> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Kütübü Sitte > İlim
Sayfa: 1 2 3 [4] 5 6   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İlim  (Okunma Sayısı 8228 defa)
08 Nisan 2010, 12:29:43
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #15 : 08 Nisan 2010, 12:29:43 »



AÇIKLAMA:



Ebu Hüreyre hazretleri, burada Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ dan öğrendiği hadislerden bir kısmını rivayet etmekten çekinerek ketmettiğini belirtmektedir. Ülemâ, neşredilmeyen ilmin, kötü emirlerin isim ve ahvalini ve çıkacakları zamanı beyaneden hadisler olduğunu söylerler. Ebu Hüreyre´nin bunların bazılarına kinâye yoluyla işaret ettiği, ama tasrih etmekten korktuğu söylenmiştir. Mesela şu sözü onlardan biridir: "Altmışın başından ve çocuğun başkanlığından Allah´a sığınırım." Bununla Yezîd İbnu Muâviye´nin hilafetine işaret ettiği belirtilir. Çünkü, onun hilafeti hicretin 60. yılında idi. Allah Ebu Hüreyre´nin duasını kabul etmiş ve ruhunu bir yıl önce kabzetmiştir.

Ebu Hüreyre, "Gırtlağımı keserdiniz" sözüyle, zalim idarecileri kastetmiştir. Ayıplarını işitmekten rahatsız olarak, hayatına kıyacaklarından korktuğunu belirtmiştir.

Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)´ın rivayetten çekindiği fitne ile ilgili hadisleri, "Herkes hayırdan sorarken, gelip bana bulaşır mı korkusuyla ben şerden sorardım" diyen Huzeyfe (radıyallahu anh), kısmen rivayet etmiştir. Ebu Hüreyre´nin haklılığını, yani Resulullah´ın fitne ilgili olarak çok sayıda ve pek teferuatlı açık beyanlarının bulunduğunu anlamak için, Ebu Dâvud´da yer alan bir Huzeyfe hadisini kaydediyoruz. Der ki: "Vallahi bilemiyorum, arkadaşlarım gerçekten unuttular mı, yoksa unutmuş mu görünüyorlar. Vallahi Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), Kıyamete kadar gelecek ve adamlarının sayısı üçyüz ve daha fazla olacak bütün fitne başlarını bize adıyla, babasının ve kabilesinin adıyla zikretti."[52]



ـ4130 ـ5ـ وعن أبي ذرّ رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ أنه قال: ]لَوْ وََضَعْتُمْ الصِّمْصَامَةَ عَلى هذِهِ، وَأشَارَ إلى قَفَاهُ، ثُمَّ ظَنَنْتُ أنِّي أُنْفِذُ كَلِمَةً

سَمِعْتُهَا مِنْ رَسُولِ اللّهِ # قَبْلَ أنْ تُجِيزُوا عَليّ ‘نْفَذْتُهَا[. أخرجه البخاري تعليقا.»الصِّمصامةُ« والصمصام: السيف .



5. (4130)- Ebu Zerr (radıyallahu anh) demiştir ki: "Eğer kılıncı şuraya koysanız -eliyle ensesini göstermiştir- ben bu esnada, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´dan işitmiş bulunduğum bir hadisi, sizin işimi bitirmezden önce söyleyebileceğime kanaatim gelse onu mutlaka söylerim." [Buhârî, İlm 10.][53]



AÇIKLAMA:



Ebu Zerr (radıyallahu anh)´ın bu sözü, Ashabtan bir kısmının, Resulullah´ın sözlerinden bildiklerini rivayette pervasız olduklarını söylemek, rivayet etmek hususunda ölüm dahil hiçbir şeyden korkmadıklarını göstermektedir. İşte Hz. Ebu Zerr bu gruba girenlerden biridir.

Hz. Ebu Zerr, daha önce de temas ettiğimiz üzere ihtilalci hak bildiğini dobra dobra söylemekten çekinmeyen bir mizaca sahiptir. Günlük hayatta sadelik ve tevazuyu esas alan zâhid bir meşrebe mensup. Bu meşrub Resulullah´ın şahsî hayatında da mevcut, Ebu Zerr ister ki, herkes bu meşreb üzere olsun, zira ona göre kâmil İslam budur. Bunu açıkça tebliğ eder. Sadeliği esas almayan debdebe ve israfa da yer veren idarecilere müdahale eder. Sert tepkiler gösterir. Sebep olduğu rahatsızlık Halife-i zişân Hz. Osman-ı Zinnureyn (radıyallahu anh) efendimize şikayet edilir. Medine´ye çağrılan Ebu Zerr´e orada bazı kısıtlamalar tatbik edilir. O yine pervasız davranmaya devam eder. Sorulan soruları cevaplar, açıklamalar yapar. Fetva verme hussundaki yasaklamayı hatırlatan bir kimseye, cevab olarak sadedinde olduğumuz sözleri sarfeder: "Allah´a yemin olsun, Resulullah´tan duyduğum bir kelimeyi terketmem için kılıcı boğazıma dayasanız, siz kesme işini tamamlayıncaya kadar ben onu yine de söylerim."[54]

Dârimî´nin Müsned´inde, Ebu Zerr (radıyallahu anh)´ın, bu sözü, Mina´da el-Cemretu´l-Vusta´nın yanında, kendinden fetva sormak maksadıyla halkın etrafını sardığı bir hengâmda bir adamın gelerek: "Sen fetvadan men edilmedin mi?" demesi üzerine, başını kaldırıp adama yönelerek: "Yoksa sen benim müfettişim misin?" diye çıkıştıktan sonra sarfettiğini kaydeder. Rivayetler arasındaki ihtilafa burada girmeyeceğiz. [55]

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İlim
« Posted on: 28 Nisan 2024, 12:44:49 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İlim rüya tabiri,İlim mekke canlı, İlim kabe canlı yayın, İlim Üç boyutlu kuran oku İlim kuran ı kerim, İlim peygamber kıssaları,İlim ilitam ders soruları, İlim önlisans arapça,
Logged
08 Nisan 2010, 12:30:17
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #16 : 08 Nisan 2010, 12:30:17 »

ALTINCI FASIL

HADÎSıN YAZILMASI


UMUMÎ AÇIKLAMA:



Hadislerin yazılması bahsinde, burada nazariyetle igili teferruata girmeyip, sadece hadislerin kısa meallarini ve zaruri durumlarda müphem noktalarını kısaca tavzihini yapıp geçeceğiz.[56]



ـ4131 ـ1ـ عن ابن عمرو بن العاص رَضِيَ اللّهُ عَنْهُما قال: ]كُنْتُ أكْتُبُ كُلَّ شَىْءٍ سَمِعْتُهُ مِنْ رَسُولِ اللّهِ # فَنَهَتْنِي قُرَيشٌ. وَقَالُوا: تكتب كُلَّ شَيْءٍ وَرَسُولُ اللّهِ # بَشَرٌ يَتَكَلَّمُ فِى الرِّضَا والْغَضَبِ فَأمْسَكْتُ عَنِ الكِتَابِ حَتّى ذَكَرْتُ ذلِكَ لِرَسُولِ اللّهِ #. فَأوْمَأ بِإصْبُعِهِ إلى فِيهِ وَقَالَ: اكْتُبْ فَوَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ مَا يَخْرُجُ مِنْهُ إَّ حَقّاً[. أخرجه أبو داود .



1. (4131)- İbnu Amr İbni´l-Âs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Ben Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´dan işittiğim her şeyi yazıyordum. Kureyş bu işten beni men etti. Dediler ki: "Sen her (işittiğin) şeyi yazıyorsun, halbuki Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir insandır, memnun ve öfkeli halde de konuşur."

Bunun üzerine yazmaktan vazgeçtim. Sonra durumu Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a anlattım. Parmağı ile ağzına işaret ederek:

"Yaz, nefsimi elinde tutan zata yemin olsun, ondan haktan başka bir şey çıkmaz!" buyurdu." [Ebu Dâvud, İlm 3, (3646).][57]



ـ4132 ـ2ـ وعن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]شَكَا رَجُلٌ مِنَ ا‘نْصَارِ إلى رسولِ اللّهِ # فقَالَ: يَارسولَ اللّهِ إنِّى ‘سْمَعُ مِنْكَ الْحَدِيثَ فَيُعْجِبُنِي وََ أحْفَظُهُ. فَقَالَ #: اسْتَعِنْ بِيَمِينِكَ وَأوْمَأَ بِيَدِهِ إلى الْخَطِّ[. أخرجه الترمذي .



2. (4132)- Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ensârdan bir zat Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a (hafızasını) şikayet ederek dedi ki: "Ey Allah´ın Resûlü! ben senden hadis işitiyorum, çok hoşuma gidiyor, ancak hafızamda tutamıyorum. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ona şu cevabı verdi:

"Sağ elini yardıma çağır!" ve eliyle yazma işareti yaptı." [Tirmizî, İlm 12, (2668).][58]



ـ4133 ـ3ـ وعن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]خَطَبَ رَسُولُ اللّهِ # فَذَكَرَ قِصَّةً فِي الْحَدِيثِ. فقَالَ أبُو شَاهٍ: اكْتُبُوا لِي يَا رَسُولَ اللّهِ؟ فقَالَ: اكْتُبُوا ‘بِي شَاهٍ[. أخرجه الترمذي وصححه .



3. (4133)- Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) (bir gün, halka) hitabetti, (Ebu Hüreyre, hadisin vürûdu ile ilgili) bir kıssa anlattı (hadiste şu ibare de vardı): "Ebu Şah dedi ki: "Ey Allah´ın Resulü! (bu hutbeyi) bana yazıverin!" Bu taleb üzerine Aleyhissalâtu vesselâm: "Evet Ebu Şâh´a yazıverin!" emir buyurdular." [Tirmizî, İlm 12, (2669); Buhârî, İlm 39, Lukata 7, Diyât 8; Ebu Dâvud, İlm 3, (3649).][59]



AÇIKLAMA:



Hadiste işaret edilen kıssa, hadisin vürûdu ile ilgili. Rivayetin Buhârî´deki bir vechinde kıssa mevcuttur. Şöyle der: "Huzâ´alılar, Mekke´ nin fethedildiği senede, Benî Leys´ten birini, onların kendilerinden bir kimseyi katletmelerine mukabil olarak öldürdüler. Bu durum, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a haber verildi. Bunun üzerine bineğine atlayarak bir hitapta bulundu. Dedi ki: "Allah Mekke´den katli veya fiili engelledi."

-Buharî fiil veya katl şekkinin hocadan geldiğini belirtir.- Ancak Resulullah´ı ve mü´minleri onlara musallat etti. Bilesiniz, Mekke´de kan dökmek benden önce kimseye helal değildir. Benden sonra da kimseye helal olmayacak. Bilesiniz, bana da, bir gündüzün belli bir anında helal kılındı. Haberiniz olsun, o da şu ândır. (Mekke herkese) haramdır. Dikenine varıncaya kadar hiç bir otu yolunamaz, ağacı sökülemez, yerde görülen yitik mallar alınamaz, ilan etmek, sahibini aramak için alınabilir. Kim öldürülürse iki şıktan biriyle muhayyerdir: "Katil öldürülür veya öldürülen tarafın ailesine diyet ödenir."

(Resulullah´ın bu hutbesi üzerine), Yemenlilerden biri gelerek: "Ey Allah´ın Resulü! Bu hutbeyi bana yazıverin!" dedi. Resulullah: "Ebu Fülâna yazıverin!" emir buyurdu. Kureyş´ten biri: "Ey Allah´ın Resûlü! İzhir´i yasaktan hariç tutun, çünkü biz, onu evlerde ve kabirlerde kullanıyoruz!" dedi. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) da: "İzhir hâriç, izhir hâriç!" dediler.

Şu halde, sadedinde olduğumuz hadiste işaret edilen kıssa budur. Böylece Ebu Şâh´ın, Mekke´nin fethedildiği gün Resulullah tarafından irad edilen hutbenin metnini istediği anlaşılmış olmaktadır. Resulullah bu metnin yazılıp Ebu Şâh´a verilmesini emir buyuruyor. Buhârî, bu rivayeti Aleyhissalâtu vesselâm´ın, hadislerin yazılmasına karşı olmadığını göstermek için kaydetmiş bulunmaktadır.[60]



ـ4134 ـ4ـ وعنه رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]مَا كَانَ فِى أصْحَابِ رَسُولِ اللّهِ # أكْثَرُ حَدِيثاً مِنِّى إَّ مَا كَانَ مِنَ ابْنِ عَمْرٍو. فإنّهُ كَانَ يَكْتُبُ وََ أكْتُبُ[. أخرجه البخاري والترمذي .



4. (4134)- Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) diyor ki: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın Ashabı arasında İbnu Amr hâriç, benden daha çok hadis bilen yoktu. (Onun beni geçmesi şuradan ileri geliyordu:) O hadisleri yazıyordu, ben ise yazmıyordum." [Buhârî, İlm 39; Tirmizî, İlm, (2670).][61]



ـ4135 ـ5ـ وعن زيد بن ثابت رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ قَالَ: ]أمَرَنِي رسولُ اللّهِ # فَتَعَلَّمْتُ لَهُ كِتَابَ يَهُودَ بِالسُّرْيَانِيَّةِ، وقَالَ: إنِّي وَاللّهِ مَا آمَنُ يَهُودَ عَلى كِتَابِي. قَالَ: فَوَاللّهِ مَا مَرَّ بِي نِصْفُ شَهْرٍ حَتّى تَعَلَّمْتُهُ وَمذَقْتُهُ فَكُنْتُ أكْتُبُ لَهُ إلَيْهِمْ وَأقْرَأُ لَهُ كُتُبَهُمْ إلَيْهِ[. أخرجه البخاري

وأبو داود والترمذي .



5. (4135)- Zeyd İbnu Sâbit (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bana emretti, ben de onun için, Süryanice (yahudi) yazısını öğrendim. Şöyle demişti: "Allah´a yemin olsun , ben yazı işimde yahudiye emniyet edemiyorum!"

(Zeyd) der ki: "Allah´a yemin olsun bir ayın yarısı geçmeden, o yazıyı öğrendim ve hazâkat kazandım. Resululah´ın onlara olan mektuplarını yazıyor, onların gönderdiklerini de ona okuyordum."[62] [Buhârî, Ahkâm 40; Ebu Dâvud, İlm 2, (3645); Tirmizî, İstizân 22, (2716).][63]



ـ4136 ـ6ـ وعن المطلب بن عبداللّه بن حنطب رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]دَخَلَ زَيْدٌ بنُ ثَابِتٍ إلى مُعَاوِيَةَ رَضِيَ اللّهُ عَنْهُما. فَسَألَهُ مُعَاوِيةُ عَنْ حَدِيثٍ فَأخْبَرَهُ بِهِ فَأمَرَ مُعَاوِيةُ إنْسَاناً يَكْتُبُهُ. فَقَالَ زَيْدٌ: أمَرَنَا رسولُ اللّهِ # أنْ َ نَكْتُبَ شَيْئاً مِنْ حَدِيثِهِ فَمَحَاهُ[. أخرجه أبو داود .



6. (4136)- el-Muttalib İbnu Abdillah İbni Hantab (radıyallahu anh) anlatıyor: "Zeyd İbnu Sâbit Hz. Muâviye (radıyallahu anhümâ)´nın yanına girmişti. Hz. Mu´âviye ona bir hadisten sual etti. Zeyd de hadisi ona söyledi. Hz. Muâviye (orada hazır bulunan bir adama) hadisi yazmasını emretti. Zeyd müdahalede bulunarak Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), hadislerinden hiçbir şey yazmamamızı emretmişti" dedi. Bunun üzerine Hz. Muâviye yazılanı derhal imha etti." [Ebu Dâvud, İlm 3, (3647).][64]



ـ4137 ـ7ـ وعن أبي سعيد الخدري رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: َ تَكْتُبُوا عَنّي شَيْئاً غَيْرَ الْقُرْآنِ، وَمَنْ كَتَبَ شَيْئاً غَيْرَ الْقُرْآنِ فَلْيَمْحُهُ[. أخرجه مسلم.وا“ذن في

الكتابة ناسخ للمنع منه بإجماع ا‘مة على جوازه و يجتمعون إ على أمر صحيح، وقد قيل إنما نهى أن يكتب الحديث مع القرآن في صفحة واحدة فيختلط به فيشتبه .



7. (4137)- Ebu Saîdi´l-Hudrî (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle emrettiler: "Benden Kur´an dışında bir şey yazmayın. Kim, Kur´an´dan başka bir şey yazmış ise, onu imha etsin." [Müslim, Zühd 72, (3004).][65]



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

08 Nisan 2010, 12:30:50
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #17 : 08 Nisan 2010, 12:30:50 »

AÇIKLAMA:



Genişçe açıklandığı üzere (1.cilt, 26-27, 33-35) bazı rivayetler hadis yazmayı yasaklarken, diğer bazıları teşvik eder, ruhsat tanır.

Ülemâ yasağın kayıtlı olduğunu, -İslam´ın başında yazı bilenin az olduğu sırada, hafızası kuvvetli olanlara mahsus olarak- ruhsat ifade eden hadislerin, öbürlerini neshettiğini belirtirler. Nitekim sadedinde olduğumuz hadise şu açıklama eklenmiştir.

"Yazı izni, yazı yasağını, yazının cevazı hususundaki icma-ı ümmet ile neshetmiştir. Ümmet, hiçbir zaman sahih olmayan bir meselede icma etmez. "Resulullah, hadisi, Kur´an´la birlikte aynı safyaya yazmayı yasaklamıştı. Çünkü bu durumda Kur´an´la hadis birbirine karışır, müşkilata sebep olurdu" dahi denmiştir."[66]



YEDİNCİ FASIL

İLMİN KALDIRILMASI


ـ4138 ـ1ـ عن ابن عمرو بن العاص رَضِيَ اللّهُ عَنْهُما قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: إنَّ اللّهَ َ يَقْبِضُ الْعِلْمَ اِنْتِزَاعاً يَنْتَزِعُهُ مِنَ النَّاسِ وَلكِنْ يَقْبِضُ الْعِلْمَ بِقَبْضِ الْعُلَمَاءِ. حتَّى إذَا لَمْ يُبْقِ عَالِماً اتَّخَذَ النَّاسُ رُؤُساً جُهَّاً، فَسُئِلُوا فَأفْتَوْا بِغَيْرِ عِلْمٍ فَضَلُّوا وَأضَلُّوا[. أخرجه الشيخان والترمذي .



1. (4138)- İbnu Amr İbni´l-Âs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah ilmi [verdikten sonra], insanların [kalbinden] zorla söküp almaz. Fakat ilmi, ülemâyı kabzetmek suretiyle alır. Ülemâ kabzedilir, öyle ki, tek bir âlim kalmaz. Halk da cahilleri kendine reis yapar. Bunlara meseleler sorulur, onlar da ilme dayanmaksızın [kendi reyleriyle] fetva verirler, böylece hem kendilerini hem de başkalarını dalâlete atarlar." [Buhârî, İlm 34, İ´tisam 7; Müslim, İlm 13, (2573); Tirmizî, İlm 5, (2654).][67]



AÇIKLAMA:



1- Köşeli parantez içerisindeki ziyadeler hadisin başka vecihlerinden alınmıştır.

2- Burada Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), farklı bir üslubla ilme teşvik etmektedir: İlim müslümanlar arasından kaldırılacaktır. Ancak bu kaldırma işi, bilenlerin göğsünden mucizevi bir tarzda ilim çıkarılarak değil, âlimlerin birer birer ölmeleriyle olacaktır. Öyleyse İslam ümmeti böyle bir tehlikeyi gözönünde canlı tutarak, tedbirde kusur etmemelidir. Bunun tedbiri de yeni âlimlerin yetişmesi için gayret göstermektir: Mektep ve medreseler açmak, talebelere barınak temin etmek, burs vermek, onların ilmî gayretlerini artırmak için, derece alanlara mükâfatlar vermek, eser verenleri madden ve ma´nen taltif ve tatmin etmek gibi... Zamanımızda sportif faaliyetlerin gelişmesi için memleketimizde yapılan teşvikleri görmekteyiz. Başarılı sporculara araba, villa, büyük meblağları bulan nakit para, alkış, şöhret... Bütün bunlar o sahaya teşvik etmek, himmetleri o istikamete yönlendirip kabiliyetleri o sahada tenmiye etmek, geliştirmek için yapılmaktadır. Resulullah sadedinde olduğumuz hadisle bu teşvik seferberliğinin ilme yapılmasını irşad buyurmaktadır.

İbnu Hacer der ki: "İlim taleb edenler varolduğu müddetçe ilim kaldırılmaz." Hz. Enes´in yaptığı bir rivayette, ilmin kaldırılmasının Kıyamet alâmetlerinden biri olduğu ifade edilmektedir.

3- Hadisin, Ahmed İbnu Hanbel´de gelen bir vechinde Aleyhissalâtu vesselâm´ın bu meseleyi Veda Haccı sırasında beyan buyurduğu görülmektedir. Ebu Ümâme´nin rivayet ettiği bu hadis şöyle: "Veda Haccı´nda Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurmuşlardı: "İlim kabzedilmezden -veya refedilmezden (kaldırılmazdan)- önce onu alın!" Bir bedevî: "İlim nasıl kaldırılır?" diye sordu. Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm: "Bilesiniz, ilmin gitmesi onun hamelesi olan ülemânın gitmesi demektir" dedi ve bunu üç kere tekrar etti."İbnu´l-Münir der ki: "İlmin göğüslerden çıkarılması da Allah´ın kudreti dahilindedir. Ancak bu hadis, böyle bir hadisenin olmayacağına delildir."

4- Görüldüğü üzere hadis, sadece ilmin muhâfazasına teşvik etmekle kalmıyor, aynı zamanda cahillerin iş başına getirilmemesini de ders veriyor.

* Hadis, fetvanın gerçek riyaset olduğuna delildir.

* İlimsiz fetvaya cür´et edenler zemmedilmektedir.

* Cumhur, her zaman müçtehidin bulunacağına hükmetmiş, "müçtehidin yetişmeyeceği devir gelecek" diyenlerin aleyhine hadisten delil çıkarmıştır.

5- Ülemânın gitmesiyle ilmin de gideceği endişesine düşen Ömer İbnu Abdilaziz, âlimle birlikte onun kesbettiği ilmin kaybolmama çâresini ilmin yazı ile tesbitinde bularak hadislerin tedvini için devlet emri çıkarmıştır. Bunun teferruatını Tedvîn bahsinde görmüştük (Birinci cilt, 113-116).[68]



ـ4139 ـ2ـ وعن أبي الدرداء رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]كُنَّا مَعَ رَسُولِ اللّهِ # فَشَخصَ بِبَصَرِهِ إلى السَّمَاءِ. ثُمَّ قَالَ: هذَا أوَانٌ يُخْتَلَسُ الْعِلْمُ

مِنَ النَّاسِ حَتّى َ يَقْدِرُوا مِنْهُ عَلى شَىْءٍ فقَالَ: زِيَادُ بْنُ لَبِيدٍ ا‘نْصَارِيُّ: كَيْفَ يُخْتَلَسُ الْعِلْمُ مِنَّا وَقَدْ قَرَأنَا الْقُرآنَ؟ فَوَاللّهِ لَنَقْرَأنَّهُ وَلْنُقْرِئَنَّهُ أوَْدَنَا وَنِسَاءَنَا. فقَالَ: ثَكِلَتْكَ أُمُّكَ يَا زِيَادُ، إنْ كُنْتُ ‘عُدُّكَ مِنْ فُقَهَاءِ الْمَدِينَةِ، هذِهِ التَّوْرَاةُ وَا“نْجِيلُ عِنْدَ الْيَهُودِ وَالنَّصَارَى، فَمَاذَا تُغْنِي عَنْهُمْ؟ قَالَ جُبَيْرٌ: فَلَقيتُ عُبَادَةَ بْنَ الصَّامَّتِ رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ فقُلْتُ: أَ تَسْمَعُ مَا يَقُولُ أخُوكَ أبُو الدِّرْدَاءِ رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ؟ فَأخْبَرْتُهُ الَّذِي قَالَ، فقَالَ: صَدَقَ؛ فإنْ شِئْتَ أخْبَرْتُكَ مَا أوَّلُ عِلْمٍ يُرْفَعُ؟ أوَّلُ عِلْمٍ يُرْفَعَ مِنَ النَّاسِ الْخُشُوعُ يُوشِكُ أنْ تَدْخُلَ الْمَسْجِدَ الجَامِعَ فََ تَرَى فِيهِ رَجًُ خَاشِعاً[. أخرجه الترمذي.»شَخَصَ ببصره« إذَا نظر إلى شئ دائماً فلم يردّ عنه نظره كنظر المبهوت والمغمى عليه.و»اخْتَِسُ« استب، وأخذ الشئ بسرعة.و»الثَّكْلُ« فقد ا‘مّ ولدها .



2. (4139)- Ebu´d-Derdâ (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile beraberdik. Gözünü semaya dikti. Sonra: "Şu anlar, ilmin insanlardan kapıp kaçırıldığı anlardır. Öyle ki, bu hususta insanlar hiçbir şeye muktedir olamazlar!" buyurdular.

Ziyad İbnu Lebîd el-Ensârî araya girip: "Bizler Kur´an´ı okuyup dururken ilim bizlerden nasıl kapıp kaçırılır? Vallahi biz onun hem okuyacağız, hem de çocuklarımıza, kadınlarımıza okutacağız!" dedi. Resulullah da: "Anasız kalasın, ey Ziyad, ben seni Medine fakihlerinden sayıyordum. (Bak) işte Tevrat ve İncil, yahudilerin ve nasranilerin elinde, onların ne işine yarıyor (sanki onunla amel mi ediyorlar)?" buyurdu. Cübeyr der ki: "Ubâde İbnu´s-Sâmit (radıyallahu anh)´a rastladım. Kardeşin Ebu´d-Derda ne söyledi, işittin mi? dedim. Ve ona Ebu´d-Derda´nın söylediğini haber verdim. Bana: "Ebu´d-Derda doğru söylemiş, dilersen kaldırılacak olan ilk ilmin ne olduğunu sana haber vereyim: İnsanlardan kaldırılacak olan ilk ilim huşudur. Büyük bir camiye girip huşu üzere olan tek şahsı göremeyeceğin vakit yakındır!" dedi." [Tirmizî, İlm 5, (2655).][69]



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

08 Nisan 2010, 12:46:37
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #18 : 08 Nisan 2010, 12:46:37 »


AÇIKLAMA:



1- Ziyad İbnu Lebîd, aslen Medinelidir. Ensarî´dir. Ancak, hicretten önce Mekke´ye Aleyhissalâtu vesselâm´ın yanına gelmiş, Efendimizle hicrete kadar orada ikâmet etmiştir. Bu sebeple "Muhacirî Ensarî" lakabını almıştı. Akabe, Bedir, Uhud, Hendek vs. bütün gazvelere Resulullah´la beraber katılmıştır. Aleyhissalâtu vesselâm Hadramevt´e âmil olarak göndermiştir. Hz. Muaviye (radıyallahu anh)´ın hilafetinin başlarında vefat etmiştir, (radıyallahu anh).

2- Ziyad İbnu Lebîd, hadiste Resulullah´ın ilmin kaldırılacağına dair ihbarını hayretle karşılamakta: "Biz ve çocuklarımız hep Kur´an okuyoruz, bu hal Kıyamete kadar da böyle devam edecek, nitekim Kur´an-ı Kerim´de "Kur´an´ı biz indirdik, onu biz koruyacağız" (Hicr 9) buyrularak, "Kur´an´ın Kıyamete kadar korunacağı ilâhî garanti altına alınmıştır, bu halde nasıl ilim kalkar?" ma´nâsında hayrete düşer. Ancak Resulullah, İncil ve Tevrat´ın, Ehl-i Kitap arasında mevcudiyetine, onlar tarafından okunmakta olmasına rağmen, onların ahkâmıyla amel etmediklerini, dolayısıyla, sanki yokmuş gibi onlara hiçbir fayda sağlamadığını misal verir ve bu durumun Kur´an´ın da başına gelebileceğini hatırlatır. Bu hatırlatma ile Resulullah, ilmiyle amel etmeyen âlimi cahil derecesine indirmiş olmaktadır. Dahası, böyleleri hımar durumundadır. Çünkü, Cuma suresinde, kitabı okuduğu halde amel etmeyenler, kitap yüklü hımara teşbih buyurulmuştur: "Kendilerine Tevrat öğretildiği halde, onun gereğini yapmayanların durumu, sırtına kitap yüklenmiş merkebin durumu gibidir" (Cuma 5).

Aliyyu´l-Kârî der ki: "Yani onların İncil ve Tevrat´ı amel etmeden okumaları sebebiyle istifade etmedikleri gibi, ey müslümanlar siz de böylesiniz, Kur´an´ın içindekilerini anlayıp amel sahasına intikal ettirmedikçe, Kur´an´dan istifade edemezsiniz demektir."

3- Huşû "ses" ve "göz" de namazın edebine tam uyma halidir. Hudû da bedenin edebi olduğu gibi... [70]



ـ4140 ـ3ـ وعن عمر بن عبدالعزيز رحمه اللّه ]أنَّهُ كَتبَ إلى أبي بَكْرِ بْنِ حَزْمٍ: انْظُرْ ما كَانَ مِنْ حَدِيثِ رَسُولِ اللّهِ # فَاكْتُبْهُ. فإنِّي خِفْتُ دُرُوسَ الْْعِلْمِ وذهَابَ الْعُلَمَاءِ، وََ تَقْبَل إَّ حَدِيثَ رَسُولِ اللّهِ # وَلْيَفْشُوا الْعِلْمَ وَلْيَجْلِسُوا لَهُ. حَتّى يُعْلَمَ مَنْ َ يُعَلّمَ. فإنَّ الْعِلْمَ َ يَهْلِكُ حَتّى يَكُونَ سِرّاً[. أخرجه البخاري ترجمة.»يُفْشُوا« يظهروا .



3. (4140)- Ömer İbnu Abdilaziz rahimehullah´dan nakledildiğine göre, (Medine valisi) Ebu Bekr İbnu Hazm´a şöyle yazmıştır: "Bak, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın hadisinden ne varsa yaz. Zira ben, ilmin kaybolmasından ve ülemânın gitmesinden korkuyorum. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın hadisinden başka bir şey kabul etme. Âlimler ilmi yaysınlar, ilim için (herkese açık yerlerde) halkalar teşkil etsinler, tâ ki bilmeyenler de böylece öğrensin. Zira ilim, gizli kalmazsa helak olmaz." [Buhârî, İlm 34.][71]



AÇIKLAMA:



Bu hadis, sünnetin tamamının, devlet eliyle resmen yazdırılması demek olan tedvin´in başlamasını noktalar. Ömer İbnu Abdilaziz´in bu mektubu, bütün taşra vilayetlerine gönderdiği bazı rivayetlerde tasrih edilmiştir. Sadedinde olduğumuz rivayet, mektubun sâdece Medine Valisi Ebu Bekr İbnu Hazm´a yazıldığını ifade etmektedir.

Bu hadis Tedvîn bahsinde açıklanmıştır. Fazla bilgi için oraya bakılmaldır. (1. cilt, 113-118).[72]

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

08 Nisan 2010, 12:47:20
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #19 : 08 Nisan 2010, 12:47:20 »

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/482.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/483.

[3] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/483.

[4] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/483-485.

[5] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/485.

[6] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/485.

[7] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/486.

[8] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/486-487.

[9] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/487.

[10] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/487.

[11] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/488.

[12] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/488-490.

[13] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/491-493.

[14] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/493.

[15] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/493.

[16] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/494.

[17] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/494.

[18] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/494.

[19] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/494-495.

[20] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/495.

[21] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/495-496.

[22] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/496.

[23] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/496.

[24] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/496.

[25] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/496-497.

[26] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/498.

[27] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/498-499.

[28] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/499.

[29] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/499-500.

[30] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/501.

[31] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/501.

[32] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/502.

[33] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/502.

[34] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/502-503.

[35] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/503-504.

[36] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/504.

[37] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/504.

[38] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/505.

[39] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/505.

[40] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/506.

[41] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/506-507.

[42] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/507.

[43] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/507.

[44] Ebu Hüreyre der ki: "Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam´dan iki kap dolusu hadîs belledim. Bunlardan birini halka yaydım. Ötekine gelince, şayet onu yaymış olsam şu gırtlak kesilirdi.

[45] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/507-508.

[46] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/509.

[47] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/510.

[48] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/510-512.

[49] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/512-513.

[50] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/513.

[51] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/514.

[52] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/514.

[53] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/515.

[54] Bu rivayeti da önce de kaydettik (Birinci cilt 57. Sayfa). Ebu Zerr!in ihti,lafı diğer bir sahabî Hz. Muâviye ile idi. Tevbe suresinin 34. ayetinin te´vili hakkında idi.

[55] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/515-516.

[56] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/517.

[57] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/517.

[58] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/518.

[59] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/518.

[60] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/518-519.

[61] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/519.

[62] Zeyd İbnu Sâbit radıyallahu anh´ın yazı öğrenme hâdisesi daha etraflı olarak açıklanmış idi (1. Cilt, s. 417-418).

[63] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/520.

[64] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/520.

[65] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/521.

[66] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/521.

[67] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/522.

[68] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/522-523.

[69] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/524-525.

[70] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/525.

[71] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/526.

[72] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/526.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: 1 2 3 [4] 5 6   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes