๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kütübü Sitte => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 17 Nisan 2010, 13:49:50



Konu Başlığı: Hudud hadler bölümü 3
Gönderen: Sümeyye üzerinde 17 Nisan 2010, 13:49:50
AÇIKLAMA:



Bu hükmün, önceki hadiste ortaya çıkan hükme hiç uymadığı açıktır. Orada hadde hükmedilirken, burada maddî ödemelerle mesele halledilmektedir. Hattâbîder ki: "Ben bu hadisle amel edip, bu şekilde fetva veren tek bir fakih bilmiyorum. Öyle ise, bu rivayetin mensuh olması gerekir." Beyhakî de Sünen´inde benzer bir ifade ile: "Her tarafdaki fakihlerin kendilerinden önceki Tâbiin gibi bu hadisle amel etmemekte icma etmiş olmaları, -şayet sabitse- bu hadisin, hudud üzerine vârid olan ahbarla neshedildiğine delil teşkil eder" der. Arkadan, Eş´as´ın şu sözünü kaydeder: بَلَغنِى اَنَّ هَذَا كَانَ قَبْلَ الْحُدُودِ "Bana ulaştı ki, bu hadisin hükmü, hududla ilgili ahkâmın vahyinden önce muteber idi."[58]



ـ12ـ وعن البراء رَضِىَ اللّهُ عَنْه قال: ]مَرَّ بِى خَالِى أبُو بُرْدَةَ بْنُ نِيَارٍ وَمَعَهُ لِوَاءٌ فَقُلْتُ: أيْنَ تُرِيدُ؟ فقَالَ: أمَرَنِى رسولُ اللّه # إلَى رَجُلٍ تَزَوَّجَ امْرَأةَ أبِيهِ أنْ آتِيَهُ بِرَأسِهِ[. أخرجه أصحاب السنن. )اللِّوَاءُ( الراية .



12. (1600)- Berâ İbnu´l-Âzib (radıyallahu anh) anlatıyor: "Dayım Ebu Bürde İbnu Niyâr -beraberinde bir bayrak olduğu halde- bana uğradı. Kendisine nereye gideceğini sordum.

"- Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), bana babasının hanımıyla evlenen bir adamın kellesini getirmemi (ve malına da el koymamı) emretti, ona gidiyorum" diye cevap verdi." [Tirmizî, Ahkâm 25, (1362); Ebu Dâvud, Hudud 27, (4456, 4457); Nesâî, Nikâh 58, (6,109-110); İbnu Mâce, Hudud 35, (2607).][59]



AÇIKLAMA:



1- Hadis üzerine ihtilâf edilmiştir. Oldukça farklı şekillerde rivayet edilmiştir. Mesela bir rivayet şöyledir: "Birgün kaybolan devemi ararken, beraberlerinde bayrak olan bir grup süvari gördüm, bir bedevînin evine girip boynunu vurdular. Adamın günahı nedir? diye sorduğumda: "Babasının hanımıyla evlenmiş" dediler, hem de Nisa sûresini okuduğu halde. Halbuki orada: وََتَنكِحُوا مَا نَكَحَ ابَاؤُكُمْ مِنَ النِّسَاءِ "Babalarınızın evlenmiş olduğu kadınları nikâhlamayın" buyurulmuştur (Nisa 22)."

2- Ölen babalarından dul kalan veya babaları tarafından boşanmış olan hanımlarla evlenmek cahiliye âdeti idi. Onlar bu işi helâl addediyorlardı. Kur´ân-ı Kerim bunu kesinlikle haram kılmıştır. Bunu bile bile, bir kimsenin babasının hanımıyla evlenmesi, haramı helâl addetmesi irtidad sayılmış, bu sebeple de öldürülmüştür.

Bazı âlimler, bu hadise dayanarak: "İmamın, bu meselede olduğu üzere, şeriatın kesin emirlerine muhalefet eden kimsenin katlini emretmesi caizdir" demişlerdir.

Ancak, rivayetin, daha ziyade, irtidâda hamledilmesi gerekmektedir. Yani, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın öldürülmesini emrettiği bu kimse, yaptığı işin haram kılındığını bilmekte idi. Öyle ise onu irtikab etmesi, haramı helâl addetmesinden ileri gelmiştir, bu ise küfrü mucib bir durumdur, mürted ise öldürülür.

Burada, İmam-ı Mâlik´in: "Katletmek de ta´zir cezalarına dahildir" hükmüne örnek bulunmuştur.

Kezâ, bir günahı helâl addederek işleyen kimsenin kanı döküldükten sonra malının müsâdere edilmesinin caiz olduğu hükmü de bu rivayetten çıkarılmıştır.[60]



ـ13ـ وعن ابن عباس رَضِىَ اللّهُ عَنْهما قال: ]قالَ رسولُ اللّهِ #: مَنْ وَقَعَ عَلى ذَاتِ مَحْرَمٍ، أوْ قَالَ. مَنْ نَكَحَ مَحْرَماً فَاقْتُلُوهُ[. أخرجه رزين .



13. (1601)- Hz. İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle emretti: "Kim, nikâhı haram olan bir akrabasına cinsî temasta bulunursa -veya şöyle demişti; kim haram yakını ile evlenirse- onu öldürün."[61]



ـ14ـ وعن أنس رَضِىَ اللّهُ عَنْه ]أنَّ رَجًُ كانَ يُتَّهَمُ بِأُمِّ وَلَدِ رسولِ اللّهِ فقَالَ لِعَلِيٍّ رَضِىَ اللّهُ عَنْه: اذْهَبْ فَاضْرِبْ عُنُقَهُ، فَأتَاهُ فَإذَا هُوَ في رَكِىٍّ)ـ1( يَتَبَرَّدُ، فقَالَ لَهُ: اخْرُجْ فَنَاوَلَهُ يَدَهُ فَأخْرَجَهُ، فَإذَا هُوَ مَجْبُوبٌ لَيْسَ لَهُ ذَكَرٌ، فَكَفَّ عَنْهُ وَأخْبَرَ بِهِ النَّبىَّ # فحَسَّنَ فِعْلَهُ[.زاد في رواية وقال: ]الشَّاهِدُ يَرَى مَاَ يَرَى الْغَائِبُ[. أخرجه مسلم .



14. (1602)- Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: Bir adam, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın ümmü veledine temas etmekle itham edilmişti. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), Hz. Ali (radıyallahu anh)´ ye : "Git boynunu vur!" diye emretti. Hz. Ali, adama geldiği vakit, onu bir kuyunun içinde (yıkanıp) serinliyor buldu.

"Çık dışarı!" diyerek elinden tutup kuyunun dışına çıkardı. Hz. Ali, adamın mecbub (burulmuş) ve tenâsül organından mahrum olduğunu gördü. Artık ona dokunmayıp, durumu Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´e haber verdi. Resûlullah, onu, davranışı sebebiyle takdir etti."

Bir rivayette şu ziyade gelmiştir: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Şahid, gâibin görmediğini görür" buyurdu". [Müslim, Tevbe 59, (2771).][62]