> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Kütübü Sitte > Diyetler
Sayfa: 1 [2] 3   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Diyetler  (Okunma Sayısı 2333 defa)
01 Nisan 2010, 11:40:50
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #5 : 01 Nisan 2010, 11:40:50 »



DİŞLER


ـ1ـ عن ابن عمرو بن العاص رَضِيَ اللّهُ عَنْهُما قال: ]قالَ رَسُولُ اللّهِ #: في ا‘سْنَانِ خَمْسٌ خَمْسٌ[. أخرجه أبو داود .



1. (1911)- Abdullah İbnu Amr İbni´l-As (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) "Dişlerin diyeti beşer dinardır." buyurdu. [Ebû Dâvud, Diyât 20, (4563); Nesâî, Kasâme 41, (8,55).][22]



AÇIKLAMA:



1- Rivayet, Ebû Dâvud ve Nesâî´de Amr İbnu Şuayb an ebîhi an ceddihî tarikinden kaydedilmiştir. Esâsen bu tarikle gelen rivâyetlerin mahrecinin Abdullah İbnu Amr İbni´l-As olduğu muhaddislerin büyük çoğunluğunca kabul edilmiş olan keyfiyettir. Senette ulemâdan bazılarının düştükleri bir şekke daha önce dikkat çektik (1900´uncu hadis).

2-"Dişlerin diyeti beşer beşer" demenin mânâsı, "Her bir dişin diyeti beş devedir" demektir. Öndeki veya arkadaki, üstteki veya alttaki diye herhangi bir ayırıma yer verilmeksizin bütün dişlerin değeri eşittir, ve her bir diş için diyet olarak beş deve takdir edilmiştir.[23]



ـ2ـ وعن ابن المسيب قال: ]قَضَى عُمَرُ بنُ الخَطَّابِ رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ في ا‘ضْرَاسِ بِبَعِيرَيْنِ بَعِيرَيْنِ، وَقَضَى مُعَاوِيَةُ في كُلِّ ضِرْسٍ بِخَمْسَةِ أبْعِرَةٍ[. أخرجه مالك .



2. (1912)- İbnu´l- Müseyyeb (rahimehullah) anlatıyor: "Ömer İbnu´l Hattâb (radıyallâhu anh) her azı diş için bir deveye hükmetti. Hz. Muâviye (radıyallâhu anh) ise her azı diş için beş deveye hükmetti." [Muvatta, Ukûl 7, (2,861).][24]



AÇIKLAMA:



Metinde Hz. Ömer´in diş için iki deve (baîreyn) takdir ettiğini ifâde edilir. Ancak Muvatta´nın aslında ve Zürkânî şerhinde "bir deve´"ye hükmettiği ifâde edilir. Şu halde Teysîr´de bir yanlışlık, bir hata söz konusu. Biz, tercümede aslı esas alıp "Bir deveye hükmetti" diye kaydettik.

Hata hususunda kanaat veren bir delil, Muvatta´da İmam Malik´in bir ilavesidir: "Sa´d İbnu Müseyyeb der ki: "Diyet, Hz. Ömer´in hükmünde azalıyor, Hz. Muâviye (radıyallâhu anhümâ)´nin hükmünde artıyor. (Onların yerine) ben olsaydım, dişlerin her biri için iki deveye hükmederdim."[25]



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Diyetler
« Posted on: 28 Nisan 2024, 16:13:36 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Diyetler rüya tabiri,Diyetler mekke canlı, Diyetler kabe canlı yayın, Diyetler Üç boyutlu kuran oku Diyetler kuran ı kerim, Diyetler peygamber kıssaları,Diyetler ilitam ders soruları, Diyetler önlisans arapça,
Logged
01 Nisan 2010, 11:41:24
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #6 : 01 Nisan 2010, 11:41:24 »

PARMAKLAR


ـ1ـ عن ابن عباس رَضِيَ اللّهُ عَنْهُما قال: ]قالَ رَسُولُ اللّهُ # هذِهِ وهذِهِ سَواءٌ، يَعْنِى الخِنْصَرَ وَا“بْهَامَ في الدِّيَةِ[. أخرجه الخمسة إ مسلماً.وزاد الترمذي: ]دِيَةُ أصَابِعِ اليَدَيْنِ وَالرِّجْلَيْنِ سَوَاءٌ عَشْرَةٌ مِنَ ا“بِلِ لِكُلِّ إصْبَعٍ[.وللنسائى: ]في ا‘صَابِعِ عَشْرٌ عَشْرٌ[ .



1. (1913)- İbnu Abbas (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Şu ve şu -yâni serçe parmakla baş parmak- diyette eşittirler." [Buhârî, Diyât 20, Tirmizî, Diyât 4, (1391, 1392); Ebû Dâvud, Diyât 20, (4558); Nesâî, Kasâme 42, (8, 56,57).]

Tirmizî´nin rivâyetinde şu ziyade mevcuttur: "İki elin parmaklarıyla iki ayağın parmakları da eşittir. Her bir parmağın diyeti on devedir."

Nesâî´deki ziyâde şöyledir: "Parmaklar hakkında diyet, onar onardır."[26]



YARALAMALAR



ـ1ـ عن عمرو بن شعيب عن أبيه عن جده رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]قالَ رَسُولُ اللّهِ #: في المَوَاضِح خَمْسٌ خَمْسٌ[. أخرجه أصحاب السنن.»المَوَاضِحَُ«: جمع موضحة، وهى الشجة التي تبدى وضح العظم: أى بياضه. والمراد بذلك: موضحة الرأس والوجه دون سائر الجسد ففيها الحكومة .



1. (1914)- Amr İbnu Şuayb an ebîhi an ceddihî (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Mûzıha olan yaraların diyeti beşer devedir." [Tirmizî, Diyât 3, (1390); Ebû Dâvud, Diyât 20, (4566); Nesâî, Kasâme 43, (8, 57).][27]



AÇIKLAMA:



Mûzıha (cem´i mevâzıh´dır), kemiğin beyazlığını ortaya çıkaran derin yaradır. Bu çeşit derin yaradan her birinin diyeti beş adet devedir. Deveyi gerektiren yara daha ziyâde başta veya yüzde hâsıl edilen yaradır. Vücudun başka yerindeki mûzıha yaralar için diyet maktû olmayıp, usulüne göre hâkimin takdirine bırakılmıştır. Bu çeşitten, takdirle ortaya konan diyete hükûmetu´l-adl dendiğini daha önce belirtmiştik. (1910´uncu hadise bakın.)[28]

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

01 Nisan 2010, 11:42:00
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #7 : 01 Nisan 2010, 11:42:00 »

ÜÇÜNCÜ FASIL

NEFİS VE UZUVLAR HAKKINDA MÜŞTEREK HADİSLER



ـ1ـ عن عبداللّه بن أبى بكر بن محمد بن عمرو بن حزم عن أبيه: ]أنَّ في الْكِتَابِ الَّذِي كَتَبَهُ رَسُولُ اللّهِ # بْنِ حَزْمٍ في الْعُقُولِ: أنَّ في النَّفْسِ مِائَةً مِنَ ا“بِلِ، وفي ا‘نْفِ إذَا أُوعِبَ جَدْعاً الدِّيَةُ الْكَامِلَةُ، وَفي المَأمُومَةِ ثُلُثُ الدِّيَةِ، وفي الجَائِفَةِ مِثْلُهُ، وفي الْعَيْنِ خَمْسُونَ، وفي الْيَدِ خَمسُونَ، وفي الرِّجْلِ خَمْسُونَ، وفي كُلِّ أُصْبُعٍ مِمَّا هُنَالِكَ عَشْرٌ مِنَ ا“بِلِ، وفي كُلِّ سِنٍّ خَمْسٌ، وفي المُوضِحَةِ خَمْسٌ[. أخرجه مالك والنسائى.وفي أخرى للنسائى: ]في النَّفْسِ الدِّيَةُ، وفي ا‘نْفِ إذَا أُوعبَ جَدْعُهُ الدِّيَةُ، وفي اللِّسَانِ الدِّيَةُ، وفي الشَّفَتَيْنِ الدِّيَةُ، وفي الْبَيْضَتَيْنِ الدِّيَةُ، وفي الذَّكَر الدِّيَةُ، وفي الصُّلْبِ الدِّيَةُ، وفي الْعَيْنَيْنِ الدِّيَةُ، وفي الرِّجْلِ الوَاحِدَةِ نِصْفُ الدِّيَةِ. وفي المَأمُومَةِ ثُلُثُ الدِّيَةِ، وفي الجَائِفَةِ ثُلُثُ الدِّيَةِ، وفي المُنَقِّلَةِ خَمْسَ عَشَرَةَ مِنَ ا“بِلِ، وفي كُلِّ إصْبَعٍ مِنْ أصَابِعِ الْيَدِ أوِ الرِّجْلِ عَشْرٌ مِنَ ا“بِلِ، وفي السِّنِّ خَمْسٌ مِنَ ا“بِلِ، وفي المُوضِحَةِ خَمْسٌ مِنَ ا“بِلِ وَإنَّ الرَّجُلَ يُقْتَلُ بِالْمَرأةِ، وَعَلى أهْلِ الذَّهَبِ ألْفُ دِينَارٍ[.ومعنى »أوْعَبَ«: استوفى جدعه.ومعنى »وَالمُنَقِّلَةُ«: الشجة التي تخرج منها صغار العظام .



1. (1915)- Abdullah İbnu Ebî Bekr İbni Muhammed İbni Amr İbni Hazm, bâbasından naklen anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın İbnu Hazm´a[29] diyetler hakkında yazdığı tâlimatta şu hususlar da vardı: "Nefis için (diyet olarak) yüz deve, burun tamamiyle koparılacak olursa diyet-i kâmile, me´mûme (denen ve beyin zarına kadar ulaşan yara) için diyetin üçte biri, câife (denen karın veya başın boşluğuna ulaşan yara) için de bunun kadar; göz için elli, ayak için de elli, vücudda bulunan her parmak için on deve, her diş için beş, mûzıha (denen ve kemiğe ulaşan yara) için beş deve (lik diyet vardır)." [Muvatta, Ukûl 1, (2, 849); Nesâî, Kasâme 44, (8, 57, 60).]

Nesâî´nin bir rivâyetinde şu ibâre yer alır: "Nefis için diyet-i kâmile; burun tamamen koparılmış ise diyet-i kâmile, dil için diyet-i kâmile, iki dudak için diyet-i kâmile, sulb (bel kemiğinin kırılıp kişinin kamburlaşması) için diyet-i kâmile iki yumurta (husye) için diyet-i kâmile, zeker (erkek tenâsül uzvu) için diyet-i kâmile, sulb (bel kemiğinin kırılıp kişinin kamburlaşması) için diyet-i kâmile, iki göz için diyet-i kâmile, bir ayak için diyet-i kâmilenin yarısı, me´mûme (beyin zarına ulaşan yara) için diyet-i kâmilenin üçte biri, câife (baş veya karın boşluğuna ulaşan yara) için diyet-i kâmilenin üçte biri, münekkile (küçük kemik çıkan yara) için on beş deve, el veya ayak parmaklarından her biri için on deve, (her bir) diş için beş deve, mûzıha (kemiğe ulaşan yara) için beş deve (diyet olarak verilir). Erkek, kadına karşı öldürülür, altını olanlardan (diyet-i kâmile olarak) bin dinar alınır."[30]



ـ2ـ وعن عمرو بن شعيب عن أبيه عن جده رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]كَانَ رَسُولُ اللّهِ # يُقَوِّمُ دِيَةَ الخَطَإِ عَلَى أهْلِ الْقُرَي أرْبَعَمِائَةِ دِينَارٍ، أوْ عَدْلَهَا مِنَ الْوَرقِ، وَيُقَوِّمُهَا عَلَى أثْمَانِ ا“بِلِ، فَإذَا غَلَتْ رَفَعَ في قِيمَتِهَا، وَإذَا هَاجَتْ: أىْ رَخُصَتْ. نَقَصَ مِنْ قِيمَتِهَا، وَبَلَغَتْ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللّهِ # مَا بَيْنَ أرْبَعِمَائَةِ دِينَارٍ الى ثَمَانِمَائَةٍ، وَعَدْلُهَا مِنَ الوَرِقِ ثَمَانِيَةُ آَفِ دِرْهَمٍ، وقَضَى عَلَى أهْلِ الْبَقَرِ بِمائَتَىْ بَقَرَةٍ، وَمَنْ كَاَن دِيَةُ عَقْلِهِ في شَاءٍ فَألْفا شَاةٍ، وقَالَ #: الْعَقْلُ مِيرَاثٌ بَيْنَ وَرَثَةِ الْقَتِيلِ عَلى قَرَابَتِهِمْ، فَمَا فَضَلَ فَلِلْعَصَبَةِ، وَقَضى في ا‘عْضَاءِ بِمَا تَقَدَّمَ ذِكْرُهُ[. أخرجه أبو داود والنسائى.



2. (1916)- Amr İbnu Şuayb an ebîhi an ceddihî (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) hatanın diyetini, köylerde yaşayanlar için dört yüz dinar olarak veya buna denk kıymette gümüş olarak değerlendirir, bunu da develerin fiyatlarını esas alarak tesbit ederdi. (Söz gelimi) develer pahalanınca (diyetin dinar ve dirhem miktarında) yükseltme yapar, develerin kıymeti düşünce de (diyetin dinar ve dirhem miktarında) indirme yapardı. (Hatâen işlenince cinayetlerin diyeti Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zamanında dört yüz dinarla sekiz yüz dinar arasına ulaştı. Bunun gümüş nev´inden muadili sekiz bin dirhem idi. Sığır besleyenlere (diyet olarak) iki yüz sığır hükmetti. Diyetini davar cinsinden vermek isteyene iki bin davara hükmetmiştir.Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Diyet, öldürülenin vârisleri arasında yakınlık derecelerine göre, (yani Kur´an´da belirtilen nisbet üzere, diğer tereke malları gibi) taksim edilir. (Ashâbu´lferâiz´den) artan olursa asabe (denen akraba)ya geçer."Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) uzuvlar hakkında, daha önce geçtiği şekilde hükmetti." [Ebû Dâvud, Diyât 20, (4564); Nesâî, Kasâme 30, (8, 42, 43).][31]



AÇIKLAMA:



Bu hadis de, diyet yoluyla öldürülenin yakınlarına intikal eden meblağın, ölen kimsenin bıraktığı diğer malları gibi vârislerine intikal edeceğini belirtiyor. Vârisler şâyet ashâb-ı ferâiz denen yakınları ise, herbirinin Kur´an´la tesbit edilen belli nisbette payı vardır. Bu nisbete göre paylarını alırlar. Bu pay sahiplerinden eksik olanlar varsa veya hiçbiri mevcut değilse, tereke asabeye intikâl eder. Asabe, kısaca bâba tarafından akrabadır.[32]



ـ3ـ وعن ابن عباس رَضِيَ اللّهُ عَنْهُما قال: ]قالَ رَسُولُ اللّهِ #: ا‘صَابِعُ سَوَاءٌ وَا‘سْنَانُ سَوَاءٌ، وَالثَّنِيَّةُ وَالضِّرْسُ سَوَاءٌ هذِهِ وَهذِهِ سوَاءٌ[. أخرجه أبو داود .



3. (1917)- İbnu Abbâs hazretleri (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Parmaklar diyette eşit değerdedir. Dişler de aralarında eşittirler. Köpek dişi, azı dişi eşittir. Bunlar öbürlerine diyet meselesinde denktirler." [Ebû Dâvud, Diyât 20, (4559, 4560, 4561).][33]



ـ4ـ وعن عمرو بن شعيب عن أبيه عن جده رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]قَضَى رَسُولُ اللّه # في الْعَيْنِ الْعَوْرَاءِ السَّادَّةِ لِمَكانِهَا إذَا طُمِسَتْ بِثُلُث دِيَتِهَا،



وفي الْيَدِ الشََّّءِ إذَا قُطِعَتْ بِثُلُثِ دِيَتِهَا، وَفي السِّنِّ السَّوْدَاءِ إذَا نُزِعَتْ بِثُلُثِ دِيَتِهَا[. أخرج أبو داود حديث العين وحدها، وأخرجه النسائى كامً .



4. (1918)- Amr İbnu Şuayb an ebîhi an ceddihî (radıyallâhu anh) anlatıyor. "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yerinde sâbit duran (bakar) kör gözün (cinâyet sebebiyle) kapanması hâlinde, diyetinin, normal diyetinin üçte biri olacağına hükmetti. Keza sakat elin kesilmesi halinde, diyetinin normal diyetinin üçte biri kadar olacağına, siyahlaşmış dişin (cinâyet sebebiyle) düşmesi halinde, normal diyetinin üçte biri olacağına hükmett." [Ebû Dâvud -bu rivâyetin sâdece gözle ilgili kısmını- önceki rivâyetin aynı bâbında), Nesâî´de tam olarak tahric etmiştir. (Hadis 1910 numarada geçti).][34]



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

01 Nisan 2010, 11:42:32
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #8 : 01 Nisan 2010, 11:42:32 »

DÖRDÜNCÜ FASIL

CENİNİN DİYETİ



ـ1ـ عن أبى هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]اقْتَتَلَتِ امْرَأتَانِ مِنْ هُذَيْلٍ، فَرَمَتْ إحْدَاهُمَا ا‘خْرَى بِحَجَرٍ فَقَتَلَتْهَا وَمَا في بَطْنِهَا، فَاخْتَصَمُوا إلى رَسُولِ اللّه #، فقَضى أنَّ دِيَة جَنِينِهَا غُرَّةٌ عَبْدٌ أو أمَةٌ[.زاد في رواية أبى داود: ]أو بَغْلٌ، أوْ فَرَسٌ، وقَضى بِدِيَةِ المَرأةِ عَلى عَاقِلَتِهَا وَوَرَّثَهَا وَلَدَها وَمَنْ مَعَهُمْ[. أخرجه الستة .



1. (1919)- Ebû Hüreyre hazretleri (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Hüzeyl kabîlesinden iki kadın birbirleriyle kavga ettiler. Biri diğerine bir taş atarak kadını da, karnındaki yavruyu da öldürdü. Dâva Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´e geldi. Efendimiz, ceninin diyetini bir gurre olarak hükme bağladı. Gurre kadın veya erkek bir köle demektir."

Ebû Dâvud´un bir rivâyetinde (4577. hadis) şu ziyâde vardır: "... veya katır veya ata hükmetti. Kadının diyetini âkilesi üzerine hükmetti. Kadına çocukları ve onlarla birlikte olanlar varis oldular." [Buhârî, Diyât 25, Tıbb 46, Ferâiz 11; Müslim, Kasâme 34, (1681); Muvatta, Ukûl 5, (2, 855); Tirmizî, Diyât 15, (1410); Ebû Dâvud, Diyât 21, (4568,4580); Nesâî, Kasâme 37, (8, 47, 48).][35]



AÇIKLAMA:



1- Gurre, esas itibarıyle hayvanların alnındaki beyazlıktır, dilimizde sakar da denir. Burada cüzün zikri ile küll kastedilmiştir.

2-Bu hadis muhtelif vecihlerle rivayet edilmiştir. Bazılarında, öldürülen kadının ayrıca kısâsen ölüme mahkum edildiği belirtilir.

Gurre hükmü cenin içindir.Gurre ile ne kastedildiği, bizzat rivâyette açıklanmıştır: "Bir köle. Bu, kadın da olabilir, erkek de." Yine Teysîr´in de kaydetmiş bulunduğu bir rivâyette, gurrenin bir katır veya bir at olabileceği de söylenmiştir. Keza, yine Ebû Dâvud´da yer alan bir vecihte gurreye bedel beş yüz koyun zikredilir. Ancak Ebû Dâvud burada bir yanlışlık olduğunu belirtir ve "Doğrusu "yüz koyun" olmalıdır" der. Ebû Dâvud´un bir başka rivâyetinde Şâ´bî´nin gurre´yi "beşyüz derhem", Rebiâ´nın da "elli dinar" olarak açıkladığı kaydedilir.[36]





[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

01 Nisan 2010, 11:43:21
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #9 : 01 Nisan 2010, 11:43:21 »


BEŞİNCİ FASIL
DİYETİN KIYMETİ





ـ1ـ عن ابن عمرو بن العاص رَضِيَ اللّهُ عَنْهُما قال: ]كَانَتْ قِيمَةُ الدِّيَةِ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللّه # ثَمَانِمائَةِ دِينارٍ، أوْ ثَمَانِيَةَ آَفِ دِرْهَمٍ، وَكَانَتْ دِيَةُ أهْلِ الكِتَابِ يَوْمَئِذٍ عَلى النِّصْفِ مِنْ دِيَةِ المُسْلِمِينَ إلى أنِ استُخْلِفُ عُمَرُ بنُ الخَطَّابِ رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ، فقَامَ خَطِيباً فقَالَ: إنَّ ا“بِلَ قَدْ غَلَتْ فَفَرَضَهَا عُمَرُ عَلى أهْلِ الذَّهَبِ ألْفَ دِينَارٍ، وَعَلى أهْلِ الْوَرِقِ اثْنَىْ عَشَرَ ألْفِ دِرْهَمٍ، وَعَلى أهْلِ الْبَقَرِ مِائَتَى بَقَرَةٍ، وَعَلى أهْلِ الشَّاءِ ألْفَىْ شَاةٍ، وَعَلى أهْلِ الحُلَلِ مِائَتَىْ حُلَّةٍ، وَتَرَكَ دِيَةَ أهْلِ الذِّمَّةِ لَمْ يَرْفَعْهَا فِيمَا رَفَعَ مِنَ الدِّيَةِ[. أخرجه أبو داود .



1. (1920)- Abdullah İbnu Amr İbni´l-Âs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zamanında diyet-i kâmilenin kıymeti sekiz bin dirhem idi. Ehl-i Kitab´ın diyeti de o gün, Müslümanların diyetinin yarısına denkti. Bu durum Hz. Ömer (radıyallâhu anh)´ın halîfe olmasına kadar devam etti. Halîfe olunca bir hutbesinde "Artık deve pahalandı" dedi ve diyeti altın sahiplerine bin dinar, gümüş sahiplerine on iki bin dirhem, sığır sahiplerine iki yüz sığır, davar sahiplerine iki bin koyun, elbise sahiplerine de iki yüz takım elbise olarak tesbit etti. Ehl-i zimmetin diyetini, (Hz. Peygamber devrinde ne idiyse) olduğu gibi bıraktı, hiçbir yükseltme yapmadı." [Ebû Dâvud, Diyât 18, (4542).][37]



AÇIKLAMA:



Bu rivâyet, bir Müslüman öldürüldüğü takdirde diyetinin (yani diyet-i kâmilenin) Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) zamanında sekiz yüz dirhem olduğunu, Hz. Ömer zamanında develerin pahalanmasına bağlı olarak, diyet miktarının bin iki yüz dirheme çıkarıldığını belirtiyor.

Yine rivâyetten anlıyoruz ki Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) zamanında, Ehl-i Kitap´tan bir kimsenin diyeti Müslümanın diyetinin yarısı kadar yâni dört yüz dirhem. Hz. Ömer zamanında Müslümanların diyeti bin iki yüz dirheme çıkarken zımmîlerinki değişmemiş, dört yüz dirhemde sâbit kalmıştır. Netice olarak önce Müslümanların diyetinin yarısı iken Hz. Ömer´in ayarlamasından sonra üçte bire düşmüştür.

Hadisle ilgili olarak Hattâbî der ki: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın köylerde oturanlar için diyetin tesbitinde deveyi esas alması, devenin onlar nezdindeki kıymetinden dolayıdır. Onun kıymeti o devirde altın cinsinden sekiz yüz dinar idi. Gümüş cinsinden de sekiz bin dirhemi buluyordu. Bu hal hiç değişmeden Hz. Ömer zamanına kadar bu minval üzere geldi. Onun devrinde deve kıymetlendi ve altının cinsinden bin dinara, gümüş cinsinden on iki bin dirheme yükseldi. Müteammiden cinâyet işleyenlerin diyeti hususunda Şâfiî´nin, "öncelikle deve ile ödenmeli, deve olmazsa paraya başvurmalı" sözü buna dayanır. Şâfiî´ye göre, Hz. Ömer´in koyduğu rakama îtibar edilmez. Çünkü bu diyet, develerin kendi zamanındaki kıymetidir. Bir malın kıymeti zamana göre değişir, artar, eksilir vs." Bu Şâfiî (rahimehullah)´nin kavl-i cedîdidir, kavl-i kadîminde Hz. Ömer´in koyduğu rakamları esas almış idi.[38]


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: 1 [2] 3   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes