> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Kütübü Sitte > Köle
Sayfa: [1] 2 3 4   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Köle  (Okunma Sayısı 3895 defa)
10 Nisan 2010, 15:36:11
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 10 Nisan 2010, 15:36:11 »



Köle




ÂZAD ETME, MÜDEBBER KILMA VE MUKÂTEBE YAPMA
VE KÖLE İLE MUSAHABE (ARKADAŞLIK) BÖLÜMÜ
UMUMÎ AÇIKLAMA
BİRİNCİ BAB
KÖLE ÂZAD ETMENİN FAZİLETİ
İKİNCİ BAB
KÖLEYE MUSAHEBE VE MUAMELE ADÂBI
İYİ MUAMELE
KÖLEYİ AFFETMEK
KÖLEYE MUSAHABE VE MUAMELE ÂDÂBI
HİZMETÇİNİN DÖVÜLMESİ VE KAZFI
KÖLENİN TESMİYESİ
ÜÇÜNCÜ BAB
AZAD ETME
DÖRDÜNCÜ BÂB
MÜDEBBER KILMA, MÜKÂTEBE YAPMA..


ÂZAD ETME, MÜDEBBER KILMA VE MUKÂTEBE YAPMA
VE KÖLE İLE MUSAHABE (ARKADAŞLIK) BÖLÜMÜ
(Bu bölüm dört babtır)
BİRİNCİ BAB
KÖLE ÂZAD ETMENİN FAZİLETİ
İKİNCİ BAB
KÖLE İLE MUHASEBE VE KÖLE EDİNME ÂDÂBI
İYİ MUAMELE
KÖLEYİ AFFETMEK
KÖLEYİ DÖVME VE KAZF
KÖLEYİ TESMİYE
ÜÇÜNCÜ BAB
ÂZAD ETME
DÖRDÜNCÜ BAB
MÜDEBBER KILMA, MÜKÂTEBE YAPMA

UMUMÎ AÇIKLAMA


Kölelik insanlığın eski bir müessesesidir. Bunu İslamiyet vaz´etmemiştir. Kölelik esas itibariyle savaştan kaynaklanmaktadır. Zira kazanan taraf, mağlub olan tarafı esir etmekte ve köleleştirmektedir. İslam geldiğinde bu müessese vardı.

İslam bunu tek başına kaldıramazdı, çünkü beynelmilel bir yaygınlığa sahip idi. Öyleyse bunun ilgası beynelmilel karşılıklı anlaşmalarla mümkün idi. İslam´ın bunu tek taraflı yasaklaması olamazdı. Zira savaşta elde edilen esirlere yapılacak muamele, her iki tarafın mutabakatı ile tesbit edilir. İslam, Batılıların yaptığı gibi hür insanları köleleştirmeyi kabul etmez. Bilindiği gibi, bugün Amerika´daki siyahîlerin menşei Afrika´dan baskınlarla yakalanıp Amerika´da köleleştirilen hür insanlardır. İslamiyet bunu tecviz etmez.

İslam kölelere bir kısım haklar tanıyarak onların durumunu düzeltmiştir. Bazılarını hatırlatalım:

* Kölelere okumayazma öğretilmesi teşvik edilmiştir.

* Mekteplerde muallimlerin kölehür hiçbir çocuğa ayırım yapmaması, hepsine eşit muamelede bulunması emredilmiştir.

* Kölelerin, efendisinin yediğinden yemesi, giydiğinden giydirilmesi tavsiye edilmiştir.

* Kölelere hürriyete kavuşma fırsatları verilmiştir. Kefaret gerektiren bir çok cezada ilk şık köle âzad etmektir.

** Yemin kefareti.

** Zıhâr kefâreti.

** Katl kefâreti.

** Oruç kefâreti gibi.

* Mukâtebe, yani efendiyle anlaşarak hürriyetini kazancıyla satınalma anlaşma yapma hakkı, 4184 numaralı rivayette görüleceği üzere bu âyetle sâbit olan bir haktır. Birçok âlimler kölenin mükâtebe talebine efendinin itiraz hakkı olmadığı görüşündedir.

* Mahkeme hakkı: Köle haksız muameleye maruz kalırsa kadıya çıkabilir. Efendi köleye dilediği muameleyi yapamaz.

* Hayat hakkı: Efendi köleyi öldüremez, işkence edemez, herhangi bir uzvunu sakatlayamaz. Aksi takdirde suçlu duruma düşer.

* Müteakiben görüleceği üzere köle âzadı en hayırlı amellerden biri kılınmıştır. Kölelik statüsüne İslam´ın getirdiği bu iyileşme, tarihte İslam dışı memleketlerden kölelerin İslam beldesine kaçmasına sebep olmuştur.

İslam tarihi, dinin getirdiği bu ıslah sayesinde kölelikten yetişen nice sultanlar, vezirler, valiler, askeri komutan ve fatihler tanır. Hele âlim o kadar çok ki... Daha ilk asırda, Sahâbe ve Tâbiîn devrinde ilim hayatı köle asıllıların eline geçmiş durumdadır. Bir rivayeti buraya kaydedeceğiz

Zührî anlatıyor:

"Abdülmelik İbnu Mervân´ın huzuruna çıkmıştım. Bana: "Ey Zührî nereden geliyorsun?" diye sordu. Ben: "Mekke´den geliyorum" deyince, aramızda şu konuşma geçti:

"Mekke halkına mürşidlik edecek geride kim kaldı?

"Atâ İbnu Ebî Rabâh."

"Arap asıllı mı, mevâli mi?" (Mevâli, âzadlı köle demektir.)

"Mevâlîdendir."

"Pekâla Mekkelilere ne ile hükmeder?"

"Diyânet ve rivayetle" (Hz. Peygamber´in sünneti ile.)

"Diyanet ve rivayet ehli irşad etmeye layıktır. Yemen ehline kim mürşidlik ediyor?"

"Tâvus İbnu Keysân."

"Arap asıllı mı, mevâlîden mi?"

"Pekâla onlara ne ile hükmedecek?"

"Mevâlidendir."

"Atâ´nın hükmettiği ile (yani Diyanet ve Rivayetle)."

"Öyleyse layıktır. Mısır ahalisine kim mürşidlik edecek?"

"Yezid İbnu Ebî Habib."

"Arap asıllı mı, mevalîden mi?"

"Mevâliden."

"Şam ahalisine kim mürşidlik ediyor?"

"Mekhul."

"Arap asıllı mı, mevâlîden mi?"

"Mevâlidendir. Huzeyl kabilesine mensup bir kadın tarafından âzad edilmiş. (Sudan asıllı) Nûbî bir köledir."

"Cezîre ahalisine kim mürşidlik ediyor?"

"Meymun İbnu Mihrân.""Arap asıllı mı, mevâlîden mi?"

"Mevâlîdendir."

"Horasan ahalisine kim mürşidlik ediyor?"

"Dahhâk İbnu Müzâhim."

"Arap asıllı mı, mevâliden mi?"

"Mevâlîden."

"Basra ahalisine kim mürşidlik ediyor?"

"el-Hasan İbnu Ebî´l-Hasan (Hasan Basrî) Hazretleri."

"Arap asıllı mı mevâliden mi?""Mevâlîden."

"Helâk olasıca, Kûfe´ye kim mürşidlik ediyor?""İbrahim en-Nehâî."

"Arap asıllı mı, mevâlîden mi?"

"Bu Arap asıllıdır."

"Ey helâk olasıca Zührî, beni biraz ferahlattın. Allah´a kasem olsun, mevâlî, Araplar üzerine efendi olmuş bulunuyor. Araplar minberin dibinde otursun da mevâli üstüne çıkıp bunlara hutbe okusun ha (olacak şey değil)!"

"Ey mü´minlerin emîri, bu Allah´ın takdiridir. O´nun dinini kim tatbik eder korursa, efendi olur, kim de tatbik etmez, elden kaçırırsa zelil olur!"[1]


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Köle
« Posted on: 02 Mayıs 2024, 01:19:57 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Köle rüya tabiri,Köle mekke canlı, Köle kabe canlı yayın, Köle Üç boyutlu kuran oku Köle kuran ı kerim, Köle peygamber kıssaları,Köle ilitam ders soruları, Köleönlisans arapça,
Logged
10 Nisan 2010, 15:36:43
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #1 : 10 Nisan 2010, 15:36:43 »

BİRİNCİ BAB

KÖLE ÂZAD ETMENİN FAZİLETİ



ـ4149 ـ1ـ عن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: أيُّمَا رَجُلٍ أعْتَقَ امْرَأً مُسْلِماً، اسْتَنْقَذَ اللّهُ تَعالى بِكُلِّ عُضْوٍ مِنْهُ عُضْواً مِنَ النَّارِ[.زاد في رواية أخرى: »حَتّى فََرْجَهُ بِفَرْجِهِ«. أخرجه الشيخان والترمذي .



1. (4149)- Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim bir müslüman erkeği âzad ederse, onun her bir uzvuna mukabil, bunun bir uzvunu Allah ateşten âzad eder."

Bir diğer rivayette şu ziyade var: "...hatta fercine mukabil fercini..." [Buhârî, Itk 1; Müslim, Itk 24, (1509); Tirmizî, Nüzûr 19, (1547).][2]



ـ4150 ـ2ـ وعن واثلة بن ا‘سقع رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]أتَيْنَا رَسُولَ اللّهِ # في صَاحِبٍ لَنَا أوْجَبَ: يَعْنِى النَّارَ بِالْقَتْلِ. فقَالَ: أعْتِقُوا عَنْهُ يُعْتِقِ اللّهُ بِكُلِّ عُضْوٍ مِنْهُ عُضْواً مِنَ النَّارِ[. أخرجه أبو داود .



2. (4150)- Vâsile İbnu´l-Eska´ (radıyallahu anh) anlatıyor: " Kendisine -katl sebebiyle ateş- vacib olan bir arkadaşımızla Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a gelmiştik.

"Ona bedel bir köle âzad edin, Allah da onun her bir uzvuna bedel sizden bir uzvu ateşten âzad etsin!" buyurdu." [Ebu Dâvud, Itk 13, (3964).][3]



AÇIKLAMA:



1- Bu iki rivayet köle âzad etmenin faziletini beyan etmektedir: Âzad eden, âzad ettiği kölenin her bir uzvuna mukabil bir uzvunu cehennem ateşinden korumaktadır. Kur´an-ı Kerim´de (fekkü rakabe) tabiri de bu meseleye temas eder. Bir hadiste fekkü rakabe, "kölenin hürriyetine kavuşma işinde ona yardımcı olmak" olarak açıklanır. Rabbimizin "zor geçidi aşmak" olarak tavsif ettiği fekkü rakabe (Beled 11-13)´nin âzad etme ma´nâsına da geldiği söylenmiştir. Âzad olmasında yardımcı olmak "zor geçidi aşmak" kıymetinde ise, bütünüyle âzad etmek çok daha kıymetli bir amel olmalıdır.

2- Nesâî´nin bir rivayeti şöyledir: "Hangi müslüman, iki köle müslüman kadını âzad ederse, onlar bunun ateşten kurtuluşunu sağlarlar, onlardan iki kemik bunun bir kemiğine bedel olur. Hangi müslüman kadın, bir kadın müslümanı âzad ederse, onun hürriyeti, bunun ateşten âzadlığına sebep olur." Bu hususta başka rivayetler de var.

3- Rivayetler âzad etmenin faziletini ifade ederler, ancak erkeğin âzad edilmesi kadının âzad edilmesinden daha kıymetli olmaktadır. İbnu Hacer bunun sebebini: "Çünkü, kadının hür kılınması, çoğu kere onun zayi olmasına sebep olmaktadır. Halbuki erkeğin hürriyete kavuşmasında, kadında bulunmayan bazı umumî ma´nâlar mevcuttur. Kaza (hakimlik yapma) yetkisi, cihad, şehâdet gibi erkeklere mahsus ammeye bakan menfaat ve yetkiler var." diye açıklar.

4- Hadiste geçen "Allah onun herbir uzvuna mukabil, bunun bir uzvunu ateşten halas eder" ifadesi, tam istifadenin olması için kölenin eksiksiz olmasının, bütün uzuvlarının mevcut bulunmasının gereğine bir işarettir. Hattâbî, iğdişlik gibi, bir menfaat sağlayan eksikliğin, elde edilen o menfaatle telafi edileceğine dikkat çekmişse de, Nevevî diğer âlimler eksiksiz olanın âzad edilmesinin her halukârda evlâ olacağını söylemiştir.

5- İbnu´l-Münir, kefâret olmak üzere âzad edilecek kölenin müslüman olması gereğine hadiste işaret olduğunu belirtmiştir. "Zira der, kefaret ateşten kurtarıcıdır, öyleyse, bunun ateşten kurtulmuş biriyle olması gerekir."[4]



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

10 Nisan 2010, 15:37:10
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #2 : 10 Nisan 2010, 15:37:10 »

İKİNCİ BAB

KÖLEYE MUSAHEBE VE MUAMELE ADÂBI



* İYİ MUAMELE


ـ4151 ـ1ـ عن أبي بكر رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: َ يَدْخُلُ الْجَنَّةَ سَيِّءُ الْمَلْكَةِ[. أخرجه الترمذي .



1. (4151)- Hz. Ebu Bekr (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kötü muamele sâhibi cennete giremez." [Tirmizî, Birr 29, (1947).][5]



ـ4152 ـ2ـ وعن رافع بن مكيث رَضِيَ اللّهُ عَنْه، وَكَانَ من جهينة قد شهد الحديبية مع رَسُولِ اللّه # قَالَ: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: حُسْنُ الْمَلْكَةِ نَمَاءٌ، أوْ قَالَ يُمْنٌ، وَسُوءُ الْخُلُقِ شُؤْمٌ[. أخرجه أبو داود.»النَّمَاءُ« الزيادة. وَ»اليمن« ضد الشؤم .



2. (4152)- Rafi´ İbnu Mekîs (radıyallahu anh) -ki Cüheynelidir, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte Hudeybiye seferine katılmıştır- anlatıyor; "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"İyi muamele artmadır -veya uğurdur dedi- kötü huyda uğursuzluktur." [Ebu Dâvud, Edeb, 133, (5162, 5163).][6]



AÇIKLAMA:



1- Hadiste geçen hüsnü´lmeleke, "köleye iyi muamele etmek" ma´nâsına gelir.

Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), emri altında bulunan kimselere, efendi durumunda olan büyüğün iyi muamele etmesini tavsiye etmekte, bunu uğur olarak tavsif etmekte, kötü muameleyi de uğursuzluk. Şârihler: Efendi, emri altındakilere iyi davranırsa onlar da samimi hislerle, severek, isteyerek güzel hizmet ederler. Böylece karşılıklı muhabbet, saygı doğar. Bundan da huzur ve bereket hâsıl olur. Kötü davranış da aksi bir netice hasıl ederki, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bunu, uğursuzluk diye tavsif etmiştir.

2- Köleye iyi muameleyi tavsiye eden Ebu Dâvud hadislerinden birkaçını kaydediyoruz: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın ölmezden önce söylediği en son sözü: "Namaz, namaz, ellerinizin sahib olduğu köleler hususunda Allah´tan korkun!" oldu." "Köleleriniz kardeşlerinizdir. Allah onları sizin ellerinizin altına (emaneten) koymuştur. Öyleyse kimin elinin altında kardeşi varsa, ona, yediğinden yedirsin, giydiğinden giydirsin, yapamayacağı işi buyurmasın, buyurduğu takdirde yardım etsin."(88) "Kim kölesine tokat atar veya döverse bunun kefareti onu âzad etmesidir."[7]



* KÖLEYİ AFFETMEK


ـ4153 ـ1ـ عن ابن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]جَاءَ رَجُلٌ إلى رسولِ اللّهِ # فقَالَ: يَا رَسُولَ اللّهِ كَمْ أعْفُو عَنِ الخَادِمِ؟ فَصَمَتَ #. ثُمَّ سَألَهُ، فقَالَ: يَا رَسُولَ اللّهِ كَمْ أعْفُو عَنِ الْخَادِمِ؟ فقَالَ اعْفُ عَنْهُ فِي كُلِّ يَوْمٍ سَبْعِينَ مَرَّةً[. أخرجه أبو داود والترمذي .



1. (4153)- İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Bir adam Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a gelerek: "Hizmetciyi ne kadar affedeyim?" diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm susup cevap vermedi. Adam tekrar:

"Ey Allah´ın Resûlü! Hizmetcimi ne kadar affedeyim?" diye sordu. Bu sefer: "Her gün yetmiş kere affet!" cevabını verdi. [Ebu Dâvud, Edeb 133, (5164); Tirmizî, Birr 31, (1950).][8]



ـ4154 ـ2ـ وَعن المَعْرُورِ بْنِ سُوَيْد قَالَ: ]رَأيْتُ أبَا ذَرٍّ وَعَلَيْهِ حُلَّةٌ وَعلى غُمِهِ مِثْلُهَا. فَسَألْتُهُ عَنْ ذلكَ. فقَالَ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللّهِ # يَقُولُ: هُمْ إخْوَانُكُمْ وَخَوَلُكُمْ جَعَلَهُمُ اللّهُ تَعالى تَحْتَ أيْدِيكُمْ. فَمَنْ كَانَ أخُوهُ تَحْتَ يَدِهِ فَلْيُطْعِمْهُ مِمَّا يَأكُلُ وَلْيُلْبِسْهُ مِمَّا يَلْبَسُ وََ تُكَلِّفُوهُمْ مِنَ الْعَمَلِ مَا يَغْلِبُهُمْ. فَإنْ كَلّفْتُمُوهُمْ فَأعِينُوهُمْ عَلَيْهِ[. أخرجه الخمسة إ النسائي.»الخَوَلُ« حشم الرجل وأتباعه .



2. (4154)- Ma´rur İbnu Süveyd rahimehullah anlatıyor: "Ebu Zerr´i gördüm, üzerinde bir takım (hulle) vardı, kölesi de aynı şekilde bir takım giyiyordu. Bunun sebebini sordum. Bana şu cevabı verdi: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´dan şöyle söylediğini işitmiştim:

"Onlar sizin kardeşleriniz ve yakın adamlarınızdır. Allah Teâlâ Hazretleri onları ellerinizin altına (emaneten) koymuştur. Kimin kardeşi eli altında ise, yediğinden yedirsin, giydiğinden giydirsin, yapamayacağı iş buyurmayınız, eğer buyurursanız onlara yardım edin." [Buhârî, İman 22, Itk 15, Edeb 44; Müslim, Eyman 40 (1661); Ebu Dâvud, Edeb 133, (5157, 5158, 5161); Tirmizî, Birr 29, (1946).][9]


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

10 Nisan 2010, 15:37:46
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #3 : 10 Nisan 2010, 15:37:46 »

AÇIKLAMA:



Nevevî der ki: "Hadiste gelen "yediğinden yedirme, giydiğinden giydirme" emri vecibe değil, istihbab ifade eder. Efendiye vacib olan, kölenin yiyecek ve giyeceğini ma´ruf üzere te´mindir. Maruf demek bölgenin, şahısların âdetlerine, durumlarına uygun olarak demektir. Bu, efendinin yediği ve giydiği cinsten de olabilir, daha düşük de olabilir, daha fevkinde de olabilir. Hatta efendi, âdete muhalefet ederek, kendisi, zühd veya cimrilik sebebiyle emsâlinden daha düşük bir seviye ile iktifa edecek olsa, kölesine cimrilik etmesi, rızası olmadan kendisi gibi olmaya zorlaması helal olmaz."[10]



ـ4155 ـ3ـ وعن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ # إذَا أتَى أحَدَكُمْ خَادِمُهُ بِطَعَامِهِ، فَإنْ لَمْ يُجْلِسْهُ مَعَهُ فَلْيُنَاوِلْهُ لُقْمَةً أوْ لُقْمَتَيْنِ، أوْ أُكْلَةً أوْ أُكَلَتَيْنِ فَإنَّهُ وَلِيَ حَرَّهُ وَعَِجَهُ[. أخرجه البخاري، وهذا لفظه، وأبو داود والترمذي .



3. (4155)- Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Birinize hizmetçisi yemeğini getirince, onu beraber yemek üzere oturtmayacaksa, hiç olsun bir iki lokma veya bir iki yiyecek versin. Zira yemeğin hararet (pişirme) ve muamele (zahmeti)ni o çekmiştir." [Buhârî, Et´ime 55, Itk 18; Tirmizî, Et´ime 44, (1854); Ebu Dâvud, Et´ime 51, (3846); (Müslim, Eymân 42, (1663).][11]



AÇIKLAMA:



1- Hadiste geçen "lokma" veya "yiyecek" tabirleri ravinin bir tereddüdü olmaktadır, aynı ma´nâda kullanılmıştır.

2- Hizmetçiye bir iki lokma verilmesi, yemeğin azlığı veya çokluğuna göre, şartlara göre az veya çok miktarda yapılacak ikramı ifade eder.

3- Bu hadis daha önce Ebu Zerr´den kaydedilen rivayette ifade edilen efendi ile köle arasında eşitlik sağlama meselesinin bir istihbab olduğunu, yemede ve giymede eşitliği sağlamak veya köleyle beraber yemenin efendinin ihtiyarına bırakılan müstehab bir tavır olduğunu ifade eder. İbnu Hacer der ki: "İbnu´l-Münzir bütün ilim ehlinden şunu nakletmiştir: Vacib olan, efendinin köleye, o bölgede emsalinin çoğunlukla yediğinden yedirmektir, katık ve giyecek için de hüküm böyledir. Efdal olanı hizmetçiyi de ortak etmek ise de, efendi nefîs olanları kendine ayırabilir."[12]



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

10 Nisan 2010, 15:38:15
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #4 : 10 Nisan 2010, 15:38:15 »

KÖLEYE MUSAHABE VE MUAMELE ÂDÂBI

* HİZMETÇİNİN DÖVÜLMESİ VE KAZFI



ـ4156 ـ1ـ عن أبي سعيد الخدري رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: إذَا ضَرَبَ أحَدُكُمْ خَادِمَهُ فَذَكَرَ اللّهَ تَعالى فَارْفَعُوا أيْدِيكُمْ عَنْهُ[. أخرجه الترمذي .



1. (4156)- Ebu Saîdi´l-Hudrî (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Biriniz hizmetçisini dövünce, hizmetçi Allah´ın ismini zikrede(rek Allah aşkına vurma diye)cek olursa derhal elinizi kaldırın." [Tirmizî, Birr 32, (1951).][13]



AÇIKLAMA:



1- Tîbî, te´dib maksadıyla dövme sırasında Allah´tan yardım dilemek kasdıyla ismi anıldığı takdirde Allah´ı tazimen dövmeyi bırakmak gerektiğini, ancak hadd cezası tatbik edilirken, Allah´a sığınacak olursa dinlememek gerektiğini söyler.

2- Kritik durumlarda Allah´ın adına müracaat etmek, Kur´ânî bir irşaddır. Binaenaleyh, mü´min kişi sıkışık anlarında O´na başvurduğu gibi, kendisine karşı başvurulduğu takdirde, onun hakkını vermeli, Allah´a tazimen isteneni yerine getirmeli, davranışından vazgeçmelidir. Âyet şöyle:

"Ey insanlar, sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini var eden ve ikisinden pek çok erkek ve kadın meydana getiren Rabbinize hürmetsizlikten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah´ın ve akrabanın haklarına riayetsizlikten de sakının" (Nisa 1).[14]



ـ4157 ـ2ـ وعن معاوية بن سويد بن مقرن قال: ]لَطَمْتُ مَوْلىً لَنَا فَهَربْتُ، ثُمَّ جِئْتُ قُبَيْلَ الظُّهْرِ فَصَلَّيْتُ خَلْفَ أبِي. فَدَعَاهُ وَدَعَانِي، ثُمَّ قَالَ لِلْخَادَم: اُمْثُلْ مِنْهُ، فَعَفَا. ثُمَّ قَالَ: كُنَّا بَنِي مُقَرِّنٍ عَلى عَهْدِ

رَسُولِ اللّهِ #. لَيْسَ لَنَا خَادِمٌ إَّ وَاحِدَةٌ فَلَطَمَهَا أحَدُنَا. فَبَلَغَ ذلِكَ رَسولَ اللّهِ # فقَالَ: أعْتِقُوهَا، فَقىلَ لَهُ: لَيْسَ لَهُمْ خَادِمٌ غَيْرُهَا قَالَ: فَلْيَسْتَخْدِمُوهَا فَإذَا اسْتَغْنَوْا عَنْهَا فَلْيُخَلُّوا سَبِيلَهَا[. أخرجه مسلم وأبو داود والترمذي.ومعنى »امْثُلْ مِنْهُ« اقتصّ مثل ما فعل بك.و»الخَادِمُ« الذى يخدمك ذكراً كان أو أنثى .

2. (4157)- Muâviye İbnu Süveyd İbni Mukarrin anlatıyor: "Bizim bir âzadlımıza bir tokat attım ve kaçtım. Sonra öğleden az önce döndüm, babamın arkasında namaz kıldım. Babam âzadlıyı da beni de çağırdı. Sonra hizmetçiye: "Misilleme (onun sana yaptığının mislini) yap!" dedi. Hizmetçi affetti. Bunun üzerine babam anlattı: "Biz Benî Mukarrin, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) zamanında tek bir hizmetciye sahiptik. Ona birimiz bir tokat vurdu. Bu hadise Aleyhissalâtu vesselâm´ın kulağına ulaşmıştı: "Onu âzad edeceksiniz!" emir buyurdular. Kendisine: "Ondan başka hizmetçileri yok!" dendi. Bunun üzerine: "Öyleyse onu hizmetlensinler. Ancak ne zamandan ondan müstağni olurlarsa, derhal yol versinler!" buyurdular." [Müslim, Eymân 31, (1658); Tirmizî, Nüzûr 14, (1542); Ebu Dâvud, Edeb 133, (5166, 5167).][15]



AÇIKLAMA:



1- Bu hadis, hizmetçi ve kölelere iyi muameleyi, gönül alıcı davranmayı emretmektedir. Hadiste geçen "misilleme yap" cümlesini bazı âlimler "kısas olarak sana yapılanın aynını yap" diye açıklamışlardır. Ancak buradaki kısas şerî kısas değildir. Çünkü, kısas hudûd´a giren ağır suçlarda muteberdir. Halbuki atılan bir tokat, şerî kısas olmaz. Bu çeşit cezalar tâzirdir. Öyleyse "misilleme yap" emri hizmetçinin gönlünü almaya râcidir, vecibe değildir. Ayrıca tokat vurana da bir derstir.

2- Bazı rivayetlerde Süveyd´in yedi kardeş oldukları, tokadın yüze atıldığı, yüze vurmanın haram edilmiş olduğu vs. bazı teferruat daha gelmiştir.

3- Rivayetlerde mevlâ, hâdim aynı ma´nâda kullanılmaktadır. Köle demektir. Hâdim erkek ve kadın her ikisi için kullanılır. Rivayetten tokatlanan hâdim´in kadın olduğu anlaşılmaktadır. Buna rağmen hâdime diye ifade edilmemiştir, çünkü Araplar hâdime şeklini kullanmazlar, kadın içinde hâdim derler. [16]



ـ4158 ـ3ـ وعن أبي مسعود البدري رَضِيَ اللّهُ عَنْه قالَ: ]كُنْتُ أضْرِبُ غَُماً لِي بِالسَّوطِ فَسَمِعْتُ صَوْتاً مِنْ خَلْفِى يَقُولُ: اعْلَمْ أبَا مَسْعُودٍ. فَلَمْ أفْهَمِ الصَّوْتَ مِنَ الغَضَبِ. فَلَمَّا دَنَا مِنِّي إذَا هُوَ رَسُولُ اللّهِ #: يَقُولُ: اعْلَمْ أبَا مَسْعُودٍ، اعْلَمْ أبَا مَسْعُودٍ فَألْقَيْتُ السَّوْطَ مِنْ يَدِي. فَقَالَ: اعْلَمْ أبَا مَسْعُودٍ أنَّ اللّهَ أقْدَرُ عَلَيْكَ مِنْكَ عَلى هذَا الْغَُمِ. قَالَ فَقُلْتُ: َ أضْرِبُ مَمْلُوكاً بَعْدَهُ أبَداً[. أخرجه مسلم وأبو داود والترمذي .



3. (4158)- Ebu Mes´ud el-Bedrî (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ben köleme kamçıyla vuruyordum. Arkamdan bir ses işittim. "Ebu Mes´ud, bil!" diyordu. Öfkeden sesi tanıyamadım. Bana yaklaşınca onun Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) olduğunu gördüm.

"Ebu Mes´ud bil! Ebu Mes´ud bil!" diyordu. Kamçıyı elimden attım.

"Ebu Mes´ud bil! Allah senin üzerinde senin bunun üzerindekinden daha fazla muktedir" dedi. Ben: "Bundan sonra ebediyen köle dövmeyeceğim" dedi. [Müslim, Eyman 34, (1659); Ebu Dâvud, Edeb 133, (5159, 5160); Tirmizî, Birr 30, (1949).][17]



ـ4159 ـ4ـ وعن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَالَ رَسولُ اللّهِ #: مَنْ قَذَفَ مَمْلُوكَهُ وَهُوَ بَرِئٌ مِمَّا قَالَ جُلِدَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إَّ أنْ يَكُونَ كَمَا قَالَ[. أخرجه الخمسة إ النسائي.»الْقَذْفُ« الرمي بالزنا ونحوه .



4. (4159)- Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim kölesine kazıf´ta bulunursa (zina isnadı yaparsa) kölesi bu iftiradan beri ise, Kıyamet günü celde uygulanır. Dediği doğru ise o başka." [Buhârî, Hudûd 45; Müslim, Eyman 77, (1660); Ebu Dâvud, Edeb 133, (5165); Tirmizî, Birr 30, (1948).] [18]

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1] 2 3 4   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes