâfi durumları bilmek gerekmektedir; ülemâmız bunu yapmıştır. [52]



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

12 Nisan 2010, 13:02:07
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #12 : 12 Nisan 2010, 13:02:07 »

DÖRDÜNCÜ BÂB

MÜDEBBER KILMA, MÜKÂTEBE YAPMA


ـ4178 ـ1ـ عن جابر رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]أنَّ رَجًُ اعْتَقَ غَُماً لَهُ عَنْ دُبُرٍ فَاحْتَاجَ فَأخذَهُ النَّبِيُّ # فقَالَ: مَنْ يَشْتَرِيهِ مِنِّي؟ فَاشْتَرَاهُ نُعَيْمُ بْنُ عَبْدِ اللّهِ بن النَّحَّامِ رَضِيَ اللّهُ عَنْه بِكذَا وَكَذَا فَدَفَعَهُ إلَيْهِ[. أخرجه الخمسة .



1. (4178)- Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir adam, kölesini "benden sonra hür olsun" diye âzad etmişti. Sonradan ona ihtiyacı doğdu. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) köleyi alarak: "Bunu benden kim satın alacak?" dedi. Nuaym İbnu Abdillah İbni´n-Nehhâm (radıyallahu anh) şu şu miktar fiyata satın aldı. Resulullah o parayı (köle sahibine) verdi." [Buhârî, Büyû 59, 110, İstikrâz 16, Husumât 2, Itk 9, Kefâretu´l-Eymân 7, İkrâh 4, Ahkâm 32; Müslim, Eymân 41, (997); Ebu Dâvud, Itk 9, (3955, 3956, 3957); Tirmizî, Büyû 11, (1219); Nesâî, Büyû 84, (7, 304).][53]



AÇIKLAMA:



1- Kölesi olan bir kimse: "Kölem, ben öldükten sonra hürdür" derse, bu köleye müdebber denir. Çünkü, hürriyeti ölme şartına bağlanmıştır. Kelime geri, arka ma´nâsına gelen dübürden gelir.

2- Sadedinde olduğumuz hadis, müdebber kölenin, ihtiyaç halinde satılabileceğini, bunun cevazını göstermektedir. Çünkü rivayet, müdebbirin kölenin parasına muhtaç duruma geldiğini ifade ediyor. Rivayette yok ise de, adam durumu Resulullah´a arzetmiş, Aleyhissalâtu vesselâm da bizzat satış işiyle ilgilenerek cevazı göstermiştir. Buhârî´nin bir rivayetinde ise, "Başka hiçbir malı bulunmayan bir kimsenin yegâne mülkü olan tek kölesini müdebber kıldığı Resulullah´ın kulağına gelmiş, Resulullah da köleyi sekizyüz dirheme satıp, parasını adama göndermiştir."

3- Tariklerin çoğunda, kölenin sekizyüz dirheme satıldığı belirtilir.

4- Bazı rivayetlerde adamın borçlu olduğu, diğer bazılarında muhtaç olduğu, diğer bazılarında başka malı bulunmadığı açıklanır. Aslında bunların hepsi bir kapıya çıkarak müdebberin satılmasını meşrû kılan gerekçeyi gösterir. Çoğunluğun ittifak ettiği husus, müdebberin, sahibinin sağlığında satılmış olmasıdır. Sadece Seleme İbnu Küheyl´den Şerîk´in rivayetinde "Bir adam öldü, geriye bir müdebber ve borç bıraktı, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın emriyle, borçlarının ödenmesi için müdebber satıldı" denir. Hadisi kaydeden Dârakutnî, Şerîk´in bu rivayette hata ettiğini şeyhi Ebu Bekr en-Neysâburî´den kaydetmiştir.

Alaeddin Mağoltay, Telvîh´de der ki: "Ülema, müdebberin satılıp satılamayacağı hususunda ihtilaf etmiştir:

* Ebu Hanîfe, Mâlik ve bir grup Ehl-i Kûfe, efendinin müdebberini satamayacağına hükmetmiştir.

* Şâfiî, Ahmed, Ebu Sevr, İshâk ve Ehl-i Zâhir câiz demiştir. Hz. Âişe, Mücâhid, Hasan Basrî, Tâvus da bu görüştedir.

* İbnu Ömer, Zeyd İbnu Sabit, Muhammed İbnu Sîrîn, İbnu Müseyyeb, Zührî, Şâ´bî, Nehâî, İbnu Ebî Leyla, Leys İbnu Sâd mekruh olduğuna hükmetmişlerdir.

* Evzâ´î, "âzad etmek isteyen satın alabilir" demiştir.

* Ahmed İbnu Hanbel de "efendisi borçlu olmak kaydıyla câizdir" demiştir.

* Mâlik "ölüm sırasında satabilir, hayatta iken satamaz" demiştir."[54]



ـ4179 ـ2ـ وعن نافع أن ابنَ عمر رَضِيَ اللّهُ عَنْهما: ]دَبَّرَ جَارِيَتَيْنِ لَهُ فَكَانَ يَطَؤُهمَا وَهُمَا مُدَبَّرَتَانِ[. أخرجه مالك .



2. (4179)- Nâfi anlatıyor: "İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ), kendine ait iki cariyeyi müdebber kıldı. Onlar müdebber oldukları halde İbnu Ömer onlara temasta bulunuyordu." [Muvatta, Müdebber 4, (2, 814).][55]



ـ4180 ـ3ـ وعن عمرو بن شعيب عن أبيه عن جده قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: مَنْ كَتَبَ عَبْدَهُ عَلى مِائَةِ أُوْقِيَّةٍ فَأدَّاهَا إَّ عَشْرَ

أوَاقٍ فَهُوَ عَبْدٌ[. أخرجه أبو داود والترمذي .



3. (4180)- Amr İbnu Şuayb an ebîhi an ceddihî (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim kölesi ile yüz okiyye üzerinden mükâtebe yapsa da, kölesi bunun on okiyyesi hariç hepsini ödese, yine de köledir." [Ebu Dâvud Itk 1, (3927); Tirmizî, Büyu´ 35, (1260); İbnu Mâce, Itk 3, (2519).][56]



ـ4181 ـ4ـ و‘بِى داود: ]المُكَاتَبُ عَبْدٌ مَا بَقِىَ عَلَيْهِ مِنْ كِتَابَتِهِ دِرْهَمٌ[ .



4. (4181)- Ebu Dâvud´un bir rivayetinde şöyle buyurulur: "Mükâteb, üzerinde bir dirhemlik borç kaldığı müddetçe köledir." [Ebu Dâvud, Itk 1, (3926).][57]

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

12 Nisan 2010, 13:02:36
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #13 : 12 Nisan 2010, 13:02:36 »

AÇIKLAMA:



Mükâtebe veya kitâbet, efendi ile köle arasında cereyan eden hürriyetini satın alma anlaşmasıdır. Köle, varılacak mütabakatla tesbit edilen belli bir meblağı kazanarak, efendisine ödemek karşılığında hürriyetini satın almak isteyebilir. Bu antlaşmayı yapan köleye mukâteb, efendiye de mükâtib denir.

Yukarıdaki rivayetler, kölenin, borcunu son kuruşuna kadar ödemedikçe kölelikten kurtulamayacağını ifade eder. İbnu´t-Tîn mükâtebe akdinin İslam´dan önce de mevcut olduğunu, İslam´ın bunu ikrar ettiğini belirtir. Mesele üzerine selef ihtilaf etmiştir:

* Abdullah İbnu Sâbit, Hz. Zübeyr, Süleyman İbnu Yesâr, Zeyd İbnu Sâbit, Hz. Âişe, İmam Mâlik mukâtebin az bir borcu da olsa köle olmaya devam ettiği kanaatinde idiler.

* Hz. Ali: "Yarısını ödedi mi artık kölelikten çıkar, borçlu durumuna geçer" demiştir. Hz. Ali´nin, "ödediği nisbette hürriyete kavuşur" dediği de rivayet edilmiştir.

* İbnu Mes´ud: "Köle ikiyüz dirheme mükâtebe yapmış ve fakat gerçek değeri yüz dirhem ise, yüz dirhemi ödedi mi hür olur" demiştir.

* Atâ: "Mükâteb kitabetinin dörtte üçünü ödedi mi hür olur" demiştir.

* İbnu Abbâs, merfûan, "mukâteb ödediği miktarca âzad edilir" hadisini rivayet etmiştir (Nesâî).

Zürkânî´nin kaydına göre, bu meselede cumhurun delili, Berîre ile ilgili rivayettir. Mukâtebe yapmış olmasına rağmen borcunu ödeyemediği için satılmıştır. Onun hakkında Zeyd İbnu Sâbit´le Hz. Ali (radıyallahu anhümâ) tartışmışlardır. Zeyd: "Zina yapacak olsa recmeder, şehâdette bulunacak olsa şâhidliğini kabul eder misin?" der.

Hz. Ali "Hayır!" deyince, Zeyd: "Öyleyse, üzerinde borç kaldıkça o köledir" der. Hattabî: "Bu hadis, mükâtebin satılması caizdir" diyenlere delildir, çünkü o köle ise memluktur, asıl vasfı olan mülk olma durumunda devam edince, onda bir başkasının mülkü meydana gelmez. Böylece satılması yasaklanamaz. Hadiste ayrıca, mükâteb taksidlerini tam olarak ödemeden ölürse, âzadlığına hükmedilemez, hatta borcunu karşılayacak mal bırakmış da olsa. Çünkü, köle olarak ölünce ölümden sonra da hür olamaz. Efendisi malı alır, evladları varsa efendiye köle olurlar. Bu hüküm Ömer İbnu´l-Hattab ve Zeyd İbnu Sâbit (radıyallahu anhümâ)´dan rivayet edilmiştir. Ömer İbnu Abdilaziz, Zührî, Katâde de bu görüşü benimsemiştir. İmam Şâfiî ve Ahmed İbnu Hanbel de bu görüştedirler."

* el-Erdebili, el-Ezkâr´da der ki: "Çoğunluk, "Mukâteb taksidlerini ödemezden önce ölse, kalan az da olsa çok da olsa, borcunu ödeyecek mal bıraksa da bırakmasa da, geride çocuğu kalsa da kalmasa da, bu hadise göre köle olarak ölür" diye hükmetmiştir.

Ebu Hanîfe der ki: "Mükâteb, geriye borcunu karşılayacak mal bırakarak ölmüşse âzad edilir, bırakmamışsa âzad edilmez."

İmam Mâlik der ki: "Geriye evlad bırakmışsa âzad edilir, değilse edilmez."

Hadiste, mükâtebin bütün taksitlerini ödemedikçe âzad edilmeyeceği hususuna delil vardır. Sahâbe, Tâbiîn ve Etbâuttâbiîn´den çoğunluk böyle hükmetmiştir. [58]



ـ4182 ـ5ـ وعن ابن عباس رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: إذَا أصَابَ الْمُكَاتَبُ جدّاً أوْ مِيراثاً وَرِثَ بِحِسَابِ مَا عَتَقَ مِنْهُ، وَقَالَ النَّبِىُّ # يُؤَدِّى الْمَكَاتَبُ بِحِصَّةِ مَا أدَّى دِيَةَ حُرٍّ، وَمَا بَقَى دِيَةَ عَبْدٍ[. أخرجه أبو داود والترمذي واللفظ للترمذي .



5. (4182)- İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Mükâtebe karşı bir hadd işlenir, (diyet almaya hak kazanırsa) veya mirasa mazhar olursa, (borcunu ödeyerek) hürriyetinden kazandığı miktarca onlara vâris olur." Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdular: "Mükâteb, ödediği hisse nisbetinde hür diyeti öder, geri kalanı köle diyetinden öder." [Tirmizî, Büyû´ 35, (1259); Ebu Dâvud, Diyât 22, (4582); Nesâî, Kasâme 36, (8, 45, 46).][59]

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

12 Nisan 2010, 13:03:07
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #14 : 12 Nisan 2010, 13:03:07 »

AÇIKLAMA:



Hadis şunu demek istemektedir: Mükâteb için bir diyet veya mirâs sabit olursa, diyet ve mirastan, hürriyetten kazandığı miktarca hak alır. Mesela kitabetinin yarısını ödemiş, o sırada babası hür olarak vefat etmiş ise mükâtebden başka vârisi de yoksa, ondan malın yarısına varis olur veya mükâtebe karşı bir cinayet işlenmiş ise, o da mükâtebe borcundan bir miktar ödemiş ise, câni, öldürülen mükâteb´in vârislerine, diyet olarak, ölenin mükâtebe karşılığı olarak ödediği miktarın karşılığını hür diyetinden, efendisine de mütebâkisini köle diyetinden öder. Mesela, efendisiyle bin dirhem üzerine mukâtebe yapan kimsenin kıymeti yüz dirhem ise ve beş yüz dirhemi ödemiş olsa ve öldürülse, kölenin vârislerine, diyetin yarısı binden beşyüz, efendisine de kıymetinin yarısı olan elli dirhem verilir (Mirkât´dan).[60]



ـ4183 ـ6ـ وعن أم سلمة رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]قَالَ لَنَا النَّبِيُّ # إذَا كَانَ عِنْدَ مُكَاتَبِ إحْدَاكُنَّ مَا يُؤَدِّى فَلْتَحْتَجِبْ مِنْهُ[. أخرجه أبو داود والترمذي .



6. (4183)- Ümmü Seleme (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bize buyurdular ki: "Sizden birinin mükâtebetinin size hala ödeyeceği borcu varsa da, ona karşı örtünsün." [Ebu Dâvud, Itk 1, (3928); Tirmizî, Büyû´ 35, (1261); İbnu Mâce, Itk 3, (2520).][61]



AÇIKLAMA:



Bu hadis, mükâtebe yapan kadına kölesi ödemeye devam ederken, artık hürriyetine kavuşmuş yabancı gibi davranmasını emretmektedir. Zira, artık onun üzerindeki mülkiyetinin kalkması yakındır, bir şey yaklaştı mı, onun hükmü verilir. Bunun ma´nâsı, mükâteb kölenin artık kadın efendisinin yanına önceden olduğu şekilde serbestçe girmesini yasaklamaktadır.

Bu hüküm 4180´de Amr İbnu Şuayb´dan kaydedilen hadisin hükmüne muhalefet etmektedir. Çünkü orada ödenmemiş son kuruşa kadar, mükâteb köle addedilmektedir. İmam Şâfiî bu iki rivayeti şöyle cem eder: "Bu son rivayet Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın zevcelerine hastır, böylece ümmehâtu´lmü´minîn, mükâteblerine karşı örtünmelidirler, onlar borçlarını tamamen ödememiş olsalar da: "Mevzuun bazı teferruatı var ise de günümüzde tatbikatı olmadığından bu kadarını yeterli görüyoruz.[62]



ـ4184 ـ7ـ وعن موسى بن أنس بن مالك رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]سَألَ سِيِرينُ أنَساً الْمُكَاتَبَةَ وَكَانَ كَثِيرَ الْمَالِ فَأبَى، فَانْطَلَقَ سِيرِينُ إلى عُمَرَ رَضِيَ اللّهُ عَنْه فَدَعَاهُ عُمَرَ. فقَالَ لَهُ: كَاتِبْهُ فَأبَى، فَضَرَبَهُ بِالدِّرَةِ. وَتََ: فَكَاتِبُوهُمْ إنْ عَلِمْتُمْ فِيهِمْ خَيْراً، فَكَاتَبَهُ[. أخرجه البخاري .



7. (4184)- Musa İbnu Enes İbn-i Mâlik (radıyallahu anh) anlatıyor: "Sîrîn, Hz. Enes´e mükâtebe yapma talebinde bulundu. Hz. Enes çok zengindi, mükâtebe yapmayı reddetti. Sîrîn Hz. Ömer (radıyallahu anh)´a başvurdu. Hz. Ömer, Enes (radıyallahu anhümâ)´yı çağırarak: "Sîrîn´le mükâtebe yap!" emretti. Enes (radıyallahu anh) yine kabul etmedi. Hz. Ömer, çubuğuyla Enes´e vurdu. Ve şu âyeti okudu: "Kölelerinizden hür olmak için bedel vermek (mukâtebe yapmak) isteyenlerin, -onlardan bir iyilik görürseniz- bedel vermesini kabul edin" (Nur 33). Bunun üzerine Hz. Enes mükâtebe yaptı." [Buhârî, Mükâteb 1.][63]


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: 1 2 [3] 4   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes